Geçtiğimiz hafta buğday, arpa ve mısır gibi ürünlerin ithalatına dair yapılan düzenlemeyle gümrük vergileri sıfırlandı. Salgın sürecinde ithal birçok ürüne getirilen yüzde 50'ye varan ek vergilerin aksine bu hamle çeşitli tartışmaları da beraberinde getirdi. İç piyasadaki fiyatların dengelenmesi amacıyla alınan ithalat tedbirleri etiket fiyatlarına yansımadığı gibi, yayınlanan kararname ne üreticinin ne de tüketicilerin yüzünü güldürmeye yetmedi. Kararı yorumlayan Ziraat Mühendisleri Odası'ndan ise hayati uyarılar geldi.

‘HEDEF TUTMADI’

Ege Telgraf'a konuşan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Zerrin Çelik, ithalatın önünü açan kararnameyi şöyle yorumladı: "Aslında ithalata yönelmenin birçok nedeni var. İlk başta geleni dünya ve Türkiye'deki piyasa fiyatlarının yükselmiş olması. İthalatı artırarak yükselen fiyatları baskılamayı hedeflediler ancak bu kez hedef tutmadı. Çünkü döviz giderek yükseliyor. Bunun bir yararı olmadı. Bir diğer sebep ise kaliteli hammaddeye ulaşmaktı. Makarnada geçmişten beri böyle bir durum var. Makarnalık buğdayda kalite sorunu yaşandığında kalitesi düşük buğday ile kaliteli buğdayı karıştırıyorlar. Sanayici haliyle istediği kalitede hammaddeye ulaşamadığı için buğday ithalatına yöneliyor. Yine sanayiciye içeriden temin etmek daha pahalıya mal olduğu için dış piyasalardan ithalat yapma yoluna gidiyor. Kendimiz üretmekten vazgeçmedik ancak ithalat arttı, bu belirgin şekilde ortada. Üretimdeki bu düşüşün sebebi ise maliyetlerin çok yüksek olması.” ‘Girdi fiyatlarının yüksekliğinden ve üretici zarar ettiğinden bunu yaşıyoruz. Birçok üretici buğdayı hasat etmek yerine ot olarak yani hayvanlara yem yapmak için kullanıyor. Bu durum piyasanın da dengesini bozuyor’ saptaması yapan Çelik, “Üretici aslında kar etmese bile üretmeye devam ediyor. Bu maliyet artışları sonrasında üretici kar getirecek ürünlere yöneliyor. Çiftçi istediği fiyata satamadığı için işler de zorlaşıyor. Buğday ve arpa da son dönemde bundan nasibini almış durumda" diye konuştu.

‘DENGE SAĞLANMALI’

Çelik, ithalat-ihracat dengesizliğin en çok da üreticiyi vurduğunu belirterek, döviz kurundaki yükselişin tüketiciye etkisini ise şu sözlerle özetledi: "Pandemi sonrasında birçok ülke böyle stratejik ürünleri satmaktan vazgeçti. Kendi stoklarını arttırma yoluna yöneldi. İthalata karşıyız, çünkü bu yolla aslında kendi ürünlerimizi korumuyoruz. Fiyatları düzene sokmak, ürünlerin kalitesini arttırmak bu yolla sağlanamaz. Bunun üreticiye bir faydası yok. Zaten bu hedeflerin hiçbiri de tutmadı. Gün gelecek ithal edecek paramız olduğunda dahi bu imkanı bulamayacağız. Süreçte gördük, ülkelerin ilk önceliği buğday oldu. Ülkeler bu ürünü ithal etmek yerine kendisi stoklamaya başladı. İthalatın iç piyasaya katkısını da görmedik. Tüketiciye olumlu yansıyan bir durum yok. Fiyatlar düşmedi. Döviz artınca bu mümkün değil. Bu hedefin tutmayacağı en başından belliydi. Döviz kurunun bu kadar tırmandığı bir dönemde ithalat yaparak ürünü daha ucuza mal edemezsiniz. Artık ithal ürün daha pahalıya geliyor. Önümüzdeki süreçte üretici ekim yapmaya başlayacak. Eğer çiftçi bu yüksek girdi fiyatlarından ötürü ekmekten vazgeçerse, önünü görmediğinden ötürü tarlasına küserse gelecekte yiyecek ekmek de bulamayız. Biz toplum olarak ekmek ağırlıklı besleniyoruz. Sofralarımızın en önemli maddesi ekmek. Sebze, meyve, et gibi ürünler zaten çok pahalı. Halkın alım gücü düşmüş vaziyette. Ekmeğimiz bu açından oldukça stratejik bir gıda." Erman Şentürk / Özel Haber