Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yeni yasama yılı açılışında Meclis’te yaptığı konuşmada, "Meclis'ten idamla ilgili karar çıktığında bana gelmeyecek mi? Bana geldiğinde onaylarım. Meclis'in görevi. Meclis idamla ilgili olumlu bir karar verdiğinde onama makamı olarak ben de bunu onaylarım" demişti. CHP’li vekiller bu sözlere, “Telafisi imkansız bir ceza, böylesine ağza alınamaz” dedi. İdam cezası tartışmasının yeniden gündeme gelmesini “2010 Referandumunun 2020 versiyonu” benzetmesinde bulunan CHP`li Murat Bakan, “Darbecileri yargılayacağız diyerek yargıyı FETÖ`nün vesayetine verdiklerini unutmadık. Bu ülkede, ülkenin başbakanının “davanın savcısıyım” dediği davalar oldu. İdamın yürürlükte olduğu bir senaryoda Ergenekon ve Balyoz davalarında mahkum edilen birçok insan o dönem idam edilebilirdi. Fakat o insanlar daha sonra beraat etti. Böyle bir hukuk düzeninde ne yapacaksınız? İdam edip, yıllar sonra pardon deyip heykelini mi dikeceksiniz? İnsanların yıllarını ve canını asla geri veremezsiniz. Telafi imkansızlığı bu konuda dikkate alınması gereken en önemli unsurlardan biridir” diye konuştu.

‘MUHALİFLERE GÖZ DAĞI’

CHP’li Bakan şunları söyledi: “Hukuk ve adalet iktidarın emir komutasından çıkmadığı sürece idamın gelmesinin anlamı sadece muhaliflere gözdağıdır. Pandemi koşullarında fedakârca çalışan sağlık çalışanlarına yönelik şiddete karşı tedbir almayan, vahşice işlenen kadın cinayetlerine yönelik ağır yaptırımlar konusunda gereğini yapmak bir kenara İstanbul Sözleşmesini tartışmaya açan bir iktidardan bahsediyoruz. Yargının sav ve karar ayağının ardından, çoklu baro teklifiyle de savunma ayağı siyasallaştırıldı. Yargının hem teorik olarak hem pratik olarak siyasallaştığı bir ülkede, idam cezası iktidarın istediğini ipe götürüp istediğini ipten aldığı bir cezadan öteye gidemez. Adaleti tesis etmeden, adil yargılanmayı, güçlü savunmayı ve bağımsız yargıyı tesis etmeden böyle bir düzenlemenin sonuçları çok ağır olacaktır” dedi.

HANİ HUKUK?

Türkiye’nin idam cezasını kaldırma kararı sürecini de hatırlatan CHP`li Bakan, “O süreçte ülkeye AB`ye üye olma hayali olduğunu söyleyen bir AK Parti iktidarı vardı. O hayaldeki ülkeler idam cezasını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ikinci maddesindeki ‘herkesin yaşam hakkı yasayla korunur’ cümlesine dayanarak yürürlükten kaldırdı. Türkiye’nin idam cezasını kaldırması da AB Uyum Yasaları kapsamında gerçekleşmişti. Dolayısıyla, idamın yeniden yasalara girmesi, Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerinin de resmen sonu olması demektir. AK Parti’nin iktidara geliş sürecinin de bir anlamda sonu demektir. Dünyada birçok ülke idam cezasını hukuken veya fiilen uygulamaktan vazgeçmiştir. Uluslararası Af Örgütü, 2019 yılında dünya genelindeki idamların önceki yıla göre azaldığını, Suudi Arabistan, Irak, Güney Sudan ve Yemen’de ise sayıların arttığını açıklamıştır. Bazı devletlerin bilgiye erişimi kısıtlayarak gerçek sayıları paylaşmadığını belirtilen rapora göre dünyada en çok Çin, İran, Suudi Arabistan, Irak ve Mısır’da idam cezası uygulanmaktadır. Örneklere ve getirilmek istenen düzenlemeye baktığımızda, demek ki iktidarın sürekli söz ettiği `eksen kayması` demokrasi, özgürlük, insan hakları, hukukun üstünlüğü üzerineymiş” ifadelerini kullandı.

‘ÇÖZÜM DEMOKRATİKLEŞME’

“İdam cezası” tartışmalarına yönelik tepkisini dile getiren CHP İzmir Milletvekili Kani Beko da, "Çözüm idam cezasını yargı sistemine geri getirmek gibi skandal ve hiçbir gerçekliği olmayan önerilerin dile getirilmesi değil; her alanda demokratikleşmeyi sağlamaktır" dedi. Beko, “Bugün itibarıyla, temel hak ve özgürlükler çok ağır ve yakın bir tehdit altındadır. 12 Eylül askeri diktatörlüğünün karanlığının üzerinden tam 40 yıl geçti ancak toplumu tek tipleştirmeyi, her türlü demokratik tepkiyi baskı ve zorla sindirmeyi, işkenceyi kurumsallaştırmayı, emeği örgütsüzlüğe sürüklemeyi hedefleyen 12 Eylül cunta zihniyetinin bugün ortadan kalktığını söylemek mümkün görünmüyor” dedi.

‘ÖLÜM CEZASINA KARŞI DURACAĞIZ’

Türkiye’de idam cezasının getirilmesinin imkansız olduğunu söyleyen Beko “Türkiye taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle yaşam hakkının korunmasını yasal mevzuatının temel ilkesi haline getirmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda defalarca ölüm cezasının kaldırılmasına taraf olduğunu ilan etmiş ve en son 2018 yılında oylamaya katılan 189 ülkeden 123 üye ülkeyle beraber bu yönde oy kullanmıştır. Ölüm cezasının küresel olarak yasaklanması çok yakında tüm dünyada ulaşılacak bir yakın hedefe dönüşmüş durumdadır. Bu noktadan geri dönüş yoktur. Sadece biz ilke olarak bunu reddetmiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti de uluslararası alanda bu konuda defalarca taahhütte bulunmuştur. İktidar ortaklarının her krizde yeniden bu konuyu gündeme getirmesinin arkasında yatan amaç ne olursa olsun, bu konu tartışmaya kapalıdır. Gerçeklerle bir ilgisi yoktur. Halkın asıl gündemi idam değil, yaşadığı ağır ekonomik sorunlar ve işsizliktir, özgürlüklerdir, demokrasimizdir. Bizler; Cumhuriyet Halk Partisi olarak, sosyal demokrat bir parti olarak idam cezasına karşıyız. Yaşamın savunulmasından ve korunmasından yanayız. Uluslararası alanda saygın bir ülke inşa hedefimizden ödün vermeyeceğiz. Ölüm cezasına karşı durmaya devam edeceğiz” diye konuştu. İbrahim Şengül / Özel Haber