Türkiye’nin 3’üncü büyük kenti İzmir, ülkenin en hızlı göç alan illerinin başında geliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre İzmir’in nüfusu 2007’de 3 milyon 700 bin iken, on beş yıl içinde yaklaşık yüzde 25 artarak 4 Milyon 500 bini aşmış durumda. 
Kentteki bu hızlı nüfus hareketleri, pek çok altyapı sorununu da berberinde getiriyor. Kuzey-Güney ve Doğu-Batı aksında hızla gelişen İzmir’in en önemli sorunlarından biri su kaynaklarının yetersizliği…
Gelir ve eğitim seviyesi yüksek nüfusun artışı kişi başına planlanan su tüketimini artırırken,  yeni su kaynaklarının süratle devreye alınması gerekiyor. TÜİK verilerine göre son on yılda Güzelbahçe’nin nüfusu yüzde 65, Seferihisar’ın nüfusu yüzde 60 Urla’nın nüfusu yüzde 35 artış gösterdi. 

NÜFUS 250 BİNE ÇIKACAK 

Çeşme Yarımadası, Türkiye’de nüfusu en hızlı artan bölgeleri arasında yer alıyor. Güzelbahçe ilçesi sınırlarındaki Çamlı Deresi’nde yapılması planlanan Çamlı Barajı, bu noktada çok kritik önem taşıyor. Güzelbahçe, Seferihisar, Urla ve Çeşme ilçelerinin içme ve sulama suyu ihtiyacını karşılaması planlanan barajın yapımı 25 yıldır adeta yılan hikâyesine dönmüş durumda. 
Bugün itibarıyla yaklaşık 220 bin kişinin yaşadığı bu dört ilçenin yerleşik nüfusunun, 2030 yılına kadar 250 bini aşması bekleniyor. Kent merkezinden ve su kaynaklarından uzaktaki bu ilçelerin su ihtiyacı büyük oranda yeraltı su kuyularından karşılanıyor. 2004 yılında göreve gelen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun tamamlayamadığı işler arasında, Çeşme Yarımadası için hayati önem taşıyan Çamlı Barajı’nın yapımı geliyordu. Bu durum 2019 yılından bugüne görev başında olan Tunç Soyer döneminde de devam ediyor
Barajın öyküsü ise bir hayli ilginç. 
2002’ye kadar barajın bir önce yapılması için çalışan Devlet Su İşleri, 2007 yılından itibaren tam aksi yönde görüş belirtiyor ve baraja ihtiyaç duyulmadığını savunmaya başlıyor. 
Bu beş yıl içinde, baraj havzasında yer alan Menderes ilçesine bağlı Efemçukuru Köyü’nde Tüprag Madencilik tarafından işletilen altın madeninin devreye alınması ile DSİ’nin görüşlerinde 180 derece farklılık belirmesi arasında şaşırtıcı bir çelişki ortaya çıkıyor… 

KİMDİR BU TÜPRAG? 

Pekâlâ kimdir bu TÜPRAG?
Kanadalı madencilik devi Eldorado Gold Corporation‘ın Türkiye’de yüzde yüz sermaye ile kurduğu Tüprag Metal Madencilik San. ve Tic. A.Ş., İzmir Efemçukuru’nda ve Uşak’ın Eşme ilçesinde bulunan Kışladağ Altın madenlerini işletiyor. Çamlı Baraj havzasında yer alan Efemçukuru Altın Madeni’nin Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci 2005 yılında tamamlanırken, 2006 ve 2007 yıllarında fizibilite ve araştırma sondaj çalışmaları gerçekleştirildi. Temel mühendislik, kamulaştırma  ve inşaat izinlerinin alınmasını takiben 2009 yılında araştırma sondajları başlayan Altın Madeni, 2011 yılında faaliyete başladı.
Madenin devreye alınması ile birlikte merkezi yönetimin tüm unsurlarında “Çamlı Barajı’na gerek olmadığı” görüşü öne çıkmaya başlıyor. 

İZSU NE DİYOR?

Buna karşılık İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZSU Genel Müdürlüğü’nün yönetimi, 2050 hedef yılına göre hazırlanan “İzmir İçmesuyu Master Planı” çalışmaları sonucunda Yarımada Bölgesi’nin artan içme ve kullanma suyu gereksinimini karşılayacak yeni bir rezervin mutlaka devreye alınması gerektiğini savunuyor. Son yıllarda iklim koşullarında yaşanan değişim, artan kuraklık ve bozulmaya başlayan yeraltı suyu kaliteleri dikkate alındığında, su ihtiyacının bölgesel yüzey suyu kaynaklarından karşılanması gerekliliği öne çıkıyor. 
DSİ’nin 2017 yılında TBMM’de verilen bir soru önergesine cevabı ise, “Çamlı Barajı’nın 2040 yılına kadar unutun” anlamını taşıyor. Gördes Barajı’nın ilavesi ile İzmir’in 2050 yılına kadar içme ve kullanma suyunun karşılanmış olacağı iddia edilen cevapta, bu nedenle Çamlı’nın ancak 2040 sonrası değerlendirmeye alınacağı ifade ediliyor. Bakanlık bu tarihe kadar İzmir’in içme suyu projeleri arasında Çamlı Barajı’nın olmadığını, bu tarihten sonra barajın yatırım yılı ve sağlayacağı içme suyu miktarının belirleneceğini vurguluyor.  

ASGARİ 5 YIL SÜRECEK

Su sorunu, siyaset üstü bir konu olduğu için, tüm siyasi partilerin kentin ortak kaderinde pay sahibi olması gerekiyor. 
Bir diğer sorun ise barajın yapımına ilişkin bürokratik ve teknik süreçlerin aldığı zaman… Projeye bugün ÇED raporu verilse, yarından itibaren izlenecek yolda ilk adım uygulama projesinin hazırlanması olacak. Sonrası ihale sürecinin takvimi işlemeye başlayacak. İhale sürecinden sonra ise sıra projenin inşaatı ve işletmeye alınması süreçlerine gelecek. Tüm bu başlıklar, her şey yolunda gitmesi durumunda bile asgari beş yıl sürecek. 
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Çamlı Barajı’nın önemini her fırsatta dile getirirken,  B Planının ne olduğu, yani barajın yapılamaması halinde yarımadaya hangi kaynaklardan içme ve sulama suyu sağlanacağını henüz belli değil. 

BİLİRKİŞİLERİN GÖRÜŞÜ: “BARAJ MUTLAKA YAPILMALI”

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Çamlı Barajı ile ilgili Çevre ve Orman Bakanlığı’na yaptığı ÇED başvurusuna olumsuz yanıt verilmesinin ardından kararı mahkemeye taşıyan İZSU’nın tezlerine üç kişiden oluşan Bilirkişi Kurulu da destek veriyor. 
İzmir 2’inci İdare Mahkemesi’ne sunulan ve Prof. Dr. Şükrü Güney, Yard. Doç Dr. Kemal Mert Çubukçu ve Yard. Doç. Dr. Okan Fıstıkoğlu’nun imzalarını taşıyan raporda, DSİ’nin 2009 yılı İçme Suyu Projeleri listesinde Çamlı Barajı’nın yer aldığı hatırlatılıyor. Kente içme suyu temininde kullanılması düşünülen Gördes ve Çağlayan barajlarının yarımada bölgesinde nüfusa hitap etmediğinin vurgulandığı raporda, gerek bölgedeki yerleşik nüfusun artması gerekse yaz aylarında kapasitenin çok üzerinde turist alan bölgedeki ihtiyacın karşılanmasının giderek zorlaştığı belirtiliyor. 
Raporda özetle şu görüşlere yer veriliyor: 
** Çamlı Barajı için öngörülen 21.5 milyon m3 kapasitenin bugün için imkânsız olduğu şeklindeki ifadenin, barajın yapılmama nedeni olarak mütalaa edilmesi tutarlı değildir. Küresel ısınma ve kuraklık gibi etkilerin diğer barajlar için de etkili olduğu, diğer kaynakların potansiyelinde de düşme olacağı için Çamlı gibi yeni kaynaklara ihtiyaç duyulacaktır. 
** 2030 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi sınırları içindeki nüfusun su ihtiyacını karşılamak için yıllık 715 milyon m3 suya ihtiyaç olduğu göz önüne alındığında, DSİ tarafından temin edilmesi planlanan 587 milyon m3 su yeterli olmayacaktır. 

 ++++++++++

İŞTE İZMİR’İN SU KAYNAKLARI

İzmir kent merkezinde yaşayan nüfusun su ihtiyacı, büyük ölçüde Tahtalı Barajı’ndan karşılanıyor. Burhan Özfatura’nın Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde devreye alınan baraj, 138 milyon metreküp kapasiteye sahip. Barajda ya da Görece arıtmasında yaşanabilecek en ufak arıza, kentteki nüfusun büyük bölümünün susuz kalması sonucunu doğuruyor. 
Aliağa’da bulunan Güzelhisar Barajı ise kentin kuzey ilçelerinin ve Aliağa’daki ağır sanayi kuruluşlarının su ihtiyacını karşılıyor. Petkim’in mülkiyetinde olan ve 110 milyon metreküp kapasiteli barajın işletme hakkı Devlet Su İşleri 2. Bölge Müdürlüğü’nde… 
Kentteki diğer barajlar ise çok daha küçük kapasitelere sahip. Ürkmez Barajı (4,4 milyon m3), Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı (1,4 milyon m3) ve Balçova Cengiz Saran Barajı (940 bin m3) bulundukları ilçelerin ve yakın yerleşim birimlerinin su ihtiyacını karşılıyor. Ancak bu durum özellikle yaz aylarında nüfusu artan sahil beldelerinde büyük sıkıntı yaratıyor. Sözgelimi yerleşik nüfusu 50 bin olan Çeşme, yaz aylarında bazı günlerde 1 milyonun üzerinde insana ev sahipliği yapıyor. Bu kadar büyük bir nüfusun su ihtiyacını karşılamada Kutlu Aktaş Barajı yetersiz kalıyor. Benzer bir durum turizm mevsiminde nüfusu artan Seferihisar ve Ürkmez Barajı için de geçerli… 

++++++++++

RAKAMLARLA ÇAMLI BARAJI 

.    Çamlı Barajı 2012 yılında hazırlanan Revize Planlama Raporuna göre 30,35 hm3 toplam hacme sahip olacak. Baraj, Yarımada Bölgesi’ne 11,18 hm3/yıl içme ve kullanma suyu temin edecek.
.    İZSU tarafından yapımı planlanan Çamlı Barajı’nın İzmir’in Güzelbahçe ilçesi sınırları içinde, Tekke Dağı’nın eteklerinden doğan Çamlı çayı üzerinde üzerinde yapılması planlanıyor. 
.    Barajdan elde edilecek olan ortalama yıllık 21,5 milyon m3 (0,68 m3/s) içme suyu başta Güzelbahçe olmak üzere, Urla ve Seferihisar gibi ilçelerin yanı sıra İzmir kent merkezi ile Güzelbahçe arasında kalan yerleşim birimlerinin içme suyu ihtiyacını karşılayacak. 
.    62 km2 yağış alanı havzasına sahip olması planlanan barajda, bir yılda toplanması beklenen potansiyel su miktarı 23 milyon m3 düzeyinde. 
.    Barajın dere tabanından yüksekliğinin 75 metre, temelden yüksekliğinin 91 metre olması öngörülüyor. 
.    Kil çekirdekli kaya dolgu tipinde yapılması planlanan Çamlı Barajı’nın gövde kret yüksekliğinin 160 metre olması hedefleniyor. 

++++++++++

BIKTIRAN BÜROKRASİNİN SON 15 YILLIK MACERASI 

Barajın yapımı öncesindeki süreçler, kronolojik olarak şu şekilde gelişiyor… 
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7/r maddesi gereğince baraj yapma yetkisinin belediyelere verilmesinden sonra, İzmir Büyükşehir Belediyesi 10,04,2007 tarihinde Çamlı Barajı için ÇED başvurusunu İl Çevre ve Orman Müdürlüğü’ne yapıyor. Başvuruyu alan İl Müdürlüğü tam altı ay sonra, 3 Ekim 2007 tarihinde dosyayı Bakanlığa gönderiyor. 
“ÇED Sürecine Halkın Katılımı Toplantısı” 20.11.2007 tarihinde ve “Bilgilendirme, Kapsam ve Özel Format belirleme Toplantısı” 22.11.2007 tarihinde gerçekleştiriliyor.  Toplantıda bazı kurumlar görüşlerini yazılı olarak komisyon başkanına iletirken, DSİ Genel Müdürlüğü görüşlerini DSİ 2.Bölge Müdürlüğünden gelecek görüş doğrultusunda bildireceklerini tutanak altına alıyor.
Çamlı Barajı uzun mesafeli koruma alanı içinde faaliyet gösteren Tüprag’a ait altın madeni işletmesine İçmesuyu Baraj Havzaları’nda izin verilmemesi nedeniyle, İZSU tarafından olumsuz görüş verilmesine rağmen 08.09.2005 tarihinde Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından ÇED olumlu kararı veriliyor. 
Bakanlık 19.12.2007 tarihli yazısında DSİ Genel Müdürlüğü’nün “Gördes ve Çağlayan Barajlarının İzmir kentine verilmesi nedeniyle Çamlı Barajı’nın İzmir için içmesuyu sistemi içinde önceliği ve aciliyeti bulunmadığı, yapımına bu aşamada gerek olmadığı” görüşünü gerekçe göstererek İZSU tarafından yapımı planlanan Çamlı Barajı ve Malzeme Ocakları Projesi’nin uygun olmadığını belirtiyor ve ÇED dosyasını iade ediyor. 
İZSU’nun bu olumsuz görüşün iptali için İzmir 2.İdare Mahkemesi’nde 2008/269 esas sayılı davasında, mahkemece belirlenen bilirkişiler, Çamlı Barajı yapımına ihtiyaç olduğu yönünde görüş bildiriyorlar.
 Mahkeme 09.09.2008 tarihinde İZSU lehine yürütmeyi durdurma kararı veriyor. İzmir 2.İdare Mahkemesi’nin 30.03.2011 tarih 2011/405K sayılı kararı ile dava kabul edilerek Bakanlığının ÇED olumsuz kararı iptal ediliyor.
Bunun üzerine Bakanlık Çamlı Barajı yapımı için ÇED başvurusunun tekrar yapılmasını istiyor ve dosya 05.11.2008 tarihinde İZSU tarafından Bakanlığa iletiliyor.
24.04.2009 tarihli Bakanlık yazısı ile Planlama Raporu’nun tamamlanması ve DSİ Genel Müdürlüğü’nün görüşünün alınması sonrasında ÇED müracaatının değerlendirmeye alınacağını bildiriliyor. 
DSİ Genel Müdürlüğü’nün talebi doğrultusunda 1997 tarihli planlama raporu İZSU tarafından revize edilerek 20.06.2013 tarihinde Bakanlığa sunuluyor. DSİ, bu başvuruya tam altı ay sonra, 26.12.2013 tarihinde yanıt veriyor. Planlama Raporu’nun DSİ kriterlerine göre uygun olduğu, 20.03.2014 tarihinde ise revize planlama raporunun DSİ kriterlerine uygun olduğunu, ancak DSİ ile İZSU arasında imzalanmış bir protokol bulunmaması nedeniyle Planlama Raporu’nu onaylamadığını belirtiyor. 
Bunun üzerine 19.11.2015 tarihinde İZSU, protokol taslağını DSİ’ye gönderiyor. DSİ, bu kez 5 ay sonra taslağın uygun bulunmadığı görüşünü bildiriyor. DSİ 2. Bölge Müdürlüğü, 13.03.2016 tarihinde “Çamlı Barajı’nın uzun vadeli yatırım programlarında yer almadığı ve uygulama projelerinin hazırlanmasına yönelik protokol yapılmasının uygun bulunmadığını” İZSU’ya bildiriyor. 
Protokol imzalanmamasına rağmen Revize Planlama Raporu tamamlanan Çamlı Barajı ÇED başvurusu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na 21.10.2016 tarihinde yapılıyor. Bu arada Çamlı Barajı’nın ÇED Belgesi’nin alınmasına ait işin ihalesi İZSU tarafından 17.10.2017 tarihinde yapılıyor. 12.12.2017 tarihinde işin arazi ve gerekli etüt çalışmalarına başlanırken, işin teslim tarihi 05.04.2019 olarak öngörülüyor.