Maliyet hesaplaması yapamayan sektörün daha öngörülebilir bir ortam için yatırımlarda beklemeye geçmesiyle inşaat sektörünün yılı daralmayla tamamlaması beklenirken, bu durum sektör istihdamı için de risk yaratıyor. Sektör paydaşları ise en önemli sorunlarından biri dizginlenmesi giderek güçleşen maliyet artışı olduğunu belirtiyor. İnşaat sektörünün aslında ekonomik kriz yaşadığı dönemin 2019 yılında başladığını belirten İzmir Ticaret Odası (İZTO) Mühendislik Grubu Meclis Üyesi Levent Bendeş, “2019 krizinde pek çok yer bomboştu. O zaman Bayraklı’da inanılmaz kiralar düşüktü. Şu an 2.5 katı kira veriliyor. Krizden dolayı boştu. 2020’de pandemiyle insanlar neye uğradığını şaşırdı. Ne olduğumuzu anlayamadık, ekonomik krizi pandemiye verdik. Aslında bu kriz 2019’dan beri vardı. Pandemiyle birlikte bu süreçte kendimizi meşrulaştırdık. Bütün inşaat sektörüne bakıldığında pandemi ile doğal olarak tahlilde bulunamadık. 2020 sonlarına doğru, ‘2021’den umutsuzuz’ diyordum. 2021 sonuna doğru oluşan bu enflasyonu, dolar artışlarını aklımıza dahi getirmeden umutsuzduk. Şimdi bu umutsuzluk çaresizliğe doğru gitmeye başladı. 2022’de bir kara kış bizi bekliyor. Asgari ücretin artması ve yeni zamların gelmesi gibi bir durum var ortada. Hayatımızda devam eden bir politika yok. Hükümetler değişir ama devlet politikası kalır. Geldiğimiz noktada ciddi bir kriz yaşadığımızı biliyorum. Çalışanlar Ocak ayının maaşını aldıklarında ne kadar eridiğini görecekler. 2022 Ocak- Şubat Mart Nisan Mayıs ayları enflasyonla mücadele etmeye çalıştığımız zamanlar olacak” dedi.

'KARANLIK BİR NOKTA'

Yaşanan süreçte kentsel dönüşümün artan maliyet nedeniyle ilerleyemeyeceğini ifade eden Bendeş, “Vatandaşların yaptıkları tüm görüşmelerde ise müteahhitlerin tepkisi ‘malzeme fiyatlarının istikrarsız artışı, size bir fiyat vermemizin önüne geçiyor’ şeklinde oldu. Bu süreçte ısrarla istenen tekliflere verilen yapım bedelleri ise hak sahipleri tarafından yüksek bulundu. Müteahhitlerin teklif vermekten çekinmesi, mal hak sahiplerinin ise daha uygun teklif arayışları kentsel dönüşüm sürecini neredeyse durma noktasına getirdi. Bu sürecin aşılabilmesi için bir devlet politikası gerekiyor. Domino taşı etkisi yaratacak bir yıl bizi bekliyor. Bu durum ekonomiyle ilgili tamamen. Muhalefette yeterli değil. Karanlık bir noktaya gidiyoruz. Ekonominin süreci çok olumsuz. İnşaat sektörünün ilerleyen dönemde hareketliliği olmayabilir. 2020 sonunda kentsel dönüşüm duracak demiştim. Şimdi görüyorum ki duruyor. Özellikle depremden sonra önem kazandı. Fakat harekete geçilmek istendiği noktada kriz geldi. Müteahhitler şu an yaptıkları sözleşmeleri feshediyor. Talebi var ama yapımcısı yok. Enteresan bir durum. Gelip yapmak istemeyen bir yapımcı grubu var. İlerleyemiyorlar maalesef sektörde geleceği göremiyorlar. Bu daireler 100 daire gibi büyük işler. Herkesin kendi dağına yağan kar büyük görünüyor. Yapamazsa hata, yapsa inşaat mezarlığına dönüşecek. Bu yıl öngörüm kentsel dönüşümün süremeyeceği. Yıkılmak istenen arsa ve binalarla dolu bir yıl olacak diye düşünüyorum. Bu sorunları çözmek çok zaman alacak. Adım atarken gerçekten istenilen adım atılamayacak. Ayakta kalabilmek için insanlar cebinden yiyor. Bu anlamda sektörün ilerleyişini bu yıl durağan görüyorum” diye konuştu.