Dün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü idi. "Çalışan, çalışma...

Dün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü idi. "Çalışan, çalışmayan gazeteci mi olur?" Ben de olmayacağını düşünenlerdenim. Nedeni de gazeteciliğin bir hayat tarzı olduğu. Kimine göre, "Gazeteci doğulur", kimine göre ise, "Gazeteci olunur." Kim ne derse desin, her ikisinde de istenirse gazeteci olunur. Ama çağımızın getirdiği şartlar, gazeteciliği kolaylaştırsa da ülkenin içerisinde bulunduğu şartlar zorlaştırmaktadır. Çalışma imkanı bulan gazeteciler bugün, ücret ve özlük hakları bakımında çok da ferah bir halde değiller. Asgari ücretin belkide bir tık üstünde maaş alıyorlar, özlük konusunda ise çok bir sıkıntı yok. Ancak kadrosuz çalıştırılanlar ve daha mesleğin başında yeni mezunların staj başta olmak üzere, işe alınma aşamasında zorlandıkları bir gerçek. Bu noktada genç meslektaşlarıma, ağabeyleri olarak diyeceğim şey, daha okulda okurken kendilerini yetiştirmeleri. Bu aşamada gazeteciliğin Elif ba’sı haber yazmak. Ne yapıp etsinler haber yazmayı öğrenerek iş aramaya çıksınlar. Ardından ise yapacakları şey, çevre edinmek ve gündemden haberdar olmak. İnanın bu özellikler olmadan iş bulmak aslanın artık ağzında değil midesinde. Ve iş bulduktan sonra sebat etmek, birden pes etmemek gerekiyor. Yeni nesilde ben biraz sebat etmeyi zayıf buluyorum. Hoş, her alanda öyle değil mi? Bugün iş alemi bile, "Gençler hep masa başı iş istiyor“ diye yakınıp durmuyor mu? Fakat bu durum gazeteciliğe sirayet ederse, o meslek kimseyi kabul etmez ve bünyesinden atar. Meslektaşlarımın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyorum. 40 yıldır bu meslekteyim. Bugün de emekli-çalışan bir gazeteci olarak elimin erdiği gözüm gördüğü sürece mesleğimi icra etmeye, memleketime hizmete devam edeceğime inanıyorum. Çalışan-çalışmayan ve emekli gazeteci meslektaşlarımın 10 Ocak’ını bir kez daha kutluyorum. Aramızdan ayrılanlara da rahmet diliyorum. Daha nice başarılı yıllara... ASLANOĞLU’NA BAŞARILAR  CHP İzmir’de bayrak değişimi gerçekleşti. Eski İl Başkanı Deniz Yücel bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde milletvekili aday adaylığı için istifasını vermişti. Beklenen istifanın ardından zorlu bir yarış başladı. Günlerdir CHP’nin İzmir İl Başkanı kim olacak? Soruları soruldu durdu. O koltuğa talip birçok siyasetçi vardı. CHP Büyükşehir Belediye Meclisi Grup Başkan Vekili Murat Aydın’ın ismi öne çıkmıştı. İlk MYK’da isim belirlenemedi. Pazartesi günkü toplantıda da görüşmeler çetin geçti. Ve sonunda Şenol Aslanoğlu ipi göğüsleyen isim oldu. Aslanoğlu, girişimci, iş insanı ve siyasetçi. Genç bir sima. Yanılmıyorsam daha önce de milletvekilliği ve belediye başkanlığı aday adaylıkları oldu. Hatta gazetemizde de kendisini ağırlamıştık. Samimi bir sohbet yapmıştık. Aslanoğlu MYK tarafından tercih edildikten sonra yaptığı açıklamada, "Bu bir bayrak yarışı. Bugüne kadar arkadaşlarımız bayrağı taşıyarak getirdiler. Bugünden sonra bayrak yarışını devralıyoruz. İnşallah sandık günü bu bayrak yarışını seçim zaferi ile taçlandıracağız. Bunu hep beraber yapacağız. Bugünden başlayarak Cumhuriyetimizin 100’ncü yılında iktidar olmak için çalışacağız" ifadelerini kullanmış. Ben CHP’nin çiçeği burnunda yeni İl Başkanı Sayın Şenol Aslanoğlu’na başarılar diliyorum. Kendisinin de ifade ettiği gibi "Bu bir bayrak yarışı." O koltukta kim oturursa otursun, iktidar olmak için çalışmak zorunda. Bu açıdan 2023 seçimlerine doğru Aslanoğlu’nu zor bir sınav bekliyor. Kimse "İzmir CHP’nin kalesi" diyerek, yan gelip yatamaz. Elbette Aslanoğlu’nun böyle yapacağını kastetmiyorum. Zira; 2024 yılında da yerel seçimler var. Kendisine başarılar diliyorum. Allah kolaylıklar versin.