Yağmur Daştan- EGE TELGRAF- İzmir Büyükşehir Belediyesi mart ayı birinci olağan meclis gündemi Kültürpark 4 No’lu Holdeki meclis salonunda Başkan Tunç Soyer’in idaresinde gerçekleşti. Toplantının başında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin afet bölgesinde yaptığı çalışmaların anlatıldığı bir video sunumu yapıldı. Sunumun ardından Başkan Soyer, “Acımız yasımız çok büyük. Bundan sonraki hayatımızda ne yaşarsak yaşayalım bir yanımız eksik olacak. Ben İzmir’de tek yürek olan tüm siyasal partilere, meslek odalarına, STK’lere, derneklere teşekkür ediyorum. İzmir deprem bölgesinde tüm gücüyle, paydaşlarıyla, herkesin el ele verdiği ve vicdanı ile orada örnek bir çalışma sergiledi. Ne yapsak az, eksik ama biliyoruz ki bu devam etmek zorunda. Orada hayat devam ediyor. 10 binler, 100 binler orada büyük sıkıntılarla baş başa. Birkaç ay içinde elimizden geleni yaptık değil, sürdürmek mecburiyetindeyiz. Yunanistan kadar, bir ülke kadar… 13.5 milyon nüfus enkaz altında. Tarihin en büyük felaketlerinden biri yaşandı. Biz de İzmir olarak tüm gücümüz ve imkanlarımızla orada olmaya devam edeceğiz” dedi.

O TOPLANTIDA DUYURMUŞTU

Meclis gündeminde yer alan; depreme dayanıklı ve güvenli yapıların oluşturulması amacıyla hazırlanan ve Başkan Soyer’in geçtiğimiz günlerde gerçekleşen İzmir Afet Planı toplantısında da dile getirdiği konularla ilgili hazırlanan önerge kapsamındaki üç yeni düzenleme komisyonlara havale edildi. Önergenin Meclis’te kabul edilmesi halinde; yeni yapılacak yapılarda sismik izolatör, beş kat ve üzeri yapılarda en az bir adet bodrum kat yapılması zorunluluğu getirilecek ve İnceleme Kurulu oluru alınmadan yapı ruhsatı verilmeyecek. Maddelerden ilki, zemin açısından riskli yerlerde yapılan yüksek yapıları kapsıyor. Buna göre gevşek kum, çakıl veya yumuşak- katı kil tabakaları içeren zeminler veya sıvılaşma riski yüksek zeminlerde inşa edilecek yapılarda en az bir adet bodrum kat yapılması gerekiyor. Yine imar planına göre kat adedi beş ve daha fazla olan binalarda da en az bir adet bodrum kat yapılması şartı getirilecek. Sismik izolatör kullanımına ilişkin olan madde kapsamında ise; yurttaşların deprem öncesi ve sonrası yoğun olarak kullandığı hastaneler, dispanserler, sağlık ocakları, itfaiye bina ve tesisleri, PTT ve diğer haberleşme tesisleri, ulaşım istasyonları, terminaller, enerji üretim ve dağıtım tesisleri, vilayet, kaymakamlık ve belediye yönetim binaları, ilk yardım ve afet planlama istasyonları, okullar, diğer eğitim bina ve tesisleri, yurt ve yatakhaneler ile müzelerde sismik izolatör kullanılacak. Depremde, üst yapıyı zeminden ayırıp binayı sarsıntının şiddetinden koruyarak depremin yıkıcı etkisini hayli azaltan sismik izolatörün, 3 kat ve üzeri olan veya bina yüksekliği 10.5 metreyi geçen ayrık nizam yapılarda da kullanımı istenecek. İhalesi Meclis kararından önce kamu tarafından yapılan veya yaptırılan yapılar, karardan muaf olacak. Bu yapılarda ayrıca bir binanın yol seviyesinden aşağı olan kısmını içeren rijit bodrum kat yapılması zorunluluğu aranmayacak. Önerge içeriğindeki bir diğer maddeye göre; bodrum katlar dahil olmak üzere toplam kat adedi 13'ü aşan (13 kat hariç) yapılar için hazırlanan projelerin, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ilgili birimleri, ilgili meslek odaları ve ilgili ilçe belediyesi temsilcilerinden oluşturulacak inceleme kurulundan ön olur alması gerekecek. İnceleme kurulundan ön olur alınmadan yapı ruhsatı, yapı kullanma izin belgesi verilemeyecek. İnceleme Kurulu çalışma usul ve esasları ile yüksek yapılara ilişkin değerlendirme kriterleri ayrıca belirlenecek. Önerge komisyonlardan görüşüldükten sonra Meclis’te oylanacak, kabul edilirse söz konusu düzenlemeler yürürlüğe girecek. Maddeyle ilgili söz alan MHP Grup Başkan Vekili Salahattin Şahin, “Son derece yerinde bir uygulamadır, destekliyoruz. Temel sistemin radye olarak zorunlu hale gelmesi de önem arz etmektedir” önerisinde bulundu. Önerge, görüşülmek üzere imar, deprem-afet ve hukuk komisyonlarına acil kaydı ile gönderildi.

“YÜZDE 10’U AYIRSAYDINIZ…”

Toplantının gündem dışı konuşmalar bölümünde söz alan AK Parti Grup Başkan Vekili Özgür Hızal da İzBB’nin kente izlediği dönüşüm modeline yönelik eleştirilerde bulundu. Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve 11 ili etkileyen deprem felaketi sonrasında yerel yöneticilerin bir kez daha deprem ve dönüşüm gerçeğini gördüklerini söyleyen Hızal, “Bir dönüşümü tek başına yerel idarelerin yapması mümkün değildir. Dönüşüm çok komplike bir mesele; yerel idare ve vatandaşın el ele yapacağı bir hamledir. Ancak yerel idarelerin bu noktada özel bir misyon üstlendiğini düşünüyoruz, bir lokomotif görevi var. Vatandaş belediyelere ne oranla güveniyorsa konutların dönüşümü noktasında adım atar. İzmir, bir deprem kenti. Diri fayların olduğu, her an bir deprem yaşayabileceğimiz ki 2020 yılında İzmir’de olmamış bir deprem neticesinde 117 vatandaşı kaybettik. Dolayısıyla deprem kapımızda, her an yaşanabilir. Siz de söylediniz: İzmir’deki yapı stokunun yüzde 80 ila 85’i dayanıklı değil. Bu noktada İzBB’nin yapması gerekenler, merkezi idarenin yapması gerekenler vardır. İzBB’nin kentsel dönüşüm performansı hakkındaki eleştirilerimi defalarca yaptım, belki burada birçok arkadaşımız bana kızdı. Yakın zamanda bir açıklama yapıp “Bundan sonraki dönemde İzBB olarak bütçemizin yüzde 10’unu kentsel dönüşüme ayıracağız” dediniz. Bizim açımızdan olumlu ama eksik bir açıklamaydı. Bugüne kadar kentsel dönüşüme bırakın yüzde 10’u, yüzde 1’ini bile ayırmadınız. Dört yıllık süreç içinde 50 milyar kaynak harcamışsınız, bunun yüzde 10’u 5 milyar yapar. Bunu ayırsaydık şu anda bu sorunları konuşuyor olmazdık” dedi.

‘KENTSEL DÖNÜŞÜMDE BAŞARISIZ OLDUNUZ’

Konuşmasını İzBB’nin şirketlerinden İZBETON hakkında eleştirilerde bulunarak sürdüren Hızal, “‘Kentsel dönüşümde başarısızsınız, ağır ilerliyorsunuz’ dediğimizde karşımıza bir şirket çıkardınız. Bu şirket İZBETON. Hatta o zaman ‘İZBETON devreye girdi, maç değişti’ dediniz. Biz de oybirliği verdik. ‘Müteahhitler dönüşüm noktasında ihaleye katılmıyor, İZBETON eliyle bu işi yapalım’ dediniz, ‘Tamam’ dedik. Ancak kafamızdaki soru işaretlerinin giderilmesiyle ilgili ‘İZBETON bir performans ortaya koysun’ dedik. Bizim muhalefet şerhimize rağmen bu görevi İZBETON’a verdiniz. Aradan yıllar geçti, İZBETON ve İzBB kendi bütçesinden bir kaynak ayırmadı. Hukuki olmadığını söylediğimiz bir kooperatif modeliyle karşımıza çıktınız. Bu modeli öyle güzel süslediniz ki… Kooperatif adı verip masumlaştırdınız ama iş o kadar masum değildi. ‘Bu bir finans modeli’ dediniz, bu çok acıydı. Bu, İzBB’nin kentsel dönüşüme bütçe ayırmadığını gösteriyor. İZBETON’un kentsel dönüşüm performansına baktığımızda Örnekköy 3. Etap dönüşüm seviyesi yüzde 69 olması lazım, hadi yüzde 50 diyelim. İlerleme seviyesi yüzde 8” ifadelerini kullandı. Başkan Soyer’in “Bu verileri nereden aldınız? Ölçtünüz mü?” sorusu üzerine ise AK Partili Grup Başkan Vekili, “İnşaat orada, ilgili arkadaşlar ölçüyor. İşin bitiş tarihi 29 Ağustos 2023. Bitecek mi, tabii ki bitmeyecek. Örnekköy 4. Etap yüzde 14 seviyesinde. Gaziemir 1. Etap; yüzde 2.5 seviyesinde, bitiş tarihi 2025. Uzundere 3. Etap yüzde 1; hatta daha da düşük. Bu, bizim yaklaşık üç yıldır burada adeta boğazımızı yırtarak ortaya koyduğumuz eleştirilerin göstergesi. Ne kadar haklı olduğumuzu bu veriler gösteriyor. İZBETON, yapması gerekeni yapmıyor; adeta saçma sapan bir modelle İzmirlileri yanılttılar. İZBETON ve İzBB sıfır lira bütçe ayırmış, vatandaştan toplayacağınız paralarla kentsel dönüşüm yapmaya çalışıyorsunuz ama başarısız oldunuz” dedi.

HIZAL’DAN ‘SATIŞ’ ELEŞTİRİSİ

İZBETON’un asli görevinin altyapı yatırımları ve yol, asfalt, kaldırım gibi çalışmalar olduğunu hatırlatan Hızal, Meclis’te tartışmaya neden olan bir satış eleştirisinde bulundu. Hızal, “İZBETON’un asli işi altyapı yatırımları; yol, asfalt, kaldırım yapıyor. Bir de kentsel dönüşüm görevi verdik. İZBETON asli görevlerini yaparken başarısız oluyor ama bunun yanında gayrimenkul işine girmiş. Elime bir tapu senedi geçti. Bu, Bornova Erzene Mahallesi’ne ait bir tapu senedi. İzBB adına kayıtlı iken İZBETON adına satış ve tescil edilmiş’ deniliyor. Yaklaşık 39 milyon 20 bin liralık gayrimenkul İZBETON’a satılmış. İhaleye girmiş, encümen kararıyla satılmış. Bu ihaleye başka firma girmemiş, sadece İZBETON girmiş. Lütfetmiş, 39 milyon 10 bin liraymış, 39 milyon 20 bin lira vermiş. Araştırdım, İZBETON neden bunu almış. Orada uzun yıllar olan çam ağaçları var, burada ağaçlar kesilmek ve inşaat yapılmak isteniyor. Düşündük, araştırdık: Elimize taşınmaz kat karşılığı inşaat sözleşmesi geçti. Bunu bir firmaya veriyorlar. İZBETON burada beş kuruş para harcamamış. İzBB’nin gayrimenkullerini alırken milyonlarca lira harcanmış. Başka bir gayrimenkulü 25 milyona almış. Harcıyor ama kentsel dönüşüme değil. Kime ne verdiğini araştırın, siz bulun; ben burada anlatmayayım. İşe geldiğinde kooperatifle finans modeli oluşturuyoruz diyenler işe geldiğinde kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle kime olduğunu bilmediğimiz birine veriliyor. Hatta orada o ağaçları kesmek için birtakım bürokratik işlemler de yapılıyor. Sonra bakılıyor ki o ağaçlar kesilemiyor, çünkü o gayrimenkul üzerine hacizler var. Maalesef ki kesilemiyor. Hacizler kimin, vergi dairesinin ve SGK’nın. Neden kaldıramıyorlar, finans yok. İşte, o finansı yaratacaklar. Bu şekilde kentsel dönüşümde başarılı olamayız’ diyorum. İzBB’de gururla yaptığım bir meclis üyeliği var, meclis üyesi olarak söylüyorum: Başarılı olamayız. Şapkanızı önünüze koyun, düşünün. İzmir’i dönüştürelim, İzmir’de deprem kapımızda” diye konuştu.

‘ENERJİMİZİ DÖNÜŞÜME HARCAMALIYIZ’

MHP Grup Başkan Vekili Selahattin Şahin de kentteki kentsel dönüşüm çalışmaları üzerinden eleştirilerde bulunarak “Biz dönüşüm derken sadece İZBB’nin 6 adet Kentsel Dönüşüm Bölgesi dahil tüm İzmir’de ki riskli binalardan bahsediyoruz. Yapı stokunun 3’te 2’si depreme dayanaksız toplam 2 milyon 400 bin bağımsız bölümün yaklaşık 1 milyon 600 bini depreme dayanıksız. İZBB’nin 6 adet kentsel dönüşüm bölgesinden dönüştüreceği sayı 33 bin, 15 yıldır dönüştürülen sayı sadece 960 adet. İşte deprem öncesi yapılması gereken dediğimiz tam olarak bu. Biz yapı stokunu sadece belediye ya da merkezi hükümet eliyle dönüştüremeyiz. Yerel Yönetimler olarak bütün enerjimizi kentin yeniden planlanmasına ve dönüşümüne harcamamız lazım. Kent içindeki yoğunluğu dış çeperlere dağıtıp, yatay mimariyle uydu kentler oluşturmalıyız” dedi.

‘TEESSÜF EDİYORUM!’

MHP’li Şahin’in açıklamalarının ardından Başkan Soyer, “Teessüf ediyorum, yaptığınız sunumda konuşmanızı siz yazıyorsanız çalışmalarımızdan haberdar olun, eğer arkadaşlarınız yazıyorsa çalışmalarımızı takip etsinler. Yaptıklarımızı ‘Yapılmalı’ diye anlatıyorsunuz. Teessüf ediyorum. Yapmayın rica ediyorum” diyerek tepkisini gösterdi.

SANDAL: KREDİ ALAMIYORUM

Deprem ve kentsel dönüşüm özelinde tartışılan konular ve Cumhur İttifakı tarafından yapılan eleştiriler üzerine söz alan Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal, “Bu meselenin arkasında sistematik bir kötülük var. Ben bir belediye başkanı olarak özel bankalardan, kamu bankalarından kredi alamıyorum. Belediyelerin nakde ulaşmasıyla ilgili ciddi tedbirler alınıyor ama kamu kurumu olan belediyelerin finans arayışlarını eleştiriyorlar. En hassas olduğumuz noktalardan biri Bayraklı’daki rezerv alan… Orada TOKİ konutlar yapıyor, arsa satıyor. Peki, depremzede için size verilen bu araziyi satarken buradan alınan parayı depremzedeye verdiğiniz konutların fiyatından düşüyor musunuz? Depremzedeler adına açık yüreklilikle söylüyorum, sesimiz duyulmuyor dertlerimiz görülmüyor. Ama burada doğruyu yansıtmayan bilgilerle bizleri karalamak adına ellerinden geleni yapıyorlar” diye konuştu.

‘SAMİMİYETİNİZİ ANLAYALIM’

İzmir’de 2020 yılında yaşanan depremde hasar alan evlerin afet kapsamında hükümet tarafından yapılması için çağrıda bulunan Başkan Sandal, deprem ve sonrasındaki destekler konusunda Elazığ ile Bayraklı karşılaştırması da yaptı. Sandal, şu ifadeleri kullandı: Elazığ’da deprem oldu, yurttaşlarımız mağdur oldu, hükümet Elazığ’a birçok şey yaptı helali hoş olsun, daha da fazlası yapılsın. Ama 2020 yılında yaşanan depremde bizim can kaybımız 117, Elazığ’da 41… Yıkılan bina sayıları eşit, bizim ağır hasarlı binalarımızın çoğu orta ve az hasarlı olarak belirlendi, Elazığ’da ise ağır hasarlı olarak belirlendi. Burada olan vatandaşın o binada oturup oturmayacağına karar vermek. Hasar durumlarıyla ilgili tüm söylemler politik tavırlardır. Çünkü az ve orta hasarlıların kaderine terk edildiğini görmekteyiz. İller Bankası’ndan Bayraklı’ya gelen para 1 milyon, Elazığ’a gelen 10 milyon… Bayraklı’da yapılan bina sayısı 5bin, Elazığ’da 23 bin…. Buraya kadar da eyvallah! Belki bir temenni kararı alırız; nasıl ki Elazığ’ı afete maruz bölge ilan ettik ve insanların evleri afet kapsamında 2 yıl ödemesiz 18 yıl vadeli sıfır faizle yapılıyorsa Bayraklı’da da yapılsın. Gelin, arsalarımız hazır, TOKİ de gelsin, afet kapsamında 2 yıl ödemesiz 18 yıl sıfır faizle yapısın. Biz de ‘Adilsiniz’ diyelim, samimiyetinizi anlayalım.” Sandal’a yanıt veren AK Parti Grup Sözcüsü Hakan Yıldız ise, “Bayraklı’da yaptığımız 3 bin 90 konutumuzun yüzde 90’ı bitti. Keşke Bayraklı Belediye Başkanı çıkıp dolaşmış olsa bitip bitmediğini bilecektir. Kamuoyunu yanıltmamak zorundayız. Kamuoyuna negatif etkiler verecek yanlış bilgiler vermemeliyiz” diye konuştu.

‘İŞTE BU KÖTÜLÜKTÜR’

Eleştirilere yanıt vermek için söz alan CHP Grup Başkanvekili Murat Aydın, AKP Grup Başkanvekili Özgür Hızal’ın İZBETON ile ilgili satış eleştirisine ayrı parantez açtı. CHP’li Aydın, “Özgür Bey dakikalarca ne anlattı; İzBB’nin bir gayrimenkulü varmış, İzBB bunu satmaya karar vermiş. Encümen İhale Kanunu’na göre satışa çıkarmış, ilan etmiş, bir alıcı gelmiş. Başkasının gelmesine engel var mıymış, hayır. İZBETON, sembolik olarak artış yapmak adına bir rakam vermiş. Baktım, zemin artı 9 kat yapılacakmış; bunun 15’i İzBB’nin 15’i müteahhidin. Bir bilgiyi eksik vererek, bir şey varmış gibi anlatarak konuyu gündeme getirmek böyle olur. İzBB ve birçok belediye taşınmazlarını satabilir, bunu yapmayan belediye yoktur. ‘Bu yapılan işlemde miktar azdır, daha fazla olur’ diyorlarsa bu başka bir hikayedir” açıklamalarında bulundu. AK Partili Kiraz Belediyesi ve AK Partili Bayındır Belediyesi’nin, İzBB’nin hibe ettiği araçlardaki İzBB logosunu kapattığını veya kaldırdığını açıklayan CHP’li Aydın, geçtiğimiz dönemde Engelsiz İzmir Komisyonu çalışması sonucunda engelli nakil aracı olmayana 12 ilçe belediyesinin tespit edildiğini ve İzBB’nin tanesi 600 bin liradan aldığı engelli nakil araçlarını bu belediyeler hibe ettiğini söyledi. Bu belediyeler arasında AKP’li Kiraz ve Bayındır belediyelerinin de olduğunu ifade eden Aydın, “Kiraz Belediyesi ile Bayındır Belediyesi, İzBB’nin alıp insanların kullanması için verdiği araçlarda, ki o araçlarda hem büyükşehir hem ilçe belediyesinin logosu vardı, İzBB logolarını kapattı ya da kaldırdı. İşte bu kötülüktür. Bu yapılmamalıdır” dedi.

‘HER BİRİNİZ İFTİHAR ETMELİSİNİZ’

Toplantının kapanışında söz alan Başkan Soyer de, “Son derece seviyeli bir meclis toplantısı gerçekleştirdik. Çok verimli bir toplantı. Bugünkü oturumda bütün kararların oy birliği alınması nedeniyle teşekkür ediyorum. Türkiye’ye örnek gösterilecek bir iyilik hali, başarıdır. Birkaç noktayı not aldım: Birincisi, iftiharla söylemeliyim ve her biriniz iftihar etmelisiniz: Şu anda depreme en dirençli kent adayı İzmir’dir. Bu benim fikrim değil, değerli hocamız Naci Görür kendisi ifade etmiştir. Burada 4,5- 5 saat bir toplantı yaptık, akademisyenler yaptıkları çalışmaları anlattı. İlgili bürokrat arkadaşlarımız da kendi dairelerinde ne yaptıklarını anlattılar. Afet toplantı alanlarıyla ilgili olağanüstü bir hazırlık yapılmıştı. İzBB depreme dirençli kent olma noktasında en hazırlıklı belediyedir. Hiç kimsenin tereddüdü olmasın, her biriniz iftihar ediniz. Kentsel dönüşümde rakamlar verildi. Belki, İzBB müteahhit payını yükseltseydi, yerinde dönüşüm ilkesini bir kenara bıraksaydı, arabuluculuk ilkesini korumasaydı çok daha fazla yol alabilirdik. Ancak biz ilkeli bir duruş gerçekleştirdik, bu ilkeli duruş bütün Türkiye’ye örnek olması gereken bir duruş ve bu nedenle çok kıymetli. Az sayıda kentsel dönüşüm binasına imza atmış olabiliriz ama her biri bu ilkeli duruşun eseridir. Buna rağmen biz ne müteahhide verilen oranı artırdık ne yan yola gittik. Ne yaptık? İZBETON şirketini devreye soktuk. Neden? Müteahhidin aslında oranlarla o ihalelere girmesinin mümkün olduğunu biliyorduk ama daha fazla almak istedikleri için girmediklerinden şüphe ettik ve müteahhitlerin karşısına İZBETON’u koyduk. Bazı yerlerde İZBETON aldı, bazı yerlerde o girmeyen müteahhitler girdi, onların üzerinde kaldı. Kötü mü oldu, gayet iyi oldu. 5 bin civarında binanın kentsel dönüşümü için yol almaya başladık” dedi.

‘ELMA VE ARMUDU KARŞILAŞTIRMAK GİBİ…’

“İzBB’nin kurumsal kapasitesi ve yaptıkları ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumsal kapasitesini karşılaştırmak doğru değil” sözleriyle konuşmalarına devam eden Soyer, şöyle konuştu: “Elma ile armudu karşılaştırmak gibi bir şey. Tabii ki bu devlet, hükümet çok daha fazlasını yapmak zorunda zaten. Onun için örnek olarak biz yatırım bütçesinin yüzde 10’unu ayıracağız, hükümetten de bunu bekliyoruz bu da bizim en doğal hakkımızdır. Kentsel dönüşüm dediğiniz şey tabii ki yerel yönetimlerin imar planlarıyla çok ilgili ama aynı zamanda finansman da çok ilgili. Hükümetin savunma sanayine ayırdığı bir bütçe var, eğitim politikalarına, sağlığa ayırdığı bir bütçe var. Peki bizim vatandaş olarak şunu söyleme hakkımız değil mi: Ey hükümet! Kentlerimizi dirençli hale getirmek için bütçenden bugün ayırdığının 10 misli daha ayır! Bizim hakkımız değil mi? Biz canımızı veriyoruz bu ülkenin vatandaşı olarak. Savunma sanayiden de eğitim politikalarından da sağlıktan da hepsinden daha kıymetli değil mi yaşam hakkı? Onun için diyoruz ki imar barışı ya da imar affı adı altında imar mevzuatına dair hiçbir yasal düzenlemenin yapılamayacağı anayasal güvence altına alınmalıdır. Hiçbir hükümet ‘Bunu değiştiriyorum, imar affı çıkarıyorum’ diyememelidir.”

HATAY HAVALİMANI’NI ÖRNEK GÖSTERDİ

‘Coğrafya kaderdir’ hatırlatması da yapan Soyer, “Biz fay hatları üzerine kurulmuş bir ülkede yaşamaya devam edeceğiz. Bizim çoluğumuz çocuğumuz, torunumuz da burada yaşayacak. Bizim kaderimiz bu. Ölüm de mukadder, o da doğru. Ama depremde ölmek kader değil. Depremde ölmek ya cehalettir ya hıyanettir. Bu ikisinden biri nedeniyle ölür insanlar depremde. Çok daha güvenilir, sağlıklı binalar yapmak; çok daha sağlam zeminlerde binalar yapmak mümkündür. Bunun böyle yapılması gerekir. “İZBETON’un yaptığı kentsel dönüşüm şu, bu” diyoruz. Mutlaka televizyonlarda görmüşsünüzdür, tarım alanlarının üzerine beton atılıyor. Nohut, ekilmiş nohut sökülüp beton atılıyor. Ve orada hükümetimiz bir yıl içinde 320 bin bina yapacağını söylüyor. Ben, önce söyleyeyim: Yaptıklarınız, yapacaklarınızın teminatıysa… O deprem vergilerinin yollara gittiği söylendi, doğru. Ancak Hatay Havalimanı’na da gitti. Hatay Havalimanı ne oldu? 1960’lardan itibaren Anik Gölü’nü kurutulmasıyla ilgili devletimiz bir irade ortaya koydu. Bunun için muazzam drenaj kanalları yapıldı, yatırımlar yapıldı. Gerçekten de önemli bölümü kurutuldu. Kurutulduğu ve tuzlanma oranı yüksek kaldığı için tarım arazisi olmaktan çıktı. ‘Buraya havalimanı yapalım’ denildi. Güzel, buraya kadar mantıklı. Fakat bütün o Hatay’ı çevreleyen dağlardan gelen su oraya gelmeye devam etti. Ne drenaj kanalı tanıdı, ne de yapılan kanalı. Ne yapılırsa yapılsın Anik Gölü kurutulamadı. Hatay Havalimanı da o gölün ortasında kaldı. Gidenleriniz depremde görmüştür, terminal binası 1,5 metre yukarıda, bütün ova 1,5 metre çökmüş durumda. Ancak daha vahimi havalimanı patladığı için karayolunda da gidemeyecek kadar buzlanma olduğu için acil yardım indirilemedi. Şimdi, eğer devleti yönetenler yanlış bir irade ortaya koyarlarsa onun bedelini bütün bu milletin torunu, çoluğu çocuğu öder. Biz diyoruz ki akıldan, bilimden yana çözümler bulmalıyız. Doğayla kavga ederek değil. Aklı ve bilimi bir kenara koyarak değil. Bunlarla beraber çözümler ortaya koymak zorundayız. Böyle olursa deprem dirençli kent yaratmak için hükümetin bütçesinden çok ciddi kaynak ayırmak lazım. Bu ciddiyet meselesini de şunla tamamlayayım: Ukrayna- Rusya Savaşı var, her ülkenin de savunma sanayileri var. Ciddi para basıyorlar bunun için. Kaç kişi öldü? Rakamları karşılaştırdığınızda bizim depremimizdeki can ve mal kaybı daha büyük. Hadi buyrun! Savunma sanayine yatırım yaptınız ama deprem dirençli kent için yatırım yapmadınız” diye konuştu.