Sismik izalatör sistemi; depremin sarcıcı şokunu yatay yönde azaltan bir süspansiyon sistemidir

Ülkemizin deprem ülkesi  olduğu dikkate alındığında, tedbirlerin  zamanında alınması zaruriyeti  doğmaktadır. Deprem; bütçemizi, psikolojimizi, gündelik ve sosyal hayatımızı etkileyen çok boyutlu bir mesele. Onunla baş etmeyi öğrenmek de yine çok aşamalı bir bakış açısı gerektiriyor. Ülkemiz de; bilgi toplumu olma özelliği törpülendiği oranda, afet ve imar konularının bilgi nitelikleri de yok edilmiştir. Öncelikle sorunu tanımlamak, afet bilgisine ulaşmak ve bu bilgiyi toplumsal olarak içselleştirmek, çözüm üretmek, sonra da toplumsal etkinliğe dönüştürmek gerekirken, ülkemizde  bilgiden uzak, sadece kaderci yaklaşım ile “yara sarmaya” dayalı ve soruna sırtını  dönmüş, kaderci  bir çözüm benimsenmiştir.

Deprem konusunu ele alırken, bu bilgilerin ışığı altında birçok değerli bilim üyesi arasından Prof. Dr. Naci Görür ile Prof. Dr. Okan Tüysüz’ün görüşlerinden istifade etme yolunu seçtik.

GÖRÜR’ÜN ÖNGÖRÜLERİ

Özellikle Batı Marmara’da, yani Silivri ile Tekirdağ arasında olan yerlerde 4 veya 4’ün altında sıksık depremler olur. Bunlar tektonik faylara bağlı depremler değildir. O bölgede denizin dibinden önemli gaz çıkışları olur. Bunlar doğal gaz çıkışlarıdır. Bu dengesizliğe bağlı olarak depremlerde oluştururlar. Bilimsel olarak saptanmıştır. Marmara Denizi’nde  meydana gelen depremler Kuzey ve güney kolundan kaynaklanmaktadır. Marmara denizinden deprem bekliyoruz bu her ne kadar İstanbul’u etkilese bile aslında stres Marmara’nın güneyinde birikiyor. (Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Biga’dan bahsediyorum. En son 1800’lü yıllarda olmuş. Bu bölge de hem uzun zamandır deprem olmamış hem de stres devamlı artıyor) Dolasıyla Bursa, Balıkesir, Çanakkale’de deprem olma olasılığı var. O bölge de var olan faylardan da olmasa bile, olası Marmara  depremden de etkilenecektir. Zaten Kuzey Anadolu fay hattının kuzey kolu o bölgeden uzak değil diye görüş belirtti. Yapılan araştırmada 45 ilde 5,5 ve üzeri deprem üretebilecek 485 diri fay bulunurken, birinci derece risk altında olan şehirler; İzmir, Balıkesir, Manisa, Muğla, Aydın, Denizli, Isparta, Uşak, Bursa, Bilecik, Yalova, Sakarya, Düzce, Kocaeli, Kırşehir, Bolu, Karabük, Hatay, Bartın, Çankırı, Tokat, Amasya, Çanakkale, Erzincan, Tunceli, Bingöl, Muş, Hakkari, Osmaniye, Kırıkkale ve Siirt oldu. 

TÜYSÜZ’ÜN UYARILARI

Prof. Dr. Okan Tüysüz, yenilenen fay haritasını yorumlayarak, deprem beklenen illeri açıkladı. Tüysüz şu uyarılarda bulundu: "Dünyanın oluşundan bugüne faylar hep ola gelmiştir. Bunların içinde son 11 bin 800 yılda deprem üretmiş faya diri fay diyoruz. Türkiye’nin herhangi bir yerinde 5.2, 5.1 büyüklüğünde deprem olması şaşırtıcı değil.

3 FAY HATTI 

Ancak Türkiye’nin 3 tane önemli fayı var. Bunlardan bir tanesi Kuzey Anadolu Fayı, Bingöl Karlıova’dan başlayan Karadeniz’e paralel uzanan, Marmara Denizi’ni geçen ve oradan Kuzey Yunanistan’a uzanan Kuzey Anadolu Fayı bin 600 kilometre boyunda ve dünyanın en önemli faylarından bir tanesi. İkincisi, Doğu Anadolu Fayı, bu yıl bize çok büyük acılar yaşatan 6 Şubat ve 20 Şubat depremlerini yapan. Yine Bingöl Karlıova’dan başlıyor, Hatay’a kadar gelip oradan Ölüdeniz Fayı ile birleşip Kızıldeniz’e kadar uzanıyor. Bu da 6 bin 500-700 kilometre uzunluğunda.

‘7.4'E KADAR’ 

Kuzey Anadolu Fayı’nın kırılmamış bir bölümü var, Erzincan biliyorsunuz 1939 büyük bir deprem ile sarsıldı arkasından 1992’da Erzincan Ovası’nın doğu ucunda bir deprem meydana geldi. 1939’da Kargapazarı dediğimiz fay kırılmıştı. 2’sinin arasında kırılmamış bir parça var. 1784’de büyük bir deprem üretmiş. Deprem olduğu takdirde 7.2-7.4 büyüklüğünde bir deprem üretmesini beklediğimiz bir fay var. Ege Bölgesi’nde ise kısa ancak çok sık fay var. Her fay olan yerde deprem olacak diye bir şey yok. Depremlerin bir tekrarlanma periyodu var. Kimileri yılda kimileri 500 kimileri 10 bin kimileri 10 bin yolda bir deprem üretiyor. Tekrarlanma aralığını dikkate almak kaydı ile fay üzerindeki yerleşim yerleri tehlikeli sayılabilir. İstanbul’a baktığımız zaman, İstanbul’da diri fay yok. Baktığımız zaman İstanbul 1509’da 1766’da bu Marmara Denizi’nden geçen faydan dolayı ciddi hasar görmüş bir bölge. İçinde fay olmasa bile bu yüzden zarar görme ihtimali yüksek bir ilimiz.

İLLERİ SIRALADI

6 Şubat depremin düşünecek olursak, fay daha önce kırılmış bölgeleri kırdı. Bir olasılık fayın tüm Marmara’yı kırmasıdır. Bütün Marmara’yı kırdığı takdirde aşağı yukarı 160 kilometre uzunluğunda bir fay kırılır. Bu da yıkıcı ve büyük bir deprem meydana getirir. İstanbul’da 1 milyon 160 bin tane bina var bir deprem olduğunda bunun 750 bin tanesinin hasar görmesi 80-90 bin tanesinin büyük hasar görmesi hatta çökmesi bekleniyor. Bu çok büyük bir rakam… Binaları artık elden geçirmek, kenti tümü ile depreme dayanaklı getirmek varken deprem olmayacak söylemi insanları rehavete itebilir. Bu anlamda da tehlikelidir. Marmara çevresinde deprem bekliyoruz, Bingöl Yedisu’da bir deprem bekliyoruz. Kıbrıs’a doğru Hatay açıklarında bir deprem bekliyoruz.

İKİNCİ DERECE RİSK

Tekirdağ, İstanbul, Bitlis, Kahramanmaraş, Van, Adıyaman, Şırnak, Zonguldak, Afyon, Samsun, Antalya, Erzurum, Kars, Ardahan, Batman, Iğdır, Elazığ, Diyarbakır, Adana, Eskişehir, Malatya, Kütahya, Çankırı, Uşak, Ağrı, Çorum. Türkiye Deprem Haritası’na göre deprem riskinin en az olduğu dördüncü ve beşinci grupta yer alan iller ise Sinop, Giresun, Trabzon, Rize, Artvin, Kırklareli, Ankara, Edirne, Adana, Nevşehir, Niğde, Aksaray, Konya ve Karaman.

SONUÇ

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Ayvalık temsilcisi olarak, deprem konusunda tedbir alınmasını talep ettiğim konular  :
a.Yukarıda belirtilen konuların dışında; mevcut binalara dask yaptırılması konusunda bilgilendirme yapılması,ilçenin bina envanterinin çıkarılması,
 Elazığ'da deprem üssü  SİVRİCE  olduğu halde 15 tane bina hafif ve orta hasarlı oldu.Sebebi evlerini depreme karşı dirençli hale getirmelerinden kaynaklandı. Mevcut binaların,depreme karşı performansının ölçülmesi, 
b.Eğitim  :
   (1) İl Afad Müdürlüğü’nden izin alınması koşuluyla, deprem eğitiminin verilmesi,
   (2) Mahalle bazında “Yerel Afet Gönüllüleri (YAG)” şeklinde birimler oluşturularak halkın ilk yardım, yangın söndürme ve hafif arama kurtarma konusunda beceri sahibi olmasını sağlanmalı. AFAD Müdürlüğü ile koordine ederek her mahalleden enaz üç kişiye afet  ve ilk yardım eğitimi aldırması,
c. Belediyelerin ile mahallindeki  Üniversite  Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi  ile “Afet Gözlem ve Yönetim Sistemleri İşbirliği Protokolü’nün” imzalanması,
d. Tusunami ve erken uyarı sistemi:
 Bu ihtimalin gerçekleşme yüzdesi çok az olmasına rağmen dikkatten kaçmamalıdır.
Bu çerçevede, tsunami risk modelleri yapılarak  kayıp senaryoları geliştirilmelidir.. Deniz seviyesi ölçüm ağı geliştirilmeli  ve seviye ölçümleri yapılmalıdır. Sistemin etkin çalışabilmesi için gerekli olan sismik ve jeofizik ölçüm ve araştırmalar yapılmalıdır. Bu ölçüm  ve araştırmalar iklim değişikliği içinde bir yararlı olacaktır.
e. Tarih ve kültür mirasının korunması:
Deprem bölgelerinde yer alan tarihi yapıların envanteri çıkarılarak önem ve öncelik dereceleri belirlenecek. Tarihi yapıların düşey yükler ve deprem etkileri altında taşıyıcı sistem güvenlikleri belirlenmeli ve yeterli güvenliğe sahip olmadığı belirlenen yapılar için güçlendirme yöntemler geliştirilmelidir.
Deprem bölgelerinde yer alan tarihi yapıların envanteri çıkarılarak önem ve öncelik dereceleri belirlenecek. Tarihi yapıların düşey yükler ve deprem etkileri altında taşıyıcı sistem güvenlikleri belirlenmeli ve yeterli güvenliğe sahip olmadığı belirlenen yapılar için güçlendirme yöntemler geliştirilmelidir.
f. Afette erişilebilirlik: 
Yollar, kentsel işlevleri destekleme, bağlantı ve erişilebilirlik sağlama açısından en önemli araçlardır. Günlük faaliyetlerin sürdürülmesi açısından büyük öneme sahip olan yollar, özellikle afet anı ve sonrasında hayati öneme sahip olmaktadır.
Afete hazırlık projelerinin en önemli bölümlerinden birini erişilebilirlik oluşturmaktadır. Afetlerin hemen ardından acil olarak gerekli kurtarma ve lojistik (tıbbi yardım, beslenme ihtiyaçları, tahliye) faaliyetleri birinci derecede önem arz etmektedir. Bu çerçevede, deprem hasarına karşı önleyici tedbirler almak ve imar planlarını hazırlamak için, ilk olarak yolların ve işlevlerinin mevcut durumu temel alınarak, olası bir depremde meydana gelebilecek hasarın boyutlarının hesaplanması gereklidir.
İletişimin ilk aşaması olarak erişilebilirlik afet anlarında ilk göz önüne alınan gerçekliktir. Ulaşılamayan her kesit -olmayan bir sorun dahi olsa- bilinmezliğe sebep olacaktır. Zaman/Mekan/Ulaşım dengesinin sağlanabilmesi, en kısa zamanda ihtiyaca cevap verebilecek yapıların işletilebilmesi ancak erişilebilirlik ile mümkün olacaktır.
Tüm bunlar bir araya geldiğinde Acil Ulaşım Eylem Planı çalışması gerekliliği doğmaktadır. Bu çalışma projelendirilmeli ve periyodik olarak güncellenmelidir. Bu kapsamda;
•             Acil ulaşım ağının kamu ilişkileri, amaçları, ağı ve yönetmelikleri (yol üstü park etme ve özel araç girişine ilişkin olarak) kontrol edilmelidir,
•             Durağan dönemler için, acil ulaşım yolu ve yol üzerinde parkın kontrollü olduğunu gösteren uyarı levhalar konulmalıdır,
•             Yol kenarlarında oluşacak etkiyi en düşük seviyeye indirmek için dar yol genişletilme çalışması yapılmalıdır.
•             Belirlenecek Kriz Komuta Merkezine, Devlet Hastanesi’ne-diğer sağlık tesislerine, Stratejik öneme sahip bina ve tesislere, Eğitim tesislerine, BASKİ, UEDAŞ ve Türk Telekom kritik noktalarına ulaşımın sağlanması gereklidir.
•             Otogarlar ve büyük iskele ve limanlar arasında ulaşım bütünlüğünün sağlanması gereklidir.
•             İtfaiye tesislerine ulaşım alternatiflerinin hazırlanması gerekmektedir.

Kaynak : https://www.ekonomim.com/gundem/mta-diri-fay-hatti-haritasini-guncelledi-prof-dr-okan-tuysuz-deprem-beklenen-illeri-uyardi-haberi-721305