Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu, siyaset gündemini Ege Telgraf’a değerlendirdi. CHP’nin ana muhalefet olmaktan iktidara doğru yürüyen parti olduğunun altını çizen Başkan Gruşçu, bu yolda her kesimi kucaklayarak ilerlediklerini belirtti. Gruşçu ayrıca, son dönemlerde karşılaştıkları eleştirilere ilişkin de açıklamalarda bulundu.
  • Ülke olarak zorlu bir süreçten geçiyoruz... Özellikle pandemi süreci toplumun her kesiminde büyük bir etki yarattı. Sizler de bu süreçte sürekli sokaktaydınız ve çalışmalarınızı ağırlıkla sahada sürdürdünüz. Süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Görevde bulunduğum üç yılın son bir yılı gerçekten çok çetin bir pandemi mücadelesiyle geçti. Bu süreç, hepimizin tekrar bazı şeyleri değerlendirip düşünmesine de neden oldu. Bir ülkenin nasıl yönetilmesi ve ülkenin içinde bulunduğu dar boğazdan nasıl çıkmamız gerektiği konusunda da bize ciddi mesajlar ulaştırılan bir dönem oldu. Konak, Türkiye’nin minyatürü bir ilçe... Anadolu’nun birçok kesiminden gelmiş ve kentimizde yaşamayı tercih etmiş çok insanımız var. Bu kentte kim varsa bütün insanlarıyla, bu topraklar üzerinde ve medeniyetin beşiği olmuş bir ilçede birlikte yaşıyoruz. Konak, finansın, tarihin, kültürün, sporun, sanatın, iş dünyasının merkezi... O kadar zengin bir kültüre sahibiz ki... Türkiye’nin en önemli ilçelerinden biriyiz. Böylesi değerli bir ilçenin sorumluluğu bizim omuzlarımızda. Şu anda kentin dört bir yanında Gültepe’de, Eşrefpaşa’da, Kadifekale’de, Basmane’de yani maalesef ki yoksulluğun derinleştiği bu mahallelerimizde ‘Yarın ben ne olacağım’ kaygısıyla karşı karşıya kalıyoruz. Bu süreç bize daha fazla dayanışma, daha fazla birlik, beraberlik ve ülke yönetimini ele aldığımız andan itibaren bir seferberlik başlatılması gerektiğini gösterdi. Bu seferberliği örgütümüz ve yerel yönetimlerimizle zaten başlatmıştık. Gerçekten de yaptığımız çalışmalar öyle bir hal aldı ki, Konak’ta 8 bin 500 aileye el uzatmışız. Bu son derece önemlidir... Vatandaşım elektriğini, kirasını, yanındakini personelin maaşını ödeyemiyor. Bu şartlar altında elektriği kesik, suyu ve doğalgazı olmayan evlerde insanlar yaşam mücadelesi veriyor. İşte, biz o insanlara el uzattık ve dedik ki: Sosyal yardıma muhtaç bıraktığınız bu düzeni yıkacağız. Yeni bir süreç, yeni bir siyaset inşa etmeliyiz. Sadece kendi hükmünde, kendine bağımlı tutan ve insanımızı yoksullaştıran anlayıştan siyaseti uzaklaştırmamız gerekiyor. Devlet yönetmek ciddi bir iştir. Devleti yönetmek istiyorsanız siz ilk önce kendi insanınıza döneceksiniz. Biz ezilenlerin, gariplerin ve bu ülkede yaşam mücadelesi veren bütün yurttaşlarımızın sesi olmaya devam edeceğiz.
  • Sizin de söylediğiniz gibi pandemi döneminde vatandaşın içinde bulunduğu durum daha bir gözle görülebilir hale geldi... Siyasetin halka dönük olması gerektiğini vurguladınız. Bahsettiğiniz şeyler aslında bir yol haritası mıdır?
CHP hiçbir zaman halk bağını ortadan kaldırmamıştır. Özellikle adının içinde ‘Halk’ geçen bir parti olarak partimiz gerçekten halkın partisidir. Bu Cumhuriyeti kuran, kurtuluşun belgesini hazırlayan parti de CHP’dir. Partimiz sadece bir grup algı yönetenlerin ve partimizin aslında kuruluş amacını ve felsefesine ortaya koyan argümanların siyaset içerisinde bunu kullanmasıyla halktan uzaklaştırılmış gibi gösterilmiştir. Partimizin içinde mütedeyinler vardır, partimizin içinde çok farklı katmanlardan ve toplum etmenlerinden insanlar var olmaktadır; partimizin içinde bugün inanç ve mezhep bakımından birbirini ayırmayan ancak bir şemsiye altında hepimizi bir araya getirebilecek anlayışa sahip olan temsilciler vardır. Önemli olan bunun ortaya çıkarılması ve sokağa yansımasıydı. Temelde sokağa yansıtamadığınız bir siyasetin büyüme şansı yok. Bu siyaset anlayışını büyütmek için buradayız. Ben bir ilçe başkanıyım, burada bulunuyorsam halkın temsilcisi ve halkın ta kendisi olduğum için... O zaman halktan kopuş nerede? Biz zaten halkın ta kendisi olduğumuz için halkın sorunlarını gündeme taşıyoruz. CHP herkesi ve her kesimi kucaklayan, kimseyi ayrıştırmayan ve ötekileştirmeyen politikasıyla şu anda Millet İttifakı’nın da önderi konumunda. Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu Millet İttifakı sürecinin lideri olarak bu sürecin önünde yürümeye devam edecek. Tek istediğimiz bir şey var, Türkiye’nin temel sorunlarını hep beraber konuşabilmek. Şu anda CHP’nin getirdiği bu yaklaşımın hasıl olmasının en temel sebebi iktidarın bugün artık vatandaşı görmezden gelmesi ve saraydan süreci yürütmeye çalışması. Halkı gören, halkın yanında olan bir iktidarın CHP’de her zaman yanında olur. Ancak görüyoruz ki artık ana muhalefet olmaktan iktidara doğru yürüyen partimiz, artık tüm toplumu tek bir masa altında buluşturacak. Çünkü tüm toplumun buna ihtiyacı var.
  • Siyaset için topluma el uzattığınızda çoğunlukla karşılık buluyor musunuz?
Bazı zamanlar çok ciddi sıkıntılar da çekiyoruz. Eğer aynı noktalardan bakmıyorsak ve ortak paydada değilsek siz istediğiniz kadar el uzatın kapılar kapanıyor. Buna en çok sebep olan şeylerden bir tanesi genel siyasetin etkisi... Bugün Türkiye’yi saraydan yöneten bu yaklaşım, ne yazık ki siyasette de ayrıştırma, ötekileştirme ve hoşgörüsüzlüğün olduğu bir ortamı tetiklemeye başladı. Konak’ta görev yapan bütün mevkidaşlarıma hep söylediğim gibi ilçemize hizmet edeceksek bir araya gelmek zorundayız. Evet, bir araya geldiğimiz zamanlar oluyor ancak bazen genel siyasetin etkisini ne yazık ki karşımızda görüyoruz. Hiç sorun değil, yine el uzatacağız. Tek meselemiz hemşehrilerimize hizmet etmektir.
  • Mevkidaşlar’ demişken... Son zamanlarda mevkidaşlarınızdan gerek sizin için gerekse belediye özelinde sıklıkla eleştiri aldınız. Bu eleştiriler hakkında ne düşünüyorsunuz? Çok da cevap vermediniz...
Bana kalırsa eleştirme hakkı kutsaldır, eleştirilmelidir de... Eleştiriler eğer bizi geliştirebilen eleştirirlerse; tabii ki hakaretvari değilse bunları değerlendiriyor ve göz önünde tutuyoruz. Çünkü demokrasi ve adaletin her daim savunucusu olan bir partiyiz. Çok farklı seslerden yararlanmamız gerekiyor. Ben gerek AK Parti gerekse MHP İlçe Başkanı’nın eleştirilerinden beslendiğimizi ancak bir yandan da elbette ülke yönetimi konusunda yaşanan eksikliklerin gözardı edilmeden, bunların da vatandaşımızın gözünün önüne serilmesini düşünenlerdenim. Bu noktada ben hem iki partimizin değerli ilçe başkanlarına çok teşekkür ediyorum. Tabi zaman zaman haksız eleştiriler de oluyor. Böyle bir haksız eleştiri olduğunda doğrudan arkadaşlarımızla iletişim kuruyoruz. Konak üzerinde hep beraber yaşıyor, hepimiz birbirimizi gayet iyi tanıyoruz. Birbirimizden uzak değiliz, iletişim en güzel yöntemdir. Ben şunu çok iyi biliyorum, arkadaşlarımız da vatandaşımıza hizmet etmek için mücadele ediyorlar. Ancak şu iyi bilinmelidir ki, birtakım hamasi şeylerle, kısır tartışmalarla hizmet üretilemez. Kavga dilinden uzaklaşmamız lazım. Çünkü Türkiye kavga dilinin içine yeterince çekildi. Artık sevgi dilini kullanmalıyız.
  • Yerel yönetimlerin yaptığı çalışmalar partiye olan bakış açısını da etkiliyor. 31 Mart seçimlerinin ardından iki yıllık süre geride kaldı... O günden bu güne kadar nasıl bir ivme yakaladınız?
Belediyelerimizin yönetimleri hakkında Genel Başkanımız’ın açıkladığı 7 temel ilke var. Bizler de yerel yönetimlerimizin bu ilkelere uyup uyumadığını sürekli kontrol ediyoruz. Bu ilkelerin tamamını harfiyen yerine getirmiş bir Konak Belediyemiz var. Vatandaşımızın her zaman yanında olan, yoksulluğun ve gelir adaletsizliği konusunda çalışan, kimseyi ayrıştırmayan ve herkesi kucaklayan hizmet üreten bir belediyemiz var. En güzel yanı insancıl ve toplumla barışık olması. Sokağa her çıktığımızda ilçemizin dört bir yanında Konak Belediyesi’nin bir izi olduğunu görmek beni çok mutlu ediyor. Konaklılar’a ve doğal olarak İzmirliler’e hizmet etmenin kutsal olduğunu düşünüyorum. İnsanlarımıza dokunduğumuzda onlar da ülkenin dört bir yanındaki ahbaplarına CHP’li belediyelerin ne kadar iyi hizmet ettiğini anlatıyor. O yüzden hiçbir vatandaşımızı atlamadan hizmet götürmeye gayret eden Konak Belediye Başkanımız Sayın Abdül Batur’a ve emek veren tüm arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Konak’ta bu süreç CHP adına büyüme sürecidir. Büyüme ve gelişmenin önemli olduğuna inanıyor, farklı kültür ve düşüncelerden besleniyoruz. Güzel tarafı şudur ki arkadaşlarımızla sokağa çıktığımızda partimize teveccühün giderek yükseldiğini görüyoruz. Kapıyı her çaldığımızda “Belediyemizden de CHP Konak İlçe Örgütü’nden de Allah razı olsun” lafını duyuyoruz. Bakın bu çok önemli... Bu lafı genelde siyasetçiler siyaset olsun diye söyler ama ben bunu samimiyetle söylüyorum. Eksiklerle de eleştirilerle de karşılaşıyoruz ama sorunu anında çözüyoruz.
  • Özellikle bu dönemde ilçe ve belediye başkanları arasında ‘uyuşmazlıklar’ gündeme geldi. Siz de seçim kampanyası sürecinden bu yana Sayın Batur ile çok uyumlu bir tablo sergilediniz. Sizce Konak’ın çizdiği bu tablo bir model midir? Ve yine bu bağlamda diğer ilçelere bir tavsiyeniz var mı?
Ben her şeyden önce kendi ilçemden meshulüm. İlçemizdeki uyumun dışarıdan da tespit edilmesi beni çok memnun ediyor. O yüzden içinde bulunduğumuz bu uyumun sadece CHP’li örgütlere değil, Türkiye’de ne kadar siyasi parti varsa hepsine yansıması gerektiğini düşünüyorum. Kavgadan beslenmemek gerekir, kavga bize bir şey katmaz ama uyum bize çok şey katar. Tabii ‘Konak modeli’ diye bir model var. Konak modeli, sadece uyum içinde çalışmaz, üretir. Sürekli gelişir; sürekli gelişmek için öğrenme tabanlı bir süreç geliştirir. Bunları da özellikle gençlerle birlikte yürütür. Biz onlardan partideki ak saçlılardan yararlanmalarını ve enerjileriyle o deneyimi buluşturmalarını istiyoruz. İşte, o zaman partimiz daha iyi bir noktaya gelecek. İnanıyoruz ki başlattığımız bu hareket ve düşünce bir Konak Modeli’nin de aşamasıdır. Konak Modeli birlik ve bütünlük içinde ve ortak akılla çalışıyor. O nedenle bu modelin bütün örgütlerce dikkate alınmasını da arzu ederim... Yağmur Gülü / Özel Haber