İzmir’de 30 Ekim’de yaşanan depremin ardından kentsel dönüşüm ve sağlıklı konutlar gerçeği bir kez daha gündeme geldi. İzmir’de çeyrek yüzyılı aşkın süredir kente sağlıklı yapılar kazandırmak için çalıştıklarını söyleyen Ege Koop Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aslan, dönüşüm, yeni bina, uzun vadeli planlamalar ve deprem gerçeğine yönelik açıklamalarda ve önerilerde bulundu. “İzmir, Türkiye’nin gözbebeği; gerçekten birçok güzel şeyi hak eden ancak çokça da hizmetten mahrum edilen bir kent…” diyerek sözlerine başlayan Başkan Aslan, “Öncelikle bu kentte yaşayan ve bu kente borcu olduğunu düşünen birisi olarak şehrimizin yaşadığı acıya gerçekten çok üzüldüm. Bizim yaşadığımız bu güzel şehir bu kadar zor bir duruma düşmemeliydi. Konuştuğumuz, üzerinde tartıştığımız deprem, kentsel dönüşüm ve çarpık yapılaşma bugünün değil son 50 yılın konusu. Tabi son dönemlerde bu sorunların çok daha fazla arttığını gözlemliyoruz. Nüfusumuz 4.5 milyonu geçmiş durumda… Özellikle büyük kentlerimizin aldığı göçler, sosyal yetersizlikler, ekonomik nedenler ve afetler nedeniyle öncelikli sorununun planlı bir dönüşüm olduğunu görüyoruz. Dönüşümle birlikte bu kentin önümüzdeki 50 yılını görüp hayal ederek ortaya birtakım veriler koymalıyız. Eğer 50 yıl sonrasını planlamazsak aynı acıları yeniden yaşarız. Depremin ardından sadece günü kurtarmak için çalışma yaparsak yanlış yaparız. Elbirliği ile geleceğe kötü bir miras bırakmayalım. Hiç olmazsa deprem ve sonrasında merkezi hükümet, yerel yönetimler, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları bu kentte gerçekten söz sahibi olan herkes demokratik bir ‘İzmir meclisi’ oluşturmalıdır. Kentin sorunlarının tartışıldığı, ancak 1 ila 2 günde değil, belki de aylarca konuşulduğu bir ortam hazırlamalıyız. Bu kentin geleceğini düşünüyor ve daha güzel bir İzmir hedefliyorsak, öncelikle 50 yıllık sağlam hedefler oluşturmalıyız” dedi.

12 İLÇEDE 30 BİN KONUT

Her şeyin planla başladığının altını çizen Aslan, “Eğer plan yoksa o iş yarım yamalaktır. O nedenle ‘sen’ ya da ‘ben’ kavgasını bırakarak, tüm çıplak gerçekliği görerek ‘Nerede hata yaptık, bundan sonra ne yapmalıyız’ sorularının cevabını bulmalıyız. Kentsel dönüşüm gerçeği 15 yıldır gündemde ancak bir adım ileri gidemiyoruz. Ege Koop’un yaptıklarını değerlendirirsek; bizler bir sivil toplum kuruluşuyuz. Kar amacı güden bir kuruluş değil, tamamen halk kuruluşu. Bugüne kadar bünyesinde 200’ü aşkın meslek kooperatifini barındırmış bir yapı. İçinde doktoru var, hakimi var, savcısı var, iş insanı var, esnafı var… Şimdiye kadar tamamen kendi yarattığımız kaynak, güvene ve sevgiye dayalı bir anlayışla İzmir’in 12 ilçesinde 5 milyon metrekarelik alanlarda uydu kentler yaptık; birçok mahalleye ismimizi verdik. Şehrimize 30 bin yeni konut kazandırdık. Bu konutların hiçbiri şehir merkezinde değil. Projelerimizi yaptığımızda herkes bize gülüp ‘Burada konut mu olur’ demişti. Ancak olması gereken bu. Çünkü kentimiz gün geçtikçe büyüyor. Sadece şehir merkezinde bir büyüme yaparsanız çok yanlış olur. Eğer göç alıyor ve nüfus artışı yaşıyorsak hormonlu yerine daha organik bir büyüme yapısına sahip olmamız lazım” diye konuştu.

1999 ÖNCESİ VE SONRASI

“Ege Koop’un yaptığı projeleri, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlarından Sayın Burhan Özfatura’nın yaptığı EVKA’ları çıkarın ya da yok sayın. Kentimizde doğru dürüst sağlıklı bir yapılaşma kalmaz” diyerek açıklamalarını sürdüren Aslan, “Bu konuda çok iddialıyım. İkisinin toplamı 50 bin yapıyor. 1985 yılında Ege Koop, Egekent 1 projesine başladı, 1987 yılında tamamlandı. Toplamda 9 bin 800 konut yapıldı. Bu depremde onların hiçbiri zarar görmedi. Şimdi hep 1999 öncesi ve sonrası yapılan binalarla ilgili tartışmaları görüyoruz. Peki, neden bizim yaptığımız konutlarda sorun yok ve herhangi bir tehlike arz etmiyor? Çünkü zemini sert, yapımı düzgün. O zamanlar hazır beton, denetim şirketleri yoktu. Ancak biz inşaat mühendisleri odasıyla protokol yaparak denetleme istedik. O yıllarda her betondan numune aldık ve test sonucundan sonra müteahhitlere para ödedik. O yıllardan bu yıllara hiçbir depremde projelerimiz zarar görmedi. Demek ki, eğer yeri, projesi ve malzemeleri sağlamsa deprem önemli ama yıkıcı olmaz” ifadelerini kullandı.

‘BEN OLSAM…’

TÜİK raporuna göre İzmir’de 313 bin konutun depreme dayanıksız olduğu verisinin açıklandığını belirten Aslan, “Yani daha önce de bu binaların dayanıksız olduğu biliniyordu. Kentimizde gece kondu oranlarını sorsanız herkes yüzde 60 ila 70 gibi bir rakam ortaya koyar. Bunu bildiğimiz halde neden bu kentleşmeyi şehir içinde yapmaya, gökdelenleri yükseltmeye çalışıyoruz? Neden binayı yıkıp yerine yenisini yapıyoruz? Yeni yaşam alanları, yeni merkezler kurulsun. Alsancak’ta, Bornova’da, Bostanlı’da ne varsa oralara da bu imkanlar sağlanmalı. İnsanlar o imkanları merkeze uzak yerlerde de bulabilirse şehir merkezinde yaşama aşkından vazgeçer. Bizler mahalle kültürünü unuttuk, komşuluk kültürünü unuttuk. Çünkü dikey yapılaşma serüvenine kapıldık. Ben olsam, Bornova’da, Bayraklı’da ovalık alanda bulunan tüm konutları İzmir’in başka yerine taşırım, bugünden önlemimi alırım” dedi.

‘SAĞLIKLI YERLERE TAŞIYALIM’

Kentsel dönüşüm başarısının üç temel ilkesi olduğunun altını çizen Aslan, “Nitelikli konutlar, yerindelik ve birliktelik. Öncelikle kentsel dönüşüm asla bina bazında değil, ada bazında olmalıdır. Artık bunu lütfen herkes kabul etsin. O bölgede yaşayan insanların fikri kesinlikle alınmalıdır. Şu anda olduğu gibi ‘Ben yaptım, kabul et’ derseniz kimseyi yanınızda bulamazsınız. 17 Ağustos ve 30 Ekim depremi bize ders olması gerekiyor ama ne yazık ki gerekli dersi almadığımızı görüyorum. Herkes bilsin ki kentimizde 17 fay hattı var. Bilim insanlarının söylediğine göre her an yeni bir depremle karşı karşıya gelebiliriz. Bu fay hatlarını göz önünde bulundurarak gerekirse bazı yatırımlardan vazgeçilerek bu kenti sağlıksız yapılardan kurtararak gelin bu insanları daha sağlıklı yerlere taşıyalım. Bu kentin esas sorunu insanların güven içinde yaşayacakları alanları yaratmaktır. Bu kentin kaynakları kendine yeter; yeter ki İzmir’in önü açılsın, imkanlar sağlansın. Kentteki kentsel dönüşümün sorumlusu yerel yönetimler olmalı. Merkezi hükümet de denetleme sorumluluğunu üstlenmeli. Uydu kentlerin yapılacağı yeni mahalleler oluşturulmalı ve acilen bir deprem master planı oluşturulmalı ve buna tıpkı bir anayasa gibi uyulmalı” diye konuştu.

‘İZMİRLİ FİRMALAR YER ALMALI’

“Yaklaşık 30 yıl sonra yetkililerin ifadelerine göre kentimizin nüfusu 8 milyonu aşacak” diyerek konuşmasını sürdüren Ege Koop Yönetim Kurulu Başkanı Aslan, şu açıklamalarda bulundu: “Çok uzun bir süre değil… Bugünden geleceğe hazırlık yapmak lazım. Son yaşadığımız depremin kentimize maliyetinin en az 300 milyar lira olacağını düşünüyorum. En az 15 bin yeni konut yapılması lazım. Hala daha nerede, nasıl yapılacağı belli değil. Şunun altını çizmek istiyorum: Bu kentte yapılacak yeni konutlarda da İzmirli firmalar öncelikle yer almalıdır. İzmirli inşaat firmalı, şirketler bir araya gelip ‘Biz yapacağız’ demeliler. İstanbul’dan, Ankara’dan başka firmalar yapmamalı. Kentimizde çok iyi teknik elemanlarımız, firmalarımız, şirketlerimiz var. Bakın, biz şirket değiliz, ‘Bu işi bize verin’ demiyorum. Bize de görev verilirse halkı örgütler, projeleri yaparız ve kimsenin başı ağrımız. Bu depremde 117 vatandaşımızı kaybettik, birçok çocuğumuz öksüz kaldı. Bu insanları ortada bırakmadan bir an önce evlerine kavuşturmak lazım.”

‘YAŞAM ŞEKLİ DEĞİŞTİ’

Kentin dört bir yanında sağlıklı konutların yapılacağı bölgeler olduğunu da belirten Başkan Aslan, “Çiğli- Menemen aksı, Torbalı -Selçuk aksı, yarımada… Bunların o bölgedeki tarım ve orman alanı olmayan yerlerinin planlanması, herkese hitap eden yerler oluşturulması gerekiyor. Bahçeli konutlar da, yüksek katlı konutlar da olabilir. Pandemi ve depremde yaşanan süreç insanların yaşam şeklini değiştirdi. Daha önce binaların giriş katları değerli olmazdı ama artık o bölümler daha çok tercih ediliyor. İzmir’in dört bir yanında en az 100 bin konut yapılabilecek yeni uydu kent alanları planlamalıyız. Fay hatlarına da dikkat edilmeli. Diyelim ki, Balçova’da üç katlı konutlara izin verirsiniz, Narlıdere’de zemine göre beş katlı da 15 katlı da olur. Önce bu çalışma yapılmalı. Biz fay hattının üzerine ne kadar sağlam konut yaparsak yapalım, ne kadar kazık çakarsak çakalım o bina tehlikelidir. O kazık sizi kurtarmaz. Ve her sene sistem değiştirmekten de vazgeçelim. Bu iyi bir şey değil. Her depremden sonra yönetmelik değiştiriyor, uzmanlaşamıyoruz” dedi. Son olarak imar affına yönelik açıklamalarda da bulunan Başkan Aslan, “Bu hükümet gerçekten vatandaşını seviyorsa, can güvenliğini gözetiyorsa imar affını kaldırmalı. Belediyeler de bu konuda gerekli çalışmayı yapmalı. Eğer bunları yapmazsak felaketin önüne geçemeyiz. İmar barışı yapılacağına ada bazlı kentsel dönüşüm yapılmalı. Şu anda Konak Belediyesi’nin ısrarla üzerinde durduğu Gültepe çok önemli. Bayraklı Gümüşpala en sağlam yerlerden biri. Kadifekale, Ballıkuyu, Halilrıfat Caddesi, Yağhaneler… Zeminleri çok sağlam. Gidin, dönüşümü orada yapın. Yer aramaya hiç gerek yok. Gelin, elbirliği ile bu yeni alanları tespit edelim ve insanlarımızı daha sağlıklı konutlara ulaştıralım” diye konuştu.

‘Dimdik ayakta duruyoruz!’

Ege Koop’un yeni çalışmaları hakkında da bilgiler veren Aslan, “Bir İzmir markasıyız. İzmirliler’in güveniyle bugüne kadar dimdik ayakta kalmayı başarmış bir kurumuz. Herkese hitap eden hazırlıklarımız ve arayışlarımız var. Arsa sahiplerinden ve vatandaşlardan çok bize yönelik çok büyük beklentiler var. İzmir’in birkaç yerinde yeni proje çalışmalarımızı yapıyoruz. Önümüzdeki kısa süre içinde gerekli bilgilendirmeyi yapacağız. Artık İzmir’in merkezinde de konutlar yapmayı düşünüyoruz. Ege Koop bu kente lazım. Bu kentten Ege Koop’u çıkarırsanız bu kentin konut kalitesine yazık olur. Bunca konutu Türkiye’nin bir başka kentinde yapsaydık yerimiz çok farklı olurdu. Maalesef ki dürüst iş yapmanın bedelini ödüyoruz. Kimsenin yerinde gözümüz yok; yerimizi, haddimizi biliyoruz. Sadece bu kentin daha planlı gelişmesine katkı sunmak istiyoruz” diye konuştu. Yağmur Gülü / Özel Haber