Çevre ve iklim sorunları uzun zamandır hem Türkiye'nin hem dünyanın gündeminden düşmüyor. Bir yandan artan sıcaklıklar su kaybına neden olurken diğer yandan yeniden orman yangınları kapımızı mı çalıyor sorusu akılları karıştırdı. İklim değişimi ise adeta günlük hayatımızı etkiler hale geldi. Bir yandan sürdürülebilir kaynaklar olmadığı içi dünyada yaşanan iklimsel değişimler,  sel ve yangın gibi sorunlar bitmiyorken diğer yandan artan sıcaklıkla ormanlar tehlikede mi sorusu uzmanlar tarafından mercek altına alındı. 

'ASIL SORUN SU'

Konuyla ilgili olarak açıklamalarda bulunan ve su problemine dair konuşan 9 Eylül Üniversitesi DEÜ Çevresel Yerbilimleri Anabilim Dalı Başkanı ve Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Eğer kışın çok soğuk geçerse, yazın sıcak geçecek anlamına gelir. Şu an bunu yaşıyoruz zaten. Bu beklediğimiz bir sonuç. Gerçek problem ise su. İzmir’in ana su kaynağı Tahtalı Barajı’nda geçtiğimiz yıl yüzde 72’lik bir doluluk oranı varken, bu yıl yüzde 62’ye düştü. Hızlı bir düşüş. Sanırım 2008’deki gibi Tahtalı Barajı’nın dibini görebiliriz" uyarısında bulundu.

'ORMANLARA DİKKAT'

Diğer yandan artan sıcaklıkların orman yangınlarını tetikleyeceğini vurgulayan Yaşar, "İkinci büyük sorun ise orman yangınları. Yangınlar sıcaklıkla doğru orantılı. Bu yıl çok soğuk bir Mart ayı geçirdik. Şu anda da hava çok ısındı. Orman yangınları açısından tehlike çanlarının çaldığını gösteriyor bizlere. Ormanlarımıza çok dikkat etmeliyiz. Bu tür sıcak dönemlerde yangın başladığı zaman engellenmesi kolay olmuyor, ardından acı kayıplar veriyoruz" açıklamalarında bulundu.

'ORTAK AKILLA ÇÖZÜLMELİ '

İklim değişiminin geri dönülmez sonuçlar doğuracağını ifade eden Sosyal İklim Derneği Başkanı Oğuz Ergen, “Türkiye üzerine düşen yağışlardan faydalanma konusunda birçok ülkeye göre geride kalıyor. Binalarımızı, tarım alanlarımızı ve altyapımızı yağışlardan maksimum düzeyde faydalanacak şekilde planlamamız gerekiyor. Yangınlar ve su problemi ülkemizde gördüklerimiz kadarı. Bazı bölgelerde su kıtlıkları, aşırı hava olayları, kuraklık ve çölleşme gibi sorunlar da iklim krizinin kötü etkileri olarak kendini göstermeye başladı. Dünyada bu değişimin sonuçları karşımıza çıkıyor ve çıkmaya devam edecek. Yapılan araştırmalara göre 2100 yılına gelindiğinde denizler yarım metre kadar yükselmiş olacak. Bu İzmir için Gediz Deltası ve sahil şeridinin büyük kısmının sular altında kalacağını gösteriyor. Böylesi kapsamlı ve büyük bir sorun ancak ortak akılla çözülebilir. Çevre için hep birlikte harekete geçmek zorundayız, ortak akıl ile acilen harekete geçilmeli. Özellikle aktörlerin çok daha aktif rol alması gerekiyor" diye konuştu. Rana Beyza Öztürk/Özel Haber