Türkiye’de bazı köpek ırklarını beslemek kanunlar çerçevesinde yasaklansa da, hayvan severler nefes alan her bir canlının yaşama hakkı olduğunu savunarak mücadelelerini sürdürüyor. Son zamanlarda birçok köpeğin sahiplerinin elinden alınarak barınaklara gönderildiğini ileri süren hayvan severler, yaşanan duruma tepki göstererek çabalarını hızlandırdı. Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) İzmir Temsilcisi Esin Önder, konuyla ilgili İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya hitaben bir dilekçe hazırladıklarını belirtti. ‘Canlar ölüyor Sayın Bakanım’ başlığıyla hazırlanan dilekçede 22 Nisan 2008 tarihinde çıkan 126 sayılı genelgenin 14’üncü maddesi uyarınca bazı ırkların bazı koşullar dışında ülke genelinde yasaklanmasının kötü sonuçlara yol açtığını belirten Önder, “Sivil toplum kuruluşları ve gönüllülerin yüzlerce dilekçeyle başvurduğumuz kısırlaştırma dilekçelerimiz göz önüne alınmayıp aynı genelgede ivedi kısırlaştırma da istenmiş ancak ‘yasaklılar’ yetkili makamlarca değerlendirilmiştir. Bu genelge üzerine tüm ırklarla ilgilenen yetkili kişilerin itirazı, basın açıklamaları, el konulacakların nerede nasıl barındıracakları görmezden gelinip, onlar ölüme mahkum edilmişlerdir. İçişleri Bakanlığı tarafından temmuz ayında uygulamaya konan ‘Haydi’ (Hayvan Durum İzleme Mobil İhbar Uygulaması) hattı ile hayvan severlerin hayvanlara yapılan şiddet, işkence gibi şikayetlerini ilgili kuruma ulaştırabilecek olması bizleri çok mutlu etmiştir. Ancak husumet sonucunda en uysal, evde bakılan 3 aylık yasaklı olan ırklara bile el koyma daha da artmıştır” dedi.

‘EN BÜYÜK EZİYET’

Konunun 2019’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir kez daha gündeme geldiğini ve hayvan refahı için önemli ihlaller olduğunun ortaya çıktığını belirten Önder, “Dünya Veterinerler Birliği hiçbir hayvanın doğuştan saldırgan olmadığını çok net açıklar. ‘Irk yasaklamanın fayda sağlayamayacağı gibi onları barınak ortamında hapsedilmeleri onlar ve sahipleri için en büyük eziyettir. Bu köpekler sadece yanlış yetiştirilirse agresif olur. Önlemler, ağızlık takmak, gezdirmede belli tedbirler almakla olur. Irk yasaklamanın hiçbir bilimsel temeli yok açıklamasını, Veteriner Odalarına da tedavisi bile yapılmasını istenmeyen bu köpekler için hem mesleklerine etik olmayıp hem de Kliniklere gelen hayvanlara sadece hayvan sağlığını değil, halk sağlığını da korumaya yönelik aşı ve paraziter tedavi uygulamalarının yapılması zorunludur’ diye açıklama yapıldı. Irklar konusunda uzman olan Prof. Tamer Doduga da, bir araba kazası olduğunda ceza nasıl arabaya değil de sürene kesiliyorsa yasaklı köpek veya başka bir köpek bir kişiye zarar verirse cezasının da sahibine verilmesi gerektiğini dile getirmiştir” ifadelerini kullandı.

‘UYSAL ALINMASIN’

“İstisnalar dışında genellikle masum olan bu köpeklerin sahipleriyle yaşamasına izin vermek gerekiyor” diyerek açıklamalarını sürdüren Önder, “Kanun çıkana kadar aşağıda TBMM araştırma komisyonunun maddelenmiş görüşleri de incelenerek, evde bakılan uysal cinslere el konulmaması, yetkili kurumlara yeni bir genelge gönderilmesi, bu zaman zarfında evden el konulan canların ilgili belediyece kısırlaştırılıp sahiplerine teslim edilmesi konusunda yeni bir genelge gönderilmesini istiyoruz” diye konuştu.

‘AİLE FERDİ GİBİ’

Kanunda 10 ırkın ‘yasaklı’ olarak belirlendiğini belirten hayvan hakları savunucusu Füsun Yağcı da, şu ifadeleri kullandı: “Aslında yapılan uygulama ilk başta bizleri çok umutlandırılmıştı. Çünkü maalesef ki insanlar tarafından şiddete ve eziyete maruz kalan çok canımız var. Ancak zamanla gördük ki gerçekten şiddete uğrayan, eziyet gören canlarımız bu uygulamadan yeterince yararlanamadı. Daha çok ailelerinde el bebek, gül bebek diye büyütülen, çocukların arkadaşı ama ‘yasaklı’ ırk olarak kabul edilen hayvanlarımız mağdur oldu. Örneğin, komşumla aramda bir tartışma çıktı. Bana bir şey yapamıyor ama hemen köpeğimi şikayet ediyor. Onlar da gelip yıllardır birlikte yaşadığım, ailemin bir ferdi gibi olan can dostumu elimden alıyor. Son zamanlarda bu tarz o kadar çok örnek yaşadık ki… İnsanlar ceza kesilecek, tutuklanacak diye korkularından seslerini çıkaramıyor, içleri yana yana dostlarını vermek zorunda kalıyor. Daha sonra o hayvana ne olduğunu bile öğrenemiyorlar. Bu hayvanlar için kamuoyunda ‘saldırgan’, ‘vahşi’ gibi önyargılar var. Ancak bu hayvanlarla değil, insanlarla alakalı. Siz bir hayvanı değil, insanı da kötü şartlarda büyütürseniz vahşi ve saldırgan olur. Sevgiyle büyütülen hiçbir can için aynı durum söz konusu değildir. Kedilerle bir arada yaşayan, bebekle aynı yatakta yatan pek çok pitbull da var. Hiçbiri de saldırgan değil. Biz bu uygulamadan bir an evvel vazgeçilmesini istiyoruz. Unutmayın ki, nefes alan hiçbir can ‘yasak’ olamaz.” Tolga Yaman