Nihat AK/EGE TELGRAF- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) Ocak 2025 enflasyon verilerini açıkladı. TÜİK’e göre yıllık enflasyon yüzde 42,12, aylık enflasyon ise yüzde 5,03 olarak gerçekleşti. ENAG ise yıllık enflasyonu yüzde 81,02, aylık enflasyonu ise yüzde 8,22 olarak duyurdu.
‘YÜZDE 56,35 OLDU’
TÜİK verilerine göre 12 aylık enflasyon ortalaması TÜFE yüzde 56,35 olarak hesaplandı. Bu oran, şubat ayında kira sözleşmesini yenileyenler için uygulanacak. Örneğin, 24 bin TL kira ödeyen bir kiracının yeni kirası 37 bin 524 TL olacak. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yıllık enflasyonun geçen yılın aynı dönemine göre 23 puan azaldığını ve bunun son 38 ayın en düşük seviyesi olduğunu belirtti. Maliye politikasındaki sıkı duruşun aşağı yönlü gidişatı desteklemeye devam edeceğini vurgulayan Şimşek, “Enflasyonda düşüş sürecek” mesajı verdi.
‘BİZE YAKIŞMIYOR’
Geçmişin bereketini geleceğe de taşımak istediklerini ama gıda fiyatlarındaki aşırı yükselişin yüreklerini dağladığını vurgulayan İzmir Pazarcılar Esnaf Odası Başkanı Hamdin Erişen, “Dünyanın dört bir yanında ekonomik krizler, savaşlar, açlık ve sefalet her geçen gün büyüyor. Bu zorlukların ötesinde kalmaya çalışan ülkemizde de maalesef sorunlarla boğuşuyoruz. Türkiye, enflasyonun pençesindeyken, gelir adaletsizliği yüreğimizi dağlıyor. Pazar tezgahlarımızın önünden iç çekerek geçen vatandaş sayımız maalesef artıyor. Dünyanın en kötü enflasyonlarına sahip ülkeler arasında yer almak, Türkiye’ye yakışmıyor. Arjantin, Suriye, Lübnan ve Sudan’dan sonra beşinci sıradayız. Venezuela, Zimbabve, Filistin, Angola ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti bizden daha iyi durumda. Bu kadar büyük toprağa, güneşe ve iş gücüne sahip bir Türkiye’nin bu noktadan en hızlı bir şekilde çıkması gerekir” dedi.
‘İZMİR’DE ÜRETİM BÖLGESİ’
Gıda ürünlerinde maliyetleri düşürecek politikalar geliştirilmesi gerektiğini belirten Başkan Erişen, “Tarım, bu toprakların can damarıdır ancak girdi maliyetlerinin her geçen gün artmasıyla birlikte, üretici artık bu topraklarda üretim yapmanın zorluklarıyla boğuşuyor. Mazot, gübre, ilaç… Her biri, üreticimizin sırtına bir yük olarak biniyor. Bu koşullarda bazen çiftçilerimiz, tarlasındaki mahsulü bile hasat edemiyor. Çünkü masraflar o kadar yüksek ki, tarlada çürüyen ürünler, elde ettikleri gelirden daha pahalı hale geliyor. Üretim devam etmek zorunda ama bunu sürdürebilmek için çözüm bulmamız şart. İzmir’de, güneş enerjisinden ve jeotermal enerjiden faydalanarak, maliyetleri düşürebilecek seralar ve örtü altı üretim alanları kurmak, bu konuda atılacak en önemli adımlardan biri. Menderes gibi yakın mesafelerde üretim yapılması, lojistik masraflarını ciddi oranda düşürebilir ve bu da ürün fiyatlarının daha uygun hale gelmesini sağlar. Şu anda Antalya, Mersin, Fethiye gibi uzak bölgelerden gelen sebze ve meyvelerin İzmir’deki semt pazarlarına ulaşması yüksek maliyetli oluyor. Oysa yakın çevrede, İzmir il sınırları içinde yapılan üretimle bu sorunu aşabiliriz. Bu, hem üreticimizin hem de tüketicimizin lehine olacaktır” ifadelerini kullandı.
‘İKİ ARADA BİR DEREDE’
Gıda fiyatlarının hızla yükselmesi ve bunun tüketiciye yansıyan etkilerinin gündemden düşmediğini belirten İzmir Halciler Derneği Başkanı Orhan Doğan, “Unutmamalıyız ki, bu fiyat artışlarının ardında çiftçimizin artan üretim maliyetleri ve vatandaşımızın düşük alım gücü yatıyor. Biz halciler olarak, iki arada bir deredeyiz. Çiftçiden düşük fiyatlarla ürün almakta zorlanırken, pazarcı esnafa da düşük fiyatlardan ürün ulaştırmakta güçlük çekiyoruz. Yani her iki taraf da zor bir durumla karşı karşıya. Örneğin, Akdeniz Bölgesi'nde limonun üreticide kilogram fiyatı 7 TL. Ancak, toplama işçiliği, nakliye, paketleme, yükleme ve indirme gibi masraflar eklendiğinde, bu fiyatın üzerine 15 ila 20 TL arasında ek bir maliyet biniyor. Bu artan maliyetler, nihayetinde tüketicinin cebine yansıyor. Şimdi, bu noktada yapılması gereken şey çok açık: Ya üretim maliyetlerini düşürmeliyiz, ya da vatandaşımızın alım gücünü artırmalıyız. Bugün, her iki zorluk bir arada olduğu için piyasada dengelerin bozulduğunu görmekteyiz. Bizim bu durumu ah vah ederek geçiştirmemiz mümkün değil. Türkiye'yi yöneten iktidarın acilen ekonomide bir düzenleme yapması gerekiyor. Aksi takdirde, bu döngüde sıkışıp kalacağız. Hep birlikte, üreticinin de, tüketicinin de yanında olabileceğimiz bir çözüm yolu bulmalıyız. Bu sorun sadece gıda fiyatlarıyla ilgili değil, hepimizin geleceğiyle ilgili bir meseledir” diye konuştu.