99 yaşındaki İzmirspor zor günler yaşarken, umut dolu fikirler ortaya attı

LEVENT ERİŞ İÇİNİ DÖKTÜ; 'Dibe vurmuşluğumuz yetti artık' Hak etmedikleri halde İzmirspor ile birlikte zor günler yaşayan İzmirspor teknik sorumlusu Leve...

Abone Ol
LEVENT ERİŞ İÇİNİ DÖKTÜ; 'Dibe vurmuşluğumuz yetti artık'
Hak etmedikleri halde İzmirspor ile birlikte zor günler yaşayan İzmirspor teknik sorumlusu Levent Eriş kendi kaleminden gelecekle ilgili görüşlerini yazdı, gönderdi, biz de yayınlıyoruz, buyrun okuyun, haber kutsal yorum hürdür...
Sessizliğe büründük resmen, maaile.
İyi gün dostu değiliz, kötü günlerde de yanındaydık.
Çorluspor'a yenilip küme düştüğünde ağlayan, yerinden kalkamayan, polis abimizin 'hadi kalk artık' dediği o anı yaşayan bu kelimelerin yazanı.
Hangi takımı tutuyorsun diye sorduklarında, 'İzmirspor' deyince.
'Hangi ligde hiç duymadık' diyen, İstanbul'a gitmedikleri, gidemedikleri, görmedikleri halde İstanbul takımlarından birine hayran olan bir arkadaş bu.
Çok gördük.
İzmir'de doğdu, büyüdü, ekmeğini yedi, suyunu içti, canı sağ olsun.
Eşrefpaşalıyız ama hemen celallenmenin anlamı yok.
Herkesin kendi tercihi, zevkler ve renkler tartışılmaz.
Asıl o arkadaşa üzülüyorum, bir gün zirvede üç gün sonra küme düşme potasında.
Bizim yerimiz belli bari.
Standart, dümdüz çizgide, her daim üzüntü hali, stabil.
Çok adrenaline gerek yok.
Bünye alıştı.
Ama yeter artık, biz de adrenalin, heyecan istiyoruz.
Bitsin bu çile, ne işin var İzmirspor'un BAL'da, SAL'da.
Bu takımı profesyonel liglerde hatta Süper Lig'de görmek en büyük muradım, hayalim.
Görür müyüm göremez miyim bilemem, Allah bilir. O zemini şimdiden hazırlamak gerek.
Evet tarafım, İzmirspor'u tutuyorum, İzmir'imin takımını.
Tıpkı sizlerin İstanbul takımlarını tutarken, gururlandığınız gibi.
30 yıldan fazla süredir, tanırım, severim, takdir ederim.
Antrenmanlarda her türlü kolaylığı sağlardı, hava, ego, kibir, kasıntılık yoktu.
Hiç de olmadı, halen de yok.
İzmirspor'un eskimeyen futbolcuları birleşip bu olaya bir el koysun, diye.
Yazdık, çizdik, yol göstermeye çalıştık.
Bu seneye mi kısmet.
1 ay yoğun bakımda kalan, yeniden yaşama tutunan Levent Eriş kaptanımın adı geçmeye başladı.
Kastamonu, hastane, yoğun bakım, yaşama dönüş, amatör küme, BAL, İzmirspor.
Sıralamasını gözden geçirince, 'olur mu olur' diye geçirdik içimizden.
Geldi yuvasına canımın cananı.
Kulübün, tribünlerin havası değişti.
Eee Levent Eriş, o.
Wembley Stadı'nda çıkan ilk Türk, 14 yaşındaki penaltıcı, Eşrefpaşalı Levo, o.
Malumunuz İzmirspor, saçma, insan haklarına aykırı, amatör ruha engel bir statünün kurbanı olacak gibi.
BAL'da grubunda üç İzmir takımın aralarındaki sıralamada, son sırayı alırsa yani 3.sırada ligi bitirirse, diğer iki İzmir ekibi Aliağa FK ile Çiğli Belediyespor'un ardından 3.Lig'i beklerken küme düşecek, SAL'a Süper Amatör Lig'e düşecek, tamamen amatör kümeye yani.
İki İzmir ekibinden biri grup birincisi olup, iki maç daha kazanarak 3.Lig'e çıkarsa İzmirspor BAL'da kalacak, aksi takdirde...
Enseyi karatmamak gerek.
Hayat böyle, yaşam böyle.
Futbol da spor da yaşamın, hayatın ta kendisi.
Düşmek de var, düşünce kalkmak da.
Onurlu, şerefli bir geçmişin varsa, helalinde kazanıyorsan, haramda gözün yoksa, kul hakkı da yemiyorsan, gerisi valla hikâye, inanın teferruat.
Hak etmediği günler yaşıyor Levent ağabeyim.
Aslında İzmirspor hak etmiyor, camia olarak, kulüp olarak, çevre olarak, İzmir olarak.
'Her karanlık gecenin aydınlık bir sabahı vardır' böyle biliriz.
Geçecek bugünler, geçecek.
Güzel günler arkadaşlar, lacivert-beyazlı günler.
Maçına çıktım, haberini, röportajını yaptım, fotoğrafını çektim, özel haber, magazinsel haber, atlatma haber ne bulursam yaptım.
Şu an Levent hocamla değişik bir boyuttayız.
Sık sık telefonla görüşürüz, 3 aylık sürede bir kez kulübe, bir kez idmana Cavit Ölçer İnciraltı Tesisleri'ne gitmişliğimiz vardır. Maçlar da var haliyle.
Ne yani takımın durumu iyi değil diye, haberde mi yapmayacağız.
İyi gün dostu değiliz ki biz.
'Hocam bir şey yapalım, yazalım, ne düşünüyorsunuz' dedim.
Zira koca camia sessizliğe büründü.
Yazdı gönderdi, üşenmeden.
Soru cevaplı röportajdan daha iyi.
Elçiye zeval olmaz.
Aynen aktarıyoruz.
Aslında olması gerekenleri, sporun anayasasını yazmış.
Çok da haklı.
Söz sırası sevgili Levent Eriş kaptanımın kaleminde.
Tarihe iz bırakacak noktalar var.
Buyrun, okuyunuz...
                                                    Sevgili İZMİRSPOR’lular
               ''24 sene önce teknik direktörlük kariyerime başladığım İzmirspor’umdan 22 sene önce ayrılarak Türkiye’nin dört bir yanında dişimle ve tırnağımla büyük mücadeleler vererek Türkiye'nin çok değerli ve kaliteli takımlarını çalıştırıp futbol adına yaşanabilecek her şeyi yani onurunu, keyfini ve üzüntüsünü yaşadım.
                    En son Diyarbekirspor’da görev yaptıktan sonra sezon sonuna kadar takım çalıştırmamak adına bir düşünce içindeydim. Lakin yaklaşık 3 ay önce İzmirspor’u çok seven kardeşlerimizin ve camiamızın ileri gelenlerinin isteğinin kırmamak adına kulübümüzün mücadelesine, gelecek adına yapılanmaya, yapılandırmaya, vizyon koymaya ve 12 yıllık özlemi sonlandırabilecek şampiyonluğu isteyen bir mücadelenin içinde onlarla birlikte olmayı kabul ettim. Bu görevi kabul ederken amaç takımımıza teknik direktör olarak gelmek asla değildi çünkü benim isteğin senelerdir amatör liglerde kalarak alışkanlık haline getirdiği bu liglerden bir an önce profesyonel liglere dönmesini sağlamak için el ele vererek camiamızı birleştirmeye, heyecanlandırmaya çalışmaktı. Bazen çok üzüldüğüm ve yalnızlığı yaşadığım zamanlar olmadı mı oldu ama verilen mücadele İzmirspor içinse terk edip gitmek bize yakışmaz dedim.
Fakat bugün yazacağım şeyler kimin canını ne kadar acıtır, yakar bilmem. Bu liglerde kalmamızı ve amatörlüğü alışkanlık haline getiren kimler varsa hiç umurumda değiller. Maalesef doğrular bazen insanlara acı gelir ama ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi mevzu vatansa gerisi teferruattır sözüne istinaden, mevzu İzmirspor ise gerisi aynen teferruattır.
                             Değerli İzmirspor’lular sonrasında hiç sevmesem de istemesem de kendi kurmadığım bir takım üzerinde geç saatlere kadar kafa yorarak, çalışarak oyun kalitesini (amatör bir takım için) olabilecek en üst seviyeye getirmeye çalıştık. Gerçekten de yalan söyleyemem beklediğimden de daha kaliteli bir kadro gördüm. Lakin siz istediğiniz kadar iyi bir kadro olun istediğiniz kadar iyi oynayın 1 veya 2 maçın sonucuna göre lig statüsünde yerinizi tayin ediyorsunuz. Statüyü eleştirmek hiç istemiyorum çünkü böylesi seviyesiz, düzeysiz, beklentisiz Türk futboluna ne kazandıracağına asla anlam veremediğim bir statü içinde ligi tamamlıyorsunuz. Maalesef bizde büyük paralar harcayan ama şampiyonluk yaşayamayan takımlar gibi bu statünün acısını çeken takımlardan biri olmak zorunda kaldık. Benim anlatmak istediğim aslında birkaç gündür bazı İzmirspor’lu genç evlatlarımızın, kardeşlerimizin yazılarını takip ediyor, okuyor ve notlar alıyorum onlarla konuşuyorum o kadar haklı ve gerçekçiler ki katılmamak mümkün değil.  Maalesef kulübümüz amatör bir takım mantalitesine dönüştürülmüş, eskiyle yaşama alışmış. Daha önce görev alan bazı eski yöneticilerimiz ve dostlarımız, abilerimiz her dakika geçmişe yönelik fotoğraflar atarak genç neslimize vizyon değil yeter artık denecek hale getirilmeye çalışılıyor. Bence de yeter İzmirspor geçmişiyle avunmaktan vazgeçmeli kimse artık masal anlatmamalı. Gençler artık daha büyük başarılarla yürüyebilecek bir camia haline getirebilmeyi istiyor. Gördüm ve maalesef Aliağa maçı öncesinde yaşadığım eski İzmirspor’lu efsane diye adlandırılan bazı başkan ve yöneticilerimiz kulübüne bir mesaj vermekten bile uzaklaşmış hale gelmiş.
                                O yüzden lütfen artık geçmişi değil, geleceği konuşacak ve bunun için çalışacak, uğraşacak büyük vizyon sahibi olan genç ve tecrübeli ama idealist insanların birleşimi ile oluşturulacak sinerjiye, birlikteliğe ihtiyacı var.
Son 3 ayda gördüklerim gerçekten içler acısı. Yapılması, değişmesi, değiştirilmesi, geliştirilmesi dönüştürülmesi ve alt yapıdan A takıma kadar yapılacak çok şeyin olduğu gerçeği ortadadır. Artık herkes şapkasını önüne koymalı, neler yapılmalı diye bütün değerli kıymetli İzmirspor’lular (kaldı ki bunlar var) ama maalesef uzaklaştırılmış, kulübün içinden kaçırılmış mali tablonun sanki çok büyük borçları varmış gibi korku dağları sardırılmış aman bu lig bize yeter mantığı ile senelerdir taraftarın yaş ortalaması her takımda gençleşirken İzmirspor da aynı yaş ortalaması ile yaşamaya devam edilmiş. Yok artık İzmirspor’lu kardeşlerim bu takıma, bu kulübe sahip çıkın. Her şeyin para karşılığında gerçekleşecek olduğuna inanmayın. Yürümek için bir adım atmak gerekir.
                       100.yılına giren İzmirspor’umuzun bu sene olmazsa olmaz diye gerçekleştirmek zorunda olduğu hamleler var ve olmalı. Bırakalım sen ben bizim oğlan hikayesini 100.yılda oluşabilecek yeni oluşumlar içerisinde çok güzel şeyler var. Neler mi ?
1- Futbol A.Ş. ayrılmalı.
2- Dernek ayrı tutulmalı.
3- Belediyeler ile tekrar ilişkiler gözden geçirilmeli, oraya katılanların emanetçi gibi orda temsil edilmesinden uzak duracak sözü geçen, duruşu kaliteli olacak insanlardan oluşmalı.
4- İZVAK kurucusu olduğumuz yerde biz varız hem de büyük bir camiayı temsil ediyoruz diyecek şekilde orda olunmalı.
5- Sosyal medya kaldı ki artık teknoloji büyüdü, değişti kendi sitelerimizi kendi kanallarımızı yaparak camiamızın ve kulübümüz yaptıklarını basına anlatılabilir durumda olunmalı.
6- Kulübün kiralık verilen ve önemli gelirler getirebilecek yerleri tekrar gözden geçirilmeli.
7- Spor okulları, akademiler yaşanabilecek, yaşatılabilecek hale dönüştürülüp gerekirse profesyonellere verilip kulübe gelir getirilecek şekilde dizayn edilmeli.
8- Kulübümüz kesinlikle semtlerimizde ve İzmir’in nüfusunun yoğun olduğu yerlerde İzmirspor lisanslı ürünleri satacak stantlar açılmalı.
9- Online alışveriş yapabilecek insanlara hizmet edebilecek bir alan yaratılmalı.
10- Sosyal medya üzerinden kulübümüze gelir kaynakları yaratılacak ortamlar oluşturulmalı.
                             Bu kadar yapılacak şeyler varken bunlar için bir adım bile atılmamasına şu 3 aylık süreçte yeniden geldiğim İzmirspor'umuzda görme şanssızlığı elde ettim.
Sevgili İzmirspor’lular şunu anlatmak istedim, lütfen kulübümüze sahip çıkın. Yapılmayacak başarılmayacak hiçbir şey yok bu hayatta kaldı ki biz geçmişimizden asla utanacak bir camia değiliz. Dedim ya evet geçmişimizi unutmayalım ama oralardan yeni dersler çıkaralım, avunmayalım, yeni nesiller, gençler yaratalım. Onlara güzel bir gelecek yaşatalım, avutmayalım onları kazanılacak büyük başarılar var diyebilecek hayaller kurduralım.
Ama asla bu zihniyetin yönettiği kafaların olmadığı yeni yeni isimlerin hizmete âşık olduğu lakin onlara bu fırsatı verecek kişilerin önünü açma zamanı gelmedi mi ? Bence geldi de geçti bile. O yüzden kulübün içinde bu işi başarmak isteyen çok güzel bir başkan ve yönetim var lütfen onlara destek olalım, vazgeçmeyelim onları diğerleri gibi küstürmeyelim. Kaldı ki birkaç münferit, bazı içi yanan insanlarımızın yazdığı sözlerden vazgeçip herkesin birbirini kucaklama zamanındayız.
Dibe vurmuşluk her şeyin bittiği anlamına gelmez. Biz kulüp olarak şu an da dibe vurmuşluğu yaşıyoruz. Tıpkı İzmir’de birçok kulübümüzün geçmişte dibe vurmuşluğu yaşadığı gibi. Bugün süper ligde olmalarını, yaşadıklarını ve yaptıklarını örnek alacak şekilde çalışmalarımızı gerçekleştirmeli, birlikteliği sağlamalı ve ona göre yol almalıyız.
      Ne mutlu İzmirsporluyum diyebilene...'' /