Öztrak'ın açıklamalarından satırbaşları şu şekilde: Saray’ın kibirlisinde de, bekçisinde de ilim maalesef yok. Bu nedenle, 83 milyonluk koca bir ülkeyi, zulümle yönetmeye çalışıyorlar. Beğenmedikleri basın-yayın organlarına cezalar yağdırıyorlar. TELE 1, Halk TV gibi milletin izlediği ekranlara karartma uyguluyorlar. Oda TV’yi kapatıyorlar. Haberlerinden rahatsız oldukları gazetecileri, Sözleri hoşlarına gitmeyen aydınları içeri atıyorlar. Müyesser Yıldız aylardır içeride. Osman Kavala yıllardır içeride. Saray hükümeti, milletin seçtiğini mahkeme kararı olmadan görevden alıyor. Milli iradeye kayyım atıyorlar. Arkadaşımız Enis Berberoğlu. Yıllarca, haksız hukuksuz yere içeride yattı. Çıktı. Yeniden milletvekili seçildi. Dokunulmazlık kazandı. Sarayın talimatıyla mahkeme yine milli iradeyi tanımadı. Yürütmenin vesayeti altındaki yargı, Anayasaya aykırı olarak, TBMM’nin yetki ve haklarına tecavüz etti. Milletin verdiği milletvekilliğini gasp ettiler. Anayasa Mahkemesi dün gerekçeli kararını yayımladı. Yüksek mahkeme, arkadaşımıza milletimiz tarafından verilen, “Siyasi faaliyette bulunma görevinin engellediğini”, “Hakkının gasp edildiğini” teyit etti. Anayasa Mahkemesi’nin “oy birliğiyle” verdiği bu karar karşısında, yargı ne yapacaktır? Anayasaya aykırı olduğu baştan belli olan bu kararı, Meclis’te okutarak hak gasbına göz yuman, “Anayasa Profesörü(!)” Meclis Başkanı ne yapacaktır? Saray’ın mı milletin mi iradesine uyacaklar, göreceğiz. Bu arada Sarayın atama İçişleri Bakanı, Saray’ın bekçisi ve Saray’ın kibirli başı ne hak tanıyorlar ne de hukuk. Yüksek Mahkemeyi ve Başkanını açık açık tehdit ediyorlar. Anayasa Mahkemesi’ne ayar vermeye çalışıyorlar. Neden? Çünkü ehliyetleri, ilimleri yok. Yasalara uymayı, millete hesap vermeyi sevmiyorlar, korkuyorlar. Zulümle, baskıyla, kırarak, dökerek, millet iradesini tanımayarak ülkeyi yönetiriz sanıyorlar. Peki, bunlar sadece ülkemizin gazetecilerine, aydınlarına, siyasetçilerine mi zulüm ediyorlar? Hayır. Milletimize de zulüm ediyorlar. Liyakatsiz, bilim tanımayan tek adam yönetiminde milletimiz, işsizlikle, yağmur gibi yağan zamlarla, cebinde pul olan parasıyla, sırtına yüklenen borçlarla, kâbus gibi artan yoksullukla, görülmemiş bir buhranı yaşıyor, milletimiz yağmalanan, çalınan geleceğine ağlıyor.

Son bir yılda; işsiz vatandaşlarımızın sayısı 3 milyon kişi artarak,11 milyona dayandı.

Gerçek işsizlik oranımız yüzde 30,4’e ulaştı. Bir de işi olmayıp, işte görünenler var. Ücretli zorunlu izine çıkartılar vatandaşlarımızın sayısı 3 milyonu buldu. Bu vatandaşlarımız ayda 1.168 lirayla hayata tutunmaya çalışıyor. İşsizlik en çok bu ülkenin umudu gençlerimizi ezip geçiyor. Lafa gelince, “Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın” diyerek gençlerimize gaz veriyorlar. Ama bugün Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşlarda olan 5 milyon gencimize ne iş, ne de eğitim verebiliyorlar. Taşı sıksa suyunu çıkaracak 5 milyon gencimiz evde oturuyor, anasının babasının eline bakıyor. Buna çare bulma makamında olanlar ne yapıyor? “Acıyı bal eyleyin, yoklukta sabreyleyin” diye, millete vaaz veriyorlar. İktidarlar sabır tavsiye etmez. Milletin derdine derman olur.Muktedir olur. Ama tüm politikaları iflas etti, devletin kurumlarını çökerttiler, artık ülkeyi yönetmeye muktedir değiller. Şimdi millet yoklukta sabredecek, Saray ise israf edecek, millete baskı yapacak, sindirmeye çalışacak, milleti yokluğa, yoksulluğa mahkûm etmek için elinden geleni ardına koymayacak. Milletimizin alım gücü günden güne azalıyor.  Paramızın değeri güneş görmüş kar gibi eriyor. Bu ucube rejim iki yıl önce millete “24 Haziran’da bu kardeşinize yetkiyi verin. Ondan sonra faizle, dolarla, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” dedi mi? Dedi. İş başına geldiklerinde, dolar 4 lira 53 kuruş, Euro 5 lira 33 kuruştu. Bugün Dolar 8 liraya, Euro ise 10 liraya dayandı. Dolar ve Euro milli paramıza karşı her gün rekor üstüne rekor kırıyor. Orta Vadeli Program daha 10 gün önce yayımlandı. Programda dolar;  2021’de 7 lira 68 kuruş, 2022‘de 7 lira 88 kuruş, 2023’de 8 lira 2 kuruş olacak deniyor. Ama dolar daha bugünden 8 liraya dayandı. Saray’ın 3 yıl sonrası için verdiği dolar değerine, 10 günde ulaşıldı. Şimdi bu müflis bezirganlar, “3 yılda ulaşacağımız hedefi 10 günde yakaladık” diyerek, havai fişek bile patlatırlar. Ama ne olursa olsun, gerçek şu: Programın hedeflerinin, tahminlerinin ömrü 10 gün bile sürmedi. Ucube rejimin iş başı yaptığı son iki yılda, paramızın reel değeri iki kez dibe vurdu.  Böyle bir beceriksizlikle daha önce hiç karşılaşmadık. Ama bunun sorumlusu olan Saray’ın sosyete damadı “Döviz kuru beni ilgilendirmiyor” diyerek, olan biteni seyrediyor. Nitekim ehliyetsiz ellerde zulüm,  illetin üzerine, zam yağmuru olup yağıyor. Damat dövize bakmasa da; iğneden ipliğe her şeyin fiyatı dövize bakıyor. Damadın kabindeki arkadaşı Ticaret Bakanı bile, bebek maması fiyatlarındaki artışı, döviz kuruna bağlıyor. Arabanın fiyatı dövize endekslenmiş, her gün artıyor.  Üstüne son yaptıkları fahiş ÖTV zamlarıyla, millet şimdi bir arabayı kendine alacaksa, en az bir arabayı da devlete alıyor. Buradan bir kez daha ilan ediyoruz: İktidara geldiğimizde, haraca dönüşen bu haksız vergilerin hepsini indireceğiz.

Arabayı almak bir dert, arabayı kullanmak ayrı bir dert...

TL’nin değeri dolar karşısında eridikçe, benzine mazota zam geliyor. Daha iki gün önce benzine 16 kuruş; mazota ise 23 kuruş zam geldi. Araç muayenesi bile milletten haraç kesmeye döndü.  Bir araç muayenesi için vatandaştan 342 lira alınır mı? Alıyorlar. Bir de egzoz gazı ölçümü için 80 lira veriyorsun. Ediyor 422 lira. Milleti alenen soyuyorlar.  Anlaşılan Ulaştırma Bakanı da, “Maliye Bakanı dövize bakmazsa, ben de bu işlere bakmam” diyor.Dolardaki artıştan elektrik fiyatları da nasibini aldı. Elektriğe ayın başında yüzde 5,75 zam yaptılar. Ampulü patlattılar. Bu zamma en çok kim sevindi? Saray’ın Pravdası, Saray’ın sesi TRT. Zamlı elektrik faturalarından, TRT’ye daha çok para gidecek. Böylece yandaşlar, TRT eliyle biraz daha semirecek. Önümüz kış. Pandemi var.  Çoluk çocuk daha uzun zaman evlerinde kalmak zorunda... Milletin elektrik, doğal gaz faturası daha da artacak.  2019’da 15,5 milyon yurttaşımız; “Evimi ısıtmakta zorlanıyorum” diyordu. Bu buhran, bu sayıyı daha da artıracaktır.  Bu kış vatandaşın ısınma faturasını düşürecek tedbir ve destekleri derhal milletimize açıklayın. Yine temel gıda ürünlerine de zam üstüne zam geliyor. Artık vatandaş, ayçiçek yağının, mısır yağının, peynirin de yanına yaklaşamıyor. Ucuzcu marketlerde bile etiketler, saat başı değişiyor. Saray ise zamların, hayat pahalılığının üzerine, TÜİK şalı örtüyor. Bakan yardımcıları TÜİK anketçilerinin sahaya çıkacakları gün, talimatla marketlerde fiyat düşürtüyor.  Vatandaş bu fiyatlardan mal bulamıyormuş. Ne gam... İnsan sağlığıyla, vefat eden vatandaşlarımızla ilgili verilerle oynayabilen Saray, diğer veri ve istatistiklerle hayli hayli oynar. Oynanmış verilerle de rmekliye, memura, işçiye daha düşük zamlar verilir. Bu da kul hakkı yemektir. Bu da zulümdür.

ENİS BERBEROĞLU KARARI

Anayasa Mahkemesi'nin Enis Berberoğlu'nun hakkının gasp edildiğini dair kararının gerekçesi de yayınlandı. Burada bir an önce yapılması gerkeen alt mahkemenin bu kararın gereğini yapması. Yine bu gasp olayının önüne geçilmesi için de TBMM Başkanı'nın da gerekli adımı atması gerekir. Bunda yaşanacak her gecikme, zulmetmekten başka bir şey değildir.

BAZ İSTASYONLARI DÜZENLEMESİ

Bütün dünya salgın sürecinde iş yapamayan esnafını korumak için hangi tedbirleri alacağına, hangi destekleri vereceğine, çiftçiye gıda güvenliğini sağlayabilmek için destek vereceğini tartışırken bizde Saray hükümeti Meclis'e gönderdiği bir yasa ile baz istasyonalarına af getirmeye amaçlayan düzenlemelerin pşeinde. Sen önce çiftçinin, esnafın, vatandaşın borcuna destek ol. Bu cezaaların bir kısmı belediyelere gidecek, belediyelerine line para geçmesin dertleri.

ERDOĞAN'IN KATAR EMİRİ KARŞISINDA EĞİLMESİ... "BORÇ ALAN EMİR ALIYOR"

Dolar ne zaman TL karşısında rekor kırmaya başlasa. Erdoğan soluğu Katar'da alıyor, bize borç veren Emir her seferinde tepeden bakan halde buluyor. Milletimiz de bunu görüyor. Erdoğan, "Bu can bu tende kaldıkça alamazsınız" dediği rahip Brunson'ı bir gecede Trump istedi diye, seçim malzemesi yapsın diye gönderdi mi? Gönderdi. Trump'ın yazdığı mektubu götürüp Trump'ın suratına çarpabildi mi? Çarpmaada. Barış Pınarı Harekatı, tam amacına ulaşmadan neden ordumuzu durdurdu? 36 asker şehit olduktan sonra, bunun hesabını sormaya gidiyor diye düşünürken Kremlin'de Putin'in kapısında bekledi mi? Bekledi. Borç alan emir alıyor.