Pandemi döneminde online dersler nedeniyle yükleri iki katına çıkan eğitim emekçilerinin gözü kulağı TÜİK tarafından açıklanacak enflasyon rakamlarına çevrildi. Geçtiğimiz yıl imzalanan toplu sözleşme uyarınca alacakları yüzde 3,5'lik zamma ilaveten enflasyon oranında artış getirilecek öğretmenler, halen ay sonunu getirmenin hesabını yapıyor. Öğretmenlerin 2021 yılı maaş zamları hakkında Ege Telgraf'a konuşan Eğitim Sen İzmir 4 No'lu Şubesi Başkanı Şuayip Vayiç, "Bizim bu yıl gerçek bir zam ya da ciddi anlamda bir ücret artışı beklemiyoruz. Sonuçta geçtiğimiz yıl nasıl ve ne şekilde bir toplu sözleşme imzalandığı ortada. Biz her şeyden önce gerçek bir toplu sözleşme ve grev hakkımızı kullanabileceğimiz bir ortam bekliyoruz. Uygulanan bu sistem ve açıklanacak bu zam oranları bizler için hiçbir şey ifade etmiyor. Yüzde 3,5'luk zamma enflasyon oranı hesaplanarak eklenecek. Zaten Aralık ayında enflasyonu da düşük çıkartacaklardır. Geçen sene imzalanan sözleşmedeki yüzde 3,5'luk zam bizim beklentilerimizi karşılayacak bir zam değildi. Bugünkü yetkili sendika kabul ettiği çok komik oranlardır. Zaten bize verilen zam da gelir vergisi kesintisi ile eriyip gidiyor. Yani devlet aslında öğretmene kaşıkla verip kepçeyle geri alıyor. Bu birkaç dönemdir bu şekilde sürüp gidiyor. Yetkili sendika hükümet ne derse onu kabul ediyor. Hatta hükümetin önereceğinden daha azına razı şekilde masaya oturduklarından, bu zammın bizim için hiçbir hükmü yok. Bu zam zaten bir zam değil" dedi.

‘MÜMKÜN DEĞİL’

Sendikacı Vayiç, güncel enflasyon rakamları ve yoksulluk ile açlık sınırı oranları ile öğretmen maaşlarını kıyaslayarak şunları ifade etti: "Bu enflasyon ile bu alım gücü ile geçinebilmek mümkün değil. Aramızda tek maaşlı olan eğitim emekçileri var. Onların nasıl geçinebildiğini anlayamıyoruz. Geçinmek bir yana nasıl beslendiklerini ciddi anlamda merak ediyoruz. Bir öğretmenin maaşı sadece ailesinin gıda harcamalarına ancak yetiyor. Eğer eşi çalışmıyorsa ve çocuklu ise o zaman gerçekten zor durumda demektir. Baktığımızda öğretmenler açlık sınırının biraz üstünde, yoksulluk sınırının ise altında maaş almaktadır. Geçinebilmenin tek yolu bankalara borçlanmak ya da kredi kartlarına bağlı durumda. Pandemi dönemindeyiz. Online dersleri kendi imkanlarımızla veriyoruz. Milli Eğitim bize teknik bir imkan sunmadı. Bilgisayarlarımızı kendimiz alıyoruz, internet paketini de kendimiz sağlıyoruz. Ama baktığınızda bugün en yüksek, en kıdemli öğretmenin maaşı 5 bin lira seviyesinde. Bir bilgisayar almaya kalktığımızda maaşımız yetmiyor, onu da borçla ediniyoruz. Eğer çocuğunuz varsa, o da canlı derse giriyor. Peki ona nasıl bilgisayar alacağız? Ne yazık ki bugün ülkemizde bir öğretmenin aldığı maaşın bir bilgisayar kadar bile kıymeti yok. Hele hele öğretmenler kirada oturuyorsa o zaman gerçekten ay sonunu getiremiyor." Erman Şentürk / Özel Haber