Bulaşıcı hastalıklarda toplum sağlığının ön planda tutulmasının önemini belirten Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) Çevre Sağlığı Çalışma Grubu Yürütücüsü ve İzmir Tabip Odası Çevre Komisyonu üyesi Dr. Ahmet Soysal, “Bulaşıcı hastalıklarda toplum bağışıklığı aşıyla sağlanır. Bu sağlanmadan herhangi bir hastalığı önleme şansınız yoktur. Aşılanma doğru ve güzel bir haberdir. İnsanlık çok sayıda pandemi geçirdi. İspanyol gribi, veba gibi… Pandemiyi durdurmaya çalışıyoruz. Bir mutasyona uğrayıp öldürücülüğünü kaybetmişti daha önce. Toplumda sürü bağışıklığı uygulanmıştı. Ahlaki bir yol olmadığını herkes gördü. Aşıyla aynı iş yapılmaya çalışılıyor. İnsanlık ilk defa bir pandemiyi içinde yaşarken aşıyla önlemeye çalışıyor. Geleceğinden daha emin olduğumuz gruplara bu kadar sınırlı aşı varken, tüm ülke nüfusunun gereksinimi kadar aşı varsa o zaman istediğimiz yaş grubundan başlayabilirsiniz. Aşının geriden gelecek 47 milyon dozunun ne zaman ülkeye geleceğini, kaç paradan alındığını vatandaş olarak öğrenmek istiyorum. Bu nedenle her şeyi net ve soru işaretsiz bilebilmek istiyoruz. Bu önemli bir toplumsal gereklilik. Aşı konusunda net olunmazsa, soru işaretlerini ortadan kaldıracak politikalar uygulanmazsa komplo teorilerine kurban gideriz. COVAX, Dünya Sağlık Örgütü’nün az gelirli ülkelere aşı dağıtımı sistemi. Ve sadece beş ülke COVAX sistemine girmedi. ABD, Rusya, Fas, Cezayir ve Türkiye. Irak’ta olan aşı bizde yok. Neden COVAX sistemine girmedik?” değerlendirmesinde bulundu.

‘ALTERNATİF ŞART’

8 aylık süreç içinde aşı geliştirildiğini söyleyen Soysal, “Daha önce 3 ya da 5, hatta 40 yılda geliştirilen aşılar var. 8 aylık süreç içinde aşı geliştirildi. Özellikle faz 3, yani aşının etkili olup olmadığına karar vereceğimiz çalışma çok kısa geçildi. Bu geçiş tartışmalara yol açtı. Aşılamaya bir an önce geçilmesi doğrudur ama aşılama için insanlardan onay alıyorsak, imza attırıyorsak, önlerine alternatifler koymak durumundayız. Türkiye’nin yapması gereken şu anda Dünya Sağlık Örgütü ve Amerika İlaç Ajansı’nın acil kullanım onayı verdiği diğer 3 aşıyı da topluma alternatif aşılar olarak ülkeye getirip çeşitliliği sağlamak. Aşılama doğrudur ama alternatif olmalı. En az iki alternatif olmalı. Randevu alırken hangi aşıyı tercih edeceklerini konuşmalılar” ifadelerini kullandı.

160 MİLYON DOZ

Aşılanmanın tam anlamıyla gerçekleşebilmesi için 160 milyon doz aşıya ihtiyaç olduğunun altını çizen Soysal, “80 milyonluk ülkeyiz. 160 milyon doz aşıya ihtiyacımız var. Her aşı iki doz yapılır, yeterli bağışıklığı sağlaması için. 3 milyon doz değil, 160 milyon doz depolarımızda olması gerekir. 18 yaş altı hariç, her kesime aşılamanın açık tutulması gerekir. Aşıda sıralama öncelik gibi bir takım uygulamalar yaparsanız, aşıya olan adaptasyonu güçleştirirsiniz. İnsanlar bir müddet sonra e nabız sistemine bakmaktan bıkar, ne olacaksa olsun der ve işin ucunu bırakır. Salgının başından beri sağlık personeli en büyük çabayı sarf etti. En çok bu meslek grupları içinde kayıplar oldu. Bu nedenle sağlık personelinden başlaması doğrudur” dedi.

YAŞ GRUPLARI

Faz 3 çalışmalarının 60 yaş üstüne uygulanmadığını söyleyen Soysal, “O yaş grubunda hala tereddütler var. Yaşlılar büyük risk grubu ancak aşılamanın yaşlılardan devam etmesi doğru mudur? Bu konu her ülkede tartışılıyor. Sağlık personeli kadar risk altında olan gruplar var. Örneğin öğretmenler, polisler, zabıta memurları, askerler… 15 Şubat’ta okullar açılacak. Bence öğretmenler öncelikli grup. Bugün aşılarsanız 15 Şubat’a kadar ancak aşılama bitebilir. Toplu taşıma kullananlar, itfaiye, asker, zabıta, yurtlar, cezaevlerinde kalanlar... Bu gruplar öncelik açısından önemli. Öncelik listesinde yaşlıların durumuna dikkat gösterilmeli. Faz 3 çalışması sırasında 60 yaş üstü grup hiç bu çalışmaya alınmadı. Aşımız zaten ölü virüs aşısı, çok klasik bir yöntemdir ama gereken faz 3 etkinliğini bilmediğim için bu aşının etkinliği açısından sorun olabilir” diye konuştu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber