Safanur ÖZTÜRK/EGE TELGRAF- Bilim insanları 2024 yılında yaşanacak sıcaklığın geçtiğimiz yılları aratacağını belirtti. Yüzde 99 ihtimalle gelecek yazın en sıcak beş yıl içinde zirveye oturması vatandaşı korkutuyor. Korkuya mahal verecek bir durumun olmadığını söyleyen Prof. Dr. Doğan Yaşar, “Bazen çok sıcak, bazen çok soğuk olur ama biz zaten küresel ısınmada şiddetlendiğimiz bir dönemdeyiz. ‘Sıcaklık’ demek ‘yağmur’ demektir. Küresel ısınmadan değil, soğumadan korkacaksın. Soğuma olursa büyük tehlike. Daha sıcak dönemlerde bütün meyve ve sebzeler, tarım ürünleri çok daha güzel, olgun ve vitaminli olur” dedi.

‘BİLİMSEL DEĞİL’

Sıcaklık söylemlerinin hayal ürünü olduğunu ifade eden Yaşar, “Bırakalım ‘Çok sıcak, az sıcak olacak’ muhabbetini. Yapmamız gereken tek bir iş var. O da suyumuzu son derece dikkatli kullanacağız. Avrupa'da yüzde 7 oranında yağmur yağdı ve tüm zamanların en fazla yağışını aldı. Niye? Sıcaklıktan dolayı. Sıcaklık arttıkça buharlaşma artar. Yağışın nedeni de buharlaşmadır. Ne kadar çok buharlaşma olursa o kadar çok yağmur olur. 2023 yılındaki yağış oranı Türkiye'de yüzde 13 fazlaydı. Hidroelektrik santrali barajlarımız tekrar dolmaya başladı. Bu durum bizi çok rahatlattı. Çünkü biz, enerji için 100 milyar dolara yakın para ödemeye başlamıştık. Özellikle 2021'den sonraki kurak dönemin üstüne barajlar boşaldığı için elektrik üretimi azaldı. Bir anda kömür, petrol ve doğalgazda müthiş bir artış oldu. Örneğin kömür 60 dolarken 400 dolar oldu. Petrol 25 dolarken 100 doları gördü. Müthiş bir ekonomik krize dönüştü. Zaten eğer ekonomik kriz varsa bilinsin ki sıcaklık düşmüştür. Kuraklık gelmiştir. ‘Küresel ısınma küresel kuraklık getirir’ hurafe bile değildir. Bu lafın bilimle hiçbir ilgisi yoktur” ifadelerini kullandı.

Aydın’da leylek sayımları tamamlandı Aydın’da leylek sayımları tamamlandı

TEZGAHLARA YANSIYACAK

Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Hakan Çakıcı da, “Sıcaklık artışı gerek dünyadaki bilimsel kuruluşların gerek Türkiye’deki çevrelerin öngördüğü bir durum. Dünya sıcaklığının 1 buçuk derece kadar artışından bahsediliyor. Bu iklim değişikliğinden de en çok Akdeniz havzası etkilenecek gibi görünüyor. Mart ayında bile kışla ilgili hiçbir şey yaşamadık. Yağış çok az oldu. Barajlarımızda doluluk sorunu var. Bu sene İzmir'de de su ile ilgili problemler olabilir. Düzensiz yağışlar yaşandı” dedi. Durumun tarımsal boyutunu ele alan Çakıcı, “Her ülkenin kendi coğrafyasına göre, iklim özelliklerine göre bir ürün deseni var. Ülkemizde buğdayından narenciyesine, elmasına, mercimeğine kadar her bölgede iklime ve su durumuna göre yetişen ürünlerimiz var. Tabii iklim değişikliğinden de bu ürünler çok fazla etkileniyor. İlerleyen dönemlerde bazı ürünleri yetiştirmekte zorlanacağımızı öngörüyoruz. Ekonomik olarak baktığımızda iklimsel hareketlilik pazar tezgahlarına yansıyacak. Ürün bolluğu, ürün çeşitliliği çok düzensiz oldu. Örneğin geçen sene tezgahlarda kiraz, incir, üzüm göremedik. Olanların da fiyatı yüksekti. İklim değişikliğinin etkisini hissettiğimiz durumlar tarımı zorluyor. Ürüne zarar veriyor. Biz de ilaç kullanmak zorunda kalıyoruz. Şu an en çok dikkatimizi çeken durum kuraklık ve yağışın az olması. Yüzey sularımız ve barajlarımız dolmuyor. Türkiye su zengini bir ülke değil, aksine su fakiri olmaya aday bir ülke” açıklamasında bulundu. 

Kaynak: EGE TELGRAF