İngiltere'de yaşayan bir kadın, 17 yıl önce attığı küçük ama anlamlı bir adım sayesinde bir başkasının hayatına dokundu. Yıllar önce kan bağışı yaparken aynı zamanda kemik iliği ve kök hücre bağışı yapmayı kabul eden kadın, bir sabah gelen sıradan bir e-posta ile büyük bir sürprizle karşılaştı. NHS’den gelen mesajda şöyle yazıyordu: "Bir hasta için potansiyel eşleşme olduğunuz görüldü." Bu e-posta, kadının yıllar önce yaptığı bağışın bir hayatı kurtarmaya giden yolun başlangıcı olduğunu haber veriyordu.
17 Yıl Sonra Gelen Haber: Hayat Değiştirici Bir Fırsat
İlk bakışta sıradan bir e-posta gibi görünen bu mesaj, kadının hayatını tamamen değiştirdi. "Aman Tanrım!" diyerek şaşkınlık içinde kaldı. 17 yıl boyunca aklında olmayan bir olasılık birdenbire gerçeğe dönüşüyordu. Kadın, bağışçı kaydına girerken hiçbir zaman böyle bir anın hayalini kurmamıştı, ancak şimdi bir hastaya gerçek anlamda yardım etme fırsatı doğmuştu.
Kadın, kök hücre bağışçısı olma kararını, 2020 yılında doğum yaptığı oğlu Damian'ın sağlık sorunları sırasında yaşadığı zorlu süreçle ilişkilendiriyor. Acil sezaryenle dünyaya gelen oğlu, doğum sırasında ciddi bir kan kaybı yaşamıştı. Bu travmatik deneyim, kadına hayatta olmanın ve birine yardım etmenin ne kadar kıymetli olduğunu öğretti.
Bağış Kararının Arkasında Bir Hikaye: Azaylia ve Kök Hücre Bağışı
Kadın, kök hücre bağışçılığına kaydolmaya karar verirken, aynı zamanda İngiltere’de lösemiyle mücadele eden bir bebek olan Azaylia Cain’in hikayesini sosyal medyada takip ediyordu. Azaylia, sekiz haftalıkken akut miyeloid lösemi teşhisi almış ve kök hücre nakline ihtiyaç duymuştu. Etnik kökeni nedeniyle bağışçı bulma şansı oldukça düşük olan Azaylia için, kadının bağışçı olmaya karar vermesi bir dönüm noktasıydı.
O sırada, kadının aklına kendi oğlu Damian geldi ve kendisi de başkalarına yardım etmenin bir yolunu arayarak yeniden kök hücre bağışçılığına kaydoldu. Zamanla, binlerce donörün yer aldığı büyük bir veri tabanının parçası haline geldi. Temmuz ayında aldığı e-posta ise beklediği o müjdeli haberi içeriyordu: Gerçek bir hasta ile tam uyumlu bir eşleşme sağlanmıştı.
Bağış Süreci: Bir “Mini Tatil” Gibiydi
Bağış süreci, kadının beklentilerinin çok ötesindeydi. Londra’daki hastaneye giderek iki gün boyunca 10 saat süren bağış seanslarına katıldı. "Bu süreç, aslında bir mini tatil gibiydi," diyor kadın. Otelde kaldı, güzel yemekler yedi ve bağış işlemleri sırasında kendini oldukça rahat hissetti. “İlk iğne dışında hiç acı hissetmedim. Kitap okudum, hayaller kurdum. Hatta kan vermek gibi bir şeydi, pek bir fark yoktu,” diye ekliyor.
Bağış sonrasında hissettiği duygu tarif edilemezdi. "Hiç tanımadığım birine yardım etmek, hayatımda yaptığım en anlamlı şeydi," diyor. Kendi hayatındaki zorluklar, ona başkalarına yardım etmenin ne kadar önemli olduğunu öğrettiyse de, bu bağış, ona özverinin gerçek anlamını bir kez daha gösterdi.
Bağışçılar İçin Daha Fazla İhtiyaç: Her 20 Dakikada Bir Yeni Bağışçı
NHS, her 20 dakikada bir yeni bir bağışçıya ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor. Özellikle Siyah ve Asya kökenli bireylerin bağışçı listelerinde yeterince temsil edilmediği, bu nedenle uyumlu bağışçı bulma şansının daha da azaldığı vurgulanıyor. Kadın da bu noktada çevresindekileri bağışçı olmaya çağırıyor.
“Ne kadar çok kişi bağışçı olursa, tedavi için umuda tutunan hastaların eşleşme şansı da o kadar artar. Bağış yapmanın bu kadar değerli bir şey olduğunu artık daha iyi anlıyorum,” diyor.
İki Yıl Sonra Tanışma Hayali
Şu an için bağışçı ve alıcı arasında anonim bir iletişim olsa da, iki yıl içinde her ikisi de isterse yüz yüze tanışabilecek. Kadın, bu anı hayatının en özel anlarından biri olarak hayal ediyor ve bir gün hayatını kurtardığı kişiyle tanışmayı umut ediyor.
(Sözcü)