Maç oynanmıyor, seyirci gidemiyor, yaprak kımıldamıyor ama, gündem o kadar sık değişiyor ki, özellikle sporda. Hangisini yazacağıma karar vermekte çoğu zaman zorlanıyorum. Bazıları 'kendi çöp kovamda...

Maç oynanmıyor, seyirci gidemiyor, yaprak kımıldamıyor ama, gündem o kadar sık değişiyor ki, özellikle sporda. Hangisini yazacağıma karar vermekte çoğu zaman zorlanıyorum. Bazıları 'kendi çöp kovamda manşet oluyor, zamanı geçti başka bahara' diyerek seni yazılara yelken açıyorum. Bazen içimden gelmiyor, 'bekle' diyor içsesim, tembellikten, üşengeçlikten filan değil. 'Zamana bırak' diyor sanki, 'son anı bekle'. Çoğu zamanda da doğru karar oluyor. Son ana gelince notlarımı bir kenara bırakıp, yenisine ulaşmış oluyorum. Spordaki gelişmeler, pandemi, hakemlikteki yeni bomba gelişmeler derken, üstüne bir de acı kayıplar yaşadık, yaşıyoruz art arda. Her kayıp erkendir, acıdır, üzüntü vericidir. Ne diyelim mukadderat, olacak bu, üzülsek de bir şey değişmiyor, vardır Yüce Yaratan'ın bir bildiği, demekten başka elimizden bir şeyde gelmiyor. Genci, yaş almışı, hastalığı ilerleyeni hiç fark etmez, her ölüm, bir kayıp, acımızdır. Bucaspor alt yapısında yetişti. Çok da iyi futbolcuydu, işini, görevini yapardı sahada, çok da yetenekliydi. Son olarak Somaspor forması giyen, Urlalı genç futbolcu kardeşim Melih Vardar'ı kaybettik, trafik kazasında. İstanbul bölgesinde bağlı olarak Türk futbol hakemliğine yıllarca hizmet veren, temiz, güleryüzlü insan Özcan Gökay hocamı da toprağa verdik. 90'larda Hürriyet'teki yıllarımızda maçlar nedeniyle İzmir büromuza da uğrayan saygıdeğer, mütevazi büyüğüm İlyas Namoğlu, üstat fotomuhabiri. Çektiği fotoğraf karelerden hangisini yazayım ki, hepsi birer sanat eseri. Tek kareye koca kitapları sığdıran adamdır İlyas ağabey. Merkez Hakem Kurulu başkanlarından, FİFA Kokartlı hakemlerimizden Yusuf Namoğlu'nun da ağabeyidir. Göztepe'nin harikalar yaratan efsane kadrosunun, unutulmaz futbolcusu Bombacı Halil ünvanlı Halil Kiraz ağabeyimiz de yaşama veda etti. Göztepe sokaklarında karşılaştığımızda selamlaşırdık, kibarca, tüm sempatikliğiyle selamı alır, karşılık verirdi. Üst üste gelen vefatlar, aramızdan ayrılışlar, cismen vedalar. Kalbimizde yaşayacaklar. Allah gani gani rahmet eylesin, mekanları cennet, ruhları şad olsun, adını yazamadığım onlarca güzel insanımıza. Gideceğiz hepimiz kimse kalıcı değil, olmadı ki, olamadı ki, olamaz da. Gidip de dönen de yok, neresi, nasıl bir yer bilen de yok. İyi bir intiba bırakarak gitmek ise en güzeli en iyisi, başka yolu yolu yok. Malumunuz giderken hiç bir şey götüremiyoruz, bari burada iz bırakalım, güzel isim bırakalım, eser bırakalım. Ne demiş cennet mekan Yunus Emre, 'Mal sâhibi mülk sâhibi / Hani bunun ilk sahibi / Mal da yalan mülk de yalan / Var biraz da sen oyalan. Hiç sevmediğim, sevemediğim sözdür 'hayat devam ediyor'. Maalesef öyle, lamı cimi yok. Gidenlere, gittikleri yerdekilere, kalan sağlara selam olsun, gidenlerin türküsüdür bu, sonsuza dek sürecek...