Ege Telgraf'ın sorularını yanıtlayan Kıbrıs Şehitleri Caddesi İş Adamları Derneği Başkanı Hami Torcu, İzmir'de eğlencenin kalbi olan Alsancak sokaklarında eski günleri mumla aradıklarını belirtti. Başkan Torcu, esnafın peşi sıra kepenk indirdiği ve satılık ilanlarıyla dolup taşan mekanların son halini "Bundan 15-20 yıl önce buralar İzmir'in en gözde yeriydi. Eskiden boş dükkan bulamazdın, şimdi dükkanlara kiracı bulunamıyor. Durumumuz her geçen gün kötüye gidiyor" diyerek tarif etti. - Derneğiniz nasıl kuruldu, kaç üyeye sahipsiniz? Derneğimiz kurulalı yaklaşık 9 yıl oldu. Şu anda 70 kadar üyemiz olan işletmeci var. Kıbrıs Şehitleri Caddesi ve Ali Çetinkaya Bulvarı'nın bir bölümündeki esnaf arkadaşımız bize üye. Bizim derdimiz çok üye, çok kalabalık değil. Daha çok çözüm üretebilecek, çalışmalarımıza katkı sağlayacak bir kurum olmak bizim için daha bir önemli. Aslında dernek kurma fikrimiz bir ihtiyaçtan doğdu. Geçmişte derimizi anlatmakta sıkıntılar yaşadık. Mesela Kıbrıs Şehitleri Caddesi ile ilgili bir altyapı projesi yapıldı. Ama bizim fikrimiz hiç sorulmadı. Belediyeye gittiğimizde biz filancaya sorduk onlar böyle istedi yanıtını aldık. Esnafın bir birlikteliği yoktu, yavaş yavaş örgütlenmeye başladık. Aslında bu konuda hala sıkıntılar var. İnsanların canı yandığı zaman örgüt çatısı altında toplanılıyor. Ama aksi halde kimsenin aklına böyle bir örgütlenme gelmiyor. Bu eskiden beri böyle, alışığız. Zaman içerisinde iyi şeyler yaptık, elbet yapamadıklarımız da oldu. Kendi özel işlerimiz de var. O yoğunluk içerisinde derneğe katkı sağlamaya çalışıyoruz. - Özellikle son iki yıl içerisinde kiralık ve satılık ilanlarında, boş dükkanlarında artış yaşanıyor. Bunun sebepleri nelerdir? Çok sayıda işletmenin sırayla kepenk indirmesinin altında ne gibi gerekçeler yatıyor? Aslında hatalar üst üste. Bu bölgeye yerel yönetimler gerekli özeni göstermedi. Elbette her yere özen göstermek zorundalar. Ama buranın yeri ayrı olmalı. Kim ne derse desin burası bir kere İzmir'in kalbi. Elbette yeni gökdelenler yapılabilir, ama burası yüzyıllardır İzmir'in kalbi, bunu söküp atamazsınız. Yerel idare kendi bildiğince bir şeyler yapmaya çalışıp, içinde yaşamadan, kendi bildiğince hareket ederse bu tek başına bir anlam ifade etmez. Yıllarca Karşıyaka-Alsancak gece vapuru olsun diye mücadele ettik. Tunç Başkan seçildikten sonra nihayet bu vapur seferleri başladı. Ben de zaman zaman toplu taşımayı kullanıyorum. Gece 2'de 3'te otobüslere, vapurlara bindiğinizde ne kadar doğru bir iş yapıldığını görürsünüz. Bir ticari bölgenin yaşaması için orada hareket sağlanmalı. Güvenlikle ilgili sıkıntılar var. Eskiden Alsancak'ta görev yapan sivil güven timleri vardı. Şimdi çoğu zaman burada emniyetten birilerini bulmak zor. - Bölge esnafı olarak ne gibi sorunlarla karşı karşıyasınız, acil çözüm beklediğiniz konular nelerdir? Ulaşım, güvenlik, otopark gibi sorunlar mevcut. Otoparklar yetersiz ve Alsancak ciddi anlamda korsan otoparkçılar tarafından gasp edilmiş durumda. Gece bir sokağa arabanızı koymaya kalkın, görürsünüz. Devletin bunu bilmemesi imkansız. Bu işe bilerek veya bilmeyerek göz yumuluyor. İnsanlar buraya yemeye, içmeye, eğlenmeye geldiği zaman ne yapacak? Ulaşım rahat olmalı. Bunun haricinde her sokak başında alkol kontrolü yapılıyor. Prensip olarak alkollü araç kullanmaya bizler de karşıyız. Ama insanları psikolojik baskı altında tutmak da kötü bir şey. İş yemeğine giden insan yakalanır mıyım baskısı altında. Bu hoş bir şey değil. Evet, alkol kontrolü yapılsın, kesinlikle yapılmasın demiyoruz. Sokak başında durup herkesi alkol kontrolüne sokmanın da bir manası yok. Bu sefer kahve içmeye gelen de rahatsız oluyor. Bunlar haricinde işletmeler çok kötü durumda. Yeterli denetim yok. Hanutçuluk var, sahte içki var. Ben neden para verip üzerine sahte içki içeyim? Şimdi bir de yeni moda çıktı. İçkini al da gel diye. Bu yanlış bir şey. Biz içki ruhsatı alabilmek için her yıl bir sürü prosedürü tamamlamak zorundayız. Satacağımız içkinin vergisini ödemek zorundayken, yasada bir boşluktan faydalanıp açık alkollü içkiyi satanlar var. İşletme sahibi ben satmıyorum, adam kendisi getirdi, servis edip içiyor diyor. Ama buna yol açan sensin, meze veriyorsun, bardak veriyorsun, buz veriyorsun. Şimdi alkol ruhsatı alamayan bu yola başvuruyor. Bu ülke geleceği için tehlike. Önümüzdeki on yıl içerisinde SGK sağlık giderleriyle ilgili çok ciddi sıkıntı yaşayacak. Bunun da nedeni hep o evde yapılan içkiler. İnsanların akciğer ve karaciğerlerinde çok ciddi sorunlar çıkacak. Kimse bunu göz ardı etmesin. İnsanlar maliyeti düşünüp ucuza geliyor diyor. Ama bunu zevk için içiyorsun, sağlığından olacak şekilde içmenin bir manası yok. Bu yasalar niye çıkıyor, vatandaşı korumak için değil mi? Bunu insanlara anlatabilmek lazım. Koca koca içki fabrikaları neden yapılıyor? Yoksa, herkes evinde kazana doldursun etil alkolü, şekeri, suyu, doldur doldur iç... O zaman bu adamlar o kadar büyük tesisleri neden yapsınlar? Ev yapımı içki göründüğü gibi masum bir iş değil. Evde içki yapan alkol derecesini doğru bilemez, fermantasyonu durduramazsınız. O yüzden Türkiye'nin çok acil şekilde bu evde alkol yapım işinden vazgeçmesi lazım. Hem sağlık açısından, hem de ekonomik açısından bir zarar. - Alkollü içeceklerin fiyatlarındaki artış ve yükselen vergi oranları işlerinizi nasıl etkiledi? Avrupa'nın birçok ülkesinde alkol ve tütün ürünlerinden uygulanan özel tüketim vergisi bizdekinden daha yüksek. Devletler bunu vatandaşının salığı için düşünmüş. Ama bizdekinde ekonomik girdi yaratmak amacıyla düşünülmüş bir şey. Bu kadar yüksek olmasa daha iyi olur. Ama bu hükümetin bir tercihi, siyasi irade beyanı, ideolojisi. Bunun çaresi seçimde mevcut iktidarı değiştirmektir. Bunu sahte içki üreterek aşamayız. Demokratik bir ülkedeyiz. Her şey kötü gitmeye başlıyor. Biz hizmetle değil, fiyatla rekabeti severiz. Çoğu mekanda bakkalların sattığı içki fiyatı ile bizlerin sattığı içki fiyatları arasında makas daraldı. Niye? Rekabet.. Dükkanların kirası, personeli, temizliği ve diğer birçok gideri var. Bunlardan kısmaya başlayınca kalite düşüyor. Kalite düşünce de insanlar ürküp kaçıyor. - Yaşadığınız sıkıntıların çözümü nedir? Alsancak'ın eski ihtişamları günlerine dönmesi için neler yapılabilir? Tüm bu sorunların çözümü için halk, belediye, esnaf, merkezi yönetim bir masaya oturup, hep beraber bir master plan hazırlamalı. Bunun için çağrı yapıyoruz. Burada ne yapmak istiyoruz, hedefimiz ne, ona göre tedbirlerimizi alalım, kimin görevi ne olacak? Bunu belirleyeceğiz. Bunun adı semtin master planı olabilir, eğlence master planı olabilir. Mesela Kordon'da çimlerdeki manzara. Bu dünyanın başka hiçbir yerinde yoktur. Yasa açıkta içki içmek yasak diyor. 15-16 yaşında çocuklar orada içki içiyor. Gürültü ve çevre kirliliği var. Bazen görüyorum, orada davul zurna eşliğinde halay çekenler oluyor. Getirip nargile içen var. Seyyar satıcılar türemeye başladı. Orada yakılan dilek fenerleri çevre binalar için yangın riski yaratıyor. Bunun denetimi yok, engellenmesi lazım. Belediyelerin bir yetki karmaşası var. Zabıta memuru arabasında oturuyor, yanında seyyar satıcı. Ana yol Büyükşehir'in, ara sokaklar da Konak Belediyesi'nin denetiminde. Seyyar satıcı zabıta ile köşe kapmaca oynuyor, resmi görevliler orası benim görev alanım değil diyor. - Kruvaziyer turizmi yeniden canlandığında işletmeciler rahatlayacak mı? Biz gemi turizminden nasibimizi alamıyoruz. Geçmişte de doğru düzgün pay alamıyorduk. Bunu belediyelere defalarca ilettik. Çünkü bu işe ilgisiz durumdalar. Eskinden limanda maalesef Konak Belediyesi'nin standı yoktu, ama Karşıyaka Belediyesi'nin vardı. Hazırlanan gezi güzergahında, dağıtılan haritalarda Kıbrıs Şehitleri Caddesi yoktu, buradaki müzeler, kiliseler yoktu. Bugün tarihi kilisenin önündeki yönlendirme tabelasında o kilisenin adı dahi yok. Neden? Çünkü o tabelayı hazırlayan arkadaşlar belki de Alsancak'a hiç gelmedi. Masa başında hazırlanmış. - Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde tanıtımınıza katkı sağlayacak bir festival ya da şenlik düzenleniyor mu? Yapılan festivaller amacının dışına çıkmaya başladı. Ciddi sponsorlarınız olması lazım. Bu iş sokağa iki tane çalgıcı koymakla, tavla turnuvası yapmakla olacak işler değil. Bir kere bu işi esnafın faydasına olacak şekilde yapmalıyız. Yoksa afiş asıp gurup çıkartmakla, konser yapmanın bir manası yok. Biz öyle gazetelere çıkıp festival yaptık diye boy göstermenin peşinde değiliz. Bizim derdimiz burada karnımızı doyurmak. Şehrin kültürüne katkısı olmayacak, esnafın faydasına olmayacak, şehir dışından ziyaretçi getirmeyecek etkinliklerin bize faydası yok. Bu tanıtım için bir koordine sağlanmalı. Yoksa Gündoğdu'da sabaha kadar yapılan konserlerin buradaki esnafa hiçbir faydası yok. Erman Şentürk / Özel Haber