Kadim zamanlardan beri insanlar gelecekte kendilerini neyin beklediğine dair çıkarımlarda bulunmak üzere gökyüzüne bakarak anlamaya çalışıyor. Son dönemde oldukça karmaşık günler geçirilen dünyada da yarın neler olacağına dair merak gittikçe artıyor. Astrolog Laden Baygın ile her yönüyle astrolojiyi konuştuk. 2020 beklentilerini de sormayı ihmal etmedik. Kendinizden bahseder misiniz? Yaklaşık 16 senedir tekstil sektöründe yurtdışı pazarlar ile ilgili birimlerde yöneticilik yapıyorum. 10 sene İstanbul’da yaşadıktan sonra İzmir’e yerleşme kararı aldım ve 2015’ten beri buradayım. Ne süredir astroloji ile ilgileniyorsunuz, bu alanda ne gibi çalışmalar yaptınız? 2006’dan beri astroloji ile yakından ilgileniyorum. Sonrasında bu işi daha derinlikli öğrenmek için Karma Astroloji dersleri almaya başladım. Bu ilim bir ömür boyu araştırılsa da bitmeyecek derinlikte. İnsanlık var oluşu boyunca hep semaya bakmış, yıldızları ve gök cisimlerini takip etmiş. Bunları gerek kayalara resmetmiş gerekse üzerlerine kitaplar yazmış. Hem kadim bilgilerin öğrenilmesi hem de sürekli yeni araştırmaların içinde olunması gereken bir dal. Çünkü birey ve uzay sürekli hareket halinde. Ben bu anlamda kendi araştırmalarımı bloğum üzerinden yayınlıyorum ve kendim gibi bu alanı severek takip eden kişilere derinlikli bilgiler sunmaya çalışıyorum.

‘KOVA ÇAĞI DEĞİŞİMİ GETİRECEK’

Astroloji ile ilgili bilimdir, değildir tartışmaları çokça var. Siz nasıl tarif ediyorsunuz bu alanı? Neleri barındırıyor içinde? Evet, bu tartışma hep oldu ve bir süre daha olacaktır da. Önümüzdeki döngüde artık dünya olarak Kova çağına giriş yapıyoruz. Bu da astroloji dahil birçok alanda bakış açılarının değişeceği, uzaya, ilme ve fenne ilginin artacağı, robot teknolojilerinin ilerleyeceği, iletişimin yeni boyutlar kazanacağı bir dönemi işaret ediyor. Etkileri başlamış olsa da 21 Aralık 2020 itibari ile bunları daha yoğun hissetmeye başlayacağız. Bilim olup olmadığı konusuna gelirsek, bu evrende her şeyin bir titreşimi vardır. Buna cansız tabir ettiğimiz şeyler de dahil. Bu anlamda nasıl dünya üzerindeki her şeyin bir titreşimi var ise uzayda olan gezegen, yıldız, asteroid ve ışıkların da titreşimleri var. İşte bu yüksek oktavlı titreşimler doğduğumuz andaki zaman kalitesini belirliyor. Natal haritanın alt paradigması bu şekildedir. Doğduğumuz anın kalitesi ile mevcut göksel dinamiklerin titreşimleri arasındaki bağ da bizlere astrolojik verileri sunmaktadır. Bir örnek vermek gerekirse, dolunay zamanları bildiğiniz gibi denizlerde, göllerde gel-git olayı meydana gelir ve sular çekilir. Bu malum olduğu üzere bilimsel olarak açıklaması olan bir fiziksel durumdur. İnsan bedeninin de yüzde yetmişinin su olduğunu biliyoruz. Bu durumda dolunay zamanlarında bizlerin vücutlarındaki su da aynı şekilde çekiliyor. Bu da kişilerde sinirlilik, eklem yerlerindeki sıvılar çekildiğinden kas ve eklem ağrıları, baş ağrısı gibi durumlara sebebiyet veriyor. Bu yüzden dolunay zamanlarında öncesi ve sonrasında bol su tüketimi kişilere faydalı olacaktır.

‘KOPYALA YAPIŞTIR BİLGİ ÇOK’

Astroloji çok büyük bir alan. Kendi iç dinamikleri var. Uzmanlığı burada nasıl anlayacağız? Her alanda olduğu gibi astrolojide de birçok farklı alan ve dinamik mevcut. Klasik astroloji, Batı astrolojisi, Vedik astroloji, Tibet astrolojisi, Çin astrolojisi… Hatta geçmişe dönüp baktığımızda Babil, Pers, Uygur astrolojilerini görebiliyoruz. Burada sadece birkaçını sıraladım. Karma astrolojisinde bizler dereceler ile ilgileniyoruz. Yani Yengeç burcu olmak bilgisi yetmiyor, Güneş’inizin Yengeç burcunun hangi derecesinde olduğu, Ay’ınızın hangi burçta olduğu, bir Satürn’ün, Pluto’nun haritanızda nasıl konumlandığı gibi gibi binlerce farklı kombinasyon uzman bir astrolog tarafından detaylıca incelenmeli ve yorumlar hassasiyetle yapılmalıdır. Uzmanlığı anlayabilmek tabi ki zor zira çok fazla kopyala yapıştır bilgi bu alanda da mevcut. Bu yüzden astroloğun bilgisini ve uzmanlığını anlayabilmek için çalışmalarına önden göz gezdirmek faydalı olacaktır.

‘BİR SENEDE ASTROLOG OLUNMAZ’

Ben şahsen istismara açık bir alan olduğu düşüncesindeyim, siz ne dersiniz? Hangi alan istismara açık değil ki günümüzde? Doğal olarak astroloji ilmi de bundan nasibini alıyor. Ben şahsen kendime astrolog diyemiyorum çünkü bunun için bu ilme seneler ve seneler vermek gerekiyor. Bunu çok iyi yapan kıymetli hocalarımız var, bu insanlar bir ömür vermiş. Ancak gördüğüm bir şey var ise bir senelik eğitim sonrasında insanların astrolog etiketini isimlerinin önüne koyabildikleri. Tabi bu durumda doğru olmayan bilgilerin de havada uçuştuğunu görüyoruz. İnsanlık dönüşme sancısı içerisinde ve herkes kendine bir çıkış yolu arıyor. Bu noktada şarlatanların da devreye girdiğini görüyoruz. Tarot, ezoterizm, astroloji, reiki gibi alanlarda olmayacak işler dönüyor. Bir kere bu alanları içselleştirmeden devam edilmesi oldukça sakıncalı. İstediğiniz kadar çok sertifika programına yazılın, onlarca farklı eğitim alın, bilgiyi sindirmediğiniz, içselleştirmediğiniz sürece o bilgi sadece duvara asılan bir kağıt parçasından öteye gitmeyecektir. Psikoloji, mitoloji, tarih, toplum bilimi, gündem, coğrafya, matematik, astronomi gibi birçok farklı bilim dalı da iyi bir astrolog tarafından hakim olunması gereken alanlardır.

‘DENGEDE KALINMALI’

Az önce de söylediğimiz gibi ülkede bu alana rağbet fazla. Kimi insanlar bunlara göre gününü, hayatını dahi düzenliyor. Bu yaklaşımı doğru buluyor musunuz? Ve bunun bir hayat tarzı olması bireysel olarak psikolojimizi nasıl etkiliyor? Sağlam bir kişilik ve psikoloji kişinin hayatını doğru idame ettirebilmesi için şarttır. Yani bunlar yoksa kişi astroloji ilmini sağlıklı kullanamayabilir. Günümüzü ve hayatımızı tabi ki de astrolojiye göre düzenlemek doğru bence zaten amaç da bu, zamanın kalitesini yakalayıp adımlarımızı buna göre atmak. Ancak bunun içinde kaybolup kendimizi akışta bırakmaz isek de sorun olacağını düşünmekteyim. Bence konu ne olursa olsun fanatizm zararlıdır. Her konuda dengede kalınmalı diye düşünüyorum. 2020 yılının ikinci yarısı ile ilgili belli öngörüleriniz var mıdır Türkiye veya dünya ile ilgili? Tüm dünyada yer hareketlilikleri, aşırı yağmurlar, seller, yanardağ patlamaları, yangınlar gibi doğal afetler olmaya devam edecektir. Aslında bu sene için 2001 ve 2002 yıllarında yaşananların daha sert şekilde karşımıza gelebileceğini söyleyebiliriz. Bu sene tam 6 tane tutulma meydana geliyor. Irregular olan bu tutulma döngüsü bireysel ve toplumsal anlamlarda çok büyük değişikliklerinin olacağını göstermekte. Virüs gündem olmaya devam ederken yeni virüslerin de çıktığına şahit olabiliriz. Irkıçılık konuları, sınırlar, askeri hareketlilik, ekonomi, boşanma ve işsizlik oranları gibi konular gündemde olacaktır. Artık kapitalizmin sonuna gelindi. Yeni bir sistem hazırlanıyor. Okuyanlara naçizane önerim bu süreçte esnek kalmaya çalışmaları ve yeni düzene uyum göstermeye çabalamaları. Yeniliğe ayak direyenler psikolojik sorunlar yaşayabilirler. Utkucan Akkaş / Özel Haber