Cumhurbaşkanlarından bakanlara, sanat camiasından spor dünyasına kadar birçok tanınmış ismi mekanında ağırlayan Alpay Okyay, 2022 yılında yapılacak İzmir Lokantacılar ve Gazinocular Esnaf Odası Başkanlığı seçimlerinden normalleşme adımlarına pek çok konuda düşüncelerini Ege Telgraf’a değerlendirdi. Gevşemenin olması gerektiği gibi başladığını söyleyen Okyay, Hükümetten lokantalar için ekonomik çalışmalar talep ettiklerini vurguladı. 2022 yılında yapılacak Alpay Okyay ile Adil Müftüoğlu Uğur Lokantası'nın kuruluşunu, elde ettikleri başarının sırrını, salgınla ilgili yaşadıkları sorunları konuştuk. adil-muftuoglu Adil Müftüoğlu kimdir? Adil Müftüoğlu benim dedem, annemin babası. Markanın üçüncü kuşak yöneticisiyim. Annem 1955 doğumlu, dedem burayı annem doğduğu zaman açmış. ''Kızım doğdu, patron oldum, bana uğur getirsin'' diyerek işletmenin adını Uğur Lokantası koymuş. Adil Müftüoğlu Uğur Lokantası'nın kaç şubesi var? Biri Balçova'da, biri de Çankaya Elektronikçiler Çarşısı olmak üzere iki şubemiz var. Normalleşme adımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Olması gerektiği gibi başladı. Kapasiteli başlangıç olumlu. Aslında konunun ekonomik boyutuyla ilgili çalışmalar yapılmalı. Almanya veya herhangi bir Avrupa ülkesinde uygulanan destek paketleri gibi bir istekte bulunmak hayal olur. Devletimizin imkanlarını az çok tahmin edebiliyoruz. Ancak borçların ertelenmesi noktasında eksik bırakıldık. Yapılandırma oldu; dükkanlar kapalı, insanlar vergi borcunu nasıl ödeyecek? Bana göre vergi, Bağ-Kur, SGK, elektrik, su, doğalgaz ödemeleri, süreç tamamen sona erinceye kadar ertelenmeli. Makul bir yapılandırma yapılmalı. Sektörün rahatlatılması lazım. Normalleşme başladı, başka bir sürece girdik, insanlar bir yıllık borç yükünün altındayken cari dönemini de yürütmeye çalışacak. İş çaplarımız zaten düşük. Maliyetler çok yükseldi. İzmir Lokantacılar ve Gazinocular Odası başkanlığına aday olduğunuz konuşuluyor, aday mısınız? Seçim, 2022 yılının ocak ayında gerçekleşecek, yapılacak seçimde İzmir Lokantacılar ve Gazinocular Esnaf Odası Başkanlığı'na adayım. Mesleğin çekirdeğinden geldim. İzmir'in en eski lokantacılarından biriyim. 66 yıllık lokantanın üçüncü kuşak yöneticisiyim. Bu işin her yerindeyim. Satın almadan mutfağa, salondan müşteri karşılamasına, mesleğe hakim olduğuma inanıyorum. Eski bir lokanta olduğumuzdan dolayı, siyasetten sanata uzanan güzel bir çevrem de var. Bu meslekteki alt yapımı meslektaşlarıma hizmet etmek için kullanmak istiyorum. Bu mesleği çok seviyorum. Mesleğe ve meslektaşlarıma hizmet etmek için Ege Telgraf Gazetesi aracılığı ile adaylığımı yeniden açıklıyorum. Başkan seçildiğinizde ilk yapacaklarınız neler olacak? Bu meslekte sıkıntı çok. Birincisi kesinlikle kayıt dışı diye tabir ettiğimiz konuyla mücadele edeceğim. Bu mesleğimizin geleceği için çok önemli. Bugün çay ocakları kuru fasulye-pilav satıyor, tekel bayiler tavuk döner satıyor. Bunlarla kesinlikle mücadele edeceğim. Bu haksız rekabet anlamına geliyor. Yeni mekanlar açmayı zorlaştırıcı kararlar almak lazım. Bunun için Ankara ile görüşmeler yapacağım. Bugün Almanya'da popülasyona göre dükkan açılıyor ama İzmir'de istediğin yerde, istediğin şekilde lokanta açılabiliyor. Bunun önüne geçilmesi lazım. Konuyla ilgili çalışmalar yaparak ilgili makamlarla, bakanlıklarla görüşüp mekan açmayı zorlaştırmayı hedefliyorum. Bu meslek yeni mekanlara doydu. Pandemi döneminde bunu daha çok hissettik. Yeni mekanların açılmasını önlemek sektöre ne fayda sağlayacak? Yeni yerlerin açılması sektöre zarar veriyor. Herkes birbirinin masasını bölüyor. Müşteri kazanmak için fiyatta oynamalar başlayınca da hileli, kötü ürün dediğimiz olumsuz manzaralarla karşılaşıyoruz. Bu da sektörümüze ciddi zarar veriyor, 3-5 liraya tavuk döner, 5-10 liraya tabldot satan mekanların oluşmasına neden oluyor. Bu nedenle iş yeri açmayı zorlaştıracağım. Bununla ilgili kesinlikle çalışma yapacağım. En önemlisi de haksız rekabetle mücadele edeceğim. Sizden sonra yönetimi kim üstlenecek? Biz dört kardeşiz. Dördümüz de bu mesleği yapıyoruz. Kızım ya da yeğenlerimden bu işe kim heveslenirse bayrağı ona devretmek istiyoruz. Bu meslekte en büyük hedefiniz nedir? Benim bu meslekteki en büyük hedefim bayrağı dördüncü kuşağa devredip, Adil Müftüoğlu Uğur Lokantası'nı yüzüncü yıla taşımak. İkinci büyük hedefim de İzmir Lokantacılar Odası Başkanı olarak mesleğe ve meslektaşlarıma hizmet edebilmek. Seçildiğim takdirde günün 24 saati, haftanın her günü esnafımızın sorunlarına çare üreteceğim. Kilolu bir yapınız vardı, şu an çok fit görünüyorsunuz, bunu nasıl başardınız? Ben 140 kiloydum, bir yıl içerisinde 50 kilo verdim. Şu an ideal olan 90 kilodayım. Bunu Adil Müftüoğlu Uğur Lokantası mutfağına ve geleneksel Türk Mutfağı'na borçluyum. Diyet ve spor da yaptım tabii… Lokantanızda yemekleri hazırlarken en çok nelere dikkat edersiniz? Dedemin bir lafı vardı, ''Çıraklığını yapmadığınız işin patronluğunu yapamazsınız'' bu çok önemli bir söz. Ben dedemden öğrendiğim şekilde devam ediyorum. Her sabah satın almayı kendim yaparım. Kasaptan etleri, manavdan maydanozu bizzat kendim seçiyorum. Yeri geldiğinde kasaya oturuyorum. Müşterilerimle tek tek ilgileniyorum. İşin her aşamasında varım. Benimle birlikte kardeşlerim de bu şekilde çalışıyor. Yemeklerin hazırlanmasından sunumuna, müşterilerin karşılanmasından uğurlanmasına kadar çok özeniyorum. Lokantanızda ağırladığınız ünlü isimler var mı? Elbette, mesela çok sayıda cumhurbaşkanı ağırladım. En son İzmir'e gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yemek hazırladım. Turgut Özal, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Deniz Baykal, Abdullah Gül gibi devlet büyüklerimizi, milletvekillerini, sanatçıları, sporcuları, belediye başkanlarını, her partiden, her kesimden insanı ağırlıyoruz. Bu benim için gurur verici. Halkın her kesimine hitap ediyorum. Bakan da yemek yemeye geliyor, çarşımızın esnafı da. Bağışıklığımızı güçlendirmek için özellikle hazırladığınız yemekler var mı? Zaten geleneksel Türk Mutfağı sağlık açısından en güzel mutfak. Bizim mutfağımız zaten sağlık sistemimizi güçlendirici bir yapıya sahip. Doğru malzemelerle de bunu daha da verimli hale getiriyoruz. Bu nedenle mutfağımıza sahip çıkmamız lazım. Türk Mutfağı'nın yaşatılması gerektiğini düşünüyorum. Mesleğimizin yaşaması, gelişmesi için çok projem var. Türk Mutfağı tanıtılmalı. Sağlık sistemimizdeki önemi büyük. Gelecek nesillere bunu aktarmamız lazım. Bunların anlatıldığı çalışmalar, çalıştaylar hazırlanmalı. Belediyelerimizin ve diğer odaların da katkısıyla çok projem var. Geleneksel Türk Mutfağı'nı yaşatırsak sağlıklı nesiller yetiştiririz. Bugün bir çocuk sağlıklı bir bünyeye sahip olmak için hamburger peşinde değil, kuru fasulye, pilav peşinde koşmalı. Malzemelerin üretimi de çok önemli. Her şeyin en iyisini kullanırım. Et, yağ, sebzenin doğru seçimi önemli. Evime aldığım malzemenin daha iyisini lokantalarımızda kullanıyoruz. İşletmelerimizin kalitesini buna borçluyuz. Lokantaların kentlere katkısını değerlendirir misiniz? Lokantalar, şehirlerin gelişmesini ve kalkınmasına katkı koyar. Yerli ve yabancı turist bir kente gittiği zaman nerede, ne yiyebilirim diye bakıyor. İzmir Mutfağı’nın yelpazesi o kadar geniş ki, bunu doğru şekilde kullanırsak, İzmir'in kalkınmasına büyük oranda katkı koyarız. Kesinlikle belediyelerin ve bu işi gerçekten bilen insanların ortak şekilde hareket etmesi lazım. AYDIN ÇETİNKAYA (ÖZEL RÖPORTAJ)