Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 7254 Sayılı Kanun’un 10’uncu maddesi ile başvuru yapmak şartı ile köy statüsü yeniden değiştiriliyor. Söz konusu Torba Kanun ile 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’na eklenen maddeyi değerlendiren CHP İzmir Milletvekili Ziraat Yüksek Mühendisi Kamil Okyay Sındır, kırsal mahalle düzenlemesinde ortaya çıkacak avantajlar ve dikkat edilmesi gereken noktaları anlattı. Yaklaşık 9 yıl önce çıkan Bütünşehir Yasası’yla büyükşehir belediyelerinin üzerine çok büyük sorumluluklar yüklendiğini belirten Sındır, “Bizler o zaman da bu sorunu eleştiriyorduk. Hatta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer de bu konuda Seferihisar’da köy muhtarlarını örgütleyerek tepki geliştirmişti. Geçtiğimiz günlerde 7254 Sayılı Kanun ile Kamu Mali Yönetim ve Bazı Kanunlar’da değişiklik yapılması hakkında yeni bir konu gündeme geldi. Bu düzenlemeye göre; ‘Köy veya belde belediyesi iken mahalleye dönüşen ve büyükşehir sınırları içerisinde bulunup sosyo-ekonomik durumu, şehir merkezine uzaklığı, belediye hizmetlerine erişebilirliği, mevcut yapılaşma durumu ve benzeri hususlar dikkate alındığında ilgili ilçe belediyesinin kararı ve teklifi üzerine büyükşehir belediye meclisi en geç 90 gün içinde alacağı karar ile kırsal yerleşim özelliği taşıyan mahalleler ‘kırsal mahalle’ kabul edilebilir’ deniliyor. Yani bu kararlar ilk önce ilçe belediyelerinde alınacak daha sonra büyükşehirin onayına sunulacak. Başkan Soyer’de geçtiğimiz günlerde bu konuda muhtarlara bir çağrıda bulundu. Aslında ‘Ben bunları reddetmeyeceğim’ demek istiyor. Yani eskiden köy tanımı olan her alanı kırsal mahalle tanımına alınacak gibi görünüyor. Bu da bizim memnuniyetle karşıladığımız ve takdir ettiğimiz bir hareket, sosyal belediyeciliğin ve demokrasinin çok güzel bir örneği… Bu durumda, geçmişte 6360 Sayılı Kanun ile yapılan bu değişikliğin en azından nispeten geriye alınması gibi bir anlam taşıyan bu düzenlemeye biz de destek veriyoruz” dedi.

‘LÜKS KONUT VE VİLLALAR…’

Değişikliğin birçok olumlu yanları olsa da dikkat edilmesi gereken hususlar da olduğunu belirten Sındır, “Burada sadece ‘kırsal mahalle’ demiyor, aynı zamanda ‘kırsal yerleşik alan’ da var. Yapılan değişiklikte, ‘Ancak tamamı kırsal mahalle olarak tespit edilmeyen, 10 bin metrekareden az olmayacak kaydıyla kırsal yerleşik alan tespit edilebilir’ deniliyor. 10 bin metrekare denilen çok küçük bir alan… Buraya kırsal yerleşik alan tanımlaması da şehirleşmiş bir yere kırsal köy hakları verilmesi gibi bir durum da ortaya çıkabilir. Bu konuyu biz de Meclis’te eleştirdik. Kanun kırsal mahalle ve yerleşik alanlara birçok getiri de sağlıyor: Gelir vergisinden muaf olan esnafa ve basit usulde gelir vergisine tabi olan mükellefler için bizzat işyeri olarak kullanılan bina, arsa ve araziler ile mesken amaçlı kullanılan binalar ve zirai istihsalde kullanılan bina, arsa ve araziler emlak vergisinden muaf olacak. Bu güzel bir şey. Ancak kırsal yerleşik alan olarak tanımlanan alanlara dikkat etmek lazım. Böylesi konut alanları da olabilir, villalar yapılmıştır… Bu yerlerden bir sanayi işletmesi varsa veya turizm amaçlı işletme varsa bunların da emlak vergisi yüzde 50 indirimli olacak. Kırsal mahalle olarak tanımlı alanlarda lüks konut ya da villa yapılan alanların emlak vergisinde oluşacak olan muafiyetleri ve harç muafiyetleri adil olmayan bir duruma da neden olabilir. Büyük sanayi kuruluşlarına da yüzde 50 indirim uygulanacak olması da ayrı bir konu… Eminim bu konuda da Sayın Soyer’in alacağı önlemler mutlaka olacaktır” açıklamalarında bulundu.

‘FORMÜL BULUNMALI’

Kanuna göre, Orman Kanunu’nun hükümlerinden yararlanan yerler; kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan olarak belirlenmesi halinde bu madde hükümlerine aykırı olmayan hak, sorumluluk ve imtiyazlardan faydalanmaya devam edecekler. Bu maddeye yönelik de uyarılarda bulunan Sındır, şu ifadeleri kullandı: “Örneğin, meralar köy tüzel kişiliğinin kontrolündeydi. Şimdi büyükşehir ve il özel idarelerine aktarıldı. Köy dediğimiz alanlar, bir tarımsal üretim yapılan yerleşim bölgesidir. Bu kırsal mahallelerde oturanların tamamı hemen hemen çiftçidir, üreticidir. Bunların meraya da ihtiyaçları var. Bu konuda da en azından kullanım kolaylığı ve bu alanların önceki şeklinde kullanım tasarruflarını büyükşehir belediyelerimiz çözecektir. Buna da bir formül mutlaka bulunmalı.”

‘MERKEZİYETÇİ VE HANTAL’

“Bütünşehir Yasası’na en başında köy tüzel kişiliğini ortadan kaldıran özelliği ile şiddetle karşı durmuştuk. Çünkü bu yasa biraz daha merkeziyetçi, biraz daha hantaldı” diyerek sözlerini tamamlayan Sındır, “Bugüne kadar ne kadar merkeziyetçi karar alındıysa bunların hepsi yanlıştı. Tek adam rejimi dediğimiz rejime geçiş de benzer sorunları beraberinde getirdi. Demokrasiden uzaklaşıp daha merkezden yönetilebilir bir süreç, demokrasiden de adaletten de kamu yönetimindeki eşit haklardan da sizi uzaklaştırıyor. Bunların yeniden düzenlenmesi hem mali idareler hem kamu idareleri ve merkezi yönetim hem de anayasal organlarda yeniden ele alınmalı” diye konuştu.

‘Arazi toplulaşması’ için çağrı!

CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, Türk tarımının uzun yıllar çözülemeyen yarasına parmak basarak arazi toplulaştırmasındaki yapısal sorunlara dikkat çekti, TBMM Başkanlığına verdiği soru ve araştırma önergesiyle konuyu Meclis gündemine taşıdı. Türkiye’nin dünyanın en büyük onuncu tarım ekonomisi olmasına rağmen yanlış politikalar nedeniyle sektörün daraldığını ifade eden Sındır, “Üreticilerimiz borçları, artan girdi maliyetleri, enflasyon karşısında sürekli ezilen ürün fiyatları, ithal edilen ürünler nedeniyle rekabet avantajını yitirmesi ve yanlış ve eksik politikalar nedeniyle her geçen gün üretimden kopmakta, üretim yapılan toprakları terk etmekte. Anadolu’nun kadim geçim kaynağı olan çiftçiliğimizin kan kaybetmesine seyirci kalamayız. Tüm siyasi partilere çağrımızdır; arazi toplulaştırması Türk tarımının öncül kurtuluş reçetesidir” diyerek meclisteki tüm partilere çağrı yaptı. Yağmur Gülü / Özel Haber