Prof. Dr. Türkan Süren, emekli Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı. Akademik kariyerinde yükselirken Türkiye’nin adeta demokrasi savaşçısı olan Süren Hoca şimdilerde de İzmir Tabip Odası’nda merkez delegesi. Odanın aktivitelerine katılıyor. Oradan güç alıyor, bizler de ondan güç alıyoruz. “Demokratik hekimler grubu olarak tekrar odayı almamız odayı da canlandırdı, hekimler tekrar döndü. Vatan millet Sakarya ile işler yürümüyor. Bugün odada komisyonlar için yer bulamıyoruz. Gayet güzel bir çalışma içindeyiz” diyen Türkan Süren’in eşi de emekli öğretim üyesi. Prof. Dr. Orhan Süren, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı. İzmir Tabip Odası’ndaki salonda adı yaşayan Orhan Hoca mesleki anılarını içeren bir kitap yazdıktan sonra şimdilerde gençlik yıllarındaki gibi her aktivitede eşinin yanında…

Öncelikle nasıl tanıştıklarını soruyorum…

“Çocuk Hastanesi’nde çocuk kliniği aşağıda ortopedi yukardaydı. Ortopediden Veli (Lök) ve Orhan benim en iyi arkadaşlarımdı. Orhan’ın evlenmeye niyeti yoktu. Ailesi çok geniş, onlara babalık yapıyordu. Sonunda onu tavladım. İkimiz de solcuyduk. Farklı görüşte olsaydık, anlaşamazdık. Çünkü ben bayağı militan ve davanın peşinden koşan insanım. Yanımda Orhan olmasaydı yapamazdım. İkimiz de Beşiktaş’ı tutuyorduk. Halkın takımı. Orhan Beşiktaş maçlarına giderdi; bir gün ben de geleyim dedim. O kadar iyi bir insan ki beni rahatsız etmemek, beni sürüklememek için maçlara gitmemeye başladı.” Prof. Dr. Türkan Süren, sosyal işlere zaman ayırmak için muayenehanesini kapattıktan sonra önce Çağdaş Kadın Derneği’ni kurdu. Başkanlığı devrettikten sonra bu sefer Türkan Saylan’ın yönlendirmesi ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği İzmir Şubesi’nin kurucu başkanı oldu. Daha sonra Ege Çağdaş Eğitim Vakfı’nda görev aldı. Eğitim komisyonu başkanıydı. Yamanlar eğitim merkezi onun döneminde kuruldu. Varoşlardaki çocuklara yönelik bilgisayar, lisan, jimnastik, matematik kursları oldu o merkezde.

O çileli 12 Eylül günlerine geliyoruz sohbette…

“12 Eylül sonrası bir gün geldim odama, bir subay eşyalarımı karıştırıyor. ‘Bakın ben size yardım etmeye geldim, anahtar bende, dolabımı açayım bakın’ dedim. Bir şey yok zaten bilimsel yayınlar dışında. Gel zaman git zaman hastaneye giriyoruz, bizi gören arkadaşlar yolunu çeviriyor, başımız belaya girmesin diye. Orhan’la ikimiz her gün sarı zarfı bekliyoruz. Mart 1983’te attılar üniversiteden. Orhan da bu olaydan sonra istifa etti. 1981’de ileriyi görmüş ve Alsancak’ta muayenehane açmıştık. Yani atıldığımız zaman muayenehanelerimiz vardı. Olmasaydı aç kalmıştık. 1986’da sıkıyönetim kalktı, sıkıyönetim kalkınca göreve dönmemiz lazım. Rektörlüğe başvurduk, rektörlük ‘Dönemezsiniz size ihtiyaç yok’ diye cevap verdi. Onun üzerine bölge idare mahkemesine dava açtık. Dava tam 7 sene sürdü. Kazandık ve döndük ama artık üniversite bizim üniversitemiz değildi. Bizim demokratik üniversite olarak bıraktığımız üniversite ne olmuş tanıyamadım. YÖK yasası ile her şey bitmiş. Hoca lise hocası gibi olmuş sadece ders anlatıyor. Ayrıldım. Orhan’ı da almadılar. Mahkeme kararı ile dönme hakkını elde etti ama dönmedi. İstenmeyen yere döner mi insan? Dönenler ve çalışanlar da mutlu olamadılar. Üniversitenin bitirilmesinin temelinin o dönem atıldığı aşikar.”

Bir savcı sayesinde hapse girmekten kurtulmuşsunuz?

“Sıkıyönetim komutanı görevlendirmiş savcıyı. ‘Sizi tanımak için geldim’ dedi. Üniversitedeki solcuları tanıma görevi verilmiş kendisine. ‘Bakın hoca hanım. Üniversitedeki hocaların politikaya karışmamalarını kabul etmiyorum. Bu kadar mürekkep yalamış, bilgili bir üniversite hocasının görüş bildirmeme hakkı olamaz’ dedi. Demokrat kafalı bir insandı. Özellikle ifadelerimizde onun çok yardımı oldu.”

Prof. Dr. Türkan Süren, CHP için sağlık raporu hazırlayan bilim insanları arasında. Altan Öymen’in genel başkanlığı döneminde 46 öğretim üyesinin hazırladığı bu rapor Deniz Baykal yönetime gelince sumen altı olmuş. Baykal, beğenmemiş mi raporu?

“Bir gün Baykal’ın sekreteri aradı beni. ‘Deniz Bey sizi Bilim Yönetim Kültür Platformu’na davet ediyor’ dedi. Ben ‘Hiç gelmem, biz çok emek verdik, bir rapor hazırladık, rapor ortada yok’ deyince sekreter, ‘Deniz Bey onu çocuklarına gösterdi, çocuklar çok beğendi’ dedi. ‘Demek ki çocuklar karar veriyor’ dedim. ‘Çocuklar beğenmeseydi ne olacaktı?’ dedim. Tavrım hep nettir. İşte o nedenle aktif politikada yokuz. Bizler olmadığımız içinde iktidar da muhalefet de böyle oluyor işte.” Prof. Dr. Türkan Süren ve eşi klasik müzik hastası. Tanıştıkları günden bu yana devlet senfoni konserlerine ve operalara düzenli gidiyorlar. Klasik müzik sevgisini Türkan Hoca’ya lise öğretmeni aşılamış. Karşıyaka Lisesi’ndeki müzik öğretmeni klasik müziği teneffüslerde, öğlen aralarında okulun bahçesine veriyormuş. Akşamları çıkamadıklarında özellikle TRT 2’den izliyor konserleri. Yemek Türkan Hoca’nın hobisi. Yemek yapmaktan büyük zevk alıyor. Yemek kitaplarından tarifleri adeta yutmuş. Evde zaman anı kitaplar okuyarak ve televizyon seyrederek geçiyor… Televizyonda haberleri FOX TV ve Halk TV den izliyor. Cumhuriyet, Sözcü gazetelerinin yanı sıra sağlıklı yaşam dergisi Asklepion Life’ı takip eder. ‘2023 Cumhuriyetimiz’in 100’üncü yılı… Nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz?’ soruma “Demokrasimiz için mücadeleye devam ediyoruz. Umudumuzu yitirmiyoruz. Bizim hala umudumuz var” diye yanıt veriyor Süren hoca. Erkan Sevinç / Ege'den Portreler