Bir aile bir kadın ve yitip giden hayatlar

Üç çocuk; annesi, babası ve babasının sevgilisi ile aynı evde yaşıyor. Evet, yanlışlarla dolu bu cümle ne y...

Abone Ol
Üç çocuk; annesi, babası ve babasının sevgilisi ile aynı evde yaşıyor. Evet, yanlışlarla dolu bu cümle ne yazık ki gerçek. Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programı ile gündeme geldi bu olay. Belki bilenler, görenler vardır ama görmeyenler için ben kısaca anlatmak istiyorum durumu. Milyonları şaşkınlıkla ekrana kilitleyen ve ülke gündemine oturan hikaye, bir kadının programa çıkıp 19 yaşındaki kızını aradığını söylemesi ile başladı. Kızının evli ve 3 çocuklu bir adamla yaşadığını belirten anne yardım istedi. Programa bağlanan adam(!) ise bu durumu doğruladı. Ayrıca bahsi geçen kızın sevgilisi olduğunu, nikahlı eşi ile birlikte aynı evde yaşadıklarını söyledi. Birbirlerine sevdalı olduklarını dile getiren adamın sözleri üstüne “böyle sevdanın Allah belasını versin” diyen program sunucusunu aldırmayan genç kız ise sevgilisinin eşi ile kardeş gibi olduklarını söyleyeyerek yasak aşkının arkasında durdu. Program sunucusu, eşinden ayrılması için her türlü desteği vereceğini ona ve çocuklarına yeni bir hayat kurabileceğini söyledi. Canlı yayına bağlanan birçok kişi de maddi destek verme sözü verdi. Türkiye'nin desteğini arkasına alan üç çocuk annesi "Ne olursa olsun eşimden boşanmayacağım, nikahımı vermeyeceğim" dedi. Kendince eşini ve sevgilisini cezalandırdığını zanneden kadın bu hikayede intikam aldığını zannediyor olabilir ama bu olayda yitip giden hayatlar var. Sen annesin. O üç çocuk sırf senin inadın yüzünden babalarını başka bir kadınla aynı odaya girerken görüyor. Senin eşine gelen kadın kendine o kadar değer vermiyor ki bir adamı karısından çalmayı marifet bilip başından beri kendisi için kurulmamış bir hayatın içinde kendine yer bulmaya çalışıyor. Eşin kendisini paylaşılmaz zannederken karman çorman bir hayatın içinde aidiyet duygusu sıfır bir şekilde onursuzca yaşıyor. Ve sen belki de başka bir adamla çok mutlu olabilecekken seni sevmeyen bir adama duyduğun öfke ve hırsla gençliğini heba ediyorsun. Ne yazık ki psikolojin gittikçe bozulacak ve acısını evlatlarının karşısında devamlı öfkeli duran bir kadın olarak çıkaracaksın. Bir kadını böyle bir adamın yanında tutan tek şey korkudur. Öyle bağlanıyorsunuz ki evlerinize, öyle sarılıyorsunuz ki evlatlarınıza her şeyden önce kadın olduğunuzu unutuyorsunuz ve o evden çıkarsanız kendi ayaklarınızın üzerinde duramayacağınızı düşünüp kendinize böyle hayatları reva görüyorsunuz. Sen kendine değer vermezsen karşındaki sana ne kadar değer verir ki? Bir kadının özgüveni en büyük zenginliğidir. Kendinize güvenin, güvenin ki böyle çirkinliklerin içinde ne siz bulunun ne de evlatlarınızda kapanmayacak yaralar açın…