Türkiye’de seçim takvimi günden güne yaklaşıyor, siyaset dünyasında hareketli günler yaşanıyor. 2022 yılının son ayında mevcut siyasi tabloyu değerlendiren siyaset bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, ülkenin önümüzdeki iki yılda seçim atmosferi içinde olacağını hatırlattı. Ekonomik hamlelerin genel seçim sürecinde büyük bir etkisi olacağının da altını çizen Prof. Dr. Tosun, yereldeki siyasi faaliyetler hakkında da uyarılarda bulundu. Siyasi seçimlerde ekonominin önemli bir belirleyici olduğunun altını çizerek açıklamalara başlayan Tosun, “Ekonominin mevcut durumuna bakıldığında hala kriz ortamın devam ettiğini söylemek mümkün. Bu krizin şiddetlenip seçmen tarafından hissedilmeye başlanılmasından bugüne hem genel siyaset hem de kişilerin özel anlamda parti tercihleri bir hayli etkilendi. Çünkü Türkiye’de insanlar, ideolojik ya da partizan seçmen olmadığı takdirde, bir partiye yönelik tercihini ekonomik performansa bakarak belirliyor. Gözlemlediğimiz tabloda krizin de etkisiyle iktidara ilişkin negatif bir algı oluştuğunu söyleyebiliriz. Bu da araştırma sonuçlarına yansıyor. Bundan 3 ila 4 ay öncesiyle bugünü değerlendirdiğimizde AK Parti’nin oylarında birkaç puanlık bir artış gözlemliyoruz. Bu artışın temel nedeni de iktidarın önümüzdeki sürece ilişkin ortaya attığı ekonomik vaatler ve atılan birtakım somut adımlar. TOKİ projelerinden tutun da Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) beklentisine, çeşitli vergilerin cezalarında yapılan indirimden aflara kadar açıklanan veriler tabloya yansıdı. Asgari ücret ile ilgili açıklanacak rakam da bir miktar etki yaratacak. Bir ila iki tane somut uygulama var, geri kalanları önümüzdeki günlerde açıklanacak gibi görünüyor. AK Parti oylarında gözlemlenen sınırlı artışı ağırlıklı olarak yarına hitap edebilecek adımları seçmenin bugünden satın alması olarak okuyabiliriz” dedi. KARARSIZLAR’ VURGUSU Ekonominin hangi seçmen üzerinde belirleyici olduğunun da değerlendirmesini yapan siyaset bilimci Prof. Dr. Tosun, “Özellikle iktidar partisinden desteğini çekmekte olan seçmen kitlesi üzerinde ekonominin belirleyici olduğunu söyleyebilirim. Araştırmalar sonucunda bu kitlenin önemli bir kısmı ‘kararsız’ olarak adlandırılıyor. Muhalefet cephesinden bakıldığında ise cumhurbaşkanı adaylığı gerekse milletvekilliği seçimi noktasında iktidardan bir adım önde oldukları görülüyor. Ancak geriye kalan 5 ila 6 aylık bir süreç de söz konusu. Bu ekonomik performans karşısında muhalefetin ‘Neden iktidar değişimi yönünde seçmen tercihte bulunmalı?’ sorusunun cevabını çok iyi yanıtlaması gerekiyor. Kararsız, bir seçimden diğer seçime parti tercihini değiştiren seçmen genellikle oy verme davranışında ideolojik ve partizanca davranmıyor. Gerek iktidarların yakın dönemdeki performanslarını gerekse iktidara gelmeleri durumunda muhalefetin nasıl bir performans sergileyeceğini zihninde ölçüp tartıyor ve ona göre sandıkta oy veriyor. Fakat yine altını çizmeliyim ki ekonomik krizin sürmesi noktasında iktidarın vaatlerini satın alan birkaç puanlık seçmen dışında henüz etkileyici bir geri dönüş yok. Bu, mevcut kararsız kitlenin kitlesel anlamda muhalefete geçtiği anlamına da gelmiyor. Ne yazık ki o kararsız orta blok günden güne genişliyor. Bu anlamda seçimin kaderini popülist ekonomi politikalarına alacağı tavırlar ile popülist seçmen belirleyecek. Ancak bu zamana kadar ki ekonomik kriz ve 20 yıllık iktidar yorgunluğu ile bu seçmeni AK Parti’ye döndürmek hiç kolay değil” ifadelerini kullandı. Muhalefet ve 6’lı masanın gidişatına ilişkin de gözlemlerini paylaşan Tosun, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerisi, CHP’nin açıkladığı İkinci Yüzyıl Vizyon Belgesi ve önümüzdeki ay da ülkenin sorunlarına ilişkin çalışmalarının raporunu sunacaklar. Bu rapor da güçlü çıktığı takdirde seçmen yüzünü daha fazla 6’lı masaya yöneltebilir” açıklamalarında bulundu. ‘İRADE GASPI’ UYARISI Genel seçimin çalışmaları yerelden de geçiyor. Siyasi partilerin yereldeki temsilcilerine de süreçle ilgili uyarılarda bulunan Prof. Dr. Tosun, “Demokratik bir yol izlenmeli” dedi. Tosun, “Siyasi partilerin yerel teşkilatlarının yönetimleri sadece il ya da ilçe başkanlarından oluşmuyor. Onlar kolektif bir ekip. Dolayısıyla il ya da ilçe başkanının görevden aday adaylığı için ayrılması teşkilatların performanslarını çok büyük ölçüde etkilemez. Fakat bu tür ayrılmaların ortaya çıkması durumunda yerine atanacak ya da seçilecek isimlerin seçmen nebzindeki kredibilitesi önemli. Uygulamalar şunu gösteriyor ki bu tür yöneticilerin teşkilat başından ayrılması durumunda o teşkilatın ya da yönetimin içinde olmayıp dışarıdan yapılan atamalarda hem profesyonel particiler hem de sade seçmenler olumsuz bir tavır alabiliyor. Demokratik sürecin işletilmemesi ya da dışarıdan yapılan atamaları kendi iradelerinin gaspı olarak yorumluyorlar. İrade gaspına izin verilmediği takdirde teşkilatlarda ayrılmalar etkili olmayacaktır. Aksi durum dengeleri etkileyecektir” diye konuştu. YAĞMUR DAŞTAN / ÖZEL HABER