Sertel ve Çakırözer, İletişim Başkanlığı’nın yeni kart başvurularının sonuçlanmasını beklerken ellerindeki basın kartı önce iptal edilen daha sonra yeniden kullanıma açılan gazetecilere yönelik tutumunu TBMM’de düzenledikleri basın toplantısıyla eleştirdi. Birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi basın kartlarını basın meslek örgütlerinin vermesi gerektiğini vurgulayan CHP Milletvekilleri Çakırözer ve Sertel, “İletişim Başkanlığı’nın görevi şüphe üzerine hareket ederek kimin gazeteci olup olmadığına karar vermek değildir. Bu yanlıştan ve muhaliflere yönelik sözde yaptırımdan bir an önce dönülsün” vurgusu yaptılar.

Basın Kartları Komisyonu’nun yapısının değişti

Basın Kartları Komisyonu’nun yapısının değiştirildiğini ve gazetecileri fişleyen SETA Vakfı üyelerinin bu komisyonda görev aldığını belirten CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, “Aralık 2018’de değiştirilen yönetmelikle Basın Kartı Komisyonu üyelerini belirleme yetkisi sadece Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na verilerek, Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Gazeteciler Cemiyeti’nin kurulda yer alacağına yönelik hüküm kaldırıldı. Basın Kartı Komisyonunun eski yapısında 15 üye bulunurken, 3’ü Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), 2’si Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), ikisi ise Ankara ve İzmir Gazeteciler cemiyetleri ve biri de Türkiye Gazeteciler Federasyonu tarafından belirlenmekteydi. Yeni komisyon ise 9 üyeden 2’si Cumhurbaşkanlığından 3 üye iktidara yakın medyanın temsilcilerinden, ikisi de TRT ve Anadolu Ajansı’ndan atandı. Dünyada meslek kuruluşlarınca verilen basın kartlarının gazetecilere verilmesinde meslek örgütleri tamamen devre dışı bırakıldı. Birçok ülkede basın kartlarını meslek örgütleri verirken ülkemizde bu görev gazetecileri fişleyen SETA Vakfı’nın temsilcilerine bırakıldı” dedi.

'Bu uygulamadan vazgeçilsin!

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, 894 gazetecinin basın kartının askıda olduğunu anımsatarak, “Açıklamaya göre; gazeteciler üzerinde ‘terör örgütleri ile herhangi bir bağlantı şüphesi olup olmadığını’ araştırıyordu. Açıklamanın üzerine ‘yanlış bilinen doğrular’ başlığı atılmıştı. Ama Saray’ın doğru bildiği çok önemli bir yanlış var. Bir gazetecinin basın kartı taşımasına engel olan tek şey şüphe değil varsa mahkumiyet kararlarıdır. Şüphe, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın ilgi alanı değildir. Yapmaları gereken sadece teknik bir işlemdir. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nı şüphe üzerinden gazetecilere yaptırım uygulamaktan vazgeçmeye çağırıyoruz” dedi. İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un 894 gazetecinin kartının beklemede olduğunu açıkladığını anımsatan Çakırözer, “Bu gazeteciler hakkında derin araştırma yapıldığı ifade edildi. Gazeteciler üzerinde ‘terör örgütleri ile herhangi bir bağlantı şüphesi olup olmadığını’ araştırıyordu. Açıklamanın üzerine ‘yanlış bilinen doğrular’ başlığı atılmıştı. Ama Saray’ın doğru bildiği çok önemli bir yanlış var. Bir gazetecinin basın kartı taşımasına engel olan tek şey şüphe değil varsa mahkumiyet kararlarıdır” ifadelerini kullandı.

Yeni basın kartları bir an önce verilmelidir

Çakırözer, “Şüphe, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın ilgi alanı değildir. Yapmaları gereken sadece teknik bir işlemdir. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nı şüphe üzerinden gazetecilere yaptırım uygulamaktan vazgeçmeye çağırıyoruz. Yeni basın kartları bir an önce verilmelidir. İlk kez yapılan basın kartları da derhal karşılanmalıdır” dedi.