İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi eylül ayı birinci oturumu Başkan Tunç Soyer’in yönetiminde Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi’ne gerçekleşti. Meclis toplantısında, İzmir depreminde hasar gören orta hasarlı binaların dönüşümü için Dünya Bankası'ndan alınması hedeflenen 340 milyon dolarlık kredi konusu büyük tartışmalara neden oldu. Toplantının başında açıklamalarda bulunan Başkan Soyer, “30 Ağustos’tan bugüne yoğun bir İzmir gündemi vardı. İzmir Enternasyonal Fuarı, İzmirlilerin ve İzmir dışından gelen vatandaşlarımızın çok büyük bir ilgisine mazhar oldu. Canlı, neşeli, çok keyifli, çok katılımlı bir fuar yaşadık. Hepimiz özlemişiz. Nostaljik oldu, güzel geçti. Ve dünyanın en büyük zirvelerinden biri olan Kültür Zirvesi’ne ev sahipliği yaptık. Organizasyon kapasitesi, katılım ve içerik kalitesi açısından bugüne kadar yapılmış olan en başarılı zirve olduğuna dair söylemler duyduk, iftihar ediyoruz. Bu gibi zirvelerin etkisi bittikten sonra ortaya çıkar. Kültür Zirvesi, aylarca, yıllarca konuşulacak bir zirvedir. İzmir olarak bundan da yüz akıyla çıktığımızı söylemek isterim, gurur duyduğumuzu bilmenizi isterim. 9 Eylül kutlamaları olağanüstü güzeldi. Sadece resmi sınırlar içinde yapılan bir program olmadı, İzmirliler yoğun bir biçimde katılmaya gayret ettiler.  Karnaval havasında yaşanan çok coşkulu bir 9 Eylül kutlaması oldu. Bütün bunlar hepimizin yüzünü ağartan, gurur duymamıza vesile olan etkinliklerdi” dedi. ‘BÜYÜK BİR TEVECCÜH’ Bu süreçte kent içi hizmetler için birçok çalışmanın da yapıldığının altını çizen Soyer, şu ifadelerde bulundu: “Buca Metrosu’nun ihalesi gerçekleşti, 8 ayrı teklif sunuldu. Örnekköy-Yeni Girne arasında 5 kilometrelik tramvay hattı ihalesi gerçekleşti. Çok kısa sürede hattın yapımı gerçekleştirilecek. Halkapınar- Kemalpaşa arasındaki metro ihalesi geçen ay gerçekleşti. Bu arada geçen yıl içinde yarım kalan Buca Tüneli ihalesinde de 25 firma teklif verdi, kent içinden geçen en uzun tünel olma özelliği taşıyor. Viyadük ve altgeçit projeleri de buna ekleniyor. Konak ve İzmir Otogarı arasında 45 dakika olan mesafe 10 dakikaya inecek. Büyük mutluluk duyuyoruz. Her yağışta Mavişehir’de su baskınları yaşanırdı, bir daha yaşanmayacak. 37 milyon bütçeyle bir çalışma yaptık. Bütün bunlar bize hem İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin şeffaf ihale politikalarının sonucunu, hem de sadece Türkiye’den değil dünyanın her yerinden İzmir’e yatırım yapma konusunda büyük bir teveccüh olduğunu gösteriyor.” O İSİM GÖREVE GELDİ Meclis toplantısında bilgilendirmeye göre; MHP’den istifa ederek İYİ Parti’ye geçen ardından İBB ve Foça Belediyesi Meclis Üyeliği görevlerinden istifa eden Osman Mert’in yerine CHP’li Alp Atay göreve geldi. MHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’ndeki meclis üyesi sayısı bir kişi azalmış, CHP’nin ise bir kişi artmış oldu. MHP mensubu Meclis üyesi Osman Mert’in meclis üyeliğinden istifa etmesi nedeniyle boşalan Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Komisyonu üyeliğine MHP Grup Başkan Vekili Selahattin Şahin oy birliği ile getirildi. ÖNERİ- ÖNERGE TARTIŞMASI AK Partili meclis üyeleri Ahmet Uğur Baran ve Çile Özkul’un hazırladığı ‘Korkuluk demirlerine görme engeliler için Braille alfabesi ile tasvir edilen yazıların yazılması’ konusunun öneri olarak kabul edilmesi toplantıda tartışmaya neden oldu. Konuyla ilgili söz alan Özkul, “Her devasında bu tarz bir uygulama ile karşı karşıya kalıyoruz. Verdiğimiz her önerge öneri olarak kabul ediliyor. Bu da bizi rahatsız ediyor ve Engelsiz İzmir Komisyonun çalışmasına engel oluyor” dedi. Özkul’un açıklamalarını ardından söz alan CHP Grup Sözcüsü Nilay Kökkılınç ise, “Herhangi bir şekilde engellemeye yönelik amacımız yok. Dolayısıyla bizim görüşümüz dilek ve temenni olması noktasındadır” açıklamalarında bulundu. Bunun üzerine ‘Biz boşuna mı seçildik!’ çıkışında bulunan Özkul, “Kadınlara şunu yapalım, kenara koyalım. Çocuklara şunu yapalım, kenara koyalım. Başta kendi ilçem olmak üzere CHP’li belediyelerde sıkıntı büyük. Biz de bu şekilde bu şehre katkı sağlayamıyoruz” dedi. Konuyla ilgili konuşan Başkan Soyer, “Öneri ile önerge arasında fark var. Burada bir art niyet aramak doğru değil. Hepimiz farklı siyasi partilerden olabiliriz ama hepimiz İzmir için bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Bu kategorik olarak ‘CHP’li belediyeler böyle yapılıyor’ demek üzücü olur. Burada kimsenin önerisini rafa kaldırma gibi bir niyetimiz yok. Burada her öneri önerge değildir. Bu ilk de değil, son da değildir. Bunu her meclis üyesi ayrım yapsın” ifadelerini kullandı. ‘AZİZ KOCAOĞLU’ ÖNERİSİ Meclis toplantısında Buca'daki Çevik Bir Meydanı'nın isminin değişmesiyle ilgili Cumhur İttifakı meclis üyeleri önerge verdi. Önergeyle ilgili söz alan Ak Partili Hüsnü Boztepe, söz konusu meydana 2004-2019 yılları arasında İzmir Büyükşehir Belediyesi başkanlığı görevini üstlenen CHP’li Aziz Kocaoğlu’nun ismini önerdi.                                                                                                                                  Boztepe, “Aslında geçmişte de burayla ilgili Buca Belediyesi Meclis üyeleri arkadaşlarımız önerge vermişti. Mustafa Kemal Atatürk ismi önerilmişti fakat 'Mustafa Kemal Atatürk' ismin bu meydana çok küçük geleceği için 'Aziz Kocaoğlu' ismi verilebilir. ‘Demokrasi’ ya da Buca’da belediye başkanlığı yapmış Yüksel Çakmur’un, bakanlık yapmış Işılay Saygın hanımefendinin ya da Cemil Şeboy’un ismi verilebilir. Buca’da belediye başkanlığı yapmış çoğu isim de CHP’li. Bu isimler de verilebilir. Ama Aziz Kocaoğlu ismi de verilebilir” dedi. Önerge görüşülmek üzere Hukuk Komisyonu’na gönderildi. EGE’YE YENİ MERKEZ Mecliste kabul edilen gündem maddesine göre; kentin Gastronomi Kültürüne ve Gastronomi Turizmine değer katmak amacıyla İzmir Ticaret Borsası mülkiyetinde bulunan Borsa Sarayı restore edilerek ‘Ege Gastronomi Merkezi’ kurulacak. Söz konusu çalışmayla ilgili İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İzmir Ticaret Borsası arasında protokol imzalanacak. ‘YENİ BİR ADIM, İZLEMEK LAZIM’ İzmir Büyükşehir Belediyesi Sosyal Projeler Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan, Sosyal Projeler Dairesi Başkanlığı ve Zabıta Dairesi Başkanlığınca birlikte yürütülmesi planlanan Geçici Süreli İzinlendirilen Seyyar Satış Faaliyetlerinin Düzenlenmesine ilişkin Yönetmelik Taslağı tartışma konusu oldu. AK Parti Grubu söz konusu taslağa yönelik eleştirilerde bulunurken Başkan Soyer ise, “Bu yeni bir adım, izlemek lazım. Eğer bu uygulamadan beklediğimiz sonucu alamazsak, bırakın genişletmeyi durdurma ihtimalimiz olur. Ama esnaf odamızla mutabakat içinde oldu. Biz de öngörüldüğü şekilde esnafımıza zarar vermeden devam edeceğini umuyoruz” dedi. HIZAL: BU NE PERHİZ! Konuyla ilgili söz alan AK Parti Grup Başkan Vekili Özgür Hızal, “Bu konuyla alakalı isminin değiştirilmesi, farklı isimlerin konması doğru şeyler değil. Bu illegal olarak yapılan seyyar satıcılığın legalleştirmeye çalışma çabasından başka bir şey değil. Meseleyi acite etmenin bir anlamı yok. Oysa Büyükşehir bir kentteki her konuyla ilgilenmeli. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, bir vizyonla göreve başladı ve “İzmir’i bir dünya kenti yapacağız” dedi. Bu halde mi yapacağız Bu ne kadar bir yönetim anlayışı hepimiz inşallah çok uzun bir süre daha bu şehirde yaşayacağız. Daha önce İzmir’in kalbine bir hançer saplayıp büfeleri getirdiniz, şimdi ikinci bir hançer saplayıp acite ederek seyyar satıcıları gündeme getiriyorsunuz. Zabıta bir yandan seyyar satıcı ile mücadele edecek diğer sokakta seyyar satıcıların hangi noktalarda satış yapacağını belirleyecek. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!” dedi. ÖZUSLU: ESEFLE KINIYORUM! AK Partili Hızal’ın eleştirilerine yanıt veren CHP Grup Başkan Vekili Mustafa Özuslu, “Eğer İzmir’in bir dünya kenti vizyonu ile yönetilip yönetilmediğini test etmek istiyorsanız daha 2 gün önce Kültür Zirvesi’ndeki görüşmelere konuşmalara, dışarıdan gelen birçok önemli katılımcının söylediklerine bakmak gerekir. Ortaya konulan vizyona akmak gerekir. Eğer dünya kenti vizyonu test edilecekse, Sayın Soyer’in ortaya koyduğu, özellikle Birleşmiş Milletlerin stratejik plan olarak ortaya koyduğu, İzmir’e kattığımız stratejik hedeflerle İzmir’i nasıl bir marka kent haline getireceğimize belgeleriyle bakabiliriz. 1 milyar 80 milyon liralık Buca Metrosu ile İzmir’i ulaşımda hangi boyutlara, hangi dünya kentleriyle yarışabilir, hangisiyle kıyaslanabilir boyutlara getirdiğini görebiliriz. Karabağlar-Gaziemir metrosu, Kemalpaşa Metrosu, Çiğli Tramvayı ve yakın zaman da tamamlanacak olan Narlıdere Metrosu ile hangi plan ve vizyonla bu kenti nereye taşımak istediğimizi ortaya koyuyoruz. Bütün bu düzenlemeler içerisinde konuştuğumuz gündem maddesine ithafen söylüyorum; orada da İzmir’in bir gerçeği var. Sahilde mısır, kestane, çiçek satan insanlar var. Bunların düzenlenmesi, örgütlenmesi ve meslek odalarıyla birlikte değerlendirilerek, vergi vererek onuruyla çalışan vatandaşlar haline getirilmek istenmesinin bu şekilde küçük görülmesini esefle kınıyorum” ifadelerini kullandı. Özuslu’nun ardından söz alan CHP’li Kökkılınç da, “Bu konunun abartıldığını ve yanlış bir algı yaratılmaya çalışıldığını düşünüyorum. Bu seyyar ile ilgili bir durum değil. Bugün kaçak çalışan birçok seyyar var ve işgal harcı ödemiyor. İşgal harcı almak kamu yararına yapılan bir düzenleme. Biz burada geçici işgal faaliyetlerinin düzenlenmesine yönelik bir önerge hazırladık. Kimse endişe etmesin çok güzel düzenlenmiş bir kent görecekler” diye konuştu. ‘SİYASET KALPAZANLIĞI’ Meclis’in dilek ve temenniler bölümünde söz isteyerek kürsüye çıkan AK Partili Meclis üyesi Hüsnü Boztepe, Başkan Soyer’in Dünya Bankası’ndan alınacak krediyle ilgili yaptığı açıklamaları hatırlatarak sert eleştirilerde bulundu. Boztepe, “Sayın Soyer’in bu yaptığı hukuk dilinde ‘sahtekarlık’, siyasette ise ‘siyaset kalpazanlığı’ denir” dedi. SOYER CEVAP VERDİ Boztepe’nin ardından söz alan Başkan Soyer ise, uzun zamandır süre gelen tartışmalara açıklık getireceğini söyledi. “Anlattığım zaman, siyasi kalpazanlık nedir, onu da herkes daha iyi anlayacak” diyerek konuşmasına başlayan Başkan Soyer, “Dünya Bankası ile ilgili görüşmelerimiz pandemi öncesi ocak ayında Washington’da gerçekleşti. Pandemi öncesinde yetkililerle oturduk, müzakereler ettik, birçok konuya kaynak yaratabilir miyiz diye… Heyetlerle, uzmanlarla, yetkililerle görüştük. Gündemi kentsel dönüşüme getirmek istedim, onlar da ‘bununla ilgili bir ekip çalışıyor, sizi onlarla görüştürelim’ dediler. Onlarla görüştük. Ekip dedi ki; ‘Biz Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vasıtasıyla Türkiye’de 3 şehre 500 milyon dolar finansmanı sağlamak için görüşme yapıyoruz; Tekirdağ Manisa, Kahramanmaraş’ İzmir bunların içinde yok. Fakat bizim anlattığımız kentsel dönüşüm modelinde etkilendiler ve “Mart’ta İzmir’e geleceğiz. Destek olduğumuz modeller dünyaya örnek olacak şeyler değil ama sizin anlattığınız model dünyaya örnek olarak sunabileceğimiz bir model olabilir” dediler. Pandemi çıktı gelmediler. Fakat 30 Ekim depreminden sonra Dünya Bankası yetkililerini aradım, “Burada yeni bir durum var, ciddi hasar görmüş binalarımız var, kentsel dönüşümle ilgili bize kaynak açın” dedim. Dediler ki; ‘500 milyondan bir şey ayıramayız ama acil ihtiyaç başlığıyla belki bir finansman yaratabiliriz.’ Ben de “250 milyon dolar ihtiyacımız var” dedim” dedi. ‘1-2 YIL SÜRECEK OLAN SÜREÇ…’ İzmir’de 5 bin 800 civarında orta hasarlı yapı vardı olduğunu söyleyen Soyer, “Tüm deprem krizi süresi içerisinde öğrendiğimiz şey şu oldu; afet mevzuatımız ağır hasarlılarla ilgili güzel bir finansman imkanı getiriyor ama orta hasarlılarla ilgili böyle bir çözüm yok. Sadece şu söyleniyor; ‘1 yıl içinde güçlendirme yapmak zorundasın.’ Çok ciddi bir maliyet gerekiyor. Oysa vatandaş için orta hasarlı bina ile ağır hasarlı bina arasında fark yok, ikisi de oturulamaz durumda. En azından güçlendirme yapmak zorundasınız. Biz de bu boşluğu gördüğümüz için 5 bin 800 konutun finansmanı için güzel bir adım atmış oluruz dedik, böyle bir teklifle gittik. Olağanüstü ciddi bir çaba başlattılar, Hazine Bakanlığı ve İller Bankası uzmanlarıyla belki 1-2 yıl sürecek müzakere süreci 4 ayda tamamlandı. O rakam 340 milyon dolara çıktı. Kredi mutabakatına varıldı. Dünya Bankası Türkiye Direktörüne sorun. İller Bankası ve Hazine Bakanlığı uzmanlarına sorun. 340 milyon dolarlık kredi mutabakatına varıldı. Üzerinden birkaç ay geçtikten sonra geri dönüş alamadığımız için Sayın Cumhurbaşkanı geldiğinde kendisine konuyu ilettim. O da ‘ben bunu arkadaşlarımla konuşacağım’ dedi, ben de olumlu bir iklim olacağını düşündüm. Aylar geçti. Ben bunu siyasi rant olarak yapmıyorum, İzmir’e hayrı olsun, orta hasarlılarla ilgili sıkıntı çözülsün diye yapıyorum. Bununla ilgili AKP’li arkadaşlarla konuşmalıyım, desteklerini istemeliyim diye düşündüm ve onlarla da görüştüm. ‘Bizler bu işe destek olacağız’ dediler” açıklamalarında bulundu. ‘HAZİNE DOSYAYI SUNMUYOR’ “İmzalanmış bir şey yok ama imzalanması için bunu Cumhurbaşkanının önüne koyacak kurum Hazine Bakanlığı” diyerek konuşmasını sürdüren Soyer, “Cumhurbaşkanının önüne dosyayı koymuyor. Oysa Cumhurbaşkanı onaylasa bu para Türkiye’ye, İzmir’e gelecek. Çünkü hazır mutabakat var, kredi dosyası oluşturulmuş durumda. 500 milyon dolarlık konu ile ilgili 3 şehirle yapılan görüşmeler hala sürüyor, bir mutabakata varılmış değil ama 340 milyon dolarlık bütçeyi 4 ay içinde çıkardık. İller Bankası ve Hazine Bakanlığı ile birlikte yaptık, onlar da emek verdi. Sonuçta çıktı. Bu para orada duruyor. İki tane sıkıntı var, niye imzalanmıyor diye. Uzmanlarımızın bir bölümü düşündüler ki; para, o 500 milyonun içinde aktarılacak. Ama böyle bir şey olmadığını aktardık. Bir süre bundan dolayı geciktiğini düşünüyorum. İkincisi, belediyelerin yurtdışından bulduğu kaynaklara hazine garantisi vermek durumuna hükümetimizin olumlu bakmadığına dair duyumum var, doğru mu değil mi bilemem. Ama bildiğim şey; aylardır mutabık kalmışken İzmir bundan yararlanamıyor. İsyanımız, üzüntümüz bu. Kalpazanlık, sahtekarlık bunun neresinde! Burada sadece bir hüsnü niyet vardır ve biz bunun arkasından koşmaya devam edeceğiz. İzmir’e, Türkiye’ye güvenilmiş. Dünya Bankası Direktörüne sorun. Kredide mutabıkız, tek eksiğimiz devletin garantör olması ve onay vermesi. Burada başka bir belki yok. Ne siyasi şov amacımız var ne siyasi rant hedefimiz var. Bu, hepimizin meselesi. İBB’nin yeni binasının yapılmasında da bir bölümü kullanılacak. Depremde zarar gören İZSU’nun bazı bölümlerinde de kullanılacak. 5 yıl ödemesiz, 30 yıl vadeli, yüzde 1 faizli bir kredi. Bu, ülke ekonomisi için kazançtır, istihdam ve ticari canlılık demektir. Özetle; takipçisi olmaya devam edeceğiz. Benim bildiğim bundan ibaret Burada kimseyi suçlamıyorum. Bunlar spekülasyon. Bizim bunu hak ettiğimizi düşünüyorum. Bu bir başarıdır. İzmir, Türkiye için kazançtır” diye konuştu.   Haber: Yağmur Daştan