Doksanına merdiven dayamış Prof.Dr.Veli Lök “Atatürk’ün getirdiği ve yerleştirdiği kurallara şu veya bu şekilde mevcut iktidarlar sahip çıkmadığı için bu noktadayız” di...

Doksanına merdiven dayamış Prof.Dr.Veli Lök “Atatürk’ün getirdiği ve yerleştirdiği kurallara şu veya bu şekilde mevcut iktidarlar sahip çıkmadığı için bu noktadayız” diyor..
Kime sorsanız ondan söz edecektir. Öğrenciler, okul arkadaşları, akademisyenler, siyasetçiler, hastalar, sivil toplum kuruluşlarındaki dostları, bizler, sizler, onlar, binler, yüzbinler. O sadece İzmir’in değil ülkemizin ve dünyanın önde gelen ülkelerinin hocası. Bilimin, barışın, demokrasinin ve insan haklarının yılmaz savunucusu. Prof. Dr. Veli Lök ile “Dünya Barış Günü” için bir kez daha bir araya geldik ve sordum “2019 da manzara nasıl?” “Barış Derneği kurucularındanım. Barış açısından çok kötü durumdayız. Ortadoğu bataklığına dahil olduk. Komşularımızda savaş var, Amerika’nın yaptığı plana bizimkiler uydular. Suriyeli göçmenler dahil olmak üzere ciddi bir sıkıntı içindeyiz.  Barışı savunan arkadaşlarımızın çoğu yine üniversitelerden atıldılar, ya mahkumlar ya da yargılanıyorlar. Mevcut hükümet barış gönüllerine çok sıkıntı yaşatıyor. Atatürk’ün getirdiği ve yerleştirdiği kurallara şu veya bu şekilde mevcut iktidarlar sahip çıkmadığı için bu noktadayız. Manzara gayet olumsuz. Bu arada bugüne kadar hiç anlatmadığım bir anektodu da aktarayım. Barış Derneği’nde özellikle İstanbul’daki davalarda tutuklanmalar oldu ve çok acı günler yaşadık. Bizi de İzmir’de sorguya aldılar. Sıkıyönetim başsavcısı Erol Mavi Türkan Süren ve benim ifadelerimi almak üzere çağırdı. İçerde atom bombalarının ve savaşların insanlara verdiği zararları, neden barış istediğimizi anlattık. Barış Derneği’nin kurucusu olduğumuzu ifade ettik. Kuşadası’ndaki toplantıya katıldığımı söyledim. Başsavcı ifademi yazdı, imzalattı fakat benimle birlikte dışarı çıktı. Ve kulağıma “Ben bu aldığım ifadeden çok üzüldüm” dedi ve ekledi “Bu ifade gerekli yere giderse sizi kesin tutuklarlar. Zaten fırsat arıyorlar, ancak ben sizi çok araştırdım. Sıkıyönetim komutanı sizin için bana üç kere bu adamı içeri al diye yazı yazdı. Sizi incelediğimde gördüm ki yasaya uygun olmayan hiçbir iş yapmıyorsunuz “ Devam etti..”Sizin siyasal bir görüşünüz var onu biliyoruz .Sizin ifadenizi değiştirelim. Barışla ilgili bütün görüşleriniz kalacak sadece iki şey çıkaracağız. Biri derneğin kurucularından olduğunuz diğeri Kuşadası toplantısına katıldığınız. Tekrar girdik içeri. İfade baştan tekrar yazıldı, imzalandı. Türkan ile Erol’un da ifadeleri bu çerçevede düzeltildi,  hapise girmekten kurtulduk. Başsavcı vefat etti geçenlerde. Adam yaşarken bu olayı anlatmak istemedim” Prof. Dr. Veli Lök 1932 Uzundere doğumlu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Akademik kariyerini Ege Üniversitesi’nde yaptı. Ortopedi ve Travmatoloji Profesörü. 1982’de 1402’lik oldu. Üniversiteden uzaklaştırıldı. Danıştay kararıyla daha sonra görevine döndü. 1999’da emekliye ayrıldı. Şu an serbest hekim olarak çalışıyor. Çok sayıda derneğin kurucusu, yine çok sayıda bilimsel yayının ve ödülün sahibi. İlk akla gelenler. Torture dergisinin yayın kurulu üyesi, Ege Ortopedi Ve Travmatoloji Rehabilitasyon Derneği ile Ortadoğu Ve Akdeniz Ortopedi Ve Travmatoloji Derneği kurucu üyesi,Spor Hekimleri Federasyonu Genel Sekreteri, SICOT’un Türkiye ulusal delegesi ,Türk Spor Yaralanmaları Artroskopi Ve Diz Cerrahisi Derneği Kurucu Başkanı, İşkence Görenler Uluslararası Rehabilitasyon Merkezi Konsey Üyesi, Avrupa Biomekanik Derneği Üyesi, Newyork Academy Of Science Üyesi, Nazım Hikmet Vakfı Kurucu Üyesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı Kurucu Üyesi, Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Kurucu Üyesi. Bilses Vakfı İnsan Hakları Ödülü, Akif Şakir Şakar Bilimsel Ödülü, Sevinç Özgüner Barış Demokrasi Ve İnsan Hakları Ödülü, Diyarbakır Tabip Odası Barış Dostluk Ve Demokrasi Ödülü, Inge Genefke Awards Ödülü, Çiğli Belediyesi Barış ve Demokrasi Ödülü ve Karşıyaka Belediyesi İnsan Hakları Ödülü. “Barış konusunda manzara vahim. Ya insan hakları konusunda?” “İnsan hakları konusunu geriye dönük incelediğimizde kadın cinayetlerinin çok arttığını görüyoruz. Bu ülkemiz için çok ayıp. Eskiden işkence ön plandayken şimdi kadın cinayetleri ön planda. İnanılır gibi değil. İnsan hakları derneği ve vakfını kurup bilime dayalı çalışmalar yapmamız hem ülkemiz için hem dünyamız için insan hakları mücadelesinde önemli kazanımlar sağladı..İzmir’de hazırladığımız 76 işkence raporunu 1995 de Güney Afrika’da bizzat  tebliğ ettim. Orada “Bu yaptığınız işler Birleşmiş Milletler için bir yol haritası olsun, bu yöntemin uluslararası geçerli bir protokolünü hazırlayalım” dediler.1996 da Adana’daki Türk Tabipler Birliği toplantısında ilk adım atıldı.1999 ağustosunda da “ İstanbul Protokolü” hayata geçti. Protokol takdim konuşmasını yine ben yaptım ve BM Genel Sekreteri özellikle teşekkür etti. Bu rehber 2000 yılında Birleşmiş Milletler Belgesi olarak kabul edildi. İşkencenin tanımını yapan ve belgelenmesi için BM tarafından onaylanan ilk uluslararası kılavuzdur. İşkence konusunda  ilk defa bundan iki ay önce bir vaka geldi, uzun yıllardan sonra. Korkunç işkenceler yaşamış ülkemizde1500 hakim ve savcı,  5000 hekim eğitim gördü. Artık raporlar İstanbul protokolüne göre veriliyor. Bu işin öncü ülkesi Türkiye, şehir İzmir”   Prof. Dr. Veli Lök muayenehanesinde haftanın üç günü hastalarına bakıyor . Muayene hizmetleri 1. ve 2. katta verilmekte, diğer iki katta arşiv ve kütüphane yer almakta. Kütüphanede 1964 yılından itibaren uluslararası ve ulusal ortopedi literatürü bulunmakta, kitap ve dergilerden diğer doktorlar da yararlanabilmekte. Muayenehanede poliklinik hizmeti dışında, zemin katta bulunan alçı odasında her türlü alçı uygulaması yapılmakta, sterilizasyon ortamı sağlanmış ayrı bir odada eklem içi iğneler yapılmakta. Her zaman yenilikleri takip eden Lök şok dalga tedavisini de uygulayan hekimler arasında. Veli Hoca’ya bu kez neden ortopedi uzmanlığını seçtiğini ve neden solcu olduğunu soruyorum. “Benim okumamı sağlayan bir köylü çocuğu olan babamdır. 1. Dünya Savaşı sırasında askerde olan babama komutanı “Sen okusaydın çok büyük adam olurdun, oğlun olursa mutlaka okut” demiş. Ekonomik durumu iyi olmayan babam çekti beni kenara “ “Gerekirse hammallık yapacağım, seni okutacağım” dedi. Doktor hatta cerrah olmamı sağlayan da babamdır. Operatör diyemezdi “imparator olacaksın “derdi. Üniversite sonrası önce  genel cerrahiye girdim ama hocayla anlaşmam mümkün değildi. Sonra ortopedi olayı oldu. Aslında iyi de oldu çocukluğumda marangozluğum ve el becerim vardı. Solculuğa gelince çok kıymetli dürüst Atatürkçü bir abim vardı. Abimden hümanizmayı, ilericiliği öğrendim. Ve ortaokul 2.sınıfta Necla hanım diye bir Türkçe öğretmenimiz derslerde Nazım Hikmet’in şiirlerini okurdu. O şiirler öyle hoşuma giderdi ki. O kadar etkilendim yani. Solculuk olayım orda başlıyor. 1953 de ilk öğrenci değişimi nedeniyle Yugoslavya’nın kuzeyinde bir kente gittik, orada sosyalizmi de gördük.1960 ihtilalinden sonra sağlanan özgürlükler ve Türkiye İşçi Partisi’nin kurulması sonucu sosyalist olduk” Prof. Dr. Veli Lök yaz kış yüzen biri. İyi keman çalar hatta askerdeyken Zeki Müren’in arkasında keman çalmışlığı var.Yorgunluğunu uzanarak kitap,dergi ve gazete okuyarak atıyor.Kızı Olcay hekim, oğlu Alpay makine mühendisi.Üç torunu var hepsi meslek olarak işletmeciliği seçmiş. Veli Hoca “Halkın takımı” Beşiktaş sevdalısı.