Gösteri güzargahı boyunca başta Başbakan Angela Merkel ve hükümetteki partilerin salgınla ilgili aldıkları kararlar eleştirildi ve tedbirlerin kaldırılması talep edildi. Göstericilerin arasında "İmparatorluk Vatandaşları" ve "Aykırı Düşünenler" gibi aşırı sağcı gruplara üyelerin ve Corona virüsünün bir komplo olduğunu iddia edenlerin bulunması dikkat çekti. Münih, Berlin, Hamburg ve Köln gibi kentlerde düzenlenen eylemlerde de göstericilerin arasında çok sayıda şiddet eğilimli aşırılar olması, Corona tedbirlerini protesto eden hareketin giderek aşırı sağa kaydığı yönündeki izlenimleri güçlendirdi.

Paskalya sonrası sert önlemler kapıda

Bu arada Başbakan Angela Merkel’in Paskalya tatilinin ardından Almanya’daki kapanma önlemlerini daha da sertleştirmeyi planladığı öğrenildi. Bild gazetesinin Başbakan’a yakın kaynaklara dayandırarak verdiği haberde, Merkel’in Corona virüsünün İngiltere'de ortaya çıkan mutasyon geçirmiş yeni türünün Almanya’daki yayılış hızı nedeniyle "büyük endişe" duyduğu ve şimdiye dek olanlardan çok daha sıkı bir kapanma planı üzerinde çalıştığı öne sürüldü. Buna göre gelecek haftanın sonundan başlamak üzere gündüzleri de dahil olmak üzere sokağa çıkma yasağı ya da kısıtlaması getirilmesini, okulların Nisan ayı sonunda kadar tümüyle kapatılması, açık işyerlerinde çalışanlara test zorunluluğu getirilmesi hedefleniyor.

Merkel eyaletleri devre dışı mı bırakacak?

Merkel’e yakın kaynaklar, başbakanın söz konusu kısıtlamaların hayata geçirilmesi için eyalet başbakanlarını ikna etmeye çalışacağını, aksi takdirde eyaletleri devre dışı bırakabilmek için Federal Bulaşıcı Hastalıklar Yasası’nda değişikliğe giderek, tüm yetkiyi kendine çekeceğini ifade ediyorlar. 26 Eylül’deki genel seçimlerin yanısıra eyaletlerde yapılacak eyalet parlamentosu seçimlerinde oy kaybı yaşayacaklarını düşünen çok sayıda eyalet başbakanı, daha önce alınan önlemleri kendi başlarına hafiflettiler veya devre dışı bıraktılar. Başkentteki yorumlarda, eyalet temsilcilerinin tavırlarından çok rahatsızlık duyan ve Corona virüsü vaka ve ölüm sayısında bir azalma yerine artış yaşanmasının nedenini de onlarda gören Merkel’in, bu kez ağırlığını koyacağı tahmini yapılıyor.
Merkel’in, bu yasama döneminin sonunda aktif politikayı bırakacağını zaten aylar önce ilan ettiği için koltuğunu kaybetme endişesi yaşamadığı ve kamuoyundaki hoşnutsuzluğu gidermek için radikal önlemlere alternatif görmediği dillendiriliyor. Günlük vaka sayısının 20 bin, can kaybı sayısının 200 civarında seyrettiği Almanya, 16 Aralık’tan bu yana kısmi kapanma politikası izliyor. Bu dönemde mutasyonlu virüsün de etkisiyle sayılarda ciddi bir azalmanın olmaması, doğal olarak nedenler üzerinde tartışmaları da beraberinde getirdi.

Aşı kaosu sürüyor

Kamuoyunda en çok eleştirilen nokta, dünyanın refah seviyesi en yüksek ülkelerinden biri olan Almanya’da sonu gelmeyen aşı kaosu. AstraZeneca aşısının 60 yaş altındakilere istisnalar dışında durdurulması nedeniyle, aşılama kampanyası bir kez daha ağır darbe alırken, Federal Sağlık Bakanı Jens Spahn, artan enfeksiyon sayılarını gerekçe göstererek, riskli grupların bile aşıya erişmesinin aylar alacağını belirtti.   -amerikanınsesi.com