Toplantıda, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı (TÜLOV) arasında imzalanmak üzere hazırlanan ve önerge ekinde yer alan “Protokol”ün kabulü ile söz konusu Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'e yetki verilmesi tartışma konusu oldu. Konuyla ilgili söz alan AK Parti Meclis üyesi Fikret Mısırlı, “İzmir’imize hizmet edecek gibi görünen tamamıyla siyasi bir yapı gibi algılanıyor. Cemaatlerinden birisi gelse muhtemelen yapmayacağız. Bu vakfın yapılanmasında tamamen partinizden oluşan ve partili belediye başkanlarıyla sözleşme imzalanmış. Eğitim burs gibi konularda bugüne kadar bir çalışma göremiyoruz. Çünkü web sayfaları çalışmıyor. CHP ile bütünleşmiş bir yapıya ideolojik yaklaşmayacağı yönünde tereddüdümüz oluştuğu için oy çokluğu veriyoruz” dedi. Mısırlı’nın açıklamalarına karşılık CHP’li Meclis Üyesi Gamze Gül Çamur, “Biz İBB olarak elimizden geldiğince vakıflara ve derneklere destek oluyoruz. Bizim için önemli olan vakfın kimler tarafından kurulduğundan ziyade vakfın amaçları. Bu amaçlardan birkaç tanesi; yurtdışında bilimsel ve kültürel araştırmalara dayalı olarak Türkiye’yi tanıtmak. Türkiye aleyhine lobi faaliyetlerini etkisiz kılmak için ilgili kişi ve kuruluşlara bilimsel ve kültürel araştırmalara dayalı bilgi üretip sunmak, Türkiye lobisi yapmak. Türkiye’nin ulusal birliği ve bölünmez bütünlüğü ilke ve hedefleri doğrultusunda; bilimsel, kültürel, sanatsal, ekonomik alanlarda ülke ve dünya halklarının bilgilendirilmesi, ülkemizin doğal, tarihsel ve kültürel zenginliklerinin tanıtılmasına ve korunmasına katkıda bulunmak. Burada bir sıkıntı var mı? Türkiye için amaç edindiği şiar belli.  Vakfın amaçlarına bakıldığında cemaatlerle ilişkilendirilemez bile. Bu amaçlar tabi ki bir protokol imzalamak için yetmiyor. Bu amaçları nasıl gerçekleştirdiğini de önemsiyoruz. Bu yüzden de derneğin resmi kayıtları ve geçerliliği var mı diye bakıyoruz. Onlara da zaten baktık. Vakıf, 2002 yılında vergi muafiyeti almış. Vergi muafiyeti almış olması çok önemli, çünkü bunu her vakfa vermiyorlar. Vergi muafiyeti alan bir vakıf, kamu yararına çalışan bir nitelikte sayılıyor. Bunu da gördükten sonra bizim içimize sindi. Bizim vakıflarla, derneklerle işbirliği yaparken baktığımız; bu kişilerin hangi siyasi görüşe mensup olduğundan ziyade ayni/nakdi yardımlarımızı kötü niyetli kullanıp kullanmayacaklarıdır. Bu iş birliğinin, manipüle edilmesini doğru bulmuyoruz” diye konuştu. ‘KENDİ CEBİMDEN ÖDERİM’ Konuyla ilgili görüş belirten AK Partili Meclis üyesi Hüsnü Boztepe ise, “600 kişilik bir çalıştay yapılacak. Herkes orada yiyecek içecek masrafını belediye ödeyecek…  Olmaz böyle bir şey. Böyle bir çalıştay olacaksa, ben kendi cebimden öderim. Belediye versin demek olmaz bir şey. Yıllardır siyasetin içerisindeyim. Bir yere gidildiğinde kendi cebimizden öderiz. CHP’nin toplantıları hala para ile yapılıyor” diye konuştu. İKİ ÖRNEK VERDİ CHP Meclis Üyesi Özkan Yıldız, “Türkiye’de sivil toplum sahasında faaliyet gösteren vakıflar, dernekler ne kadar sivil ne kadar ideoloji dışı? Çok çarpıcı bir örnek vereyim. 15 Temmuz Hain Darbesi’ni hep birlikte yaşadık. Nereden geldi, hangi vakıfları güçlendirerek geldi? Türkiye Yazarlar ve Düşünürler Birliği vardı, bu tamamen FETÖ tarafından kurulan Türkiye’de belli odaklar tarafından desteklenen bir oluşum. Sayın Cumhurbaşkanımızın kızının içerisinde olduğu KADEM, oğlunun içerisinde olduğu TÜGVA gibi vakıflar yerel yönetimlerle, devletin çeşitli bakanlıklarıyla protokol yapmıyorlar mı? Ona keza ENSAR Vakfı. Maarif Vakfı’na destek verilmesi. Bunların ideolojik bir arka planı yok mu? Yani bu açıdan baktığımızda vakıflar ve dernekler meselesi; eskiden beri Türkiye’de derin kültürel ayrışmaların sivil toplum alanında devam etmesinin göstergesi… Laiklik diyoruz, laikliği de çeşitli kültürel gruplar ‘laiksizm’ diye vurgularken daha modern, çağdaş kesimler laikliği Türkiye’de seküler yaşamın bir güvencesi olarak algılıyor. Bu anlamda baktığımızda; Türkiye’de laikliğin geliştirilmesi, Türkiye’nin dışarıda, yerli ve milli kavramlar çerçevesinde korunması ve güçlendirilmesi son derece doğal” dedi. ‘BAZI PROBLEMLER VAR’ Tartışmaların ardından söz alan AK Parti Grup Başkan Vekili Özgür Hızal da konuyla ilgi şunları söyledi: “Burada CHP’li meclis üyesi arkadaşlarımızın yıllarca AK Parti yönetimlerinin eleştirilerinin haksız olduğunu bugün görebiliyoruz. Burada bir vakfa akdi ve nakdi yardım alınmasını tartışmıyoruz. İçeriğiyle alakalı bazı problemler var. Vakıfla ilgili bazı bilgiler verildi. Salt kamu yararı ya da salt vergi muafiyeti alması yerel yönetimler tarafından destekleneceği anlamına gelmiyor. Bayraklı’da bir vakfıyla ilgili bir önergeyi oy birliğiyle reddettik. 2002 kurulmuş bir vakıf burs vermiş mi, Türkiye’nin yararına ne gibi lobi faaliyetleri yapmış. Bu protokolde de yok. Bir vakıf yöneticisi komisyona gelmedi. Bize böyle bir bilgi vermedi. Bu mesele bu kadar basit değil. Konuya böyle böyle yaklaşırsanız, CHP’liler şimdiye kadar ortaya koymuş olduğu bütün savları ellerin tersiyle itmiş olurlar. İzmir Büyükşehir belediyesi çok büyük bütçeleri yönetirken, bu altını üstünü bilinmeyen faaliyetlerinden dolayı sıkıntıya girer.” ‘BAKANLIĞIN ONAY VERDİĞİ…’ Eleştirilere yanıt veren CHP Grup Sözcüsü Nilay Kökkılınç, “Vakıflara kamu yararı kararı Bakanlar Kurulu’nun kararıyla veriliyor. Dolayısıyla, Bakanlar Kurulu’nun güven duymuş olduğu bir vakfa bir yerel yönetimin güvenmemesi için nasıl bir sebep var? Somut olarak herhangi bir sebep söyleyemediler. Belediye Kanunu’nun 75. Maddesi şunu söyler; Bakanlar Kurulu’ndan kamu yararı kararı veya vergi muafiyeti kararı var ise Valilik kararına ihtiyaç duyulmaksızın yerel yönetimler bu sivil toplum örgütleri ile doğrudan protokol yapabilir. Dolayısıyla burada vakfa güvenmememiz için herhangi bir nedenimiz yok. Bir vakfın faaliyet göstermesi için illa web sitesi olması gerekiyor mu? Belki yenileniyordur. Bu gerekçeler de doğru değil. Vakfın yöneticilerine ve kurucularına baktım. İçlerinde geçmiş dönemde her partiden milletvekilliği, bakanlık yapmış isimler var. Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar, onur üyesi. Rahmetli Işılay Saygın da onur üyesi. Böyle bir vakıftan bahsediyoruz. Bu vakfı takdir edeceğimize çok farklı yaklaşımlar sergiliyoruz. Vakıf, Ege’nin iki yakasında dostluk konserleri sağlamışlar, sorunlu çocukların rehabilitasyonu yönünde çalışmaları olmuş, okuma yazma kursları gibi projeler yapmışlar. Dolayısıyla, eğer siz bir vakıf ile protokol imzalıyorsanız, bir çalıştay düzenliyorsanız, o zaman belediye olarak bazı yükümlülükleriniz var. Biz bugüne kadar diğer vakıf ve derneklere ne yaptıysak aynı bu vakfa da aynı şekilde yaklaşıyoruz” dedi. ‘BİLGİ ALAMIYORUZ’ İZDENİZ’e 55 milyonluk bütçe aktarılması yönündeki önerge hakkında konuşan AK Partili Erhan Çalışkan, “Zararın neden olduğu, nasıl iyileştirilmesi. Yolcudan alınan gelir, personel giderlerini karşılanmıyor. Böyle bir şey olabilir mi? 55 milyonluk zarar etmiş bir şirketi 10 dakika konuşarak çekiyoruz. Yönetim böyle takdir etmiş, indirdik, kaldırdık ama çözüm önerlerini konuşmuyoruz. Eğer çözüm istiyorsak, İZDENİZ’de neşter atılması gerekiyor. önümüzdeki 10 yılları için vizyonel olarak tartışmalıyız. Şirketlerle ilgili ne soruyorsak, ticari kanuna kalıyor. Gizli bilgi denilip, verilmiyor. ESHOT, bununla ilgili hazırlık yapıyor, belediye meclisini önemsiyor. Zaman harcayıp, gelip anlatıyor. Bu parayı vermeseniz, bilet bu kadar olur diyor. Biz bu taleplerimizi daha önce de ilettik. Bunların detaylı bir şekilde konuşulması gerekiyor” diye konuştu. İZBETON 12 MİLYON KAR ETTİ Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı CHP’li Meclis Üyesi Bülent Sözüpek, “Komisyon olarak biz bu önergeyi konuşurken, şirketler birimimizden arkadaşımız geldi, bilgilendirme yaptı. Yeterli bilgi almadık, diye bir sonraki toplantıya aktardık. Orada da ilgili bilgileri İZDENİZ’de finansman müdürümüz bize gönderdi, bende komisyonumuzun whatsapp grubumuzda şeffaf bir şekilde paylaştım. Orada bütün giderler kalem kalem yazıyor, personel giderleri de yatırım giderleri de yazıyor. Borçlarla ilgili de birkaç söz söylemek istiyorum; ülkemizin şu an en büyük sorunu enflasyon. Bu ülkenin ekonomisinin kötü gidişinin sorumlusu mevcut iktidar. Vergi veriyoruz ama o vergiler vatandaşa dönüyor mu? Yollar, köprüler, vatandaşımızdan çıkan vergilerle ödeme garantili bazı şirketlere veriliyor. Elektrik, doğalgaz olarak dönüyor mu? Önümüz kış, her ayda elektriğe, doğalgaza zam geliyor. Biz İZDENİZ’de yaptığımız borçlanmayı neden yapıyoruz? Pandemi sürecini hep beraber yaşadık, bunu defalarca söyledik. Cumhurbaşkanı da bunu defalarca söylüyor; fahiş fiyatların önüne geçemiyoruz. Hatta daha bugün bir karar alınarak, Ticaret Bakanlığı tarafından fiyatları dengelemeye dair bir komisyon kuruldu. Biz bu borçlanmaları niye yapıyoruz? İzmir halkına yatırım yapmak amaçlı yapıyoruz. Her defasında, bazı şirketlerimizin zarar ettiğini söylüyorlar. İZBETON firmasının zarar ettiğini yine söylediler. Daha önce de anlatmıştım; İZBETON’un kar ettiğini söylemiştim. İzmir Ticaret Odası’nın (İZTO) bugün şirketlere ödüllendirme yazıları çıktı. Yalan beyanlarda bulunan arkadaşlar için tekrar söylüyorum; İZBETON’un 2020 yılı karı 12 milyon 69 bin TL. Bununla ilgili İZTO takdir belgesi vermiştir. Bunu yalan beyanlarda bulunan arkadaşlara ve basın mensuplarına sunmak istiyorum. Bizim belediye şirketimizin zarar etmediğini, kar ettiğini tüm İzmirli vatandaşlarımız görsün” dedi. ‘YALAN ARIYORSANIZ…’ İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Levent Marina ile ilgili yaptığı bir açıklamayı mecliste okuyan AK Partili Hızal, “Levent Marina’yı kiralamışlar. Gemiler için çekçek ve onarım yapılması için kiralamışlar ama kullanamıyorlar. Ama şık bir restoran yapmışlar. Bu beyan doğrultusunda İZDENİZ’e ait arabalı vapurlar bu marinaya girebiliyor mu? Teknik olarak giremiyor. Büyükşehir’den ne kadar aktarım yapıldığını, fatura alınmaması için baskılar kurulduğunu, hak edişlerin yapılmadığını siz de biliyorsunuz ben de biliyorum. Levent Marina’yı kiralamışlar, gemiler için kullanamıyorlar. Ama şık bir restoran yapmışlar, olabilir.  İBB Başkanı böyle bir beyanda bulunuyorsa ortada bir ciddi bir yalan var demektir. İfade bu, gerçek gemiler giremiyor. Fırtınada gemileri açığa çekiyorsunuz, birbirine çarpıp zarara görüyor. İBB Başkanı’nın böyle bir ifadesi olmaz. O marina kiralandığında Başkan’a yetkililer tarafından bilgi vermediler mi? Problem orda mı, yoksa sayın Başkan’da mı, bence muhtemelen Sayın Başkan’da.  Siz Yalan arıyorsanız, Tunç Soyer’in basın açıklamalarını takip edin” dedi. ‘ÇEKÇEK YERİ DE GÖRÜRLER’ Hızal’a yanıt veren Kökkılınç, “Özgür Bey O yerin tamamını gezleler çekek yeri olduğunu görecekler. Hem yanın da bahsettiğimiz tesis var. İBB ve İZDENİZ’in kullanımında olan gemiler için Ulaştırma  Bakanlığı bir yeri gösteremediği için İzmir Büyükşehir Belediyesi çok büyük sıkıntı yaşandı. Henüz yeni bir proje. Arkadaşlarımız İnciraltı’nda bulunan engelliler kafesinden Üçkuyular İskele’ye kadar yürürseler çekçek yeri de görürler” diye konuştu. TALİMAT VERİLMİŞ Levent Marina için iddialarda bulunan AK Partili Boztepe, “İhalesi’ne bizzat Genel Sekreter katıldı. Başkası ne kadar verse daha fazlası verilecekti. Bura alınacaktı. Çünkü birileri talimat verilmiş, ‘ne olursa olsun alın’ diye” Karşıyaka Belediyesi’nin ambulans olarak kullandığı bir yat vardı. Geçenlerde duydum o yatı İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi Tunç Bey’e tahsis etmiş” dedi. İDDİALARI YALANLADI Boztepe’ye yanıt veren Kökkılınç, “Hüsnü Bey her zamanki olduğu gibi konuşuyor. Cevap vermesek olmuyor, cevap versek olmuyor. Çok soyut bir konu, dedikodu. En küçük bilgi ve belgeye dayanmayan iddialar. Bu tür iddialar bazen o kadar ileriye gidiyor ki, İZSU Genel müdürümüz yargıya yansıttığı bir durum oldu. Hüsnü bey de daha dikkatli olması gerekiyor. Bu iddiaların doğru olmadığını da söyleyeyim” diye konuştu. ‘BEN ÖNERDİM’ Özuslu da, “Sayın Boztepe’ye ne diyeceğimi bilemiyorum! Ambulans, ne zaman alınmış Karşıyaka Belediyesi’ne? Bir tane hasta taşımış mı? Su alıyor, batıyordu. Karşıyaka meclis üyesi olarak ben önerdim. Yalan söylüyorsunuz. Çünkü kafanızdan tahayyül ediyorsunuz. Söylüyorum; ben önerdim başkana, burada çürüyor yıllardan beri, hiç olmazsa kamu yararına bir iş yapsın diye. Herhangi bir şekilde ihtiyaç olduğunda başkanı da taşısın, başka insanları da taşısın, hizmet yapsın. Az da olsa kullanılıyor ve kullanılmaya devam edecek” dedi. Özuslu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ne talimatı Allah aşkına! Neymiş, talimat gelmiş, ihaleye girmiş, ihaleye genel sekreter girmiş! Kim giriyor bizim ihalelerimize! Kurumu temsilen ihalelere kim giriyor? Tabi ki genel sekreter girecek, ne var bunda. Buradan yola çıkarak Marina ile ilgili iddiaları önümüzdeki günlerde konuşacağız. Ben denizci değilim, marinayı ancak hayatımda oraya gidip çay içerken gördüm. Ama elinizi Allah aşkına vicdanına koyacaksınız. İzmir halkının yüzde 58 oyuyla seçilmiş belediye başkanından bahsediyoruz. Velev ki hatalı bilgilendirdi. Siyasi nezaketten bahsediyoruz, biz Cumhurbaşkanımız ya da bir bakanımızla ilgili bir konu olduğunda hatalı bilgilendirme olmuştur diyoruz. 1 milyon oy almak Büyükşehir Belediye Başkanı’na o kelimeyi söylememize gerekçe olamaz, olmamalı! Bazen sesim yükseldiğinde yanlış anlamayın, hareketli konuşan bir insanım. Her hatip söz sanatı kullanır, mübalağa sanatı siyasette çok kullanılır ama elinizi vicdanınıza koyun; ülke yeterince gergin, siyasetin dilini belli bir yerde tutmak mecburiyetindeyiz. Ses yükselebilir ama birtakım ithamlar olmaz. Gerçekten yakıştıramıyorum! Bu meclisi yöneten bir insan olarak bu dilin, bu üslubun doğru olmadığını söylemek mecburiyetindeyim. Bunları hep beraber düzeltmek mecburiyetindeyiz” diye konuştu.