Meclisin açılışı sırasında AK Parti Grup Başkan Vekili Özgür Hızal konuşma yapma istemi ile söz istedi. Bir önceki mecliste Dünya Bankası’ndan çekilmesi hedeflenen kredi hakkında yaşanan tartışmaları hatırlatan ve yine geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Kültür Zirvesi’ne ilişkin açıklamalarda bulunacağını belirten AK Partili Hızal’ın konuşma isteği gündemin kısalığı ve gündem dışı maddelerin görüşülmesi esnasında yapılması gerektiği nedeniyle reddedilince, salonda gerginlik yaşandı. Bunun üzerine Hızal, “Pazartesi bu mecliste yapılan usul ve demokratik olmayan hatalar söz konusu Burada başkanlık makamı olarak sizler, bazen Başkan Soyer bazen siz meclis acımadan ve gündem maddelerine geçilmeden önce…. Siz seçildiğiniz gibi bizler de seçilmiş insanlarız. Bu tartışmayı biz bir ya da iki kez yaptık. Biz usulü bilen insanlarız. Bugün bizim için önemli olan bir konuşma için söz istedik ancak sonra konunun ne olduğu ortaya çıktığında anlamsız bir tartışma içine girdiniz” dedi. ‘AYNI DÜZLEMDEYİZ’ Başkan Vekili Özuslu’nun “Siz gündem dışı konuşmak istiyorsanız bunun gündemde yeri var zaten. Eğer izin verirseniz şunu bitirelim” demesi üzerine Hızal’dan “Bu mecliste yeniden bir usul tartışması yapmak istemiyoruz” çıkışı geldi. Meclis’in her zaman kanunlara uygun olarak yönetilmesini istediklerini belirten Hızal, “Bu mecliste başkanlık makamının elbette bazı ayrıcalıkları kanunen var ama demokratik anlamda hepimiz aynı düzlemdeyiz. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı da benim gibi seçilmiştir, ben de İzmir Büyükşehir Belediyesi başkanı gibi seçilmişimdir. Bu demokratik bir uygulama değil, kabul etmiyorum. Siz burada meclis açılışından önce her türlü tören ve sunumu yaptınız” dedi. Hızal’ın açıklamalarının ardından söz alan CHP Grup Sözcüsü Nilay Kökkılınç, “Biz artık üçüncü yılımızı yaşıyoruz. Daha çok kısa sürede karşılıklı videolar gösterildi. Bugün çok kısa bir sürede geçebileceğimiz konular var. Sonra ilk sözü AK Parti Grup Başkan Vekiline verelim” açıklamalarında bulundu. Hızal’ın “Niyetimiz meclisi uzatmak değil” demesi üzerinde gündem maddelerinin görüşülmesine geçildi. KREDİ TALEBİ GERGİNLİĞİ Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan oy çokluğu ile meclis gündemine gelen; İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2021 Mali Yılı Bütçesi’nde yatırım, kamulaştırma ve diğer harcamalar için nakdi veya gayri nakdi olarak, dilimler halinde kullanılmak üzere; bankalardan 145 milyon TL'ye kadar kredinin sağlanması ve kullanılmasına ilişkin tüm işlemlerle ilgili Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer’e yetki verilmesi hakkındaki önerge tartışma yarattı. Önergeye ilişkin söz alan Komisyon üyesi ve AK Parti Meclis üyesi Fikret Mısırlı, mali yönetim ve borçlanma hakkında eleştirilerde bulundu. AK Partili Mısırlı, belediyenin 10 milyar lira civarında borcu olduğunu öne sürdü. ‘BORÇ BATAĞINA GİTTİĞİ İÇİN…’ Mısırlı, şu açıklamalarda bulundu: “Bütün yatırımları oy birliğiyle geçirdik. Bu vereceğimiz krediyle birlikte borcumuz 10 milyar TL olacak herhalde. Burada Buca metrosu hariç. Belediyemiz Tunç Başkan göreve geldiğinden bu yana kadar bin 400 yakın gayrimenkul sattı. Özdere çok Amaçlı hizmet binası var… 1 milyon kredi isteniyor.   Behçet Uz rekreasyon merkezi için ve Portakal Vadisi için ikişer milyon TL kredi kullanacak. Bu rakamlar küçük ama geçtiğimiz ay Nurhat Belediyesi’ne yaklaşık 5 milyon TL kredi verdik. Belediyemizin imkanlarını böyle dağıtırken, borçlanmayı çok doğru bulmuyorum. Buca Yedi Göller’in tadilatı için 5 milyon TL kaynak aktarılmış. 2020 yılında buraya 10 milyon tadilat için kaynak aktarılmış. Burası için yeniden ihaleye çıkılıyor. O günlerde yaptığımız ihalelere bunların içine koymuyoruz. Borçlanma yetkisini planlama ve hizmetin eş zamanlı gitmediği için söz aldım. Narlıdere metrosu için 35 milyon kredi kullanacak. Mayıs ayında Çiğli Tramvay hattı için 55 Milyon dolarlık yanında Narlıdere Metrosu için 20 milyon dolar kullanmıştı. Şimdi Narlıdere Metrosu için 35 milyon dolar yeniden kredi kullanıyoruz. Biz aklımıza geliyor, bir şeyi hatırlıyoruz, başkana yeniden borçlanma hakkı veriyoruz. Opera binası Buca’da çevre yolu için kredi kullanacağız. İZSU’ya 183 milyon euro, 460 Milyon TL ESHOT’a kaynak ayırdık.  Planlamaların doğru bir şekilde yapılamadığını, belediyemiz borç batağına gittiği için muhalefet şerhi koyduk.” ‘TESTİYİ KIRANA DEĞİL…’ AKP’li Mısırlı’nın eleştirilerine yanıt evren Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı CHP’li Bülent Sözüpek ise, “Ülkemizde ve dünyada şu an ekonomik koşullar hiç iç açıcı değil. Hükümet olarak da borçlanmalar yapılıyor. Belediyeler için de iç borçlanma ve dış borçlanma kaçınılmaz oldu. Büyükşehir Belediyemizin öyle söylendiği miktarlarda borcu yok. 2034 yılına, yıllara sari olarak toplamda 7 buçuk milyar gibi borcu var. Bu yıl da, kanuna göre yüzde 10 borçlanma öngörülmekte. Bu yıl için de 852 milyon borçlanma olmuş. Bunlar ödenmeyen borçlar değil. Son olarak gündeme gelen 145 milyon TL’lik borçlanma yetkisi de tamamı yatırım için. Bu da Ülkemizde Cumhurbaşkanı hala ‘2002’deki krizden çıkamadık’ diye beyanlarda bulunuyor. Bu da ülkenin bir gerçeği… Meclis olarak; testiyi kırana değil, testiye su getirene bakmamız gerekiyor. Arkadaşlar bu yapılan yatırımlara oy çokluğu verseler de biz İBB olarak, CHP ve Millet İttifakı olarak İzmir’deki refahı artırıp, birlikte üretip, çalışıp, ortak paylaşımla karar almaya devam edeceğiz” diye konuştu. “KRİZ BÜYÜKŞEHİR’DE” Tartışmaların ardından konuyla ilgili bir söz de AK Parti Grup Başkan Vekili Hızal aldı. Konuyla ilgili eleştirilerini sıralayan Hızal, “Buca İlçesi Yedigöller Parkı onarım işi 2 milyon. Biz ilkesel olarak borçlanmaya karşı değiliz. İBB yatırım olarak borçlanacaksa biz yatırıma yönelik olarak oy birliği vermiştir. Ancak buradaki verilere yatırıma yönelik mi yoksa 145 milyonu nasıl yatırım olarak gösterebiliriz mi? İzmir içi ulaşım yollarında asfalt kaplama işi 40 milyon. 2.5 milyon lira ile İZBETON’a vermişsiniz. Bu bir kılıf mı? İZBETON’a da geleceğiz, parası kalmadı asfalt üretemiyor. Şehirlerarası otobüs terminali ve Buca Onat için 5 milyon ayrılmış. Bu tablo İzmirliler’in aklıyla dalga geçmekten başka bir şey değildir. İzmir’deki kriz belediyeciliği diye bir ifade kullanıyorsunuz asıl tartışma kriz belediyeciliği mi yoksa krize girmiş İzmir Büyükşehir Belediyesi mi? Esas mevzu bu. İzmir Büyükşehir Belediyesi 2.5 yıl önce çıkıp finansal açıdan kredi notları yüksek, borç stoku düşük ir belediye idi. İzmir Büyükşehir Belediyesi 2.5 yıl içinde toplamda 15 yıl içinde yapılan borçlanmanın üzerinde bir borçlanma ile karşımıza çıkıyor. İzmir Büyükşehir Beledityesi ekonomik anlamda çok ciddi faaliyetler yürüttü, yollar yaptı da mı krize girdi? Hayır, yapılmadığını zaten burada krize girdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarihinde olmadığı kadar bir kriz yaşıyor ve personel maaşını ödemekte zorlanıyor” dedi. “TÜRKİYE’NİN HER YERİNDEN…’ “Bir kurultay yaptınız, genel başkanınızı seçtiniz. Siz bu kurultayda birilerini PM’ye seçmek için İzmir haricinde İzmir’in evlatlarını görmezden gelerek Türkiye’nin her yerinden personel aldınız” iddiasında da bulunan Hızal, “Şimdi de milyonlarca lira ödeme yapıyorsunuz. Başka bir tarım mümkün dediniz bizim hep eleştirdiğimiz ve eleştirmeye de devam edeceğimiz bir alım yöntemi ile sayın başkanın aile bireylerinden birinin başında olduğu kooperatiften yüz binlerce liralık alım yaptınız. İzmirliler’in gerçeği ile örtüşmeyen anıt ve heykel projelerini, yarışmalarını açtınız. Bu heykel ve anıtlarını saymak için bir daha ihale yaptınız. Sonra yıllık bütçesi milyarlarca lirayı bulan İZBETON’un başına bu işleri bilmeyen bir siyasiyi atıdınız. Yaz aylarında cayır cayır asfalt üretmesi gereken İZBETON tesisleri bakıma alınmış. Şimdi İZBETON hammaddeyi alamaz duruma gelmiş. Yol yapın dedik, yapamadınız. Körfez kokuyor dedik, kendi kendini temizleyecek dediniz. Hani yatırım? Bünyesinde yüzlerce işçi olan İzmir Büyükşehir Belediyesi huni koyma ihalesi yaptı. Böyle olunca İzmir Büyükşehir Belediyesi bütçesi açık verir. Bu yolun bedeli şu kadar deyin, hep birlikte yaparız. Ama biz şuraya bu kadar, buraya şu kadar derseniz İzmirli’nin aklıyla dalga geçmekten başka bir şey yapmazsınız” diye konuştu. ‘DEDİKODU MUHALEFETİ’ Hızal’ın iddialarını yanıtlamak üzere söz isteyen CHP’li Kökkılınç ise, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin borç batağında ya da krize girmiş herhangi bir durumla karşı karşıya olmadığını söyledi. Kökkılınç, “Bir konut alacağınız zaman imkanlarınız, varlığınız olur kredi çeker alırsınız. Bugün Türkiye nüfusunda aklı başında olan insanlar kendi ekonomilerini bu şekilde sürdürür. Kredi çekmek bizim yaşamımızda olağan bir durumdur. Belediye kanunlarla çalışan ve pek çok konuda da Cumhurbaşkanlığı iznine tabi olan bir kurumdur. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu yılki borçlanması meclis kararına olarak daha da fazla olabilir. 1.2 milyar liranın 850 milyonunu kullanmış, bu maddeyle birlikte 145 milyon daha kullanacak. Burası resmi bir kurum Sayıştay denetliyor. Bunlar resmi kayıtlar. Bunun dışında herhangi bir harcama yapması mümkün müdür? Çok büyük bir yanlış, demagoji yapılıyor. İzmir halkı belediyemize güveniyor. Burada ulaşımla ilgili çok büyük bir yatırım ve ek imalatlar var. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin borçlanmasında herhangi bir sakınca yoktur. Kurultay meselesine gelecek olursak; ben bunu ‘dedikodu muhalefeti’ olarak değerlendiriyorum. Dedikodu muhalefetini arkadaşlarıma yakıştıramıyorum. Ne demek ki PM için her yerden insan almak? İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kuralları ve gerekli yasaları vardır. İlla ki bir kurultay ile bunu bağdaştırmada bir kötü niyet görürüm. Sonuçta herkesin siyasetini kendilerine bırakmak lazım” dedi. ÖZUSLU: YALAN SÖYLÜYOR! “Bu mecliste herkes elini vicdanına koyacak” diyen Özuslu da, “Tabi ki muhalefet eleştirecek, eleştirsin ama muhalefet eleştirirken haksız ithamda bulunduğunda bu mecliste bulunan herkesin itiraz etme hakkı var. Çünkü doğru söylenmeli, İzmir halkı bizi dinliyor. Yalan söylüyor, binlerce insan almış diye” açıklamalarında bulundu. Özuslu’nun sözleri üzerine AK Parti Grubu’ndan “Yalan söylüyorsak dava açın” sözleri yükseldi. “Özuslu, “Açacağım zaten. Eğer buna itiraz etmiyorsam bunun hesabını İzmir halkı sorar.  İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne alınan personel sayısı bellidir. Bunların hangi kriterlerde, nasıl, ne şekilde işe alındığı kayıtlarımızda mevcuttur. Arzu ederseniz size değişik zamanlarda bunları gösteririz. 2019 Nisan’dan bugüne kadar alınan personel sayısı bellidir. Bu iddiayı ispat edemeyen müfteridir. Sizin yaptığınız CHP’nin kurultay ile ilgili sürecine müdahil olmaktır. Buna hakkınız yok. İzmir’in evlatları; Vanlısı da Erzurumlusu da, İzmir’de yaşayan her vatandaşımızın başımızın üzerinde yeri vardır. Sayın Tunç Soyer, ‘İzmir’de yaşayan her canlıya ayrım gözetmeksizin hizmet götüreceğim’ diyerek demokrat tavrını ortaya koymuş bir insan. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne personel alırken kimliğine mezhebine bakarsa yanlış olur, bu zinhar tehlikelidir. Eski hesapları didiklemenin gereği yok. Çünkü doğru da değil. Bu memlekette yaşayan üç gençten bir tanesi işsiz. Biz bunu nasıl ortadan kaldırılacağını konuşmuyoruz da başka şey konuşuyoruz. Bugün bana çağrı geldi, bir arkadaş işsiz olduğu için intihar edecekmiş. Buna niye göz yumuyoruz? Bu ülkede can yakan, içimizi acıtan ve toplumu bozan bir noktaya geldi işsizlik. Bu memlekette işsizlik diye bir problem var, insanlar üzerimize atlıyor. Büyükşehir istihdam yararmış, bunu konuşmayalım ‘İyi ki yaratmış’ diyelim” ifadelerini kullandı. ŞAHİN: KENDİMİZE GELELİM! Meclis’te gündem dışı maddelerin görüşülmesi sırasında ilk sözü MHP Grup Başkan Vekili Selahattin Şahin aldı. Yaşanan tartışmalara tepki gösteren MHP Grup Başkan Vekili Şahin, “Bu meclis, İzmirlinin seçtiği, çok saygın bir meclis. Kentimiz çok önemli bir kent. Sevgiyi saygıyı esas alan kent. Büyükşehir başkanımız ya da başkan vekilimiz meclisi en iyi şekilde yönetiyor. Tekrar konuşmacıların susturulması gibi bizim tarafımızda olan meclis üyelerinin çıkışları hiç doğru değil. O zaman çıkın başkanın arkasında durun. Görüntü hiç hoş değil. Meclisi yöneten muhatabıyla diyalog yeteri. Konuşmaları, birbirimizi hazmedeceğiz. Özgür Bey’in konuşmasını bir yere çekmek, olmaz efendim. Hep birbirimizi tamamlıyoruz, hep birlikte tamamlıyoruz. Konuşan konuşun, yöneten yönetsin, meclisi germeye kimsenin hakkı yok. Başkan ya da başkan vekili yönetiyor. Başkan seçimle geliyor, büyükşehir de yasalarla yönetiliyor. Hiç hoş değil, lütfen kendimize gelelim” diye konuştu. Kentsel dönüşümde aksaklıklarının olduğunu kaydeden Şahin, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve yönetimine sert sözlerle eleştirdi. Şahin, “Aktepe-Emrez mahallesinde için önerge vermiştim, yaklaşık iki ay sonra cevap verildi. 2011 yılından bu güne kadar 122 hektarlık Aktepe-Emrez mahallesinde 1/5000 bin ve 1/1000’lik  imar planlarının bütüncül olarak yapılmadığıdır. Bu yaklaşım ile imar plan yapmaktan aciz İBB ve yönetiminin bölgenin dönüşümünün sağlaması mümkün değildir.  2015 yılında yarışma 5 eşit mansiyon verilmiş, yarışmanın kazananı dahi belli olmamıştır. İmar planları olmayan bir yerde kentsel dönüşüm sadece hayalden itibaridir. İBB ve yönetimi bu olguyu kamufle etmek için bütüncül anlayış yerine   parçadan bütüne gideceği anlayışını pazarlamaktadır. Bu olgu üzerinde halkı ve kurumlarını kandırabileceğini düşünen İzmir Büyükşehir Belediyesi ve yönetimi halkın ve kurumları kandırma çabaları İzmir Büyükşehir Belediyesi ve yönetimi Milli Emlak’tan aldığı adanın 2 adanın imar planlarını 2018 yılında onaylanmıştır. Burada ihalelere katılım olmamıştır. Bu da günümüz koşullara uygun olmadığı gerçeğidir. Bunun bir önemli nedeni de altyapı eksikliğidir.  122 hektar alanın imar planını onaylanmamış olması ve İBB ve yönetiminin yeterli vatandaşla sözleşme yapmaması nedeniyle bölgede sözleşme yapılaması nedeniyle bölgede hiçbir şekilde altyapı çalışması yapılmamaktadır. Her fırsatta kentsel dönüşümün önündeki engel olarak Hazine miktar fazlalığını şehrini öne süren İzmir Büyükşehir Belediyesi ve yönetimi konuyla ilgili Milli Emlak Dairesine münacatta bulunmuştur. Kentsel dönüşümün önündeki asıl engel İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu alanda para kazanma arzusudur. İBB ve yönetimi vatandaşın malına ortak olmaktadır.  İBB ve yönetimi vatandaşın yarıdan fazla hakkını gasp etmektedir Sürekli hazine miktar şerhi üzerinden algı yaparak kendi beceriksizliğini perdeleme çabası içinde olanlar vatandaşın malına ortak olmaya çalışmaktadır.  Parsel başına 30-40 metrekare hazine fazlalığı maliyeti   45- 60 bin TL içerisinde. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin vatandaşın hakkından gasp ettiği için 100 metrekarenin üzerindedir. Bu da 600-700 bin TL civarındadır. Yaşadığımız 30 Ekim depremi sonrası ivedilikle dönüşüm hamlesi başlatması gerek İBB yönetimi İZBETON ile yaptığı protokol ile 2024 seçimlerine kadar sahada dönüşümcülük oynama gayretindedir. Kentsel dönüşüm ciddi bir iştir, altyapı ile üst yapı birlikte tasarlanmalı ve bütüncül olarak yürütülmelidir.  Aktepe-Emrez mahallelerimizde İBB yönetimi tarafından bütüncül bir çalışma yapılması düşünülmediği açıkça görülmektedir. Bu yüzden İBB yönetimi 122 hektarlık alanın tamamından ya da en azından bir bölümünden çekilmelidir. Bölgede yerinde dönüşümün önünü açmalıdır” dedi. ‘BAŞKA YERE ÇEKMEYİN’ Hızal, sözlerinin çarpıtıldığını savunarak, “Biz burada siyaseten eleştiriler yaptık, yapacağız. Sert eleştiriler de yapacağız. Siz de bize sert eleştiri yaptınız, yapacaksınız. Ancak unu yaparken farklı noktalara çekmeyeceğiz. Bunu yaparsanız haksızlık yaparsınız, ülkenin birlik ve bütünlüğüne haksızlık yapmış olursunuz. Ben Rize’den kalkıp gelmiş ama bugün kendisini İzmirli kabul eden bir meclis üyesi olarak söylüyorum. Ancak politik gerekçelerle bunu başka yere çekmeyin. 81 ilden gelen kardeşlerimiz İzmir’de birlik ve beraberlik içinde yaşıyorsunuz. Demagojiyi siz yapıyorsunuz” diye konuştu. Kentin son günlerde tartışılan “Kredi” konusuna değinen Hızal, “Bu şehirde 2 ya da 3 aydır konuşulan bir kredi mevzusu var. Depremin ardından acıları kaldırmak için ciddi bir faaliyet ortaya kondu. Ben depremden sonraki meclis toplantısında ben hiçbir kurumu yaptığı ya da yapacağı hizmetlerden dolayı yarıştırmayacağım dedim. O gün bütün kurumlar ellerinden gelen faaliyetlerin en iyisini yaptılar. Sonrasında İBB’den depremde zarar görmüş vatandaşlarımız tarafından beklentiler oldu. K sınırlandırılmaları açısından. İBB’nin bu K sınırları açısından olumlu bir adım attığını görmedik. Bir çalıştay düzenlendi ama bunun sonucu bile meclise tam manası ile sunulmadı. Sonra bir sabah Tunç Soyer kalktı ‘Bizim bir kredimiz var, Cumhurbaşkanlığının önünde ama imzalamıyor’ dedi. Sonra bir anda ülkede ve şehirde farklı bir politik tartışma… CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İzmir’e geliyor, Tunç Bey, İzmir milletvekilleri demeçler veriyor ‘Kredimizi onaylayın’ diyor. Allah Allah, ortada kredi yok. Arkasından Tunç Bey bizde bir görüşme talep ediyor. Kerem Ali Sürekli, Deniz Yücel, ben oturuyor ve görüşme yapıyoruz. Cumhurbaşkanımızın önünde böyle bir kredi var mı, hayır yok. Peki neden Cumhurbaşkanının önünde diyorsunuz, yanlış anlaşılmış. Biz de AK Parti grubu olarak İzmirliler’in menfaatine olan her şeyin altına imza atacağımıza söz verdiğimiz için bu kredi müzakerelerinde destek olacağımızı söyledik. Aradan bir hafta sonra Tunç Soyer ‘Bizim kredimiz var, Cumhurbaşkanının önünde ama imzalamıyor’ diyor. Tunç Soyer’in bir lafı vardır, ‘Yalana yalan diyeceksiniz’. Bir hafta önce konuştuğumuz farklı, bir hafta sonra farklı. Sonra Cumhurbaşkanımızın önünde böyle bir kredi olmadığı ifade edildi” diye konuştu. ‘İZMİRLİLER ALIŞTI’ Hızal konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Eski hastalıklar depreşti. CHP’nin İzmir’de yaşadığı bazı rahatsızlıklar depreşti, ‘İzmir cezalandırılıyor’ söylemleri nüksetti. Dünya Bankası direktörünün basın bülteni ile bu yanlışları açıklayacağım. Dünya Bankası 2021 yılında hangi kredileri kimlere kullandıracağını yazmış ve demiş ki 2022 yılında bir kredi kullanılabilir ama bunun görüşmeleri henüz devam ediyor. Bu konuda henüz bir kredi anlaşmasının imzalanmadığı söyleniyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın onayında hiçbir kredi yok. Dünyada hiçbir kredi müzakereleri 3 ila 4 ayda hele de Zoom üzerinde yapılan görüşmelerle tamamlanmaz. Sayın Soyer, hala kendini Seferihisar Belediye Başkanı olarak görüyor ama İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu hatırlamak zorunda. Ancak 2.5 yılda İzmirliler Soyer’in kendisini yalanlamasına alıştı. Pamuk gibi söylenen sözler uçmaz, bunun bir ağırlığı olması lazım. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı İzmirliler’e yalan yanlış bilgiler veremez. Açıkça söylüyorum Başkan Soyer İzmirliler’e kredi konusunda yanlış bilgiler verdi; kendi genel başkanına da, il başkanına da verdi. İzmir’de CHP popülizm olmayan bir tartışma yaptı ama artık İzmirliler bunu yemiyor.” ‘BÖYLE BİR KREDİ YOK’ “Belediye hizmet binasını ne kadara yapacaksınız?” sorusunu soran Hızal, konuşmasına şöyle sürdürdü: “Yapmanız gereken bakım onarımları, İZSU binasını kaç yüz milyon dolara yapacaksınız? Sizin müzakerelere devam ettiğiniz ama henüz yüz yüze bile görüşmediğiniz, telefonla ve ZOOM ile görüştüğünüz kredi bu. Böyle bir kredi yok.” Soyer’e açıklamaları üzerinden yüklenen Hızal, “Gelelim depremzedelere… İBB geçmiş dönemde binlerce konut yaptı. İBB’nin 2.5 yılda kentsel dönüşüm hakkında yaptığı ne var? İZBETON’u kurtarıcı olarak görüyorsunuz ama henüz onlar asfalt bile atamıyor. Tunç Soyer’in burada konuştuğu başka, bizimle konuştuğu başka, televizyona çıktığında bambaşka konuşuyor. Buna karakolda doğru söyleyip mahkemede şaşmak derler, kredi meselesi bu. Depremle ilgili bir şey mi yapacaksınız, bir yılda Bayraklı’nın tamamı planlanırdı. Emsal artışı yapın, biz de makul seviyede destek verelim. Yetki kimde, bakanlıkta mı? Hayır. Vatandaşa yanlış bilgi vermeyin. Depremzedelerin menfaatine bir şey yapacaksanız ‘kredi orada’ diyerek yanlış bilgi verip umut tacirliği yapmayacaksınız” diye konuştu. ‘SÖZLÜ MUTABAKAT VAR AMA…’ Kredi tartışmalarına değinen CHP’li Kökkılınç, “İzmir Büyükşehir Belediyesi bu konuda çok iyi niyetli hareket ediyor. Bunun dört ayda mutabakata varılmış. Cumhurbaşkanlığı’nın önüne konulmuş bir sözleşme bahsedilmiyor. Yazılı sözleşme de yapılır, sözlü sözleşme yapılıp, mutabakata varılır. Burada Dünya Bankası ‘ben bu krediyi size veririm’ diyor. Bundan sonra bu sözleşmenin hazırlanıp, Sayın Cumhurbaşkanı’nın önüne konulması gereken ilgili bakanlıktır. Burada niyet önemli. Burada yanlış anlaşma olduğu ve siyaseten bir manevra olduğu görülünce AK Parti İl Başkanlığı’na İl Başkanımız (Deniz Yücel) ile gitti. Bu konuda doğru anlatımı kendilerine ifade edildi. Birlikte bir basın açıklaması yapıldı. Pazartesi günü de Başkanımız bunu çok net bir ifadeyle anlattı.  Aynı depremden sonra yapıldığı gibi aynı birliktelikle hareket edilmesidir” dedi. ‘ÖZÜR DİLEMELİDİR’ Kökkılınç konuşmasını şöyle sürdürdü: “Büyükşehir Belediye Başkanımız ekibiyle birlikte AK Parti İzmir İl Başkanlığı’na gitti. Burada sanki belediye başkanımız yanlış bir şey yapmış da bunu düzeltmiş gibi bir algı oluşturuldu. Sizin evinize gelen bir iradeyi kendi içerisinde bir çelişki varmış gibi bir algı oluşturmak bana göre hiç etik değil. İnsanı çok rahatsız eden bir şey. Evinize gelen bir resmin kimliği su istimal etmektir.  Bir misafiri su istimal etmektedir. Siyaset yapın ama AK Parti İl Başkanlığı’na yapılan eleştirilerinizde kullanmayın. Ben buna ayıp derim. Bana göre AK Parti İl Başkanı’nın (Kerem Ali Sürekli) İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’na bir özür borcu vardır. Özür dilemelidir.” AK PARTİ’DEN 30 EKİM ÖNERİSİ İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nde AK Parti Grup Sözcüsü Hakan Yıldız tarafından 30 Ekim İzmir depreminin birinci yıl dönümünde ‘Olağanüstü Meclis’ önerisi geldi. AK Partili Yıldız, “Orman yangını olduğunda o bölgede olağanüstü meclis yapılmıştır. Biz de 30 Ekim’de olağanüstü meclis yapalım. Bugüne kadar neler yapabildik, depremzedeler ne bekliyor… Anladığımız kadarıyla buna hepimizin ihtiyacı var. Bu önergeyi önemsiyor ve bu konunun çözümü noktasında bugüne kadar odaların ne yaptığını da tartışmak istiyoruz” diye konuştu. YAĞMUR DAŞTAN / RUTİN HABER