İREM KAYA-EGE TELGRAF-Ege Telgraf TV’de yayınlanan “Hayatın İçinden” programında tiyatro sanatçısı ve yazar Utku Erişik, Türkiye'nin ilk operası olan Özsoy’u anlattı. Eserin tarihi, Atatürk’ün sanata bakışı ve Ahmet Adnan Saygun’un katkılarını dile getiren Erişik, sözlerine Atatürk’ün sanata verdiği önemi anlatarak başladı. Mustafa Kemal Atatürk’ün Sofya’da görev yaparken izlediği Bulgar operasından çok etkilendiğini söyleyen Erişik, “İkinci perde sırasında sessizliğe bürünüyor. Yanındakilere ‘Bunlar daha yeni bağımsızlıklarını kazandı. Hangi ara böyle bir opera kurdular?’ diyor. O sırada anlıyor ki bir milletin tam bağımsızlığı ancak sanatla mümkün olabilir” diyerek Atatürk’ün sanata bakışını aktardı.

E R İ Ş İ K1

ÖZSOY OPERASI’NIN DOĞUŞU

“1934 yılında İran Şahı Rıza Pehlevi’nin Türkiye ziyareti öncesinde Atatürk’ün bizzat talimatıyla Özsoy Operası'nın hazırlanmasına karar veriliyor” diyen Erişik, “Opera için ancak sadece 20 gün gibi kısa bir süre var. Ve bu süreç bir mucizeye dönüşüyor. Mustafa Kemal Paşa, ‘Bu kez farklı bir şey yapacağız. Şah Rıza Pehlevi geldiğinde ona bir opera izleyeceğiz’ dedi. Liberettosu Münir Hayri Egeli yazdı. O da ‘Paşam 20 günümüz kaldı’ deyince Atatürk, ‘Çok çalışacağız ve kesinlikle yapacağız’ dedi.” O dönemde Ahmet Adnan Saygun 27 yaşında bir genç besteciydi. Atatürk ona inandı ve görev verdi. Bugün gençlere fırsat verilmesi gerektiğini söylüyoruz ya, işte o zaman Adnan Saygun’a bu fırsat verilmiş. Saygun, 20 gün içinde bu eseri besteledi” diye vurguladı.

E R İ Ş İ K3

SADECE SANAT BAŞARISI DEĞİL, DEVRİM HAREKETİDİR”

Opera sahnesinde görev alan sanatçıların da dikkat çekici olduğunu vurgulayan Erişik,  “Operanın ana kadrosunda tecrübeli sanatçılar yoktu. Ama bu gençler inanılmaz bir performansla o gece sahneye çıktılar. Cumhuriyet heyecanı zaten sokaklara sinmişti. Eserin sahnelenmesi sonrasında Atatürk bu başarıyı sık sık örnek gösteriyordu. ‘Bir işi yetiştiremeyiz’ dediklerinde Atatürk şöyle yanıt verirdi: ‘Biz 20 günde opera yapmış ve sahnelemiş bir milletiz. Yeter ki inanalım.’ Bu sadece bir sanat başarısı değil, aynı zamanda bir devrim hareketidir” dedi.

Netflix’ten bir ilk: Yapay zeka destekli dizilerle geleceği şekillendirecek! Netflix’ten bir ilk: Yapay zeka destekli dizilerle geleceği şekillendirecek!

“BİLET GELİRİYLE KÜTÜPHANE KURDULAR”

Ahmed Adnan Saygun’un sanat alanında köklü bir gelenekten geldiğini vurgulayan Erişik, Saygun’un babası Mehmet Celalettin Bey’in İzmir Milli Kütüphanesi’ni kurduğu sürede çok saba sarf ettiğini aktardı. O dönem sessiz filmlerde piyana çalan 13 yaşındaki çocuğun Adnan Saygun olduğunu aktaran Erişik, “İşte o çocuk yıllar sonra Özsoy Operası’nı besteledi. Milli Kütüphane ise, Yunan işgali sırasında ‘Şehir Kütüphanesi’ne dönüştürülmek zorunda kaldı. Milli kelimesi söktürüldü Ama 9 Eylül 1922’de İzmir kurtarılınca, tekrar o merdivene çıkıp tabelaya ‘Milliyi geri takan da Ahmet Adnan Saygun’un ta kendisi” diye anlattı.

“OPERAYLA BİR MESAJ VERDİ”

19 Haziran 1934’te sahnelenen Özsoy Operası’nda ki semboller tarihsel derinlik taşıyor diyerek karakterleri vurgulayan Erişik, “Tur ve İrac karakterleri Türk ve İran halklarının sembolü olarak sunuluyor. Operanın final sahnesinde ‘Tur nerede?’ denince herkes Atatürk’ü, ‘İran nerede?’ denince ise Şah Rıza Pehlevi’yi gösteriyor. Şah ayağa kalkıp Atatürk’e sarılıyor ve ‘Kardeşim’ diyor. Bu sahneyle hem tarih hem sanat yazılıyor. Mustafa Kemal bir saray yaptırmak yerine Özsoy Operası'nı yaptırdı. Çünkü itibar sanatla sağlanıyor. Mustafa Kemal Atatürk operayla bir mesaj verdi; ‘Bizim de köklü bir kültürümüz var’” diyerek sözlerini tamamladı.

Muhabir: İrem Kaya