Cittaslow Metropol’ün geleceğin şehirlerini inşa etme projesi olduğunu ifade eden Soyer, “Dünyanın ve ülkemizin geldiği durumda, şehirlerimiz bir yol ayrımındadır. Ya umudun şehirleri olacağız ya da korkuya teslim olacağız. Biz büyük bir kararlılıkla tercihimizi yaptık. İzmir’de korkulara yer yok. Cittaslow Metropol, dünyanın umutlu şehirlerinin simgesidir. İzmir umudun şehridir” dedi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Büyükşehir Belediyesi’nin kültürüne, doğasına ve kimliğine sahip çıkan, kente yüksek yaşam kalitesi sunan bir yönetim modeli oluşturmak üzere geliştirdiği Cittaslow Metropol projesinin tanıtım toplantısını İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde yaptı. “İzmir umudun şehridir” Soyer sözlerine “Büyük bir gururla açıklamak istiyorum ki, İzmir dünyanın ilk ve tek Cittaslow Metropolü unvanını aldı. Dahası, dünyanın diğer şehirlerini bu ağa dahil etmek için öncülük görevi üstlendi” diyerek başladı. Cittaslow Metropol’ün geleceğin şehirlerini inşa etme projesi olduğunu belirten Soyer, “Dünyanın ve ülkemizin geldiği durumda, şehirlerimiz bir yol ayrımındadır.  Ya umudun şehirleri olacağız ya da korkuya teslim olacağız. Biz büyük bir kararlılıkla tercihimizi yaptık. İzmir’de korkulara yer yok. Cittaslow Metropol, dünyanın umutlu şehirlerinin simgesidir.  İzmir umudun şehridir” dedi. “Refahı ve adaleti büyütme kararlılığımızın simgesi” Başkan Soyer, İzmir’in Belediye Başkanı olarak en büyük gayretinin afetlerden çıkarılan önemli derslerin Büyükşehir Belediyesi ve İzmir’in kurumsal işleyişine nüfuz etmesini sağlamak olduğunu belirterek “Unutan değil, hatırlayan; vazgeçen değil ders çıkaran ve öğrenen bir şehir olmak. Cittaslow Metropol, işte bu değişimin de anahtarı. Şehirlerimizde bugün hiç vakit kaybetmeden, iki temel kavramı büyütmek zorundayız: Refah ve adalet. Cittaslow Metropol, İzmir’deki refahı ve adaleti büyütme kararlılığımızın simgesidir” dedi. “Cittaslow geçmişin korunmasını, geleceğin güvence altına alınmasını sağlar” 12 Haziran’da İtalya’da düzenlenen Uluslararası Cittaslow Birliği’nin Genel Kurulu’nda İzmir’in dünyanın ilk Cittaslow Metropol kenti ilan edildiğini hatırlatan Soyer, “İtalya, Çin, Kanada, Avustralya, İzlanda ve daha birçok ülkeye yayılan bu harekete 2009’da Türkiye’den ilk olarak Seferihisar kabul edildi. Seferihisar, Cittaslow olduktan sonra kendi kimliğini Türkiye ve dünyaya başarıyla anlattı. Pek az insanın bildiği bir kasabayken, ülkemizin en önemli cazibe merkezlerinden birine dönüştü. Ekonomisi büyüdü. İstihdam arttı. Köylerinde yaşayanlar doğduğu yerde doymaya başladı. Kültürü, tohumları ve doğası korundu. Tarihi sokakları yeniden canlandı. Türkiye ve dünyanın birçok yerindeki yenilikçi fikirleri kendine çekti. Kısaca, yerelden kalkınmanın Türkiye’deki simgesi oldu” şeklinde konuştu. İyi yaşam, yerellik ve özgünlük Seferihisar’dan sonra Türkiye’de 17 kenti daha bu ağa üye yaptıklarını söyleyen Soyer, “2013’ten bu yana Uluslararası Cittaslow Birliği’nin Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapıyorum. Cittaslow’un logosu olan salyangoz, birbirimizle ve doğayla uyumun önemini simgeliyor. Salyangozlar, antenleri sayesinde dünyayla iyi ilişki kuruyor. Vakur bir şekilde ilerlerken, arkasında iz bırakıyor. Sert kabuğu sayesinde içindeki değerleri koruyor. Salyangoz, insanın bu gezegendeki var oluşundan çok daha eskiye giden bir geçmişe sahip. Bunu, doğanın ritmiyle uyumlu bir hızla yol almasına borçlu. Cittaslow’un değerlerine sahip çıkarak emin adımlarla ilerlemenin simgesi olan Salyangoz logosu, Avrupa başta olmak üzere bütün dünyada iyi yaşamın, yerelliğin ve özgünlüğün işareti kabul ediliyor” dedi. Şehirlerimizi yuvaya dönüştürmek Cittaslow’un aslında nüfusu 50 binin altında olan kentlerin sahip olabileceği bir unvan olduğunu söyleyen Soyer, şöyle konuştu: “Fakat bir yandan da günümüzün gerçeği olan büyükşehirler var. Dünya nüfusunun çoğunluğu artık kentlerde yaşıyor ve kentler her geçen gün daha da büyüyor. İzmir gibi büyükşehirlerin yeniliğin, ticaretin, eğitimin, sanatın, teknolojinin ve gelişmenin üretim merkezi haline geldiği bir gerçek. Öte yandan büyükşehirler birçok sorunun da odağı haline geldi. Cittaslow Metropol fikrinin başlangıç noktası işte tam da bu: Şehirlerimizi yeniden içinde dinlenebildiğimiz bir yuvaya dönüştürmek.” “Cittaslow Metropol normlarını tanımlayan şehir olduk” “Türkiye’de, Avrupa’da, Çin’de, Amerika’da büyükşehirlerdeki yaşam zorlaşırken biz bu konuda ne yapabiliriz? Tüm dünyada kabul görmüş 20 yıllık Cittaslow deneyimini büyükşehirlere nasıl aktarabiliriz? Yaşamlarımızı nasıl daha sakin, daha mutlu hale getirebiliriz?” soruları üzerinden yola çıktıklarını aktaran Soyer, “Bu sorulara cevap bulmak için İzmir’de çok sayıda paydaşla görüştük. Dünyada bu amaçla yapılmış çalışmaları, kriterleri, göstergeleri inceledik. Sonucunda, sadece dünyanın ilk Cittaslow Metropolü olmakla kalmadık, aynı zamanda Cittaslow Metropol normlarını evrensel ölçekte tanımlayan şehir olduk. Elbette bunu, yerel ve uluslararası paydaşlarımızın ortak aklı ve rızasıyla gerçekleştirdik” şeklinde konuştu. 6 ana başlıkta kazanımlar: Cittaslow Metropol’ün kazanımlarını altı ana başlıkta topladıklarını vurgulayan Soyer, toplum, iyi yönetişim, kentsel direnç, herkes için gıda, hareketlilik ve Cittaslow mahalleleri başlıkları altında şunları dile getirdi: Toplum: “İzmir’de katılımı ve insanlar arasındaki etkileşimi artırarak, gönüllülük ve dayanışmaya yönelik faaliyetlerimizi daha da yoğunlaştırıyoruz. Vatandaşlarımızın gündelik hayatta bir araya gelmeleri, sohbet etmeleri, aynı mekanda birlikte bulunmaları için yepyeni meydanlar açıyoruz. Dayanışma ve gönüllülük ruhunu sadece afet zamanlarında değil, sürekli olarak ayakta tutmanın önemli olduğunu düşünüyoruz ve bunun için çalışıyoruz. Cittaslow Metropol kriterleri doğrultusunda sivil toplumu ve sivil girişimleri desteklemek için bütçe ayırıyor ve destek mekanizmaları kuruyoruz. Bu başlık altında, sahip olduğumuz, bizi biz yapan eşsiz kültür ve doğa mirasımızı koruyor ve geliştiriyoruz.” İyi yönetişim: “İzmir’de hedeflediğimiz yaşam kalitesini yakalamak için kurumsal kapasitemizin ve kent yönetim biçimimizin de standartlarının yükselmesi gerekiyor. Eşitsizliğe karşı, ayrımcılığa karşı daha sistematik tedbirler alıyoruz.” Dirençli bir şehir inşa etmek: “Daha az atık, daha az karbon salımı, daha çok geri dönüşüm ve daha çok yenilenebilir enerjiyi hedefliyoruz. Bu noktada körfez, bizim gözbebeğimiz. Körfezde müsilaj gibi felaketlerin yaşanmaması için tüm önlemleri almış durumdayız. Körfez çevresindeki ileri biyolojik arıtma tesislerimiz ve bu dönem başlattığımız yağmur suyu ayrıştırma programıyla yüzülebilir körfez hayalimizi adım adım gerçekleştiriyoruz. Tesislerimizde enerji verimliliği faaliyetlerine başladık ve bunu tüm binalarımızda uygulamaya geçireceğiz. Türkiye’nin ilk Yeşil Şehir Eylem Planı’nı İzmir için hazırladık. Gürültü Eylem Planı ile kent içindeki gürültü seviyesini düşürüyor, hava kalitesini istasyonlarımızla takip ediyoruz. Isı adası etkisini azaltmak için ekolojik koridor projesinin ilk uygulamasını Peynircioğlu Deresi’nde başlattık. Kentin farklı noktalarında benzer düzenleme çalışmalarımız devam ediyor. Bütün bu çalışmalar neticesinde kendi enerjisini üreten, krizlere dirençli bir kent oluşturuyoruz.” Herkes için gıda “İzmir Tarımı ile bu konuda dev adımlar atıyoruz. Bu başlığı üretim ve tüketim olarak ikiye ayırdık. Bir yandan gıda üretimini artırırken, diğer yandan İzmirlilerin iyi ve yerel gıdaya erişimi için pek çok yenilikçi uygulama yürütüyoruz. Atalık tohumların korunması ve kullanılması, küçük üreticilerin desteklenmesi, tarım okulları ve mahalle bostanları bunlardan bazıları. Öte yandan üretici pazarları, Halkın Bakkalları ve kooperatifler aracılığıyla sağlıklı gıda ürünlerini İzmirliler’e doğrudan ulaştırıyoruz.” Hareketlilik “Trafik sadece İzmir’in değil tüm büyükşehirlerin en büyük sorunlarının başında geliyor. Ulaşım Ana Planımızda ilk başta yer alan hedefimiz bu ve bu konuda raylı sistemlere büyük ağırlık veriyoruz.  Toplu taşım filomuzu yeniliyoruz. Bunun yanında elbette ulaşım ana akslarındaki trafik akışını kolaylaştıracak yatırımlar yapıyoruz. Trafiği azaltmanın diğer bir adımı, motorsuz ulaşımı yaygınlaştırmak. Güvenli bisiklet yollarıyla bisiklet kullanımını teşvik ediyor ve yayaların güvenli bir şekilde yürümesi için kapsamlı bir plan uyguluyoruz.” “Üç örnek sakin mahalle” “Cittaslow mahalleleri ya da sakin mahalle programının amacı kendi kendine yeten, sakinlerin kısa bir yürüyüşle ya da bisiklet sürüşüyle temel mal ve hizmetlere ulaşabileceği mahalleler yaratmak. Okula, alışverişe, işe gitmek için seyahat etmemiz gerekiyor. Amacımız bu zorunlu seyahatleri azaltmak. Çocuklarımızın sokaklarda güvenle oynayabildiği, okullarına yürüyerek gidebildiği, sağlıklı gıdaya kolayca ulaştığı, katılımcı kültür sanat ve spor faaliyetlerine katıldığı, arkadaşlarınızla oturup sohbet edebileceğiniz, doğanın ve dayanışmanın çoğaldığı mahalleler oluşturmak istiyoruz. Önümüzdeki bir yıl içinde üç örnek sakin mahallenin adım adım hayata geçişine şahitlik edeceğiz.” “Sakin mahalle programının beş hedefi var” Sakin mahalle programının beş hedefi olduğunu söyleyen Soyer, sözlerine şöyle devam etti: “Birincisi, toplum katılımı. Her bir mahallenin eksiklerini, neler yapılabileceğini mahalle sakinleriyle birlikte düşüneceğiz. Mahalledeki kamusal alanların nasıl kullanılacağı, sokakların nasıl değişeceği, parkın nasıl tasarlanacağı asıl olarak mahalle sakinlerinin meselesi. Dolayısıyla ilk ve asıl dinlenmesi gereken orada yaşayanlar. Cittaslow Metropol ile kamusal alanları İzmir’de artık kamuyla birlikte tasarlıyoruz.” İnsanlar arasındaki etkileşimi arttırmak Soyer, ikinci hedefin ise insanlar arasında etkileşimi arttırmak olduğunu vurguladı: “Vatandaşlarımızın sokakta karşılaşmasını, konuşmasını, birlikte spor yapmasını, kültür ve sanat faaliyetlerine katılmasını teşvik ediyoruz. İnsanların birbirleriyle iletişim kurması, tanıması, yardım etmesi için uygun mekanlar oluşturuyoruz. Biliyoruz ki, ancak bu şekilde toplumumuzu her geçen gün etkisi altına alan kutuplaşmanın, yabancılaşmanın önüne geçebiliriz. Ancak bu şekilde, kent kimliğinden, İzmirlilikten bahsedebiliriz.” Sağlık ve güvenlik odaklı mahalleler Programın üçüncü hedefinin sağlık ve güvenlik odaklı mahalleler oluşturmak olduğunu belirten Soyer şöyle dedi: “Spor, her yaştan insanın yapabileceği, yapması gereken bir koruyucu sağlık hizmeti. Bu nedenle mahalle içinde yapılabilecek spor faaliyetlerine ağırlık veriyoruz. Bir yandan sokakları yürünebilir ve bisiklete binilebilir hale getirerek hareketliliği artırıyoruz, diğer yandan masa tenisi, kafa topu, sokak basketbolu gibi mahalle sporlarına alan açıyoruz. Çocuklarımızın eskiden olduğu gibi koşup oynayabileceği sokaklara, mahallelere ihtiyacı var. Örnek mahallelerin sokaklarında önceliği taşıtlara değil, çocuklara vereceğiz.” Kent kimliği vurgusu Bu mahalleler için dördüncü hedeflerinin kent kimliği olduğunu vurgulayan Soyer, “Her kentin tarihinden, coğrafyasından, ikliminden, insanından, kültüründen oluşan kendine has bir kimliği vardır. İzmir 8500 yıllık tarihiyle bu açıdan dünyanın sayılı kentlerinden biri. Bu kimliği, bu ruhu kentin her yerinde hissedebiliriz. Cittaslow Metropol ile İzmir kimliğinin bir unsuru olan geleneksel ve yerel ürünlerin mahallelerde sunulmasını sağlıyor, geleneksel el sanatları için atölyeler kuruyor ve küçük esnafa destek oluyoruz” şeklinde konuştu. “Geleceğin şehirlerine hep birlikte yön vereceğiz” Soyer, programın son hedefinin ise çok işlevlilik olduğunu vurguladı: “Mahallelerin, binaların, açık alanların birden çok işleve sahip olmasını hedefliyoruz. Özellikle kamusal alanların birden çok işlevi olması gerekiyor. Mahallelerde ofislerin, kültür sanat mekanlarının, esnafın ve kamu hizmetlerinin aynı anda yer alması için birçok adım atıyoruz. Cittaslow Metropol projesini paydaşlarımızla bir yıl içinde pek çok alanda hayata geçireceğiz. Böylece Cittaslow Metorpol’ün tüm dünyaya yayılma sürecini İzmir’den başlatmış olacağız. Biliyorum ki, önümüzdeki yıllarda dünyanın diğer öncü metropolleri de bu ağa bir bir katılacak. Geleceğin şehirlerine hep birlikte yön vereceğiz.” Hırsı kendinden de büyük şehirlere başkaldırıyoruz Cittaslow Metropol’ün bir metropolü küçültme veya geçmişe dönme projesi değil, tersine Cittaslow Metropol’ün geleceğin şehirlerini inşa etme projesi olduğunu söyleyen Soyer, sözlerini şöyle tamamladı: “Cittaslow Metropol yoksulluğu değil, refahı büyütür. Haksızlıkları değil, adaleti çoğaltır. Baş döndürücü bir hırs yerine, yaşamın sevinç kaynaklarını besler. Bizi birbirimizden ayırmaz. Tersine, birleştirir. Farklılıklarımızın aynı zamanda gücümüz olduğunu hatırlatır. Şehri beton sınırlara hapsetmez. İnsanı doğasıyla bütünleştirir. Cittaslow Metropol, eksiltmez, çoğaltır. Ezmez, güçlendirir. Bölmez, birleştirir. Karamsarlığı, çaresizliği siler. Yaşama sevincimizi çoğaltır. Cittaslow Metropol ile insanı ve doğamızı sömüren, hırsı kendinden de büyük şehirlere başkaldırıyoruz. Küçük bir zümre, kendi hırsıyla, hızıyla ve bencilliğiyle koskoca bir şehri esir alamaz, almamalı. Şehrimizde adaleti ve refahı herkes için çoğaltmak, birinci önceliğimiz. Cittaslow Metropol, bedenlerimizi, duygularımızı ve düşüncelerimizi özgürleştirmek için attığımız bir adımdır. Dünyanın ve ülkemizin geldiği durumda, şehirlerimiz bir yol ayrımındadır.  Ya umudun şehirleri olacağız, ya da korkuya teslim olacağız. Biz büyük bir kararlılıkla tercihimizi yaptık. İzmir’de korkulara yer yok. Cittaslow Metropol, dünyanın umutlu şehirlerinin simgesidir.  İzmir, umudun şehridir. Bu umudu çoğaltabilmek için her zaman olduğu gibi en çok İzmirlilere, İzmir’in hür vicdanlı halkına güveniyorum.” Kimler katıldı? Tanıtım toplantısına CHP Parti Meclisi Üyesi Rıfat Nalbantoğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in eşi Neptün Soyer, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Özuslu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Buğra Gökçe, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Grup Başkanvekili Nilay Kökkılınç, Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Kemalpaşa Belediye Başkanı Rıdvan Karakayalı, İKSEV Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper, İzmir Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, Büyükşehir bürokratları, meclis üyeleri katıldı.