Yağmur Daştan- EGE TELGRAF- İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) üç yıldır yürüttüğü deprem hazırlıkları ve kent dirençliliği noktasında yaptığı çalışmaları akademisyen, meslek odalarının temsilcileri ve yetkili bürokratların sunum yaptığı toplantıda anlattı. Toplantıda Başkan Soyer, İzmir’in eski ve yaşlı yapı stokunun yüzde 80 olduğunu söyledi, izlenecek adımlar noktasında da bilgiler verdi. ‘ELİNE YÜZÜNE BULAŞTIRDI’ “Klasik Tunç Soyer belediyeciliği, her hadiseden sonra bu tarz toplantılar yapılıyor ama sonrasında sonuç elde edilmiyor” sözleriyle açıklamalarına başlayan Hızal, “Toplantıların sonuç raporları bile kamuoyu ile paylaşılmıyor: Ne konuşuldu, ne yapıldı, ne kararlar alındı, bunlar kağıt üzerinde mi kaldı? Muhtemelen de kağıt üzerinde kalıyor çünkü realitesi, gerçek hayatta karşılığı yok. Tunç Soyer döneminde bunu sıklıkla yapan bir belediye oldu. Bunun sebebi de anladığım kadarıyla PR’ı çok seviyorlar. İzmir’de zaman çok kıymetli, her an deprem kapımızda dünkü toplantıda da aslında kendileri de söyledi, İzmir bir deprem şehri. Hepimiz diri fayların varlığından haberdarız. Bu şehirde 2,5 yıl önce böyle bir deprem yaşandı ve can kayıplarımız oldu. Buna ilişkin olarak toplanıp konuşmanın dışında ne yapıldı? Kentsel dönüşüm adına İzBB dört yılda ne yaptı: Koca bir sıfır, koca bir hiç! Dört yılda dönüştürdüğü, vatandaşa teslim ettiği, vatandaşın sağlıklı konutlarda yaşamasını sağladığı bir alan oldu mu, olmadı. Eline yüzüne bulaştırdı” dedi. ‘SOYER KENDİSİ DÖRT SAATTE GELEMEDİ’ İzmir’in şehir içi yollarının 7 ve üzeri depremde yıkılacağına ilişkin raporlar olduğuna da dikkati çeken AK Partili Hızal, “Bu yollar yıkılır ve siz buna müdahale edemezsiniz. Bu İzBB’nin sorumluluğunda olan bir konu. Bununla ilgili bir güçlendirme mi yaptı, yapmadı. İzmir depreminde Tunç Soyer kendisi Kiraz’dan deprem bölgesine dört saatte geldi. Ve kendi itiraf ederek ‘Trafikten dolayı gelemedik’ dedi. Bu bir sorun, buna bir çözüm üretmeniz lazım. İzmir’de dört yıl önce meclis üyeleri olarak ‘Deprem master planınız var mı?’ diye sorduğumuzda bize dalga geçer gibi ulaşım master planını gösterdiler. Şu anda bir deprem master planı var mı, yok. Yani İzmir’de çıkıp ‘malumun ilanını’ yaparcasına ‘900 bin bina var, bunun yüzde 80’inin dönüştürülmesi gerekiyor’ diyorlar. Onu biz de biliyoruz. Büyükşehir Belediyesi olarak bunu senin söylemen değil, senin bu dönüşüm konusunda adımlar atman lazım” ifadelerini kullandı. ‘BİLİNEN BİR ŞEYİ YENİDEN ÇALIŞIYORSUNUZ’ İzBB’nin düzenlediği toplantıda, “Bu çalışmayı 30 Ekim depremi sonrasında Bayraklı ve Bornova’nın yapı stoku envanterinin incelenmesi ve deprem riski açısından değerlendirilmesine yönelik çalışma başlattık. Bayraklı’da çalışmamız bitti. Bornova’da yaklaşık 60 bin yapıyı inceliyoruz” ifadeleri kullanıldı. Konuyla ilgili de açıklamalarda bulunan Hızal, “Yapılan her çalışma elbette ki kıymetlidir. Ben ‘Neden bu çalışmayı yaptınız?’ diye eleştirmem ama çalışmaların da önceliği vardır. Bayraklı’da tamamlanmıştır, Bornova’da tamamlanmamıştır bunu ben bilemem. ‘Tamamladık’ diyorlarsa tamamlanmıştır. Fakat şu bir gerçek, İzmir’in yapı stoku kayıtsal anlamda belli. Yapı stokunu denetleyen, oturma ruhsatlarını veren, bu planları yapanlar yerel yönetimler. Dolayısıyla bu kayıtlar var. Siz belli olan bir şeyi, bilinen bir şeyi aslında yeniden çalışıyorsunuz. Bayraklı’daki yapılarının büyük bir kısmının 1999 öncesi yapılan yapılar olduğunu biliyorsak zaten bunların  bilimsel olarak şiddetli bir depreme dayanacak yapılar olmadığını biliriz. Bu bir gerçek, realite. Bunun çalışması için kaynak ve zaman ayırmak çok mantıklı değil. Bizim çok hızlı çözüm üretmemiz lazım. Bu çözüm ruhsatlı ya da ruhsatsız, depreme dayanıksız olduğunu bildiğimiz yapıların dönüşümünü sağlamak. Bunun için Büyükşehir’in kaynak, zaman ayırması, planlama yapması lazım. Kaynak ve zaman ayırmıyor, planlama yapmıyorsunuz. Sorumluluğunuzda olan dönüşümde dahi kaynak ayırmıyor, ‘Kooperatif Modeli’ adı altında saçma sapan bir modelle vatandaştan para toplayarak dönüşüm yapmaya kalkıyorsunuz. Ondan sonra da çıkıp ‘Bu şehrin yüzde 80’inin dönüşmesi lazım’ diyorsunuz. Tamam da nasıl dönüşecek bu şehir?” sorusunu yöneltti. “TOKİ’Yİ SOKMADINIZ AMA KENDİNİZ NE YAPTINIZ?” Dönüşüm sadece yerel yönetimlerin görevi olmadığının, bu çalışmayı tek başına yapamayacaklarının da altını çizen Hızal, şu açıklamaları yaptı: “Ne buna kaynağı ne de teknik imkanı yeter. Fakat belediyeler bu gibi durumlarda lokomotif görevi görür. Dolayısıyla sen bunu yapmazsan vatandaş çekingen davranır, sen doğru örneklerle vatandaşın karşısına çıkarken onlar samimi olduğunu görür ‘Benim evimi de dönüştü’ der. Eski Başkan Aziz Kocaoğlu “Ben bu şehre TOKİ’yi sokmam” dedi. E gördük, sokmadınız siz ne kadar dönüşüm yapabildiniz. 12 yılda 950 bağımsız bölümü dönüştürebildiler. TOKİ’yi sokmadınız ama kendiniz ne yaptınız? Bugün bakıyoruz TOKİ binaları kale gibi ayakta. Tunç Soyer, “Bütçemizin yüzde 10’unu dönüşüme harcayacağız” dedi. Sormazlar mı adama, aklın neredeydi! Bugün Tunç Soyer, 50 milyar lira kaynak harcamış, yüzde 10’unu kullanmış olsaydı bu rakam 5 milyar lira yapar. 5 milyar lira ile de dört yılda binlerce konut dönüştürebilirdiniz. Bu açıklamalar bana samimi gelmiyor.” ‘GÖZLE GÖRÜNÜR TEK ŞEY DEPREM ANITI’ “İzmir’de depremin ardından elle tutulur, görülür tek şey ne biliyor musunuz?” diyen Hızal, “Görülür tek şey Deprem Anıtı. Bunu da yapmakla övündüler. Daha da ilginci kendi evlerini dönüştüremediler. İzmir, Türkiye’nin üçüncü büyükşehri, 4.5 milyonluk bir kent... Belediye, hizmetlerini İzmirliler’e nerede veriyor? Çatısı akan bir barakada, hangarda veriyor. Neden? Çünkü depremde zarar görmüş binası yıkıldı. Hala nerede, ne yapacağı konusunda hiçbir fikri yok. Ama bol miktarda sempozyum, toplantı, konferans düzenleniyor. Bunları yaparken de çok şaşaalı reklamlarla yapıyorlar. ‘Biz toplandık konuştuk. Bilim insanlarına çok önem verdik. Onların görüşü bizim için çok kıymetli’ diyorlar ama sonuç... Sıfır! Bizim kaybedecek saniye vaktimiz yok. Bakanlıkla, vatandaşla hemen çok hızlı bir şekilde iş birliği yaparak TOKİ ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile bu şehrin dönüşümünü tam manasıyla sağlamamız gerekiyor. Bunu yapacak olan da lokomotif görevi üstlenen İzBB” dedi. ‘BİZİMLE ADETA DALGA GEÇTİLER, GÜLDÜLER’ İzBB’nin benzer bir toplantıyı 30 Ekim depreminin ardından gerçekleştirdiğini da hatırlatan AK Partili Özgür Hızal, “Sonuç ne oldu? Hiçbir şey. Apartmanlara kimlik kartı çıkarıyoruz... Meseleyi imar affına ya da imar barışına indirgeyerek sorumluluktan kaçmaları açıkçası çok manidar. Elbette ki hükümetten talebi olacaktır ama öncelikle kendi sorumlu oldukları alanlarla alakalı çalışmaları yapmak lazım. İzmir bir kere plansız bir şehir, plan yok. 1/100.000’liğe uygun 1/25.000’likler yapılmamış, alt ölçek planları yapılmamış. Bunları yapması gereken İzBB ve ilçe belediyeleri. Hala biz 1/1.000’lik, 1/5.000’llik planları konuşuyoruz. Bunları artık konuşmuyor olmamız gerekiyordu. Yakın zamanda mahkeme emsal artışı ile ilgili bir karar verdi. Bunun konuşulmaması gerekiyordu. Plan notları ile üstünkörü bir çalışmayla emsal artışının yapılamayacağını, sorunların doğacağını söylemiştik. ‘Zaten siz de bunun böyle olmayacağını biliyor, sırf insanların gözünü boyamak için bunu yapıyorsunuz’ dediğimizde bizimle adeta dalga geçtiler, güldüler. Şimdi o gün detaylı bir plan çalışması yapılsaydı bugün çok farklı sonuçlar doğuracaktı. Dolayısıyla Tunç Bey’in elbette ki İzBB Başkanı olarak bakanlıktan talepleri vardır, olacaktır da fakat önce şapkayı önlerine koyup ‘Biz ne yapıyoruz’ demeleri lazım. Üzerlerine düşen görevleri sağlıklı bir şekilde yerine getiriyor mu, buna bakmak lazım” ifadelerini kullandı. “ÖNCE ‘BİZ NE YAPIYORUZ’ DİYECEKSİNİZ” Son olarak, Çevre, Şehircilik Bakanlığı’nın Karabağlar’da uzun süredir hayata geçirmek istediği ve kent genelinde de sıklıkla tartışmalara neden olan TOKİ çalışmasını hatırlatan Hızal, “Kaç yıldır bu çalışmayı yapamıyorlar? Çok yıldır. Neden yapamıyorlar? İmkansızlıklardan dolayı mı, beceriksiz olduklarından dolayı mı? Hayır, asla. Türkiye’nin her yerinde bu işi yapıyorlar.          İzBB ve Karabağlar Belediyesi’nin açtığı davalardan dolayı bu çalışmayı yapamıyorlar. Peki, TOKİ orada alt gelir grubuna konut üretecek. Yani sağlıksız konutlardan çıkıp sağlıklı konutlarda yaşamalarını sağlayacaklar ama buna kim engel oluyor, İzmir’deki yerel yönetim. İşte, buna bir bakacaksınız ve ‘Biz ne yapıyoruz’ diyeceksiniz. Siz bunu demeden ‘Bakanlığa çağrıda bulunuyorum’ diyorsunuz. Çağrıda bulun, talepte de bulun, eyvallah bunda sorun yok. Ancak ilk önce kendi sorumluluklarını bil ve onları yerine getir” diye konuştu.