Son yıllarda artan aşı karşıtlığı, düzensiz göçler ve mültecilerin düzensiz yerleşimi, sağlık kontrollerinde yaşanan eksiklikler ve hastane ortamlarında yaşanan sterilizasyon sorunları başta uyuz olmak üzere, kızamık ve su çiçeği gibi hastalıkların adeta hortlamasına yol açtı. Çoğu ilacın tedavide yetersiz kaldığı bu hastalıklarda yaşanan artış halkta büyük tedirginlik yaratırken, toplu taşıma araçları, hastaneler, alışveriş merkezleri hatta çarşı ve pazarda dahi vatandaşların diken üstünde günler geçirmesine yol açıyor. Türkiye'de geçmişte kabusa yol açan bu hastalıkların tedavisi için sağlık tesislerine başvuru yapan hasta sayısında artış olduğunu belirten Demokratik Sağlık Sen İzmir İl Başkanı Ahmet Doğruyol, konuya ilişkin kritik değerlendirmelerde ve hayati uyarılarda bulundu.

MÜLTECİ FAKTÖRÜ

Ege Telgraf'a önemli açıklamalarda bulunan Demokratik Sağlık Sen İzmir İl Başkanı Ahmet Doğruyol, tehlikenin boyutlarına dikkati çekerek hastalıklardaki artışın sebeplerini şöyle açıkladı: "Aşılama hizmetleri devletin asli sağlık hizmetlerinden bir tanesidir. Özellikle son yıllarda yurdumuza Suriyeli göçmenlerin yoğun olarak gelmesiyle bu rakam zirve yaptı. Aşılama hizmetlerinin eksik kalması, yetersiz kalmasından dolayı sıkıntılar yaşanmakta. Aynı anda sağlık tesislerinin steril olması, temiz olması, mültecilerin yoğun olarak ve toplu yaşadıkları alanların hijyenden uzak olması bu tür vakalarda artışa yol açıyor. Dışarıdan gelen bu büyük nüfusun kontrol altına alınamaması, yerleşim alanlarının dağınık ve düzensiz olması ve kayıt dışı olmaları bunları tetikleyen faktörlerdir. Öte yanda, yurt dışından ülkemize gelen Suriyeli, Afgan, Pakistanlı ve diğer ülkelerden göçmenler sınırlarımızdan içeriye girerken koruyucu sağlık hizmetleri ile ilgili yeteri kadar önlem alınmıyor. Devamında sağlık kontrolleri ile ilgili takip de iyi yapılmıyor."

‘AŞI YAPTIRMAMAK’

Demokratik Sağlık Sen İzmir İl Başkanı Doğruyol, Suriye'deki iç savaştan kaçarak Avrupa'ya göç eden mültecilerin ana rotası haline gelen Türkiye'deki mevcut sağlık sisteminin gözden geçirilmesi için çağrıda bulunarak şöyle devam etti: Söz konusu hastalıklarda artışın bir diğer gerekçesi ise aşı yaptırmamak var. Yani aşı karşıtlığı da buna yol açan etmenler arasında. Birçok vatandaşımız tedirgin olduğundan aşı yaptırmıyor. Kızamık hastalığının Türkiye'de en son görüldüğü yıllar 1980'lerdi. Yıllardan beri görülmeyen bu hastalıklar yeniden hortladı. Türkiye'nin 70-80 yıldır koruyucu sağlık hizmetlerine yaptığı yatırım maalesef son yıllarda uygulanan yanlış sağlık politikaları nedeniyle heba edildi. Ülke olarak zaman zaman aşı konusunda da sıkıntılar yaşıyoruz. Belli aşılarda yaşanan yetersizlik zamanında aşılamayı da engelliyor. Türkiye'nin kendi aşısını kendisi üretmesi lazım. Sağlık Bakanlığı bu konuda bazen maliyet hesabı yapıyor. Yurt dışından ithal etsek yerli üretimden ucuza gelir gibi açıklamalara tanık oluyoruz. Bu konuda da dışa bağımlıyız. Aşılama hizmetlerinde maliyet hesabı yapılmaz. Öncelik vatandaşın sağlığıdır. Yarın öbür gün ülke olarak bir savaşa girsek, dış ülkeler bize aşı vermeyi kesse, hepimiz hastalıktan ölecek miyiz? Böyle stratejik konularda hesaba girilmez, burada önemli olan halkın sağlığı."

YÜZDE 67'YE DÜŞTÜ

Başkan Doğruyol, yayınlanan son resmi rakamlara göre aşı karşıtlığının tırmanışa geçtiğini de belirterek, "Dünya Sağlık Örgütü'nün yayınladığı verilere göre, 14-15 yıl önce Türkiye'deki aşılama hizmetleri yüzde 94 iken, şu anda bu rakam yüzde 67'ye düşmüş. Burada bir eksiklik var. Aşılama takibinin yeteri kadar yapılmaması, nüfusun hareketli olması ve aşı karşıtlığı bunda etken. Herkesin bir aşı kartı olsun diye bir sistem çıkardılar. Aşı kartlarından bunun takibini yapmaya çalışıyorlar ama bu önlemler yetersiz kalıyor. Buradan çıkan sonuç şudur, bizim eski sağlık sistemimiz bugünkü uygulanan sistemden daha sağlıklıymış" dedi.

AŞININ ÖNEMİ

Doğruyol, risklere karşı alınması gereken tedbirleri ve vatandaşların yapması gerekenleri de şu sözlerle özetledi: "Vatandaşlarımız özellikle bulaşıcı hastalık bulunan ortamlardan uzak durmalıdır. Herkes aşılarını tam yaptırmalı ve kendisini risklere karşı korumalı. Bulaşıcı hastalık şüphesi bulunan, insanların toplu yaşadıkları ortamlarda bulunmaktan sakınılmalı." Erman Şentürk / Özel Haber