UZAK GELECEK DEĞİL, BİRKAÇ SENE İÇİNDE
“Dünya var olduğu günden bugüne beş tane kitlesel yok oluş yaşamış. Altıncı kitlesel yok oluşu yaşamakla karşı karşıya; iklim krizi. Dünya, bu şekilde hızla ısınma devam ederse, yeni bir kitlesel yok oluşla karşı karşıya kalabilir" diyen Bakan, sözlerini şöyle sürdürdü:Bizim ülkemizde insanların kendi varoluş problemleri var dolayısıyla dünyanın var oluş problemleriyle ilgilenmiyorlar. Vatandaş açlıktan, sefaletten intihar ediyorsa o insanın var oluş problemi odur. Ülkenin denizleri, dereleri, ormanları var oluş problemi çekiyor; eğitimden dış politikaya kadar var oluş problemi yaşıyoruz. Tüm bunlar dünyanın en önemli krizinin, iklim krizinin üstünü örten konular. Fakat iklim krizi bir uzak gelecek değil. Bugün yaşadığımız kuraklık, ani ve aşırı yağışlar bunun en büyük göstergesi. Ve bunların ekonomik da sonuçları olacak. Önümüzdeki 10 yıldan 20 yıldan bahsetmiyorum; birkaç sene içinde Türkiye iklim krizinden dolayı ciddi ekonomik risklerle karşı karşıya kalacak.
Dünya’da Paris İklim Sözleşmesi’ni onaylamayan beş ülkeden birinin Türkiye olduğunu hatırlatan Bakan,"Türkiye’nin ‘kimleeer kimlerle’ beraber olduğuna bakın; Yemen, İran, Irak, Eritre ve Türkiye. Paris Anlaşması’nın sonucu olarak; Avrupa Birliği, Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında küresel ısınmayı engellemek için 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını yüzde 55 düşürmeyi, 2050 yılına kadar ise karbon nötr kıta olmayı hedefliyor. Bir an önce Paris’i parlamentomuzda onaylamak zorundayız" dedi.
"Avrupa Birliği sadece kendileri tedbir ve hedeflerinin bu krizi çözemeyeceğini bildiği için, işbirliği ve ticaret yaptığı ülkeleri de kendi kurallarına uymaya zorluyor" diyen Bakan şu ifadelere yer verdi:
Bunlardan bir tanesi; sınırda karbon vergisi. Yüzyılın sonuna kadar dünya ateş topuna dönmesini beklemiyoruz. Ama Türkiye’yi ekonomik anlamda ateş topuna çevirecek bir riskle karşı karşıyayız. Avrupa Birliği diyor ki; ben sektörlerimde düzenleme yaptım yüksek teknolojiyle daha az enerjiyle daha az karbon salınımı yapan bir sisteme geçtim. Türkiye’ye de dönüyor, sen demir çelik sektöründe yüksek enerji kullanıyorsun çok karbon emisyonu çıkarıyorsun sen AB sınırlarına ihracat yaparken karbon vergisi ödeyeceksin diyor. Bu vergi, alüminyumda, demir çelikte, tekstilde, kağıtta ve birçok sektörde Türkiye’ye ciddi riskler getirecek.