NİHAT AK/ÖZEL HABER- Uluslararası finans piyasası peş peşe gelen banka iflaslarıyla sarsıldı. 2008 küresel finansal krizinden bu yana ABD'de kayıtlara geçen en büyük banka iflaslarından biri oldu. Bu türden en büyük iflas, 2008'deki kriz sırasında Washington Mutual tarafından yaşanmıştı. Uluslararası piyasalarda yaşanan dalgalanma, yerli yatırımcıyı da tedirgin etti. Altın, döviz ve borsa üçgeninde ne yapacağına karar veremeyen yatırımcıların merak ettiği sorulara ekonomist Murat Kartalkaya cevap verdi. Dünya bankacılık krizi sarmalına girmiş gibi duruyor. Peş peşe gelen banka iflasları ve satışları finans piyasasını nasıl etkiler? 2008 Mortagage krizinin benzeri yaşanır mı diye korkuluyor. Bankacılık sıkıntısı hemen çözülmez. Bankaların itibarı sorgulanmaya başlandığı zaman istediğiniz kadar olumlu tablo, bilanço gösterin mudiler anlamaz. Ama ben 2008 krizi etkisi yaratacağını düşünmüyorum. 2008 krizi likitide olmadığından çıktı. FED parasını 800 milyon dolardan 2 trilyon dolara çıkarıp para saçtı piyasaya. Bugün ise öyle bir durum söz konusu değil. 2008 yılında major merkez bankalarının parası 2 trilyon dolardı, bugün 20 trilyon dolar. Banka iflaslarının Türkiye’ye etkisi hangi düzeyde olur? Bankacılık krizi doğal olarak Türkiye’yi rahatsız edebilir. Bankaların elinde bolca devlet tahvili var. TCMB faiz artırdığı anda ciddi zarar yazabilirler. Türkiye sert bir fazi artışı yapamaz. Türkiye, Demirbank olayını yaşadı. Hiçbir bankanın tahvil için koruyucu bir karşı işlem yapmadığına inanmam ama vatandaş inanırsa tablo yemin dinlemez. Seçim harcamaları finansal yükleri daha da ağırlaştırır mı? Dünya bankacılık krizinin Türkiye’ye etkilerinden ziyade Türkiye’nin borç öteleme sorunu çıkarsa dünyaya etkisini konuşmak gerekir belki de. Eminim bankacılık krizinden daha çok sallar dünyayı. Üstelik hiç bir ekonomik, parasal, mali disiplin yok. Seçim yatırımı için tüm musluklar açıldı. Olmayan deponun olmayan suyunu içiyoruz. EYT, 3600 katsayı, maaş zamları, vergi afları, bol keseden dağıtılan krediler, para arzı, israf devlet harcamları, seçim harcamaları. Bunların hepsi yükümüzü ağırlaştırıyor. Yerli yatırımcıya nasıl güven verilebilir? Yeni bir iktidar global yatırımcıya güven verirse ülkede olmayan döviz bollaşabilir. Hem 2003 yılında yeni iktidar için gelen para hem 2009 yılında global dünyada bollaşan para, ikisi birden 2023 yılında Türkiye’ye gelebilir. Döviz gelince TL değerlenecek, girdi maliyetlerimiz düşecek, fiyatlar düşecek, enflasyon düşecek, faizler düşecek, ekonomi yeniden harekete geçecektir. Önemli olan gelen dövizi nasıl kullanacağımız, gelen yabancı sermayaden vergi alıp almayacağımız. Özellikle portföy sermayesi vergilendirilmeli. Yerli üretimi korumak için gümrük vergileri artırılmalı. En önemlisi bollaşan döviz, asfalta, betona değil; ithalatı ikame edecek sanati ve tarım yatırımlarına yönlendirilmeli. Yabancı yatırımcı ve cari açık ekonomimizi hangi düzeyde etkiliyor? Türkiye’de 2018 yılı ile birlikte başlayan ekonomik kötüleşme 2021 yılı sonu ile birlikte zirve yaptı. Türk Lirası’nın değersizleştirilmesi, ihracatımızı değil ithalatımızı dolayısıyla cari açığımızı patlattı. Çünkü ithalatımızın yüzde 80’inden fazlası hammadde ve yarı mamul. İthalat yapmazsak ne üretebiliriz ne ihracat yapabiliriz. 2023 Ocak ayı cari açığımız 10 milyar dolar. 2022 Ocak ayı cari açığımız 7 milyar dolardı. Geçen seneye göre yüzde 40 artmış. Daha deprem etkisi yok. Hadi geçen seneye göre toplamda yüzde 30 arttı diyelim. 2022 cari açık toplamı 49 milyar dolar, yüzde 30 artırsak 2023 yılı cari açığımız 65 milyar dolardan aşağı olamayacak gibi duruyor. Diğer yandan net doğrudan yabancı yatırım ülkeye gelmez oldu. 2003 – 2014 yılları arasında ülkemize giren net doğrudan yabancı yatırım yılda ortalama 12, 5 milyar dolardı. Üstelik bu rakamın en fazla yüzde15 kadarı gayrimenkul yatırımıydı. 2019 yılından sonra gayrımenkul yatırımları toplamın yüzde 60’ını geçti. 2022 yılında gayrimenkul hariç net doğrudan yabancı yatırım girişi 1,3 milyar dolarda kaldı. Dış borçların sürdürülebilirlik düzeyini nasıl görüyorsunuz? Yabancı portföy yatırımları iki yıldır Türkiye’ye gelmiyor. Son altı ayda hisse senedi ve DİBS portföylerininden 2 milyar dolar çıkış var. 2003 yılında yabancı portföy tutarları 5 milyar dolardan 2007 yılında 95 milyar dolara çıkmıştı. Kur ve değer etkisini bir yana bırakırsak 25-30 milyar dolarlık bir giriş olmuştu. 2008 yılında Mortgage krizi ile portföy değerleri 43 milyar dolara düşse bile 2009 yılında major mezkez bankalarının piyasaya para saçmaları ile Türkiye’ye geri dönüp portföylerini 150 milyar dolara çıkardılar. 2008 yılında FED parası 800 milyar dolar iken 2009 yılında 2 trilyon dolar üzerine çıktı. Bu bollaşan paradan Türkiye aslan payını almıştı. 2023 yılında cari açığımız diyelim 65 milyar dolar, kısa vadeli ödenmesi gereken dış borç 190 milyar dolar. Depremin bu yıla etkisi 65 milyar dolar desek, bu yıl için 320 milyar dolara gereksinimiz var. Yabancı portföy yatırımı gelmiyor, doğrudan yabancı yatırımcı gelmiyor. İhracat malın vazgeçilmez değil, ucuzladı diye yabancı alışını on katına çıkarmıyor. Swaplar hariç kasan 50 milyar dolar ekside.