Ülke olarak ne günler gördük geçirdik, ne zorluklara göğüs gerdik. Belki de ilk defa yeni bir yıla başlarken...

Ülke olarak ne günler gördük geçirdik, ne zorluklara göğüs gerdik. Belki de ilk defa yeni bir yıla başlarken bu kadar ümitsiz ve isteksiziz. Hayatımızda yeni bir beyaz sayfa açmayı bu defa çoğumuz istemiyoruz. Hatta bir seçim yapılsa oylarımızı bu yılın başlamamasından yana kullanırız. Zamanı tutmak mümkün değil, hızlıca akıp gidiyor.

Geçtiğimiz yılın son günlerinde, ekonomistlerin yeni yıl beklentileri üzerine yaptıkları değerlendirmelerde; sık sık 40 yıl önce başlayan küreselleşme sürecinin yerini, ticaret savaşlarının almaya başladığı ve stagflasyonun da yeniden gündeme geldiği yönünde paylaşımları gözlemledik. Buna bağlı olarak da 2023 yılı için iyimser bir tablonun ortaya konması maalesef mümkün değil. IMF, OECD, Avrupa Merkez Bankası ekonomistleri, 2023’te dünya ekonomisinde resesyon sınırı olarak görülen yüzde 2,5-3 büyüme hızının altına doğru bir yavaşlama bekliyor; dolayısıyla da küresel bir resesyon olasılığı artıyordu.

Dünyanın en büyük ekonomisi konumundaki ABD’de büyüme oranının yüzde 0.5 düzeyine çekildiği görülürken, Çin yüzde 4.5 ve Hindistan için yüzde 6.5’e yakın olarak bekleniyor. Negatif büyüme beklenen ekonomiler ise şu şekilde sıralanıyor: İtalya (- yüzde 1.3), Almanya (- yüzde 0.9), Hollanda (- yüzde 0.9), İngiltere (- yüzde 0.8), Fransa (- yüzde 0.3) ve savaş halindeki Rusya (- yüzde 3.3).

Tüm bu beklentilerle birlikte ülkemiz ekonomisi, öngörülen yüzde 3.5 civarındaki büyüme oranı ile pozitif ayrışma durumunda. Fakat ihracat pazarımız dikkate alındığında buradaki daralma ihtimali de mutlaka yakından takip edilmeli ve alternatif ihracat alanları bulunmalıdır.

Ardı ardına sıralanan negatif gelişmelere rağmen, ABD ve Avrupa’da alınan tedbirlerin sonuçlarının beklentilerden önce ortaya çıkmaya başlaması ve ABD enflasyon verilerindeki olumlu sonuçlar ile ülkemizde enflasyonda yaşanan düşüş, döviz kurunda beklenen kademeli artışın gerçekleşmemesi, buna paralel olarak da enflasyonun düşmeye devam edeceği beklentisi ümitleri tekrar hareketlendirdi. Bununla birlikte; enerji ve gıda fiyatları yüksek düzeyde seyretmeye devam ediyor. Özellikle orta ve küçük İşletmeler üzerindeki enerji, ham madde maliyetlerine ek olarak borçlanma maliyetleri de artıyor. Yani yeni yılda dünya ekonomisi, zor ama değişimlere de açık bir döneme giriyor. Bu sebeple önce bireyler olarak finansal okuryazarlığımızı geliştirmemiz, ihtiyatlı iyimserlik stratejisi doğrultusunda sağlıklı bir aile bütçesi ve finansal planlar oluşturmamız gereklidir. Gelecek hafta verilerin açıklanacağı takvimden önemli olanları aşağıda paylaşıyorum.

Ekonomik veri takvimi:

16 Ocak 2023, Pazartesi Türkiye Tarım ÜFE (Aylık-Yıllık)

16 Ocak 2023, Pazartesi Türkiye Bütçe Dengesi

17 Ocak 2023, Salı Çin Sanayi Üretimi (Aylık-Yıllık)

17 Ocak 2023, Salı Çin GSYH ve Perakende Satışlar (Aylık-Yıllık)

17 Ocak 2023, Salı Almanya AB'ye Uyumlu TÜFE (Aylık-Yıllık)

17 Ocak 2023, Salı İngiltere İşsizlik Oranı

18 Ocak 2023, Çarşamba İngiltere Tüketici Fiyat Endeksi (Aylık-Yıllık)

18 Ocak 2023, Çarşamba Euro Bölgesi Tüketici Fiyat Endeksi (Final-Aylık)

18 Ocak 2023, Çarşamba ABD Perakende Satışlar (Aylık-Yıllık)

19 Ocak 2023, Perşembe OECD İşsizlik Oranı

19 Ocak 2023, Perşembe Türkiye TCMB Haftalık Repo Gösterge Faiz Oranı

20 Ocak 2023, Cuma Almanya Üretici Fiyat Endeksi (Aylık-Yıllık)

20 Ocak 2023, Cuma İngiltere Perakende Satışlar (Aylık-Yıllık)

Ekonomi ve finans sözlüğü:

Stagflasyon: Ekonomide stagnasyon (durgunluk) ve enflasyonun aynı zamanda görüldüğü durumu ifade eder.

Küreselleşme: Ürünlerin, fikirlerin, kültürlerin ve dünya görüşlerinin alışverişinden doğan bir uluslararası bütünleşme sürecidir.

Finansal okuryazarlık: Gelir ve bütçe ile ilgili bilgi sahibi olmak ve onu etkin bir şekilde yönetebilmek, ayrıca bu sayede yatırım ve tasarruflara yönlendirebilmektir.