Buca Engelliler Derneği, Türkiye’deki diğer belediyelerin gıpta ile takip ettiği birbirinden özel projeleri hayata geçiriyor. Ege Telgraf'ın sorularını yanıtlayan Buca Engelliler Derneği Başkanı Harun Kara, kurum olarak hayata geçirdikleri projeler, engellilerin istihdamı alanında yürüttükleri çalışmalar ve İzmir'de engelli olmak başlıkları altında önemli değerlendirmelerde bulundu. Başkan Kara İzmir'in engellilerin yaşam kalitesi açısından Türkiye'de ilk sıradaki kent olduğunu belirterek, “Amacımız engellilerin sokağa rahatça çıkabilmesi ve iş hayatına adapte olabilmesini sağlamak. Bunun için hiçbir maddi çıkar gözetmeden çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Pandemi döneminde hayata geçirdiğiniz Engelsiz Tamir Atölyesi'nin detayları nelerdir? Projeye nasıl başladınız? Proje Türkiye'de ilk olarak bizimle başladı. Bizden sonra Ankara, İstanbul, Van, Kayseri, Kocaeli'nden de belediyeler bizimle irtibata geçerek bu projeyi uygulamaya başladı. Belediyeler eliyle aynı çalışmayı o illerde de uygulayacaklar. Yaptığımız çalışma tamamen dernek olarak bizim fikrimizdir. Buca Belediyesi ile görüşerek onların desteklerini aldık. Bizlere bir tane sadece bu işle uğraşacak teknik personel desteği sağladılar. Belediye tarafından işbaşı istihdam ile bir arkadaşımız çalışmaya başladı. Daha sonra engelli kullanımına uygun asansörlü bir servis aracımız vardı, onu kullanmaya başladık. Bu özel donanımlı araç engelli arabası arıza yapan arkadaşımızın bulunduğu alana giderek anında oradan kendisini alıyor. Daha sonra derneğimiz bünyesinde bulunan atölyemize gelerek aracın tamirini de yapıyor. Bizim Buca’da olmamız belediye ile ortak çalışma yapmamızı kolaylaştırdı. Yani Engelsiz Tamir Atölyesi adlı bu proje sadece engelli arabalarının dezenfeksiyon işlemini içermiyor. Projeyi daha sonra geliştirdik. Fikrimiz pandeminin başlangıcından sonra daha da bir anlam kazandı. Engelli bir kardeşimizin aracı arıza yaptığında yolda kalıyordu. Ve bu akülü araçlar katlanamadığı için kişi üstünde saatlerce ailesinin ya da yakınlarının yardımını beklemek zorunda kalıyordu. Çünkü bu akülü araçlar her arabaya girmiyor. Ya özel araç ya da açık kamyonet gerekiyor. En büyük sıkıntımız yıllardır buydu. Engelli kardeşlerimiz sokağa çıkmaktan korkuyordu, acaba bir şey olur mu, yolda kalır mıyım, yakınlarıma sorun yaşatır mıyım, nasıl geri dönerim, kimseyi zor durumda bırakır mıyım diye düşünüyorlardı. Kendim de bizzat bu durumu yaşadığımdan ne kadar önemli bir çalışma yaptığımızı biliyorum ve amacımız engellilerin sokağa rahatça çıkabilmesini sağlayabilmekti. Arıza haricinde aracının temizliği ve dezenfeksiyon işlemi için de randevu alan vatandaşlarımızı derneğimizde ağırlıyor ve aracının bakımını yapıyoruz. Zor durumda kalan engelli vatandaşlarımız böyle durumlarda derneğimize 0 232 487 65 15 ve 0 538 848 36 87 numaralı telefonlardan ulaşabilirler. Sivil toplum örgütü olarak sizleri ön plana çıkaran özellikler nelerdir? Toplam 167 tane engelli derneği var. Ancak bu derneklerin büyük bölümü etkin durumda değil ve proje üretmiyor. Bir işi yaparken en iyisi olsun diye uğraşırım. Ben 2017'de derneğimizde göreve başlarken çok araştırdım, 167 derneğin içerisinden etkin olan 45 tanesini seçtik. Kitlesel gücü olan, engelliler için aktif çalışma yapan bu dernekleri tek çatı altında toplayarak İzmir Engelli Dernekleri Birliği'ni oluşturduk. Bunlar engellilerin hakkını savunan, hakkı ile dernekçilik yapan kurumlardır. Bu derneklerin koordinasyonunu yine biz sağlıyoruz. Bir mesaj ile binden fazla İzmir'de engelli sokağa çıkabiliyor. Bu başkanlardan oluşan bir oluşum. 2015 yılından bu yana 3 Aralık Engelliler Günü'nde en kalabalık etkinlikleri gerçekleştiren yine bizlerdik. Yaptığımız onlarca proje var. Dernek olarak klasik bir sivil toplum kuruluşu olmaktan çok ötedeyiz, çok farklı bir yerdeyiz. Önceliğimiz her ne kadar engelliler olsa da derneğimize herkes üye olabiliyor. Bu yüzden sırf tüzüğümüzü değiştirdik. Çeşitli kurumlarda engelliler için aktif görevler üstleniyorsunuz. Sizi motive eden esas faktör nedir? İzmir Büyükşehir Belediyesi Kırmızı Bayrak Komisyonu, İzmir Valiliği Erişilebilirlik Komisyonu, İzmir Engelli Dernekleri Birliği ve Buca Engelliler Derneği'nde aktif görev yürütüyorum. Bugüne kadar İzmir'de engellilerin kullandığı ulaşım, sosyal alan, kamu binaları ve diğer özel kuruluşların büyük kısmında incelemeler yaptım. Elimden geldiğince görevlerimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Engelli bir kardeşimizin kendisinin ve ailesinin yüzünde o gülümsemeyi, mutluluğu gördüğümüzde her şeyi unutuyoruz. Engellilik çok farklı ve siyaset üstü bir konu. Bunu topluma fark ettirmek için uğraşıyoruz. Bugün yaptığımız tüm çalışmalarda parti fark etmeksizin A'dan Z'ye herkes desteğe koşuyor, elinden geleni yapmaya çalışıyor. Amacım engelli olsun ya da olmasın, insanlar arasındaki ayrımların ortadan kalkması. Engelliler için bunca çalışmayı nasıl hayata geçiriyorsunuz? Maddi olarak ayakta durmakta zorlanıyor musunuz? Bir eğitim yaptığımızda sadece tek bir yazışma ile eğitmen görevlendirilmesini sağlıyoruz. Bir etkinlikte aş evlerinden öğrencilerimin yemek ihtiyacını karşılıyoruz. Servis desteği, yer desteği derken taleplerimiz için kurumlardan yardım almaya devam ediyoruz. Gönüllü olarak gelen çok sayıda kişi var. Biz derneğimiz üyesi olsun ya da olmasın tüm engellilerimize destek sağlamak için projeler üretip gerisini de kurumlara bırakıyoruz. Sistemimiz çok basit. Yönetim anlayışımız gereği derneğimize maddi yardım dahi kabul etmiyoruz. Bizim bakış açımız engelliler haklarını öğretip, onları sosyal hayata ve iş hayatına katabilmek. 250 tane kapak getir sana sandalye verelim demiyoruz. Engellilerin hayata adapte olması için var gücümüzle uğraşıyoruz. 350-400 kadar üyemiz var. Ama aidat veren kişi sayısı 20 ya da 30 kişidir. Tek giderimiz, temizlik malzemesi, çay, şeker masrafları... Dediğim gibi engelliler için çalışırken, hiçbir beklenti içerisinde değiliz. Dernekteki geçmişiniz nedir? Kaç yıldır aktif olarak çalışıyorsunuz? 2007 yılında Zübeyde Hanım Huzurevi bünyesinde kurulduk. 2010 yılında dernek yönetiminde çalışmaya başladım. Daha sonra Avrupa Birliği projeleri üzerinde çalışmaya başladık. İZKA ile ortak projeler yaptık. Türkiye'de ilk olarak engelli servis araçlarımızı derneğimize kazandırdık. Hatta örneği yoktur, biz protokol ile bu engelli kullanımına uygun araçları bedel almaksızın belediyelerin kullanımına sunduk. İlçemiz ve şehrimizdeki tüm engellilere üye olsun ya da olmasın, ayrım gözetmeksizin hizmet veriyoruz. Bize bir talep geldiğinde her yere koşuyoruz. Biz bu projeler ile Buca değil, İzmir, Türkiye ve Avrupa'da engellilerin sesini duyurmayı başardık. 2010 yılından bugüne kadar E-KPSS kurslarımız ve AB eğitim projeleri sayesinde kamuda 107 personelin işe girmesini sağlarken, özel sektörde de yaklaşık iki bin engelliyi iş sahibi yapmışızdır. Hatta bazı projelerimiz sadece engellileri değil tüm dezavantajlı grupları kapsıyor. Yılda yaklaşık 750-800 engelliye eğitimler veriyoruz. Engellilerin iş sahibi olmasından ziyade burada önemli olan nokta onların sosyal hayata ve iş hayatına katılmasını sağlamak. İzmir'de bir engelli birey olarak yaşamanın diğer şehirleri düşündüğünüzde ne gibi farkları var, artıları ve eksileri nelerdir? Günlük hayatta ne gibi zorluklar ile karşılaşıyorsunuz? Türkiye'nin hemen hemen her şehrine gittim. Her kentteki engelliler ve dernekler ile bir şekilde koordineliyim. Bizim engelli camiamız oldukça küçük bir camiadır. Türkiye'de 10-12 milyon engelli vatandaş yaşıyor. Ama ailelerini de düşünecek olursanız ciddi bir rakam söz konusu. Engelli dediğimizde ve İzmir dediğimizde herkesin düşüncesi değişiyor. En basit örnekle, Engelsiz Tamir Atölyesi projemiz denince, Antep, Tokat, Van'dan, oradaki dernekler vasıtası ile bize ulaşıp bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Burada bir şey yaptığımızda hemen diğer illerde duyuluyor. Gönül rahatlığı ile söyleyebilirim, İzmir erişebilirlik konusunda tüm illerin önündedir. İzmir'de erişilebilirlik oranı yüzde 95 civarındadır. Bunu sahada denetimlerde ve Türkiye'de gittiğim gezilerde, etkinliklerde belirgin şekilde gördüm. Ulaşım konusunda özellikle böyle. Bugün evimden çıktığımda gerek yazlık ilçelere, gerek kırsaldaki bir bölgeye, gerekse kent merkezindeki herhangi bir alana otobüs ile çok rahat bir şekilde gidebiliyorum. Bu engelliler için çok önemli bir şey. Bir insanın sosyal hayata ya da iş hayatına katılabilmesi için ilk başta evinden çıkması lazım. Daha sonra çalışacağı ortamın erişilebilir olması lazım. Bugün özel servis aracı olmayan bir işyerine bile engelliler toplu ulaşımla gidebiliyor. Elbette eksiklerimiz de var ama Türkiye'yi düşündüğünüzde çok çok öndeyiz. Bugün 2005 yılında çıkan yasa halen her gün erteleniyor ancak İzmir toplu ulaşımda engelliler için bu dönüşümü neredeyse tamamladı. Erman Şentürk / Özel Haber