İspanya’nın başkenti Madrid, ülkeyi ziyaret eden birçok turistin ilk duraklarından biri. Dünyanın en hareketli başkentlerinden biri olan şehir renkli gece hayatı, zengin kültür-sanat yaşamı, alışveriş olanakları ve gastronomi çeşitliliği ile farklı birçok alanda ziyaretçilerine alternatifler sunuyor. Madrid seyahatinde bu güzel kentin çevresinde gezilecek yerleri de seyahat planınıza ekleyerek İspanyol kültürünü yakından tanıyabilirsiniz. Segovia: Segovia, yüzyıllar boyu Keltlere, Romalılara, Endülüslere ve Hıristiyanlara ait olmuş ülkenin en eski şehirlerinden. Kristof Kolomb'un yeni dünya gezisini finanse eden Isabella, 1474'te San Miguel de Segovia Kilisesi'nde büyük bir tören ile kraliçe ilan edilmişti. UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Segovia Su Kemeri, şehrin en çok ziyaret edilen tarihi yapısı. Geçmişi 1. yüzyıla kadar uzanan su kemeri tam 25 bin blok taştan oluşuyor ve inşasında çimento kullanılmamış olması da burayı tam bir mimari başyapıt olarak öne çıkartıyor. Segovia, Madrid'den 80 kilometre uzaklıkta. Hızlı trenle 30, otobüs ile 60 dakikalık bir mesafede. Toledo: İspanya'nın ilk başkenti Toledo, sadece tarihi sokaklarında dolaşmak için bile gelinebilecek bir şehir. Bir yamaca kurulan kenti keşfetmenin en iyi yolu tepeden aşağıya doğru yavaş bir yürüyüş. İspanya'nın en büyük sanatçılarından El Greco'nun evim dediği kentin atmosferi insanın içinde çok güzel duygular uyandırıyor. Toledo'da Hıristiyan, Yahudi ve Müslüman kültürlerinin karışımını yansıtan bir kent. Yüzyıllar boyu farklı zamanlarda bu üç dine inananlar tarafından kullanılan binaları görebiliyorsunuz. Alcazar Katedrali, mutlaka görmeniz gereken bir yapı. Toledo, hızlı tren ile Madrid Atocha İstasyonu'ndan 33 dakika sürüyor. El Escorial Manastırı: El Escorial Manastırı, Madrid’in 50 kilometre kuzeybatısındaki Sierra de Guadarrama Dağı eteklerinde kurulu. Manastır, kraliyet sarayı, okul ve müzeden oluşan El Escorial olarak bilinen kompleksin bir parçası. Roma'da Aziz Petrus Bazilikası'nda çalışan bir mimar tarafından 16. yüzyılda inşa edilen manastır ile Kral II. Phillip'in İspanya'nın Hristiyan dünyasındaki etkisini göstermesi amaçlanıyordu. Manastır, San Lorenzo el Real del Escorial adıyla da biliniyor. Başlangıçta Hieronymite keşişleri için yapılmış olsa da günümüzde Saint Augustine Kilisesi tarafından kullanılıyor. Manastırda birçok dilde el yazmalarının bulunduğu ve dünyanın en önemli kütüphaneleri arasında gösterilen Reiga Kütüphanesi de yer alıyor. Madrid’deki yapabileceğiniz günübirlik geziler arasında, her gün çok sayıda tren seferinin bulunduğu El Escorial'i listenize ekleyebilirsiniz. Mendoza Kalesi: Madrid’in 50 kilometre kuzeyinde, Manzanares el Real şehrinde bulunan Mendoza Kalesi, 15. yüzyıl İspanyol mimarisinin en belirgin örnekleri arasında sayılıyor. Ülkenin en iyi korunmuş kalelerinden olan yapı, günümüzde müze olarak hizmet veriyor. Özgün bir mimariye sahip olan kale Manzanares el Real Kalesi adıyla da biliniyor. Cuenca: Orta çağ şehri Cuenca, kayalıklara asılı evleriyle unutulmaz bir kasaba. Cuenca'da bulunan binaların tarihi 12. yüzyıla kadar uzanıyor. İspanya'da orta çağ atmosferini yaşayabileceğiniz yegâne şehirlerden biri olan Cuenca, Madrid’den yaklaşık 160 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Hızlı tren bağlantısı ile ulaşım kolay. Avila: Avila, eğer kiliseleri ve katedralleri gezmeyi çok seven biriyseniz asla kaçırmamanız gereken bir yer. 'Taş Kenti' olarak bilinen Avila'nın Gotik ve Roma kökenli kiliseleri şehrin genel görünümünü oluşturuyor. Şehirde ziyaret edilebilecek en güzel kilise sur duvarının bir parçası olan Romanesk ve Gotik özelliklerine sahip Avila Katedrali. A. Buğra Tokmakoğlu / Özel Haber