Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) uygulamaya soktuğu bankacılık sektörüne ait finansal verilerin Türkiye coğrafyası üzerinde dağılımını gösteren ''FİNTÜRK’te (Finansal Türkiye Haritası) yer alan verilere göre, haziran ayı itibarıyla Mart 2020 sonuna kıyasla toplam bireysel krediler (kredi kartları dahil) yüzde 11.8 artarak 700.4 milyar lirayı aştı. Bireysel kredilerin uzun vadede bir krize götüreceğini söyleyen CHP Balçova Meclis Üyesi ve Mali Müşavir Yunus Çankal “Süreç bir krize götürür. Gidişat o yönde. Ekonomide bir durgunluk ve kötüye gidiş var. Bunun için hiç başarılı olunamıyor. Bu pandemi sürecinde işsizlik çok arttı. Ekonomik faktörler nedeniyle sektörler olumsuz etkileniyor” dedi.

‘BORÇ SORUNU ARTIYOR’

Firmaların ve bireylerin ekonomik dengelerde bir şekilde borcu olduğunu ve konut nedeniyle özellikle alınan krediler olduğunu belirten Çankal, “Bu firmaların ve bireylerin bir şekilde borçları var. Konut nedeniyle özellikle alınan krediler var. Son bir iki aydır konut ve ikinci el araba satışlarında büyük etkiler var. Toplu taşıma araçlarına binmek istemiyor ve krediye başvuruyorlar. Devlet kredi faizlerini bir ara önemli ölçüde düşürdü. Bu da kredilere yönelimi artırdı. Bir hücum oldu. Ancak bu yöneliş borç sorununu arttırdı. Asıl tehlike kredilerin geriye dönüşünde yani ödeme aşamasında olacaktır” dedi.

’10 YILI TÜKETTİK’

Kaynakların bilinçsiz kullanımına en güzel örneğin bireysel krediler olduğunu belirten Çankal, “Altın ve ev fiyatları yükseliyor. İmkanı olanlar dolar ve altın alıp faizle kar etme yoluna gidiyorlar. Paraları nerede kullanacaksın? Gerçek anlamda kullanılmadığı için kara para oluşuyor. Bu tür eylemlerde, bankadan para çek, hem döviz al bunlar normal ekonomik hareketlenmeler değil. Bizim gibi piyasa hareketlerinin zayıf olduğu ülkelerde olabilecek şeyler. Borçlanma ile ilgili sunumlar hazırlanabilir. Kredi ve ekonomi çok düzgündür. Ama Türkiye’de ekonomi kötüyken bu normal değil. Hayatlarını idame ettirebilmek için borçlanıyorlar. Fakat bu bir yerde tıkanacak sonsuza dek gidemez. Kredi faizlerini yükselterek bunu engelleyebilir. Bu da devletin şuan piyasanın durağanlaşmaması için yapılamıyor. Bankada faizler o kadar düşük ki insanlar altında ve dövizde değerlendirmek istiyorlar. İnsanlar bir makine için bir üretim için alıyorsa yatırım kredisi olur. Fakat bireysel kredi çekiyorsa ülkede ekonomik çıkmaz sinyalleri veriliyor demektir. Çalışıp kazanmadığımız 10 yılın parasını şimdiden yemiş oluyoruz. Bu anlamda kendi ekonomimiz bizler için hassas bir dengede” diye konuştu. Rana Beyza Öztürk / Özel Haber