Büyük Birlik Partisi İzmir eski İl Başkanı Ahmet Bereket Ege Telgraf Web TV’nin canlı yayın konuğu olarak 25 Mart tarihinde geçirdiği helikopter kazasında yaşamını yitiren Muhsin Yazıcıoğlu ve kazayla ilgili davayla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. BBP kadrolarının bugün Türkiye’nin önemli kademelerinde olduğunu aktaran BBP Eski İl Başkanı Bereket, “Her hangi bir koltukta oturan herkes bu sayede oturuyor. Hadi eskiden milletvekilimiz yoktu, bugün vekilimizde var, külliyede de varız, partide de varız. 11 yıl oldu, artık bunu aydınlatmak boynumuzun borcudur” diyor.

‘ONUN KADAR ÇALIŞMIYORDUK’

Açıklamalarında Yazıcıoğlu’nun 25 Mart 2009’da vefat ettiğini ve o tarihte kendisinin de il başkanlığı görevini yürüttüğünü hatırlatan Bereket, “O tarihlerde, Muhsin Başkanı yolunda yürüdüğünü iddia eden bizler, O’nun kadar çalışıyor muyduk, çalıştık mı? Hayır çalışmıyorduk. Bizim yapmamız gerekenleri de kendisi yapıyordu. Biz partinin diğer dinamikleri başka şahsi işlerini yoluna koymaya çalışırken. Cennet Mekan helikoptere binip o mitingden bu mitinge koşturuyordu. Saat 3 civarıydı helikopterin düştüğüne dair bize haber geldiğinde. Ki daha sonra olayın böyle olmadığını hep birlikte gördük. Biz bu haberi aldıktan sonra şok olduk. Biz bu süreçten sonra kendimizi toplayamadık. Çünkü kaybettiğimiz sadece Büyük Birlik Partisi’nin lideri değil tüm Türk- İslam coğrafyasının lider kabul edip bel bağladığı bir liderdi. Olayın ayrıntıları da ortaya çıktıkça bizim verdiğimiz tepkiler de değişti” dedi.

‘ÜST KADEMEDEN TUTUKLANAN YOK’

Eğer yaşanan bir olayın nasıl cereyan ettiğini devlet yetkilileri ortaya çıkarmazsa, insanlar bununla ilgili komplo teorileri üretir diyen Eski İl Başkanı, Yazıcıoğlu’nun ölümünün kendi açılarından net olduğunu ancak hukuken verilmiş kararlar bağlamında bir arpa boyu yol kat edilemediğini aktardı. Bereket, “Son olarak üst düzey bürokratlara soruşturma izni verildi. Ancak 11 yıldır her mahkemede olduğu gibi bu da ertelendi. Tutuklanan, cezaevine giren, ya da fail budur denip kamuoyunun önüne çıkarılan da yok. Baktığımızda helikopterden parçaları söken kişilere sadece hırsızlık soruşturması açıldı. Fakat aynı kişiler, 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanımızın kaldığı otele saldırmışlardı. Bu davada FETÖ ile bizim davamızda ise hırsızlıkla yargılanıyorlar. Yani üst düzey bürokrat anlamında tutuklanan, soruşturma geçiren kimse yok” ifadelerini kullandı.

‘ÇOĞU SUİKAST AYDINLANIR’

Uçak kazasından sonra dönemin Abdullah Gül’e bir takım gizli kayıtların gittiğini bu nedenle suikast ihtimalini değerlendirmeye alıp Gül’ün ‘Parçaları keçiler mi söktü?’ diye sorduğunu iddia eden Ahmet Bereket, “O beyanlar internette duruyor. Hayır, keçiler sökmedi, bunun emrini verenler de uygulayanlar da ortada. Bu helikopter parçalarını neden söktünüz dendiğinde, ‘hatıra olsun diye aldık’ diyecek kadar hain insanlar. Şehadetten sonra Pennysylvania’daki terör örgütünün başının, kanalında ‘Alperenler ve Liyakat’ adlı bir konuşması var. Orada ‘Hizmet etmezseniz böyle kandırılırsınız. Perşembe günü ölürsünüz, Cuma günü cesedinizi bulursunuz’ gibi haince açıklamaları var. Muhsin Başkan bir siyasi lider, ancak baktığımızda uçağı kullanan kişi, Kaya İstektepe de vefat etti. Yine bir basın şehidimiz var. İsmail Güneş basın şehidi, ekmeğinin peşinde olan bir gazeteci öldü. Bu suikast aydınlatıldığında sadece bizim cenahımızda değil geçmişte yapılan pek çok suikast aydınlanacaktır. Bahriye Üçok, Uğur Mumcu ve Turgut Özal gibi kişilerin nasıl öldürüldüğü de aydınlanmış olacak” diye konuştu.

‘KARADA ÖLDÜREMEDİLER’

Muhsin Yazıcıoğlu’nun daha önce de helikopterle seyahat ettiğini ancak seçim çalışmaları kapsamında ilk kez böyle bir ulaşım aracı kullandıklarını ifade eden Bereket, “Çünkü bizim Muhsin Yazıcıoğlu’nu ya da diğer parti neferlerimizi helikoptere bindirecek hiçbir zaman paramız olmadı. İzmir’e geldiğinde yemek yediremeden gönderdiğimiz zamanlar oldu. Zeytin, peynir yiyen bir liderdi kendisi, halktan biriydi. İyi ki de hiç paramız olmamış çünkü şehit olduktan sonra helikoptere bindirmeye vesile olan partili arkadaşlarımız dahi töhmet altında kaldı. Başkanımıza 17 kere suikast girişimi yapıldı düşünebiliyor musunuz? Eşinin kullandığı araçta Muhsin Başkan var diye düşünüp şarampole yuvarlamak üzere sıkıştıranlar dahi oldu. Birini öldürmek istediğinizde en kolay yol trafik kazası gibi göstermek biliyorsunuz. Karada öldüremediler, Eşref Bitlis Paşa gibi havada öldürdüler en sonunda. Yoksa o yine de o kaostan da çıkardı” şeklinde konuştu.

‘GENEL BAŞKAN KATILMAZKEN…’

BBP camiasına da eleştiri getiren Bereket, kendisi de dahil olmak üzere tüm kadronun bulunduğu yere Yazıcıoğlu ismiyle geldiğini vurgulayarak “Partinin genel başkanlık makamında oturan Sayın Mustafa Destici’den başlayarak söylemek gerekirse biz de dahil olmak üzere herkes bir yerlere Muhsin Yazıcıoğlu ismiyle geldi. Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Atilla Sertel, bu cinayetin araştırılmasıyla ilgili bir meclis oturumu talep etti. Ancak ne yazık ki BBP Genel Başkanı Mustafa Destici bununla ilgili oylamaya katılmadı. Yine Muhsin Başkan ile yol arkadaşlığı yapan, Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan, sonrasında AK Parti’den Ordu milletvekili seçilen kişi o kürsüde söz aldı ve Sertel’e Yazıcıoğlu’nun siyasi mirası üzerinden siyaset yapma suçlaması yöneltti. Ki Sertel, bu suikastı araştıralım ki sonra olabileceklerin önüne geçelim diyor. 2009’dan beri devletin itibarı karlar altında diyoruz biz. Muhsin Yazıcıoğlu sadece BBP Genel Başkanı değildi, Türkiye’nin seçilmiş bir milletvekiliydi. Yani olayı aydınlatmak, o gün mecliste bulunan bölücülerin siyasi partilileri hariç hepsinin vazifesi. Yani benim partimin genel başkanı bile bu oylamaya girmemişken sonrakilerden çok da fazla bir şey bekleyemeyiz” dedi.

‘BOYNUMUZUN BORCUDUR’

BBP kadrolarının bugün Türkiye’nin önemli kademelerinde olduğunu aktaran BBP Eski İl Başkanı Bereket, şunları söyledi: “Bugün Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı sıfatına sahip, bir siyasi partinin grup başkan vekili ve meclis sözcülüğünde bulunan, yine külliyede Sayın Cumhurbaşkanı’nın atadığı, yine parti başkanlığı yapan, milletvekili olmuş birçok kişi var. Ve bunlar Yazıcıoğlu bizim abimiz, yoldaşımız, liderimiz diyen kişiler. Yani külliyede varız, mecliste varız. Bundan sonra her kademede Rahmetli Muhsin Başkan’ın yol arkadaşları var. Ama konuşmuyorlar. Konuşamazlar çünkü böyle bir durumda herkes sıfatını, koltuğunu kaybeder. Muhsin Başkan gerçek dava adamlarının ismi okunduğunda alkışlananlar değil gecenin soğuk ayazında afiş asanlar olduğunu söylerdi. Gerçek dava adamı istediğimizde, Mehmet Karanfil, Nejat Sümbül, Mehmet Özcan’a bakacağız. Çünkü biz alkışları alırken gece soğukta afiş asanlardı bu arkadaşlarımız. Her hangi bir koltukta oturan herkes bu sayede oturuyor. Hadi eskiden milletvekilimiz yoktu, bugün vekilimizde var, külliyede de varız, partide de varız. 11 yıl oldu, artık bunu aydınlatmak boynumuzun borcudur.”

‘VEFA SEMT ADI DEĞİL’

Vefatından bu yana Yazıcıoğlu’nun ailesinin kimseden hiçbir maddi beklentiye girmediğini söyleyen Ahmet Bereket, “Yenge Hanım’ın maddi anlamda hiçbir beklentisi olmadı, olmaz da kalanlardan. Çünkü zaten kendi ailesi Türk siyasi yaşamında geçmişi olan kişilerden. Bizden zaman zaman manevi istekleri olabilir, Yenge Hanım’ın dönem dönem bana da kızmışlığı, çıkış yapmışlığı vardı. Haklılar da çünkü biz liderimizi kaybettik evet ancak bu insanlar babalarını, eşlerini kaybetti. Biz onlara vefa göstermeliyiz. Muhsin Başkan’ın dediği gibi ‘Vefa’ İstanbul’da bir semt adı olmamalı sadece” diye konuştu. Feyaz Tatar / Özel Haber