Türkiye Genç iş İnsanları Derneği (TÜGİAD), Çeşme'de basın mensuplarıyla bir araya geldi ayrıca Geleneksel Ege Buluşmaları'nı düzenledi. TÜGİAD Genel Başkanı Nilüfer Çevikel, sanayicinin tüm olumsuz gelişmelere rağmen üretim heyecanı ve ihracatı artırma çabasını sürdürdüğünü belirterek, “Ekonomik kriz dünyada birçok ülkeyi etkiliyor ancak, başta yüksek enerji maliyetleri olmak üzere sanayicinin çözüm beklediği sorunlara bir an önce el atılmalı” dedi. Ayrıca Çevikel, BDDK’nın son kararının üretici ve ihracatçıları zor duruma düşüreceğinin altını çizerek, Türkiye’nin üretim gücünü artırması gerekirken, bu tür kararların sanayicileri başka alternatifler arayabileceğini bildirdi. Çevikel, bunlar içinde en kötüsünün ise yatırımın başka ülkelere kaydırılması olduğunu vurguladı. Dünyayı etkisi altına alan pandeminin yanı sıra jeopolitik risklerin tüm küresel piyasalarda köklü değişimlere yol açtığını ve ihracat odaklı büyüme yolunda bazı zorlukları ortaya çıkardığını kaydeden Çevikel, “Döviz kurlarındaki dalgalanmalar, enerji başta olmak üzere zincirleme fiyat artışına neden olurken, yıllık yüzde 132'yi aşan üretici enflasyonu da iş dünyamızın rekabetçilik gücünü zayıflatan yüksek maliyet tablosunu gözler önüne seriyor. Ocak-Mayıs döneminde ihracat artışımız yüzde 20.4 artarak 102.5 milyar dolar oldu. 12 aylık ihracatımız ise yüzde 25.6 artarak 242.5 milyar dolara ulaştı. Bu rakamlar bize yüksek girdi maliyetleri ve iç piyasadaki dengesizliklere rağmen iş dünyasının istikrarlı bir şekilde ihracat odaklı üretime devam ettiğini gösteriyor. Ancak, bunun sürdürülebilir olması gerekli” diye konuştu.

‘BDDK KARARI ZORA SOKACAK’

Kurlardaki oynaklığın, üreticinin en büyük gider kalemlerinden olan enerji ve hammadde fiyatlarında kaçınılmaz bir yükselişe neden olduğunu hatırlatan Çevikel, “Halen devam eden tedarik zincirindeki bozulmalar, lojistik maliyetlerindeki artışlar, hammadde teminindeki problemlerin olumsuz etkilerine rağmen kararlılıkla üretim yapmaya devam ediyoruz. Ekonomi yönetimi, enflasyon ve döviz kurlarındaki dalgalanmayı kontrol altına alabilmek için bir dizi uygulamayı yürürlüğe koyuyor. Son olarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) Türk Lirası kredi kullanımı için döviz varlığı sınırı getirmesi oldu. Buna göre 15 milyon TL üzerinde döviz varlığı olan şirketler, kredi kullanamayacak. 15 milyonun altında olanlar ise bu oranı aşmama sözü verecek. Birçok etkenlerden ötürü zaten sıkıntıda olan ihracatçı firmalar bu karardan olumsuz etkilenecekler. Çünkü, ihracat yapabilmek için aramalı kullanan firmalar mecburen döviz bulundurmak zorunda. Günümüzde işletme sermayesi kullanan ya da ihracat için TL kredi kullanmadan iş yapan şirket sayısı çok az. Alınan bu karar ise firmalara neredeyse döviz alımını yasaklar nitelikte. Bugün ortalama bir daire fiyatının 2-3 milyon TL olduğu ortamda, 15 milyon TL sınırlama getirilmesi ise ayrı bir konu. Türkiye’nin birçok ilindeki üyelerimiz ile konuşuyoruz sorunlarımız aynı. Ülkemizin üretime, istihdama, ihracata ihtiyacı var. Bizler de bunu sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz. Ancak, alınan bu kararların ve getirilen kısıtlamaların ardından şirketler alternatif çözüm arayışına girebilirler. Hatta, yatırımlarını yurt dışına taşımak isteyenler olabilir. Biz ülkemize inanıyoruz ve bu ülkede katma değer yaratmak için çaba sarf ediyoruz. Büyümek için yurtdışında yeni yatırım yapmak olumlu bir gelişme ancak, sorunlara çözüm bulmak için yatırımını yurt dışına taşımak hepimiz için sıkıntı yaratacağı gibi, üretmekten başka bir seçeneği bulunmayan Türkiye’nin ekonomik performansını olumsuz etkiler. Buradan yeniden gözden geçirilmesi çağrısında bulunuyoruz” dedi.

‘ENERJİ MALİYETLERİNİN ETKİSİ ÇOK’

Türkiye’nin ekonomik anlamda sağlıklı büyümesi için yeni yatırımlara ihtiyaç duyulduğunu ifade eden TÜGİAD Genel Başkanı Nilüfer Çevikel, “Yurt içinde belirsizliği artıran, ara mallardaki yüksek fiyat artışları kanalıyla üretimde aksamalara yol açan enflasyon, uluslararası piyasalarda rekabet gücümüzü aşındıran etkileriyle, hâlihazırda reel sektörün karşı karşıya kaldığı zorlukların derecesini de artırmaya devam edecek gibi görünüyor. Üretim, yatırım, istihdam ve ihracat cephelerinde sürdürülebilir başarı için tüm gücümüzle enflasyonla mücadeleye odaklanmalıyız. Enerjide ise dışa bağımlılığı azaltmak zorundayız" diye konuştu.

‘YÜKSEK KATMA DEĞERLİ ÜRÜN’

İhracat odaklı büyüme hedefleyen ülke ekonomimizin sürdürülebilirliği için kapasite artırıcı yatırımların devreye alınması ve katma değeri yüksek ürünlere ağırlık verilmesi gerektiğini belirten TÜGİAD Genel Başkanı Nilüfer Çevikel, ayrıca Z kuşağı ve sanayi birlikteliği içinde önce katma değerli üretim konusunda ilerlenmesi gerektiğini ifade etti. Çevikel, ”Son dönemde mal ticaretinde yaşanan küresel değişim ve dönüşüm, ülkelerin ekonomi ve ihracat hacimlerinde de köklü değişimlere neden oldu. İleri teknoloji, Ar-Ge bazlı ve fark yaratan ve sürdürülebilir ürünler dünya pazarlarında daha fazla tercih edilmeye başlandı. Bu süreçle birlikte ihracatın niteliği güçlenirken, ülkelere yeni pazarların kapısı da aralandı. Ülke olarak bu konuda önemli yol aldık. Oluşan bu fırsatı değerlendirmek için daha iye organize olmalı ve hiç zaman kaybetmemeliyiz” şeklinde konuştu.

‘KADIN GİRİŞİMCİ ARTMALI’

TÜGİAD ve Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin (DOSABSİAD) tarihlerindeki ilk kadın Başkanı olan Nilüfer Çevikel, iş dünyasında kadına hak ettiği değerin verilmemesine dikkat çekti. Çevikel, “Avrupa’da, nüfusun yüzde 52’si kadın olmasına rağmen, kendi işletmesinde çalışanların yüzde 34,4’ünü ve Start-Up girişimcilerinin yüzde 30’unu kadınlar oluşturuyor. Yaklaşık 1.4 milyon girişimciye sahip olan Türkiye’de ise kadın girişimci sayımız, son beş yılda yüzde 40 artmasına rağmen 100 bin sınırına anca ulaştı. Bizim de temel stratejimiz, hayatın her alanında olduğu gibi iş dünyamızda da kadınlarımızın daha etkin ve güçlü bir şekilde yer almasını sağlamak olmalı. Başkanı olduğum TÜGİAD ve DOSABSİAD’da ilk işim isimlerindeki ‘İş Adamları’ ibaresini değiştirerek ‘İş İnsanları’ yapmak oldu. TÜGİAD’da Yönetim Kurulumuzun yarısının kadınlardan oluşmasını sağladık. Kadın üye sayımızı da artırıyoruz. Burada cinsiyetçi yaklaşmıyoruz. Başarılı olması, bu işe gönül vermesi, vizyoner olması, sektöründe kuvvetli olması gibi özellikler bizim tercih sebeplerimiz. Devlet destekleriyle kadınları cesaretlendirmek ve kendi işletmelerini kurarak hem aile ekonomilerine hem de ülke ekonomisine katkıda bulunmalarını sağlamak amacıyla kadın girişimcilere özel önem verilmelidir. Ayrıca Ulusal ve bölgesel düzeyde kadın girişimcilerin desteklenmesi ve teşvik edilmesi, sürdürülebilir kalkınma için vazgeçilmez olmalıdır” dedi. Rana Beyza Öztürk