Geçtiğimiz ay Elazığ ve Manisa illeri başta olmak üzere üst üste meydana gelen depremlerin ardından afet gerçeklerini konuşulurken, dünyada salgın ilan edilmesine yol açan Korona virüsünün (Covid-19) Türkiye'ye sıçramasıyla birlikte hayati öneme sahip gündem bire anda değişti. Günlerce deprem hazırlıkları ve alınacak olası tedbirlerin konuşulduğu dönemde salgın halinde yayılan bu virüs Türkiye'de olduğu gibi İzmir'de de adeta hayatın gerçeklerini unutturdu.

KORKUTAN RAKAMLAR

Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan virüs için aşı çalışmaları tüm hızıyla devam ederken, İzmir'de ortaya çıkan çarpıcı rakamlar şans eseri yaşadığımızı ortaya koydu. Büyükşehir Belediyesi'nin meclis toplantısında gündeme gelen ve 13 resmi kurumun ortaklığında uzun süren titiz çalışmalar sonucu hazırlanan son resmi raporlar kentin olası büyük afetlere karşı halen tam anlamıyla hazır olmadığını gün yüzüne çıkardı. İzmir'deki dönüşüm çalışmalarının son durumu ve hazırlanan deprem master planı ile ilgili raporlara göre, merkezdeki 11 ilçede yapılan araştırmalara göre kentin depreme hazır olmadığı kayıtlara geçmişti. 368 bin 337 adet mevcut yapı arasında, 131 bin 575 gecekondu ya da kaçak yapı olduğu ve can ile mal güvenliği açısından sakıncalı yapı sayısının oranının da yüzde 36’ya tekabül ettiği raporlara yansıdı. Raporda kent merkezindeki yapılardan 192 bin 804 adetinin yani yüzde 52’sinin de eski mevzuata göre yapıldığı yer alırken; İzmir metropolündeki yapı stokunun sadece yüzde 12’sinin güvenilir olduğu ve 43 bin yapının yeni deprem yönetmeliğine göre inşa edildiği tespit edildi. Yani, 2,5 milyon kadar vatandaşın yaşadığı kent merkezinde can ve mal güvenliği bulunan sadece 300 bin İzmirli var.

ÇARESİ YOK!

Aynı rakamlara göre, 2 bin 300 bin İzmirli ise 7 ve üzeri şiddetinde meydana gelecek bir olası bir büyük depremde doğrudan olumsuz etkilenecek. Raporda en dikkat çeken unsur ise yaşanan bu durum karşısında neredeyse çare olmaması. Bugün belediyenin sadece kendisinin yetki alanındaki 7 ayrı dönüşüm çalışmasının tamamlanabilmesi için gereken kaynak tutarı 1,2 milyar dolara tekabül ederken, İzmir merkezinin tamamında kentsel dönüşüm uygulamalarının hayata geçirilebilmesi ve çürük yapıların tümüyle ortadan kaldırılabilmesi için yaklaşık 8,4 milyar dolar para gerekiyor. Araştırmada belediyenin yetki alanı haricindeki projelerin yer almaması ve merkez haricindeki 19 ilçenin geleceği ise ayrıca tedirginlik yaratıyor.

ESAS GÖREV VATANDAŞIN

TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şubesi Başkanı İlker Kahraman, "Deprem yönetmeliği 17 Ağustos depreminden sonra iki sefer revize edilmişti. Ortaya çıkan rakamlar ve oranlar büyük ölçüde doğrudur, zaten bu görülüyor. İlçe belediyeleri ve DAUM (Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi) birlikte testler yaparak buna benzer incelemelerde bulundu. Tabii ki bu basit testlerin kent geneline yayılması ve araştırmaların odaların da desteğiyle genişletilmesi lazım. Yüzde 36 çok yüksek bir rakam. Bugün bina kullanıcıları gereken testleri yaptırıp acilen harekete geçmeli, risklere karşı gereken tüm önlemlerini almalı. Kesinlikle bu konu önemsenmeli, çünkü sonuç oldukça elzem. Yeni yapılarda sıkıntı yok ancak, bu eski ve çürük yapılarda acilen gerekli güçlendirmeler yapılmalı" dedi.

ÖNCELİĞİMİZ DEPREM

Dönüşüm konusunda sadece belediyelere ya da bakanlığa değil, tüm kamu kurumlarına ve özellikle de hak sahiplerine önemli görevler düştüğünü vurgulayan Oda Başkanı Kahraman, "Burada esas hayati tehlikesi bulunan mal sahipleri. Eğer oturulan yapılar gecekonduysa ve çürük yapı niteliği taşıyorsa zaten yeni yönetmeliğe uygun değildir. Bu yapıların iyileştirilmesi için birtakım ihtiyaçlar var. Burada devlet desteği yani bir teşvike ihtiyaç vardır. Kentsel dönüşümde zaten bir banka desteği var. Aynı şekilde binasını yenilemek isteyenlere de bankalar tarafından kredi desteği sağlanmalı ki, bu süreç hızlansın. Raporda ortaya çıkan 2 milyon 300 bin rakamı çok ciddi bir rakama tekabül etmektedir. Büyükşehir Belediyesi kentsel dönüşümde her ne kadar başarılı bir şekilde ilerlese de, bu projelerin daha geniş katılımla yapılması ve önlemlerin kent geneline yayılması lazım. Değil belediyelerin, merkezi hükümetin dahi bu kentsel dönüşümün tamamının altından kalkması mümkün değil, bu bütçenin tamamı devlet tarafından karşılanamaz. Hak sahiplerine büyük görevler düşüyor. Korona virüsünün İzmir'e gelip gelmeyeceğini bilmiyoruz, fakat bir gün mutlaka deprem ile karşılaşacağız. Bunun olma ihtimali yüzde yüz. Esas bununla ilgili acilen harekete geçmeli ve gereken eylem planını yapmalıyız" dedi. Erman Şentürk / Özel Haber