Dünya genelinde güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş hızlı bir şekilde ilerlese de bu geçişi sınırlandıran faktörler de bulunuyor. Bunlardan en önemlisi bu kaynakların esasında kesintili bir şekilde enerji sağlayabilmesi. Bu kesintili enerji üretiminin yenilenebilir enerjide benimsenmeyi yavaşlattığını biliniyor. Ancak Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) yeni bir raporuna göre batarya depolamada yaşanan maliyet düşüşleri bu büyük engeli bertaraf edebilir.
Batarya maliyetleri ciddi oranda düşecek
EA’nın raporuna göre batarya depolama sistemleri için gerekli olan sermaye maliyetleri 2030’a kadar yüzde 40 oranında düşmesi bekleniyor. 15 yıl içinde ise maliyet düşüşünün yüzde 90’a çıkması bekleniyor. Bu maliyet düşüşü, depolamalı yenilenebilir enerji sistemlerinin fosil santrallerden daha ekonomik hale gelmesini sağlayacak. Rapor aynı zamanda halihazırda lityum-iyon bataryaların enerji depolamada yaygın olarak kullanıldığını ancak sektörün artık daha ucuz olan lityum demir fosfat (LFP) bataryalara geçmeye başladığını belirtiyor. LFP bataryaların, yeni sabit depolama sistemlerindeki payının yüzde 80’e ulaştığının altı çiziliyor.
LFP bataryalar ile birlikte yüzde 30 daha düşük öngörülen maliyetleri nedeniyle sodyum-iyon bataryaların da enerji depolamada önümüzdeki yıllarda öne çıkacağı söyleniyor. IEA’ya göre düşen batarya fiyatları nedeniyle 2030 yılında bu sistemlerle eşleştirilmiş yenilenebilir enerji santrallerinin elektrik maliyetlerinde de yüzde 50’lik düşüş yaşanacak.
Genel olarak rapor, 2030 yılına kadar küresel enerji depolama kapasitesinde 6 kat artış öngörüyor ve bu büyümenin yüzde 90'ını bataryalar oluşturuyor. Bununla birlikte üretim kapasitesinin sadece son üç yılda üç kat arttığını ortaya koyuyor. Bu üretimin çok büyük bir kısmını Çin oluşturuyor. Önümüzdeki yıllarda ise batarya üretiminin yüzde 40'ının ABD ve Avrupa Birliği’nden gelmesi bekleniyor.
