Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün izniyle gerçekleştirilen çalışmalar, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Türkteki başkanlığındaki ekip tarafından sürdürülüyor. Türkteki, gazetecilere, Küllüoba'da bu yıl üç alanda çalıştıklarını, bunlardan biri olan mezarlıkta 120'nin üzerinde gömüyle karşılaştıklarını söyledi. Höyüğün batısındaki yerleşimin en erken mimarisini ortaya çıkarmaya yönelik ayrı bir alanda çalışma yürüttüklerini belirten Türkteki, şöyle devam etti: "Diğer taraftan amacımız, höyüğün özellikle milattan önce 2500'lerde yani günümüzden 4 bin 500 yıl önceki uluslararası ilişkilerini gösteren bölgenin hem Kuzey Suriye hem de Kuzey Ege'yle, Ege dünyası ile ilişkilerini gösteren bazı çalışmalar yapmaktı. Bu çalışmalar sırasında özellikle karşılaştığımız bulgulardan biri adak çukuru, ritüel ya da tören çukuru olarak geçen çukurlardı. Bu çukurların içine genellikle özel eşyalar bırakıldığını biliyoruz. Bunlardan biri de depas olarak isimlendirdiğimiz çift kulplu içki kabıdır. Bu kapta daha önce yaptığımız analizlerde ilk defa salisilik asit tespit ettik. Bu, söğüt ağacının kabuğundan elde edilen ve aslında günümüzde de popüler ağrı kesicilerin yapımında kullanılan bir ham madde. Bunu bugüne kadar ilk defa tespit edebilmiş olduk." Türkteki, bu çukurların törenler için açıldığını, içine söz konusu kapların konulmasının ardından kapatıldığını tahmin ettiklerini aktardı. Törenlerin her zaman kutlama değil, belki de bir üzüntüyü ifade ettiğini dile getiren Türkteki, "Yani cenaze töreni gibi de düşünülebilir. Dolayısıyla biraz daha yatıştırıcı etkisi olan bir madde, ağrı kesici aynı zamanda bu iş için kullanılmış olmalı ama çok eski yazılı kaynaklardan da biliyoruz ki aslında bitkisel ilaçlar her zaman vardı. Ancak bunu ilk defa maddi olarak tespit etmiş olduk." diye konuştu.