Tüketici fiyat endeksi aylık yüzde 1.08, yıllık yüzde 16.19 arttı. Mart ayında fiyatı en çok artan ürün yüzde 61.04 ile karnabahar oldu. Mart 2021'de, endekste kapsanan 415 maddeden, 287 maddenin ortalama fiyatında artış gerçekleşti. En son 2019 yılının Ekim ayında tek haneli sayıları gören yıllık enflasyon o zamandan bu yana çift hanede seyrediyor.

" ALKOLLÜ İÇECEKLER'

TÜFE’de 2021 yılı mart ayında bir önceki aya göre yüzde 1,08, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 3,71, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 16,19 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 13,18 artış gerçekleşti. Yıllık en düşük artış yüzde 2,87 ile alkollü içecekler ve tütün grubunda gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın düşük olduğu diğer ana gruplar sırasıyla, yüzde 7,43 ile giyim ve ayakkabı, yüzde 8,01 ile haberleşme ve yüzde 8,33 ile eğitim oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 24,85 ile ulaştırma, yüzde 23,64 ile ev eşyası ve yüzde 21,49 ile çeşitli mal ve hizmetler oldu.

'MALİYET KÖKENLİ’

Açıklanan enflasyon rakamlarına yönelik değerlendirmelerde bulunan Ekonomist Uğur Civelek , "Türkiye ciddi sıkıntılar yaşıyor ve enflasyonda yükselişe gidiyor. Küresel konjoktörün etkileri var. Üretici fiyatları yüzde 31'i bulmuş. Ciddi bir maliyet kökenli enflasyon var. Talep kökenli değil. Gıda maddesi fiyatlarında ciddi artış var. Türkiye, kuru gerileterek enflasyonu kontrol etmeye çalışıyor. Bir yandan diğer sorunlar karşısında elinden bir şey gelmeyeceğini düşünüyor fakat yanlışlardan da vazgeçemiyor. Ekonomik kriz derinleşecek. İşsizlik ve enflasyon artmış durumda. Günü kurtarmaya çalışıyoruz ama beceremiyoruz" dedi.

'ÜRETMEK ZORUNDAYIZ '

Belli bir düzeyde döviz rezervinin olması gerektiğini aktaran Civelek, " Döviz rezervleri olması gerekir ki dış piyasa karşısında caydırıcı olabilelim. Sorunun kökenine inmeden döviz rezervlerini harcarsanız, hiç bir şeyi kontrol edemeyiz. Bundan sonra kur şoklarına karşı çaresiz kalırsınız. Siyasî tavrımızı ve inatlaşmalarımızı bırakmadığımız sürece seçenek yok. Olası durumda ise iki seçenek var ya batıya teslim olursunuz ve bu bir çözüm değildir. Arjantin gibi her istenileni yapsanız bile yaranamazsınız. Geriye tek şık alıyor. Krizin derinleşmesini dikkate alarak daha korumacı politikalarla bambaşka ve radikal yaklaşımlarla yeni bir kaynak ararsınız. Bunun dışında üzülerek söylüyorum ki baktıkça batıyoruz... Bu ülke insanına güvenerek sorunları çözme kararlılığını sergilemek zorundayız. Batıya teslim olmadan. Yeni bir yaklaşımla dünyada yeni bir sistem oluşturmalıyız ve kaynak yaratmalıyız. Üretmek zorundayız " diye konuştu. Rana Beyza Öztürk /