Getirilen torba kanunda maddeler arasında bütünlükten ve birbirleriyle bağlantıdan bahsetmenin asla mümkün olamayacağı için temel kanun niteliğini taşımadığının altını çizen Sındır, süresi bir yıl daha uzatılan Kur korumalı mevduatın devlete maliyetinin 250 – 300 Milyar TL’ye ulaşacağının, 19 yılda 10 kez ‘Vergi affı’ ve ‘varlık barışı’ getirildiğinin, Türkiye’nin kara para cennetine dönüştürüldüğünün ve kaçakçıların, uyuşturucu satışının kol gezdiği bir ülke haline geldiğini söyledi.

Sözlerine usul yönünden eleştirilerle başlayan Sındır, yasama organının sadece iktidarın işine gelen ihtiyaçlarını karşılar bir kuruma dönüştürüldüğünü ifade ederek şunları söyledi: “bugüne kadar gelen kanun tekliflerinin tamamı iktidarın getirdiği teklifler dolayısıyla yasama organı tamamen iktidarın ihtiyaçlarını işine geldiği gibi karşılar bir kuruma dönüştürülmüş durumda. Devlet yönetimi ciddi bir iştir ve toplumun huzuru, refahı, ekonomik ve sosyal kalkınma ve büyüme hedeflerine ulaşılabilmesi ancak planlama, doğru programlama ve buna sadık kalınmasıyla olur. Bu kanun teklifindeki gibi çalakalem torba düzenlemelerle ne plandan ne de programdan bahsedebilmek mümkün değildir. Temel Kanun tanımını yapan Meclis İç Tüzük’ümüzün 91’inci maddesinde; düzenlediği alan yönünden bütünlüğün olması ve maddeler arasındaki bağlantıların korunmasını zorunlu tutuyor. Bu kanun teklifinde böyle bir bütünlükten ve maddeler arasında bağlantıdan bahsedebilmek asla mümkün değil. Dolayısıyla birbirinden tamamen alakasız, 21 ayrı kanun ve 3 kanun hükmünde kararname üzerinde düzenleme getiriyor. Böylesi kanun tekliflerine ne yazık ki temel kanun diyemeyiz. Peki ne diyoruz? ‘Torba kanun’ ifadesini kullanıyoruz. Oysa, ‘Temel olmayan kanun’ mu denmeli, ‘birleşik kanun’ mu demeliyiz? Bunun için İç Tüzük değişikliğiyle düzenlenmesinde yarar var.”

“200-250 MİLYAR TL’Yİ BULABİLİR”

Kur korumalı mevduatla ilgili sürenin uzatılmasına yönelik teklifi eleştirerek sözlerine devam eden Sındır, “hazineden aktarılan yaklaşık 85 milyar liraya yakın bir meblağdan bahsediyoruz. Komisyon görüşmelerinde, Merkez Bankasından ne kadar aktarıldığını sorduğumuzda ne yazık ki Merkez Bankası yetkililerinden bir yanıt alamadık. Yüce Meclisimiz, millî irade yok sayıldı. Maalesef, CHP ve diğer muhalif gruplar olarak komisyonu terk ettik. Daha sonra, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bütçe görüşmeleri esnasında, ısrarla sorduğumuz bu soruya yanıtında Merkez Bankasından yapılan aktarımın, hazineden yapılanın yaklaşık yüzde 75’i kadar olduğunu tahmin ettiğini söyledi. Oysa bizim tahminlerimiz bunun 200-250 milyar TL’ye ulaşacağı yönünde. Yılsonuna doğru bu rakamların çok daha yüksek meblağlara ulaşacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla, biz Komisyon olarak ve burada Genel Kurulda TBMM olarak bir karar alıyoruz, süreyi uzatıyoruz ama bunun bütçemize etkisinin ne olacağının bir değerlendirmesini yapamıyoruz” dedi. Türkiye’nin kara para cennetine, uyuşturucu ticaretinin kol gezdiği bir ülke haline dönüştürüldüğünü ifade eden Sındır, “AKP’nin iktidar olduğu yirmi yıllık dönemde en kapsamlı servet ve vergisiz kazanç aflarına dair kanun teklifleri geldi. ‘Vergi affı’ ve ‘varlık barışı’ adları altında son on dokuz yılda 10 kez yasal düzenlemeler getirildi; 2003, 2008, 2011, 2013, 2016, 2018, 2019, 2020, 2021, 2022 gibi yıllar itibarıyla ve 200-300 milyar dolara yakın bir meblağın yurt dışından ülkeye gelip ekonomiye kazandırılacağı vaadedilmişti. Bir yandan asgari ücretliden, bordro mahkumlarından daha eline geçmeden vergileri tevkifatla alırken maalesef, bu yasalarla kaçakçıların, vergi kaçıranların, uyuşturucu baronlarının, illegal örgütlerin, paralarını vergi cennetlerinde tutanların, kul hakkı yiyenlerin; ez cümle, suç geliri olan paralarının nereden geldiği dahi sorulmadan, hatta kimi zaman vergisiz ekonomik sisteme girilmesi sağlandı. Türkiye kara para cennetine dönüştü, kaçakçıların, uyuşturucu baronlarının kol gezdiği bir ülke haline geldi. Bunu ben demiyorum; Financial Action Task Force adıyla, kara paranın aklanmasının önlenmesine yönelik Mali Eylem Görev Gücü diyor. Mali Eylem Görev Gücü’nde, terörü finanse eden ve kara para aklayan, güvenli liman kabul edilen ülkeler gri listeye alınıyor. Türkiye de ne yazık ki şu anda gri listede” dedi.

“CİDDİ BİR BELAYLA KARŞI KARŞIYA”

Sözlerini CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dikkatini çektiği konuya değinerek sonlandıran Sındır şöyle konuştu: “Genel başkanımız hayati bir konuya dikkat çekti. Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının Ağustos 2022 tarihli raporuna göre metamfetamin kullanımının 2019’a göre 2021 yılında 5 kat, 2022’nin ilk yedi ayında ise 9 kat artığı; uyuşturucu kullanım yaşının 10 yaşına kadar düştüğü görülüyor. Aynı raporda metamfetamin kullanıcılarının yüzde 39,6’sının ortaokul ve dengi okul mezunları olduğunu söylüyor. Rapora göre 2020 ve 2021 yıllarında bu madde 81 ilimizde görülmüş. 2021 yılında yakalanan metamfetamin miktarı 5 bin 228 kilogram; bütün Avrupa’da yakalanan bu değer 2 bin 200 kilogram. 2022 yılı ilk 7 ayında bu değerin 8 bin 600 kilograma çıktığı tespit edilmiş. Ne kadar ciddi bir belayla karşı karşıya olduğumuzu anlayınız. Suç gelirleri aklandı metamfetamin kullanımı arttı.”