Uzun yıllar süren savaşlardan sonra, 17 Mart 1861’de kurulur ‘İtalya Birliği’. Bu kurtuluş mücadelesine ‘risorgimento...

Uzun yıllar süren savaşlardan sonra, 17 Mart 1861’de kurulur ‘İtalya Birliği’. Bu kurtuluş mücadelesine ‘risorgimento’ der İtalyanlar. Büyük vatanseverler; Cumhuriyetçi Giuseppe Mazzini ve monarşist Camillo Benso’nun (Cavour Kontu) büyük emekleri olsa da; devrimin liderlerinden biri de hiç kuşkusuz Garibaldi’dir. Giuseppe Garibaldi’nin başını çektiği ‘Kırmızı Gömlekliler’ ya da ‘Binlerin Yürüyüşü’ diye anılan gönüllüler ordusu başarır devrimi. Bağımsızlığa inananlardan birçoğu değişik cephelerde kanlı savaşlar verirken, bir kadın; ‘yeniden doğmak / başkaldırmak’ anlamına gelen ‘risorgimento’ vatanseverliğini sahneye çıkarır o karışık günlerde. Avusturya-Habsburg ya da Bourbon Hanedanlığı altında bulunan dağınık İtalya topraklarında, onun gösterilerinden önce “Viva L’İtalia” diye bağırmak bir gelenek halini gelir. (Meraklısına Not; İtalya Birliği kurulmadan önce en önemlileri Piemonte Krallığı, iki Sicilya Krallığı ve Papalık Devletleri olmak üzere 11 farklı devlet bulunmaktadır.) ‘Özgür Birleşik İtalya’ lehine sloganlar atar her gösterisinde Adelaide. Polis defalarca ve defalarca oyunlarını yarıda keser, onun tiyatro yapmasını yasaklar, sahneyi kapatır. Ancak vazgeçmeyen, inatçı bir kadın vardır sahnede. Kalabalıkları peşinden sürükleyen romantik cumhuriyetçi vatansever Garibaldi, bağımsızlık mücadelesine katılan o kadına, risorgimento bağlılığından ötürü teşekkür eden unutulmaz bir mektup yazar: “Gerçek ve bellek arasında adaletli bir ilişki varsa eğer; kuracağımız ülkemizde okullar, sokaklar, meydanlar, heykeller ve anıtlar, Adelaide Ristori adındaki cesur kadının adıyla süslenmeli ve onun adı tüm tarih kitaplarına yazılmalıdır.” Adelaide Ristori, 29 Ocak 1822 tarihinde, Cividale del Friuli’de doğar. Ailesinde dönemin ünlü aktörleri vardır; Francesco Augusto ve Luigi Bellotti Bon, Ristori’nin ailesindeki aktörlerden en tanınmış olanlarıdır. Dönem tiyatrosu, geleneksel ve basit bir algıyla; tiyatro topluluklarının aileler arasında kurulup, başka şehirlere gidip gösteri yapmaları üzerinden işleyen bir anlayışla çalışmaktadır. Ancak o yıllarda sahne sanatlarıyla uğraşanlar, toplumun sınırında insanlar olarak görülür, ciddiye alınmaz ve dolayısıyla da aşağılanırdı. Birçok küçük bölgeye ayrılmış bir İtalya’da, birçok aile tiyatrosu gezgin bir halde oradan oraya giderken, Ristori, bu zor yolculuğun sonunda, dönemin en ünlü tiyatro topluluğuna geçmeyi başarır: Torino Bölgesi, Sardunya Kraliyet Tiyatrosu’na... Hem de 15 yıllığına! Dönemin ün yapmış kadın oyuncularından, “Sanatın Kızı” lakabı takılan Carlotta Marchionni (1796 – 1864), Adelaide’ı kanatları altına alır ve Adelaide Ristori’nin yükselişi başlar. Marchionni'nin doğrudan mirasçısı olan genç oyuncu Adelaide Ristori, Ricordi Operası’nın da yazarı olan bu öncü kadından çok şey öğrenir. 14 YAŞINDA FRANCESKA Adelaide Ristori; henüz 14 yaşındayken, 1789 ile 1854 yılları arasında yaşamış oyun yazarı Silvio Pellico’nun 1815 yılında kaleme aldığı, “Francesca da Rimini” adlı tragedyasında canlandırdığı ‘Francesca’ rolüyle tüm dikkatleri üstüne çekmeyi başarır. Francesca da Rimini ya da gerçek adıyla Francesca da Polenta (1255 - 1285), Dante Alighieri'nin çağdaşı olan Ravennalı Guido da Polenta'nın kızıdır. Aşk uğruna canından olan şanssız kız Francesca, Dante’nin İlahi Komedya'sında bir karakter olarak da işlenmiştir. Oyun, aşkın siyasi amaçlar uğruna çiğnenmesinin felakete yol açacağını bildiren, aşkı savunan evrensel bir tema üzerine kuruludur: Guido, Malatesta ailesiyle savaş halindedir ve kızının, Malatesta ailesinin sakat oğlu Giovanni ile evlenmesi, Malatesta ve Polenta aileleri arasında barışı sağlamlaştırmanın en iyi yoludur. Oysaki Francesca, Giovanni'nin kardeşi Paolo’ya âşıktır. İlahi Komedya'nın ilk cildinde, Dante ve Virgil, Francesca ve sevgilisi Paolo'yu şehvetli insanlar için ayrılmış ikinci cehennem çemberinde buluşturur. Burada, çift sonsuza kadar sıkışıp kalmıştır. Aynı , yaşarken birbirlerine duydukları, vazgeçmek yerine ölmeyi tercih ettikleri büyük tutkuları gibi... Dante, lanetlenerek ölmeye mecbur bırakılan sevgililere seslenir ve Francesca ile konuşur. Ona ve Paolo'ya lanetlenmelerine neden olan şeyleri sorar ve Francesca'nın anlattığı hikâye karşısında acısına dayanamayarak bayılır. 1840 yılında, 18 yaşındaki Ristori bir atak daha yapıp, Friedrich Schiller'in, ‘Mary Stuart' adlı oyununun İtalyan versiyonunda oynar. (Meraklısına Not; İtalyan oyun yazarı Vittorio Alfieri’nin yazdığı bir oyundur bu. Genç Adelaide, 'Schiller'den alınan bu oyunu ilk oynandığı zaman şaşırtıcı ve dikkat çeken bir etki yapmış olabilir. Ancak, Ristori’nin oynadığı bu oyun, 7 Şubat 1856 günü açılan Verona Valle Tiyatrosu'nun da açılış oyunudur aynı zamanda. Yine sahnede Adelaide Ristori vardır. Bu tiyatro, bir saygı anması yaparak, bu tarihsel günü sürekli kılmak için adını değiştirir ve şimdi ‘Teatro Ristori’ olarak bildiğimiz isimle anılmaya başlanır.) Deneyim kazanan Adelaide, 1841 yılında Marchionni'den ayrılıp tek başına yürümeye karar verir. Adelaide 24 yaşına geldiğinde, sahnede kalmak arzusu da, özgür İtalya tutkusu da onunla birlikte büyümektedir. 1846'da, Marquis Giuliano Capranica del Grillo’yLa evlenir. Soylu birinin, aşağı tabakadan bir kadınla evlenmesi skandallara yol açar. Çünkü herkes, bu evliliğin, dönemin gereği olan; bir tiyatro topluluğunun himaye edilmesi için yapıldığına, Ristori’nin de Grillo’yu etkilediğine inanmaktadır. Ancak Grillo, kendisine 4 çocuk verecek olan eşinin yeteneğine güvenen biri olarak, varlığını onun tiyatro yapması için seferber eder. Zamanın diğer tiyatro topluluklarına göre çok zengin biri olan Grillo, eşi için birçok yatırım yapmış olsa da; sanırım, hem eşine hem de tiyatro tarihine en büyük katkısı, eşine çok lüks bir kişisel demiryolu vagonu düzenleyip, onun önce Avrupa’ya, sonra da dünyanın diğer bölgelerine açılmasına neden olmasıdır. 1800’lerin ikinci diliminde, sadece Avrupa'da değil, dünyanın 5 kıtasında otuz yıldan daha fazla dolaştığını biliyoruz oyuncunun. Kendi dilinden başka, İngilizce, Fransızca ve İspanyolca bilen Ristori’nin, dünya tiyatrosundaki adı 1855 yılında, Paris’te duyulur ilk kez. O yıl Paris’te, şimdi ‘Expo’ diye bildiğimiz ilk Uluslararası Sergi vardır. Bütün dünya temsilcileri oradadır. Tüccarlar, diplomatlar, sanat adamları, yatırımcılar, diğerleri... Adelaide, Fransızların gurur duydukları, Commedia Française’in yıldızı Rachel Felix’in memleketinde sahneye çıkar. Repertuvarında bu kez iki oyun vardır: Silvio Pellico'dan "Francesca da Rimini” ve Vittorio Alfieri'den (1749-1803) cesur konusuyla herkesi şaşkınlığa düşüren “Mirra”... Mirra; Kıbrıs’ta bir sarayda, mutsuzluktan acı içinde kıvranan, gizli bir kötülük tarafından ruhu lanetlenmiş olduğu sanılan bir kadının dramatik hikâyesidir. Baba Ciniro, kocası Pereo’dan başka bir erkeğe âşık olduğunu sandığı kızı Mirra’yı itirafa zorlar. İtiraf çok şaşırtıcıdır. Mirra, babası Ciniro’ya karşı, engellenemez ve mümkünsüz bir tutkuyla âşk duymaktadır. Sonunda da, bu ensest tutkusu onu boğar ve canına kıyar Mirra. Tutku ve gerçekçilik arasında, kaderin Tanrılar tarafından belirlendiğine dair feci bir tartışmadır hikâyenin arkasında akan tema. Paris, bu cesur oyunlar karşısında ayağa kalkar. Ristori tam bir zafer kazanmıştır. Hem de başka bir ülkede. Bir yanda Rachel Felix, diğer yanda en az onun kadar etkili bir kadın oyuncu olan Ristori... Seyirci ikiye bölünmüştür. Eleştirmenler ve seyirciler –ki bu seyircilerin içinde; Alexandre Dumas, Alphonse de Lamartine ve George Sand da vardır - onun bir oyunculuk dehası olduğunu söylerken, ülkesi İtalya’daki eleştirmenler Ristori için “Görgüsüz taşralı” diye başlık atarlar gazetelerine. Bağımsızlık savaşları yıllarında İtalya'da oynamanın neredeyse olanaksız olduğunu unutarak, böylesi uluslararası bir başarıyı kabul etmezler nedense. Bağışlamazlar Ristori’yi... Paris’te ve ardından gideceği tüm dünyada, ülkesinin dilini ve kültürünü örgütleyen, İtalyan olmakla övünen Adelaide bu vahşi saldırılar karşısında yılmadan devam edecektir yoluna. Aynı günlerde ülkesi büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Hem de başkenti Paris’te, herkesi yıldırım gibi çarptığı Fransa’yla... 1849’da başlayan Kuzey İtalya’daki bağımsızlık yanlısı güçler, Garibaldi’nin komutasında çarpışmış, Lombardia’da başlayan ayaklanmayı bastıran Avusturya işgal ordusundan kaçmak için İsviçre’ye sığınmıştır hayranı olduğu Garibaldi. Garibaldi gibi onun da aklı ülkesindedir. Roma’da Cumhuriyetçilerin yönetimi ele geçirmesi ve Papa IX. Pius’ un kaçması üzerine ‘Kırmızı Gömlekliler’ yeniden Roma’ya dönmüş, Roma Meclisi kurulmuştur. Heyecanlı günlerdir bu günler. Ancak çok geçmeden, Fransa’nın, Papalığın desteğiyle Roma’yı kuşatması üzerine, Roma’yı korumak için Fransızlara karşı bir savaş başlamış, sayıca ve silahça üstün Fransız Ordusu karşısında gerileyen Kırmızı Gömlekliler, Piemonte’ye çekilmek zorunda kalmışlardır. İtalyan eleştirmenler böyle söyleyedursun; bağımsızlık hareketinin liderleri, Adelaide Ristori’nin her yerde dile getirdiği İtalyan vatanseverliğinden etkilenmişlerdir. Hareketin liderlerinden Cavour Kontu, sanatçı için: “O yeteneğini ülkemiz için kullanıyor ve yalnızca Avrupa'daki ilk sanatçımız değil, diplomatik boyutta da en etkili örgütleyicimizdir.” derken, diğer lider Giuseppe Mazzini, yaratıcı dehası ve inanmış kalbine hayran olduğu oyuncunun gücünün yadsınamaz olduğunu, bunun kullanılması gerektiği konusunda Ristori’ye saygılı bir selam açar 1860 yılında. 8 Nisan 1856'da Adelaide Ristori İngiltere’dedir. Bu kez sahnede ‘Medea’ vardır: Giuseppe Montanelli'nin çevirdiği, Ernest Legouve'nin Medea'sı... İngiliz aristokrasisi ve halkı tarafından muazzam bir sıcaklık ve saygıyla karşılanır Ristori’nin oyunu. Kraliçe Victoria, Ristori'nin, "yüce, ilahi bir yetenek" olduğunu; güçlü jestleri ve olağanüstü sesiyle Medea rolündeki oyuncunun, ancak kusursuz bir Yunan heykeliyle karşılaştırılabileceğini söyler. Liverpool ve Manchester şehirlerinde de aynı ilgiyi görür Ristori. Nereye gitse, izleyicileri, İtalya bayrağının renkleri olan, kırmızı, yeşil ve beyaz kurdelalarla karşılarlar oyuncuyu. Onda, bağımsızlığını arayan İtalyan heyecanını görürler sanki. Hep aynı sesle, hep aynı coşkuyla bağırıp, alkışlarlar Ristori’yi: "Viva L’Italia!" Kendi kaderini belirlemek isteyen uluslar için bir model haline gelmiştir Adelaide. Özgürlüğü ve sömürge olmaktan kurtuluşu hayâl edenler için bir simge... Ristori sadece İtalyanca oynamamıştır: 1861'de, Paris'teki Odeon Sahnesi’nde, Legouve'nin kendisi için yazdığı ve Fransız aktörlerle birlikte "Beatrix"i kendi dilinde, Fransızca oynar; 1868'de, Küba-Havana'daysa, “Jan Dark”ı İspanyolca... 1882'de Londra'da İngiliz diliyle oynadığı “Macbeth”le sahnededir. Ardından, 1885 yılında, Lincoln’ün katili olarak tarihe geçen John Wilkes Booth’un aktör kardeşi Edwin Booth'la oynadığı Macbeth’i, Amerika Birleşik Devletleri’nde de sahneye çıkarır. Yedinci cennete ulaşmıştır Ristori. Artık bir sembol olan oyuncu, Amerika turnesine çıkar. Tam dört kez... 1866'da, Amerikan İç Savaşı'ndan sonra başlayan uzun turnesinde; ilk kez, 2 Ekim 1867'de, New York'ta, “Marie Antoinette” oyunuyla izler seyirci onu. Amerika Birleşik Devletleri’nin 17. Başkanı Andrew Johnson, sanatçıyı en büyük çağdaş aktris olarak Beyaz Saray'da ağırlar. Güney Amerika turu sırasındaysa, Arjantin'in yazar başkanı Domingo Faustino Sarmiento ve Brezilya İmparatoru 2.Pedro ile uzun ve köklü dostluklar kurar. 1874 yılında Amerika Birleşik Devletleri turnesinin ardından gözünü, kimselerin gitmeye cesaret edemediği uzak dünyalara diker Adelaide: bakir Avustralya’ya... 9 Mayıs 1874'de başladığı ve daha önce hiçbir tiyatro topluluğunun göze alamadığı bu büyük dünya turu; Macellan Boğazı, Şili sahilleri, Afrika kıyıları, Hint Okyanusu, denizdeki korsanlar, salgın hastalıklar, savaşlar ya da fırtınaları göze alarak Avustralya’ya kadar uzar. Avustralya’daki Allendale yakınlarındaki altın zengini Berry Lead bölgesinde, altın madeni işleten İngiltere Kraliçesi Victoria, Allendale'nin o bölgesine, oyuncunun adını verir bu cesaretinden ötürü. Bugün hâlâ o bölge Ristori kasabası olarak bilinir. Ahlâka aykırı olduğu düşünülen bir ortamdan gelmiş olsa da - üçüncü sınıf bir aktör kızıdır Adelaide - kendine ve tiyatro sanatına büyük saygı duymuştur yaşadığı sürece. Heyecan dolu hayatında, uzlaşmaya karşı her zaman tutarlı bir şekilde direnmiş biridir Ristori. Bugün bile birarada bulunması oldukça güç olan bu iki değerİ taşımasıyla ; - tutarlılık ve anlaşmamak- , hiçbir nedenle ya da hiçbir koşulda, inancın beslediği tutarlılıkla direnmenin ve uzlaşmamanın modeli olarak hatırlanır. 5 kıtada, 33 devlet ve o devletlerin 334 şehrinde sahneye çıkan Ristori’nin saptanan gösteri sayısı 3 bin 546’dır. Bu inanılması güç performansa bir de provaları eklediğimizde, aklımız başımızdan gidecek gibi olur. Yüksek dramatik içgüdüsüne, yoğun entelektüel çalışmasını katarak bu güce ulaşan Adelaide Ristori, 1885'te, 63 yaşındayken sahnelerden çekilir. 1888 yılında sanatsal yaşantısını kitaplaştırır oyuncu: “Anılar ve Sanat Çalışmalarım”... Oynadığı karakterlerin psikolojik açıklamaları ve role kendini nasıl hazırladığını yazdığı bölümler için olsa bile son derece değerli olan bu kitap; eş zamanlı olarak, üç dilde yayımlanır. İtalyanca (Turin, Roux, 1887), Fransızca (Paris, Ollendorff, 1887) ve İngilizce (Londra, Allen, 1888 ve Boston, Roberts Brothers, 1888) Ristori'yi bu kadar ünlü yapan şey nedir peki? Bir çok yönü sayılabilir ama sahnesine verdiği önemle diğerlerinden ayrılır oyuncu. Performansı kuran, diğer oyunculara rehberlik eden, kostüm seçimini yöneten kişidir Ristori. Romantik aktris, jestin gücü ve zenginliklerini kullanma konusunda da inanılmazdır ve bu yüzden, büyük besteci Verdi'nin hayran kaldığı bir sesi vardır. 1892'de eşini kaybeden Adelaide Ristori, hayatının kalan kısmını yardım kuruluşlarına destek vererek geçirir. 1902'de, 80 yaşına geldiğinde, İtalya Kralı 3. Vittorio Emanuele’in sarayda kabul ettiği ilk oyuncu olma şerefine ulaşır. Bu onurlandırma, o güne dek hiçbir tiyatro sanatçısına sunulmamış bir yüceltme olarak tarihe geçer. Oyunlarda kullandığı kostümlerinin birçoğu, Cenova Oyunculuk Müzesi'nde saklanan Ristori, 9 Ekim 1906 günü, 84 yaşındayken Roma'da ölür. Tüm dünyayı yasa boğan bu haber duyulduktan sonra; Fransız hükümetinden, Alman İmparatoru Kaiser Wilhelm’e kadar birçok dünya lideri, Roma’ya, çiçek sepetleri ve taziye iletileri gönderir. İtalya’da ulusal yas ilan edilir. Adelaide Ristori Verano Mezarlığı’na gömülür. Ristori'nin gücü, belki de savaşçı eril dünyada dili koparılan itaatkâr kadınlar için, istenirse yapılabileceğinin kanıtı olarak, muhteşem yaşantısını miras bırakmasında aranmalıdır.